30 Ocak 2013 Çarşamba

Gerçekleşen Umutlar Ve Hayaller




2012 biterken, 2012'de yapamadıklarım ya da ilerleyen vakitlerde 2013 için gerçekleşmesini istediğim planlar yapmış. Gerçekleştirmek istediğim hayalleri yazmıştım gerekçeleriyle birlikte. Burada "2012 Teşekkürler 2013 Hoşgel" adlı yazımdan okuyabilirsiniz.

Haftasonundan bu yana, 2013 için kurduğum hayallerden biri gerçekleşmek üzere yola çıkmış meğer. Cumartesi akşamı Ablamlara gitmiştik ve dün akşam üzeri de evimize geri döndük. Cumartesi akşamı ablamlara gittiğimizde Ablam, "Evde iş üzerine bir arkadaşının aradığını ve ablam bana bu konu hakkında iş arama girişimlerinde olduğundan dolayı, benden bahsettiğine dair bilgiyi" bana aktardı. İşin içeriğinden bahsetti. Havalara uçtum bende. Bir işim ve bir uğraşım olacağı düşüncesi çok güzel geliyor kulağa. :)

İşin içeriğinden, kafama takılan yerlerine kadar sordum. Ancak ablam tam anlamıyla bilemediğinden ötürü Yarını beklememi, tam bilgiyi almak üzere bayanı bizzat arayıp sormam gerektiğini söyledi. Pazar günü kahvaltımızı yaptık, ablam işe gitti ve bende ablamın aramasını beklemeye başladım. Sonrası heyecan ve ne yapacağını bilememe oldu. Sonuçta staj harici, ilk iş başvurum. :)

Dün anlaşmaya vardık ve yarın hayırlısıyla başlayacağım yeni işime. Heyecan doluyum birkaç gündür bu sebepten. Ve yine umut doldu içim. Uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadıklarıma merhem olacak bu iş. Ve evdeki boşluğumu, gün içindeki günümü biraz daha hareketlendirmek isteğime ilaç olacak...

İşte böyle. Bir Umudum ve Hayalim gerçekleşiyor bu sıra. Gelişmelerden haberdar etmeye çalışacağım yine. Umarım hayallerimizin ve umutlarımızın gerçekleştiği nice zamanlar nasip olsun cümlemize.

Sevgilerimle... :)




25 Ocak 2013 Cuma

Arkadaşlık ve Dostluk Üzerine #1


Dostluk denilen olgu önemli işte benim için. Hep söylenir ya; "Eş denen şey en nihayetinde bulunur da, can dostu bulmak zordur." diye. Çok doğru işte. Allahım bir sürü dost verene kadar birkaç tane sağlam can dostu diyebileceğimiz dostlar edindirsin inşallah cümlemize. Ve umarım can dostluklarımızı sürdürmeye devam edebilelim...

Dün akşama kadar bir arkadaşımı kesinlikle kaybettiğimi düşünmüştüm. Bu yüzden dün çok üzgündüm. Bu aralar arkadaşlık ve dostluklarımızın testlerden geçtiği zamandı. Ben çoğu şeyi konuşarak halletmeye uğraşan ve bu yöntemi kullanmayı seven biriyim. Kavgayı, ağır sözü veya benzeri şeyleri sevemedim bu zamana kadar. İstedim ki bu sorunu da konuşarak halledeyim, olmadı. Ancak anladım ki; bazı konuları konuşarak çözmeme olanak veremeyebiliyor insanlar. Uzun zamandır kimseyle tartışmadığım kadar tartıştım dün bir arkadaşımla... Gecenin sonunda yorgun düştüm tabii bir de.

Üzdüm kendimi birkaç gündür, ama bu bir daha olmayacak inşallah. Çünkü gelen sinirle oluşan sıkıntının doğurduğu dünkü baş ağrısı, sırt ağrısı ve nefes sıkıntısı dayanılacak gibi değildi. Bir daha kendimi böyle üzmeyeceğime, bunun son olacağına da karar vermiş bulundum. Beni anlamaları için uğraştıklarıma, bir daha tartışma ile yanaşmayacağım. Bu beni çok etkiliyor...

Dün geceki baş ağrısından (Ağrı demek hafif kalabilir) kurtulmuş olarak yazıyorum şimdi. Ama dünkü baş ağrısı sanki hiç geçmeyecek, değişmeyecek gibiydi. Gün doğmadan neler neler değişiyor işte. Sabah kalktığımda şükür geçmişti. Ama gün boyu azıcık sersemliğini yaşadım işte.

Neticede, Dünden önceki gün konuşarak ulaşamadığım arkadaşıma, dün nihayet ulaşabildim. Eninde sonunda konuşularak anlaşılıyor. Bundan sonra ne olur bilmiyorum. Ancak hayatın verdiği uzaklaşmalar olsa da, eski sağlam arkadaşlıkların kolay kolay bozulamayacağı inancındayım.


Yeni bir köşe açıyorum bugün, Arkadaşlık ve Dostluk Üzerine veya Dostluk Üzerine, Arkadaşlık Üzerine... Belki devamı gelebilir bu başlıklar altında...


Sevgilerimle... :)

23 Ocak 2013 Çarşamba

Kararlı Düşüncelerim Var Artık


Düşündüm Taşındım, yeni kararlar almak üzerine planlar yaptım. Artık planlı programlı bir insanım. :) Evet Başlayalım;

Her ne kadar dürüstlüğümle övünsem de; benim de söyleyemediklerim var iç dünyamda. Kimi zaman mahkemesini yaptığım kendi kendime. Ve bu söylemediklerim içimi sıkıyordu bir süredir. Belki de bir süredir bundan ötürü yorgundum. Ama demiştim ya İçim umut doldu diye, Tamara abla ile tanıştıktan sonra.

İlk kararımı bu sıkıntıdan kurtulmak için aldım. Söyleyemediklerimi kilitledim, aldığım kararlar neticesinde kalbimin bir köşesine. Ne olsa söylesem de bir işe yaramayacak, dedim. Ve yeni yeni kararlar aldım.Sağlığım adına kararlar, ruhumu mutlu etmek adına kararlar. Söyleyemediklerimin mahkemesini de zