31 Mayıs 2021 Pazartesi

Mayıs'ın Da Sonuna Geldik - Mayıs 2021


2021 Mayıs ayının da son gününden yazabiliyorum, sağlıcakla gitsin Mayıs da gelsin Haziran sağlıcakla inşallah... :) Bu sene ya ayların başlangıçlarını yakalar ya da ay sonlarında mutlaka bir yazıyla uğurlar oldum. Güzel bir gelenek oldu bence, bakalım sene sonuna kadar daim olacak mı; göreceğiz... =)


Geçen hafta başında, yeni evimize taşındığımız Ocak 2020'den beri kullandığım odamın yerini değiştirdik. Artık bir yan odada kalıyorum ve kendi yatağımla karşımdaki yataklı koltuk da ablamlara gitti. Bana Mercan halamların evinden daha geniş yeni yatak geldi. Sağlıcakla yatmayı diliyorum şimdi... 

Yatağım ve yatış pozisyonum değişeli bir hafta oldu ve hala tam anlamıyla yeni yatış şeklime alışamadım. Nispeten geçen hafta pazartesiden bu yana biraz olsun alışma emareleri varsa da, her sabah hala kasılmış halde uyanıyorum. Bacaklarım hiç rahat uyuyamıyorum daha...

İşin aslı 2018'den beri sol tarafıma yatmayı alışkanlık edinmiştim, öncelikle midem ve kalbim açısından böylesinin daha rahat olduğundan sebepti. Geçen hafta başından beri resmen sağ tarafımda yapışmış kaslarım yırtılarak açılıyormuş gibi hissediyorum. İlk günlerimi resmen birileri kol ve bacaklarımı öyle ölümüne çekiştirmiş gibi uyandım ki, imkanı yok o acılar gitmeyecekmiş gibi geçirdim günlerimi...

Çok şükür ki o şiddetli ağrılar fizyoterapistimin de dediği gibi geçti. Şimdi yerlerinde bir kas tembelliği diyebileceğim hareket etmekte zorluk çekme durumları kaldı. Umuyorum ki zaman içinde nasıl soluma yatmaya alıştıysam, sağıma yatmaya da öyle alışacağım inşallah... İşin özü şu ki, normal insanlar daha çabuk alışabiliyor ama kaslarını çalıştırmakta zorlanan ben daha zor alışıyorum. Acılara tahammül etmesi benim için biraz daha zor ama aslında iyi de tahammül edebildiğimi düşünüyorum. :)

Odamın yeni hali, pandemi başladı başlayalı Kağanım gelip kalmadıkça kullanamadığım yataklı koltuğumun gitmesi açısından da gayet ferah oldu. Zaman içine annem masamı bile bir kitaplıkla değiştirmeyi düşünüyor esasında. Öyle bir durumda odamda masaya ihtiyaç duyduğum zaman, salonda kullandığım portatif masamı kullanmayı düşünüyorum sonra... Değişiklik iyidir ve son durumdan bugün itibariyle memnunuz çok şükür işte. Umarım bir daha tek tarafa yatma durumum olmaz da, kaslarım çok iyi durumda çalışır ve yatağımdaki uykularımla kaslarım her defasında iyice dinlenebilir duruma gelir. Malum şu sıralar erkenden ve kolayca uyuyabiliyorum ama ona rağmen yorgun uyanıyor haldeyim...


Erken uyuyorum demişken; Mayıs 2021'in son haftasının ortasından beri erken yatma uğraşlarımı ciddiye alıp uygulayabilir durumdayım. Bunu içinde bulunduğum Farmasi ekibime borçluyum, çünkü beraber uyku düzenimizi oturtma kararı verdiğimiz bir arkadaşım var. Uyku düzenini oturtunca, sağlık durumlarımız da oturacak gün içindeki düzenlerimiz de bizce. Çünkü malum ki, kilo alma ve verme durumunun düzgün beslenme ile ilişkisi olduğu kadar düzgün bir uyku düzeniyle de doğrudan ilişkisi var! 

Düzenli uyku uyumayınca ne kilo verebiliyorsunuz ne de gününüzü verimli şekilde sürdürebiliyorsunuz. Ben bu sıra oldukça kilo almış biri olarak söylüyorum; sabaha karşı uyuyup, öğlen olurken uyanmak beni çok kötü etkiler hale gelmişti. Son dört gündür göz ağrılarım bile azalmış durumda resmen! En güzeli de bugün oldu; resmen öyle dinç uyanıp, kendimi gün içinde o kadar iyi hissettiğim bir gün geçirdim ki... Nazar değmesin; bundan sonra yatışım 12, kalkışım 9:30 inşallah.. :)

Ha muhabbet üstteki resimleri es geçmesin; Mayıs'ın bu son haftasında başladım işte, Nicholas Sparks'ın Aşka İnanıncs adlı kitabına. Uyku düzenimi ayarlama uğraşlarımda hep bu kitabımı okuyup uyudum sonrasında. İnsan bir kez düzensizliğe alışınca, eski meşguliyetlerini bile unutuyormuş ne yazık... Hatırlamaya ve iyi olan şeylere tutunmaya gayret ediyorum bu sıra... :))


Bu kolajdaki resimleri sayıyorum sağ baştan olmak üzere; yer yatağı salı günkü fizyoterapi dersimin öncesinden, Defnemin oturuşu Cuma gününden ve yatağımın yanındaki gece lambamın fotoğrafı ise Cumartesi'nin ilk dakikalarından... Beni bu hafta şu üçlü görüntüler ve benzerleri sakinleştirebildi işte...

Fizyoterapi derslerim çok iyi geçti ama derslerde de farkedilen çok fazla kasılmış olduğum idi yine. Ben derinden hissettim, fizyoterapistim İsmail yüzeyden... Derken ders bitti Salı ve Perşembe, Kağancım kendi derslerinde idi Defnoşuma koştum yine. İki ayağının üstüne oturmasına bayılıyorum bu sıra. Kaplumbağa desen yalan olmaz, saklıyor kendisini resmen kabuğuna!! :) Maşallah kuşuma... 

Gece okumalarımı ihmal etmedim, gündüz internet üzerinde araştırmalarımı sürdürdüm ve ben yine olabildiğince "ne yapabilirim" düşüncelerimi es geçemedim. İlerlemeye devam ettiğimi düşünüyorum, yerinde saymadığıma eminim... Ama hani siz elinizden geleni yaptığınız halde bazı şeyler de yolunda gitmez ya, o hissiyata kapılıp kendimi bırakmamam gerektiğinin bilinciyle savaşıyorum şu sıra...

Yani benim çevremde her şey çok güzel gidiyor aslında ama benimle beraber bu yola yüreklilikle çıkmaya heveslenen kesim hala kendini geri çekmiş durumda. Onlar da bu alanda boy gösterebilir, bana güvenebilir olsa; her şey daha yolunda gidecek aslında... Zor olan insanları denemeleri gerektiğine inandırmak meğerse, anlamaya başladım zaman içinde! :)


Ve dün, bir haftayı daha geride bırakırken; birkaç komşu ile apartmanımızın arkasında bitki çayı keyfi yaptık beraber... Uzun aralıklar içerisinde bir araya gelebiliyoruz, misal bundan önce görüştüğümüzde de bayramın ikinci günü idi! :)

Normalleşmeye çalışırken içinde bulunduğumuz dönem adına hassas da davranıyoruz, ama artık sosyalleşmek adına elimizi taşın altına sokmaya cesaret de bulabiliyoruz. Çünkü bıçak kemiğe dayanıyor, her birimiz affedilebilir çıkışlara başvurabilir hale geliyoruz...

İşte biz de dün küçük bir çıkış yaparak, açık havada bitki çayı içip sohbet ettik; başlamadan öncesinde fotoğraflar çektim ve birkaç video da çekip birleştirdim Reels videosu yaptım. Burada bulabilirsiniz o videomu da... :)

Haziran dilerim ki yasakların son bulmasıyla, iş emek sağlık ve de mutluluk bereketiyle evlerimize gelir... (Amiin) 

Bu arada dünü akşam üzeri ablam ve yeğenlerimle kapattık; çay keyfi yaptık beraber, ben kendi beslenme listemi düzenledim ve yeni haftaya da pamuk gibi uyandım. Dilerim daim olur, hiç bozulmaz kurulan iyiye doğru olan düzenlerimiz... :)) Sağlığımız da keyfimiz de hep yerinde olur...


Yeni haftaya ben bir sene öncesi ve bir sene sonrası karşılaştırması yapabilme imkanımla başladım... :) Haziran böyle bir farkındalığın sonrasında geliyor işte, o farkındalık şu ki; geçen sene canımı sıkabildiğim kadar, şimdi sıkmıyorum değiştiremeyeceğim mevzular karşısında. Aslında hayat hala aynı derecede yolunda gitmiyor çoğu zaman; kısmen ben yetemiyorum, kısmen o ne istiyor benden karar verememiş oluyor.

Sonuç olarak, bir sene sonra hiçbir önemi kalmamış canımı sıktığım o mevzu bugüne etki edemedi. Sadece canımı sıkıp o günümü heba ettiğimle kaldım belki biraz. 

Mayıs sonu Haziran başlangıcı öğüdü olsun o zaman; 1 sene sonra bir önemi kalmayacak şeyler uğruna canımızı sıkmayalım. Öyle bir ay olsun, ardından gelenlere de örnek olsun... :) 

Mutlu, umutlu, verimli ve bereketli bir Haziran olması dileğimle; hayırlı günler ve geceler diliyorum hepimize.
Sevgilerimle... =)




22 Mayıs 2021 Cumartesi

İçimden Geldiği Gibi Bir Hafta İncelemesi - 22.05.2021

 

Dolu dolu bir hafta da bitmeye yüz tuttu; ben daha da işimin gücümün başında ve bunu anlatabildiğim haftaları yaşayabiliyor olduğumu iyice idrak ettiğim bir haftayı daha uğurlamak üzereyim... :) Uzun cümlemden anlaşılıyordur, anlatacak birçok şey birikti; hadi yazayım madem, okuyuverin siz de olur mu? (: Sevgilerimle... 


Tam kapanmanın üstüne, rutine dönmeye çalıştığımız bir açılma ile başladık bu pazartesi haftaya. Ah nasıl başlayıştı öyle! Sabah baş ağrısıyla uyandım önce, ama sonra önlemimi alıp devam edebildim güne... Biberli Balsamım sağolsun, baş ve boyun ağrımı aldı götürdü çok şükür. :)


Biz artık iyiden iyiye balkona çıkmaya başladık, üstte gördüğünüz dolap balkonumuzun yeni mudavimi üstelik. Bayram öncesinde takılmıştı dolabımız, artık hem birçok eşyamızı toparlayacak, hem de düzenli bu görünüm sayesinde vakitlerimiz daha keyifli geçecek. Allah ağız tadıyla kullanmayı nasip eder inşallah... Balkona geçtik geçmesine ama havalar bir soğuyup bir ısınıyor; hırka giyinsem mi giyinmesem mi birçoğunda kararsız geçirdim haftayı. Misal bu hafta ilk iki gün sıcak, üçüncü gün ılıman, sonraki günler de serindi! Hayır olsun inşallah; yaza gireceğiz dedik giremedik, kıştan çıkacağız dedik çıkamadık! :)

Neyse, Pazartesi sabahı babamla balkonda kahvaltı ve öğlene doğru artan baş ve boyun ağrım derken; annem çocuklara bakmaya ablamlara giderek, ben haftaya alerjik nezlemin yan etkileriyle başladım. Çok şükür ki, öğlen salona geçtiğimde aklıma geldi; önce biraz uzandım, sonra baktım hala geçmiyor "biberli balsam"ımı sürdüm şakaklarıma ve boynuma. 10 dakika sonra hiçbir şeyim kalmamıştı resmen. Zaten hep söylediğim gibi, Farmasi'ye beni başlatan "daha indirimli şekilde biberli balsam ürününü alabilme amacım idi" diye... Tam kapanmanın son günleri kasılmalarımla dolu dolu geçti ama çok şükür fizyoterapi günümün öncesinde kasılmalarımı da iyi toparladım yine de...

Pamuk ne ki orada görünen derseniz; benim tam kapanma bittikten sonra aldırdığım ilk şey pamuk oldu inanır mısınız! derim. Çünkü öyle oldu... :) Tam kapanma başlamadan öncesi idi, pamuğumun iki avuç kadar kaldığını farkedip babamı markete yollatmıştım. Ama meğer geç kalmışım, toniğimi cilt bakım serumumu ve aseton benzeri ürünlerimi sürmek için kullandığım pamuğu "temel ihtiyaç olmadığı için" satmamaya başlamışlar... Hepimizin garibine giden birçok ürün satıştan kaldırıldı malum, "Ama pamuk benzeri ürünler de kaldırılmaz ya!" diye düşünüyordum işte... Meğer pandemi "daha garip ne yaşayabiliriz ki?" diyerek geçmeye devam edecekmiş ülkemizde, her defasında daha da garibini yaşatarak üstelik! :)
 


Salı günü fizik tedavi egzersizlerime dönebildim şükür, 3,5 haftanın ardına o kadar hamladığımı hissettim ki ders boyunca; kendimi kötü bile hissettim resmen! Her yerim kasılmış, kaslarım yorulmuş ve de bazı egzersizleri kısmen yapamıyor ve belki de yapmam için biraz daha zaman gerekecekmiş gibi hissettirdi. Şu üst kolajda sağ tarafta gördüğünüz bacağımı gerdirme hareketi en basitinden canımı acıtmıyordu işte; 3,5 hafta öncesinde! Fizik tedavi o kadar önemli ki ben gibi hastalar için. Ben kendi hastalığı alanında birçok konuda "nispeten" en iyi durumda olanlardan biriyim; yürüyemiyor olmama rağmen üstelik! Benden daha kötüleri var ve geçen seneki gibi 3,5 aylık bir kapanmayı birçoğumuz yine atlatamaz. Rica ediyorum, ne olursunuz "hangi kurallara uyulması gerekiyorsa sizler de uyun! Ki bizler de şu dönemin içerisinde kurunun yanında cayır cayır yanan, yanmayı geç anında kül olan kesimden olmaya devam etmeyelim!" SÖYLEMEK İSTEDİM, YENİDEN...

Bu arada Salı günü yazısını da yazdığım gibi, yaşadığımız ilçe olan Gemlik'in yerel gazetesinde "bayram içerisinde geçip giden Engelliler Haftası için" bir yazı yazmam istenmişti. Bayramdan da öncesinde konuşmuştuk Reyhan ablamla. O gazete yazısına buradan da ulaşabilirsiniz tekrar, benim Reyhan ablamın köşe yazısında yer aldığım ve kendimi "engelliler içerisinde bir Didem'i" anlattığım köşe yazımızı okumanızı çoook isterim... <3 =)


Haftanın üçüncü günü, bayram içerisinde siparişini verdiğim ürünlerim geldi; içerisinde siparişlerim de vardı, bizim ihtiyaçlarımız da... Bu nasıl bir duygu biliyor musunuz, hem iş yapıp hem de kullandığın ürünlere gönül vermek demek... Gerçekten kullanmadığım bir ürünü satmıyor oluşum bana kendimi "boşuna bir iş peşinde" hissettirmiyor. Yani ürünleri satmak, sorun gelirse bile onlara yardımcı olabileceğimizi bilip güvenmek, hem iyi bir şirkette hem de iyi bir ekipte olup bir de işler yolunda gidince duyulan mutluluk. "Çok şükür ya, 10 sene beklediğime değmeye başladı resmen" dedirtiyor...

Ekibimde olup her fırsatta ekibimle işimle meşgul olmak artık "tam zamanıymış" gibi hissettiriyor bu ara. Yani keyfim yerinde ve aklım sürekli "daha neyi nasıl yapabilirimin derdinde." :) Bu sayede sosyal medya hesaplarımla da daha haşır neşirim, kendim için durmayıp daha da çok yol alır haldeyim. Ne var biliyor musunuz, "kendi işimizde kalmak" diye bir deyime değinmiş Byron Katie, Olanı Sevmek adlı kitabında; iki gün önce aynen böyle hissettim, kendi işimde kalıp yoluma bakıyor hisseder haldeyim. Çok şükür... 

Üst kolajda görünen mavi çanta var ya, o bizim yeni çıkan Aqua cilt bakım serimiz. Obenim hediyem işte. Şirketimizin bana ve benim gibi çalışan kişilere, aylık siparişlerim sırasında verdiği teşviklerden biri. :) Biz ekipte birçok teşvik hediyeleri alıyoruz, satış yaparken kazandığın kadar hediyelerle de kazancını devam ettirmek çok güzelmiş ya. Her şey tamamiyle iyi gidiyor diyemem, elbet aksaklıklarım oluyor ve ne kadar uğraşsam da bazı şeyler olmuyor; ama devam ediyorum, çalışıyorum, emek verip kazanıyorum. Bunun hissiyatı çok tatmin edici... İşte bu yüzden, ekibime isteyen çalışacak çabalayabilecek herkesi bekliyorum. Eminim ki zaman içerisinde benim gibi bir sürü ekip üyesi bulup iş arkadaşı edineceğim kendime. İnancım da, güvenim de tam; Rabbim yolumu açacak git gide, çünkü çabalıyorum ve elimden geleni yapıyorum... =)


Haftasonuna yağmurla girdik sonra; eğitimler de tam gaz ilerlerken, akşamlarımı salonda veya odamda geçirir oldum. O derece soğudu ki bir ara havalar, balkonda oturamadım akşamları da. Dün yağmur yağarken bugün hava günlük güneşlikti sonra... Diyorum ya, ne zaman ne giyeceğimi de bilemiyorum. Yorganı üzerimden atmıştım "yanıyorum!" diye, geri aldım bu hafta "üşüyorum." diye. Neyse, bir şekilde yine yaz gelir umarım "çok da kanırtmadan bizleri!" :) Ben yaza hep hasretim malum, pandemi de geldi "deniz yüzü bile görmedim." Sağlık olsun da kavuşalım deniz kum ve güneşe inşallah... (Çook amiin)

Bugün sabah, beklediğim bir kargom geldi önce; kendime bir cüzdan almıştım, kahverengi ve uzun. Önce onun mutlu etmesine odaklanmış, umduğum şekilde bir cüzdanı edinmiştim ki bir başka kargo daha geldi. Üstte gördüğünüz baş harfım, ismim ve soy ismimin yazılı olduğu kupa hediye geldi. Kimden derseniz; beni şimdi çalıştığım "Farmasi Altınbaşak" ekibine davet eden ve onun alt üyelerinden biri olmakla mutlu olduğum lise arkadaşımdan... (: Hem başarılarımı tebrik etmek istemiş hem de beni mutlu etmek. O kadar mutlu oldum ki, küçük gibi görünen büyük bir şey bence; birini hem değerli hem de doğru yerde hissettirmek çok mühim. Artık benim de ismimin yazılı olduğu bir kupam var! (Buraya bir gözlüklü ifade alabilir miyiz...) "İyi ki benimlesin" demiş arkadaşım, gerçekten karşılıklı böyle hissetmenin değeri paha biçilemez; iyi ki bu ekiple ve arkadaşlarımlayım... <3


İşte bugün göğe bakarak, bir yandan çalışıp bir yandan bizi ziyarete gelmiş ablam ve yeğenimle vakit geçirerek, beraber kahve içerek geçirdim günümü. Sakin bir gündü ve biten haftayı çok güzel düşündürdü... Bir kötü haber de aldık maalesef dün; bir arkadaşımızın babası vefat etmiş, ekip olarak onun sessizliği var. Üzgünüm aslında biraz da bugün, rica etsem arkadaşımın babasının ruhuna okuyabildiğiniz duaları okur musunuz? Şimdiden okuyan herkese teşekkür ederim... Arkadaşıma çok sabır dileyin olur mu, hep babacığına rahmet onlara sabır diliyorum. 

Birkaç gündür aklım arkadaşımda. Aile gibi hissettiğiniz kişilerle vakit geçirirken daha derinden bir empati peydah oluyor acılar karşısında. Şu an ne hissettiğini sezebiliyorum ama sadece sabır dileyip geçmek zorunda kalıyorum ya, aslında daha fazlasını yapabilmeyi diliyorum. Keşke daha fazlasını yapabilsem, yapabilsek ya da... Pandemi döneminde hepimiz hisleri derin yaşasak da, yan yana yaşayamıyor olmak bizleri yakar oldu bence. Tamam, ben gidemiyorum gidemezdim yanına ama bu dönemde hiç kimse yeterince gidemiyor ya "acıları bile paylaşmaya!" Bizi bu durum zora sokmaz inşallah... Sarılmak istediğimiz kişilere sarılamıyoruz, en yakınımızdakine bile "gel sarılayım" diyemiyoruz; büyük eksiklik ve eskiye dönülebilecek mi acaba sırası geldiğinde merak konusu... En azından benim için öyle!



Mayıs bitimine 7 gün, yılın ilk yarısını bitirmeye 1,5 ay kaldı. Bazen inanasım gelmiyor, zor mor derken nasıl yedik onca zamanı? Değdi mi, yeterince emek verdik mi, çok mu kaçırdık her şeyi; herkesin son 2 aydır benimle bu şekillerde düşündüğünü iddia edebilirim ama ispat edemem işte... 

Sağlık olsun, tamam geçsin gitsin de zaman ama Rabbim acı çekenlere sabır versin; kaldıramayacağı yükü yüklemesin inşallah...

"İçimden geldiği gibi yazdım yine." İyi, kötü, eksik, fazla; ben ne yaşıyorsam bu ara, elimden geleni fazlasıyla yapmanın derdindeyim aslında. Bir ara daha da fazlasına zorladım kendimi, olmayacak kadar fazlasına; az kaldı yokuşa sürüyordum işlerimi ama ekipten bir arkadaşımın da desteğiyle duruldum aslında. Ne yaparsan yap, isteyerek ve sakinlikle yap; severek yaptığın işi acele yapmanın ve kendini yıpratmanın hiç mi hiç manası yokmuş aslında. Çok ders edindim şu üç ayda, bunlardan biri de bu işte... :)

Yazımı bitirirken ekleyeyim, "öğrenecek çok şey varmış ama sakinliği elden bırakırsan her şey karışırmış" demek istiyorum. Karıştırmak üzereyken sakinleşebilmiş biri olarak. Bu durumu nefes egzersizlerime, arkadaş dertleşmelerimize ve sakin durup her uğraşı bırakıp gece düşünebilmelerime bağlıyorum. Şükür ki.. =)

Sevgilerimle...






18 Mayıs 2021 Salı

Gemlik Haber Gazetesindeki Köşe Yazımız - 18.05.2021


Geçen haftalarda 2018de sesimi duyurmama yardım eden Reyhan abla ile konuşmuştuk yine ve dertleşirken benden kendisine yazmamı istedi yine. "Anlat kendini yine canım, bu sıkıntılarını ve kafana takılanları yaz; hep dediğim gibi köşem hep açık sana da." demişti... :) Sabah eniştemin bana attığı gazetede yazımın olduğu sayfa ile haber sitesinde paylaşılan resimlerimiz üstte kolajda göründüğü gibi... 

Sağolsun, bugün köşe yazısını bana ayırmıştı; benim anlatımın ile 10-16 Mayıs Engelli haftasına özel bir yazı çıkardık köşe yazısı olarak... Konumuz anlaşılmak üzerine idi ve elimden geldiğince kendimi anlatmaya uğraştım, başardığımı da düşünüyorum. :))

Dün gece Gemlik Haber sitesinde yayımlandı, bu sabah da yazılı basın olarak gazetede yer aldı. Eniştem sabah gittiği gibi almış sağolsun gazeteyi...

Sonuç olarak burada da hevesle ve heyecanla paylaşmak istedim işte. Benim günlüğüm, benim yazı platformum olan bloğumda da yer alsın ve siz tanımadığınız halde beni sesli sessiz okuyan arkadaşlarımla da paylaşayım yine istedim. <3

Gemlik Haber gazetesindeki köşe yazımıza buradan ulaşabilirsiniz ve umarım bu yazımın veya gazetenin sitesinin altında yorumlarınızdan da beni mahrum etmezsiniz... (: 

Sevgilerimle, Yıllar Geçerken Didem Köse.. =)

14 Mayıs 2021 Cuma

Pandemi İçinde Bayram - 13.05.2021


Korona pandemisi içinde bir bayram daha geçirmeye başladık dün, hep dilediğimiz bu son sevdiklerimizden uzak bayramımız olsun diye. İkinci Ramazan Bayramımız da evlere tıkalı halde, ama şu dönemin içinde ilk defa çocuk sevinciyle kutlamaya başladı dün küçük yeğenim Defnem de... :))

Dün kot elbisesini giydirip getirmişti ablamlar, bizim bayram kahvaltımız kuruldu çok şükür yine. Bu, yakın evlerde ve annem babam çocuklara baktığı için hep birarada olduğumuz için gerçekleşti işte.. Şükür ki bizler uzak kalmadık bu bayramda da birbirimizden yine.

Dün sabah ablam giydirmiş Defnemi, elbisesini giydiği gibi mutlu olmuş ve "cicee, cicee" diye sevmiş kendisini. :)) Bu ara Defnemin dilinde "cicee (cici)" söylentileri hakim. En çok söylendiği kelimelerden biri işte. Bir hav hav, bir de cicee... (:

Dün bir arada idik işte, telefonlarımız durmadı bir an bile.. Önce kahvaltı, sonra çay keyfi derken; Defnem uyumuş, Kağanım da bizim sitedeki çocuklarla şeker çikolata toplamaya çıkıp aşağıya oynamak üzere inince; uzun zaman sonra okey masasına oturduk ablamlarla. Biz de kendimizi eğlendirdik işte... :))

Sonuç mu? İlk 101 faslını babamla ben yendik, ikinci 101 oyunumuzda da ablamla Eniştem annemle beni yendiler. Havalar açılsın, pandemiden yana ortalık biraz ferahlasın iki adet ızgara faslımız olacak beraber bu bahane ile işte; biri ablamlardan, biri bizden... =)

Dün Defnemle acemice de olsa bir tek fotoğraf karesi alabildik de beraber, Kağanımla yan yana bile çok az geldik. Çocuklar sıkıldı, sokağa ve birbirlerine hasret kaldı malum. Kahvaltı sonrası bir çıktı, bir daha tuvalete girmeye bile gelmedi; o derece!!! :/ 

O yüzden dilerim son olsun bu eksik, birbirimizden uzak, online bayram. Son olsun ki, sımsıkı sarılıp "nice böyle bayramlara!" diyelim yeniden. Özledik, özleştik ve iyice mahsunlaştık. O yüzden geç de olsa yazmalı idim bu düşüncelerimi hislerimi.. 

Bugünümüze dünümüze çok şükür ama diğer yandan da yalnızlığa eksikliğe hamdolsun doyduk Rabbim, sen bizi rahat kalabalık yarınlara kavuştur lütfen. Ne gelirse senden, yine senden istiyoruz; bizi çaresizlik yalnızlık ve eksiklik içinde koyma. Hayat aksın yine bundan sonra, sağlıcakla mutlulukla ve birliktelikle inşallah... 

:)) Sevgilerimle, İyi bayramlar diler uzak yakın büyüklerimizin ellerinden küçüklerimizin gözlerinden öperim... 🙋

Didem Köse... 14.05.2021

6 Mayıs 2021 Perşembe

Çokça Memnuniyet Ama Biraz Sitem - 06.05.2021


Merhaba, Ben Bursa Gemlik'te ailesiyle ikamet eden, %91 Bedensel Engelli bir bireyim. Bugün size kendi yolumu anlatmak istiyorum, yaşadığım deneyimler konusunda birkaç soru sormak istiyorum. 10 yıldır bir hayalim vardı, şu sıra onu gerçekleştirmeye fırsat buldum. Benim de bir iş fırsatım var artık, çünkü Network Marketing'de doğru ekibi üçüncü denememde çok şükür ki buldum. Bana destek olmak için bile olsa okuyup yorumlarınızı ve bana katılmak isterseniz bunu bildirir misiniz? :)




10 yıldır çalışamadım, hep bir işim olsun istedim ama hep küçük el işleri yaparak bunu gerçekleştirebilmekten ötesine geçemedim. İnanın bana, elinizden gelen ne olursa olsun sesinizi duyuramadıktan sonra sürekliliği olmuyormuş meğer. Şimdi hala sesimi duyurmaya çalışıyorum ama sesim birden duyulup bir seferde aldığım 5-10 adet örgü siparişine yetişmekte zorlanıyorum sonra. Çünkü ben Kas Erimesi hastasıyım ve her anlamda aşırı yorulmak yasak bana...


İki üniversite bitirdim ama evde çalışabileceğim hiçbir işi sunmadılar bana, benim de son 10 yılın öncesinde geçirdiğim atak, 8-9 saat boyunca bir firmada geçirebilmeme engel oldu maalesef. Çünkü öncelik fizik tedavilerime verilmeliydi, part time iş veren kimseler yoktu ve evde bana önerdikleri tek iş "telefondan satış yapmak veya müşteri temsilcilisi" olmak idi. Oysa ben bölüm birinciliği ile Balıkesir Sındırgı'da "Dış Ticaret"i bitirmiş dönmüştüm evime. Sonra AÖF Sosyoloji okudum tedavilerimi alırken üstelik. 2018'de o okulu da bitirmeme rağmen, bir iş bulamadım ne yazık ki...


Neyse, devam edecek olursak; pandemi dönemi başladığında, evimizin girişten asansör durumu düzelmiş ve biz yeni eve taşınmış halde iken evlere geri kapandık. Bir iş buldum ama bir süre sonra elbette oradan da çıkarıldım. Öyle olunca, artık iş hayatında yerim olmadığını kabullendim. Bana hak verir misiniz bilmiyorum, pandemi bitsin yeniden yerimi alacağıma inancım var elbet ama şu an olabileceğine inanamıyorum... Çünkü dışarı çıkmam bile tehlikeli durumda, pandemi sebebiyle..


En son olarak ne yaptın derseniz; şu an Farmasi Altınbaşak Ekibinde Liderlik seviyesinde çalışmaya ve daha da fazlasıyla kendimi çevreme ve de Sosyal medya hesaplarımda tanıtmaya, bu sektöre tanıtmaya uğraşıyorum... :) <3

Ama bu ekibe girene kadar ne satışı yapabilir, ne bu iş konusunda kendime güvenebilir ne de bir gün bir iş kapısında uğraş verebileceğime artık inanamaz hale gelmiş idim... Bir arkadaşım başka ekipte umudum tükenmişken bana gelip, "bizim ekibimizde eğitimler var, gel işimizi öğretelim sana. Gördüm ki satış da yapabiliyormuşsun, bırakma bu işi." dedi. Ben 6 aydır bu ekipte tekrar tutundum umutlarıma ve hayallerime...


Peki ne yapıyorsun derseniz; dediğim gibi evden satış yapmaya çalışıyorum, indirimli ürün kalıp katalog üzerinden satıyorum, whatsapp gruplarından destek görüyorum, eğitimlerle işimi öğreniyorum. Sistem üzerinden prim alıyoruz kota tutturunca, ekip üstlerimiz ödüllendiriyor bazen çalışmalarımızı. Böyle sürüp gidiyor. Sosyal medyada aktifliğimi koruyorum, bu işi yaptığımı herkese anlatıyorum... Hiç dönüş yapılmazken, şimdi birer birer geri dönüşler almaya başladım. Ekibin içine girince görüyorlar, zorlayan hiçbir durum yok. "İstersen satış yapma, gel ekibimizi işimizi tanı ama..." diyoruz.



Şimdi Bu sıra size karşıma çıkan konulara geçeceğim, "Katalog işi olmasın", "emeksiz hiç yorulmadan para kazanmak ister misiniz?", "satış işinden sıkıldın mı?", "Oturduğun yerden para kazanmak ister misin?" gibi asılsız gönderiler bu gruplarda boy gösteriyor ve çekiliş gönderileri bile daha fazla talep alıyorken; ben işimi bu kadar net anlatabiliyor olduğum halde, neden ciddiye alınmıyorum??



Hemşehrilerim ve tüm beni okuyan ablalarım abilerim ve arkadaşlarım; bana destek olmanızı bana yorumlarda yanlış yolda mıyım söylemenizi istiyorum. Resimlerde işimi kendimi paylaştım. Açık açık kazanç tablosunu ve sizlere de bildiğim kadarıyla bu işi anlatabilmeyi çok istiyorum. Gerçekten emeğin kıymeti, çabalamanın ve bir işte çalışıp kazanmanın değeri kayıp mı oldu? Yoksa benim mi karşıma böyle kişiler çıkıyor?

Ben yaptığım işte ürünlerimi kullanıp çevreme anlatırken, öğrendiklerimi ve kazandıklarımı gösterirken (instagram hesabımda daha da fazlasıyla anlatıyorum); gerçekten aptal gibi mi görünüyorum, bu ülkede "bir iş sahibi olmak için boşuna mı uğraşıyor görünüyorum?" Ablalarım kardeşlerim ben nerede yanlış yapıyorum... İnsanımıza ulaşmak ve güven kazanmak "bu kadar netken üstelik" zor olmamalı ya!


Girdiğim tüm facebook gruplarında kendisini en net anlatan benim biliyor musunuz? Hiç kimse işinin ekibinin ve kazancının açıklamasını dahi yapamazken (Ki geçen ay katalog fiyatı ile sattıklarım, sistem üzerinden aldığım prim toplamında 480 TL kazanmıştım), ben açıklıkla söylüyorum. 6 aydır çalışıyorum ve bu işte mutlu olduğum için yer almaya devam ediyorum. Ekibimi çok seviyorum. Pekala, neden insanlar "ben çalışacağım üstüm kazanacak, üç kuruş için mi çabalayacağım?" diyebiliyor. Bu zamana kadar bana kimse bir ay içerisinde çabalamadığım halde çıkarıp 480 TL vermedi. Benim üzerimden de hiçbir üstüm çalışmadığı benden fazla satış yapmadığı halde kazanç sağlamadı...


Velhasıl böyle, gerçekten bu ülkede kazancını sürdürebilmek için "yalan dolan" mı çevirmemiz lazım? Bana bazı büyüklerimin yaptığı gibi "benimle çalışacaklarını söyleyip" büyük vaatlerle hayal kırıklığına mı uğratmam lazım illa ki birilerini? Ben bunu yapmayacağım, çünkü ben bu değilim! Ama neden insanlarımız bunu yapıyorlar, ne yapmalıyım daha fazla???



Demek istediğim şu ki, biraz dertleşmeye ihtiyacım vardı ve ben de bu yazmak istedim bugün bu blog yazımı. Bu sıra hayallerim için vazgeçmemeye ve beni tanımayan birileri tarafından da görüldüğümü hissetmeye ihtiyacım var da...(yillargecerken.blogspot.com)


Eğer beni buraya kadar okuduysanız çooook teşekkür ederim. Kıymetini belki bilemezsiniz ama ben bu ülkede yaşayan bedensel engelli birey olarak, bir zaman sizlerin arasında sosyal hayatta idim. Şimdi bu sosyalliğin yok olmuşluğunun sıkıntısını hala yaşıyorum gördüğünüz üzere. Ama yılmak da istemiyorum. Kendime bu hayatta hayallerimi gerçekleştirebildiğimi göstermeye ihtiyacım var, mutlu olabilmem adına! İsterseniz profilimde de işimi anlattığım benzer yazılar yazıp paylaştım. Bakmak isterseniz hesabıma beklerim... :)


Bugün bu yazımı şayet paylaşırsanız, günümü çok verimli ve yine başarmak üzere günlük çalışma kotamı doldurmuş halde bitirebilmiş hissedeceğim. Hep derim, içimde bu hayatı çok seven dans eden bir kız var hala; 10 sene önce atak geçirmemiş halimde dans ediyor. Ama birileri o kadar enerji emici şekilde geri dönüşler sağlıyorlar ki, sanki gün içinde kaç kez düşürülüyor o kız; ayaklarına çelme takılarak hem de! İşte ben o kızın hep ayağa kalkıp dans edebilmesini istiyorum. Umarım bir ömür bunu başarabilirim... :) <3

Sevgilerimle...


1 Mayıs 2021 Cumartesi

Nisan'ın Son Haftası - Nisan 2021

 


Nisan 2021'in son haftasına İkinci Covid aşılamamızı yaptırarak başlatttık, aynı akşam 17 günlük karantinanın haberini ve detaylarını almaya başlamıştık. Şimdi ise iki gündür ülkecek yine karantinadayız... İki yıl önce bunları hiç yaşayabileceğimizi düşünemezken, günler çoook hızlı geçiyor... Diliyorum ki bu son olsun sevgili okuyucu, son kapanmaya girelim; bir çıkalım ortalık sakinleşmeye, sağlık durumları iyiye dönmeye başlasın. Buna her birimizin ihtiyacı olduğunu gördüğümüz duyduğumuz ve farkında olduğumuz günler yaşıyoruz ne yazık ki... :/

Biz bu hafta eski düzene kısa süreli dönüş yapmıştık. Eniştem Covid hastalığını yenip işine dönmüştü, ablam evlerini temizleyip çocuklarını aldı evlerine döndü.. Demem o ki, bir arada yaşamaya alışmış ve düzen sıkıntısı çekmeye devam ediyorduk ki; tekrar eski düzene geri döndük. Salı'dan beri annem ablamlara gidip çocuklara baktı geldi, babamla ben sabahları beraber, öğlenleri kendi işimizde bitirdik haftayı... 

Defnemle Kağanımı evlerine gönderdik, ev sessizleşti ya; ben pek alışmışım meğer. Hızla kendi planlarıma döndüysem de, evde onların yokluklarını aradım bu hafta... Pazartesi günü aşıya gidene kadar bizimle idi çocuklar yine, akşam evlerine bıraktık. Şu saçları iki yandan toplu bıdığa nasıl dayanayım; öyle bir aradalık istiyorum ki aslında, içinde düzen de olsun ama olmuyor maalesef. Herkes kendi evinde daha güzel.. :)

Neyse, konulardan sapmayalım; Salı günü 20 günlük karantinamız başlamadan önce yine son evde fizik tedavimi aldım fizyoterapistimden. Nisan ayının son dersi idi benim için ve 20 gün boyunca fizik tedavi yüzü yok yine bize, malum kurumlar da kapandı yine. İşte bari bu son dememin ilk sebebi bu, 2020'de 3,5 aylık kapanmada yaşadığımız sıkıntıları mevsim sıcakları geliyor diye yaşamayız diye umuyorum ama belli de olmaz!


Yani siz siz olun, bizim gibilerin de kapanmalarda ne çektiğini unutmayın istiyorum, sıkıntıdan üç günde iki dizi bitirdim! Uzun zamandır bu kadar harıl harıl dizi izlemeyen ben; önce The Legend Of The Blue Sea adlı kore yapımı dizinin son 7 bölümünü izleyip bitirdim. Sonra yetmedi, The Winx Saga: Fate (Winx Efsanesi: Kader) isimli 1 sezonluk Netflix dizisini de bitirdim... Yeni sezonu gelecek diyorlar ama tarihi yok, ben çok beğendim! Umarım bir an önce ikinci sezonu da gelir, ne diyeyim... :)

Farmasi işim çok iyi gidiyor şükür... Üstteki kolajda gördüğünüz ürün siparişlerimiz, Nisan ayının son siparişi idi; birçoğu ev ihtiyacı, ramazan bereketi indiriminden uygun fiyatlı aldığımız ürünler. Diş macunlarım da benim müşterilerime sunacağım numune niteliğinde hediyelerim olacaklar... Diyeceğim o ki, şöyle bir zamanda en doğru kararı verip bu işe girdim; hem böyle bir işi yapabilecek gücüm hem de meğerse hevesim varmış benim! Siz de yapmayı düşünürseniz, bana e-posta yazmanız yeterli. E-postama ulaşabileceğiniz bilgi de bloğumun sağ tarafında... :) Nisan'ı da Liderlik seviyesinde bitirdim çok şükür, gelin sizin de kazanç planınızı yapıp beraber hareket edelim. Ne demiştim; denemeden bilemezsiniz, yapacağınızı veya yapamayacağınızı...


Özetlemek istediğim için burada işte bu yazı, Nisan 2021 unutamayacağım güzellikte şaşırtıcı ama bir o kadar da sıkıntılı bir aydı. Hem bereketli idi hem de hastalıklarla dolu...

-- Nisan çalışma ile başladı öncelikle, çok çalışma ve bol bereketli bir aydı benim için. Liderlik unvanı ile bitti benim için ama bir o kadar da neyin içinde olduğumu öğrendiğim bir ay oldu iyice. Aslında azmetmem gereken ve işime sıkı sıkı tutunabilmemle, unvan kendini tekrarlayabiliyormuş. Nisan bitti, Mayıs başladı ve benim hissettiğim şu; ben daha fazlasını da yaparım azimle ve Allahın izniyle... :)

-- Sonra hastalıklar vardı, Nisan'ın yarısından itibaren önce eniştemin Covid pozitif olması, sonra onun haricinde bizim evde kaldığımız sürecin son haftasında; tam da o iyileşirken, sırasıyla geri kalan bizlerin nezle olmasıyla devam eden süreç; bizleri yer yer korkuttu yer yer de birbirimize bağladı yeniden. En son çocuklara bulaştı ki, en korkutucu olan da oydu zaten... Ama şükür ki sadece nezle idi, burun ve göz akıntısı ile devam eden süreç hepimizde 2-3 gün içerisinde bitti; ağrısız ve sızısız! (: 

--- Velhasıl, sağlık olsun be okuyucu; hep sağlık olsun, başarının da mutluluğun da huzurun da içerisinde... Hep sağlık olsun en güzellerin içerisinde... 


Son olarak, dizilere sardım bu ara; bir yandan çalışıyorum da, ama kuşum Maviş'e ilgimi sevgimi de vermeyi ihmal etmiyorum... Dün dizimi bitirmiş bir yandan oyun oynamaya başlamışken, kuşum beni izliyor halde uyuya kaldı. Söylüyorum, şöyle bir cana kafayı takmaz mısınız siz de evinizde? Evin içinde bir insan daha yaşıyor benim için, o kadar umursuyorum ve bu durum çok hoşuma gidiyor... <3 Mavişime de tüm ev hayvanlarına da sağlıkla, güzel günler diliyorum cümlemize...


Mayıs öyle güzel gelsin geçsin ki hepimiz için okuyucu; hedeflerimize ulaşalım, sağlık mutluluk ve başarıdan yana bereketle şu ayı da geçirelim. Nisan önemli idi, Mayıs çok daha önemli. Çünkü her gün yeniden başlangıç yapmaya bir sebep aslında. Böyle bakabilirsek, hiçbir şey olmasa bile güzel geçiyor günler geceler... 

Hepimize mutlu bir ay diliyorum; sağlık, mutluluk, başarı ve bereket dolu. 17 günlük karantinaya girdik, evlerimizden çıkıp sağlıklı günlere koşalım inşallah... =)







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...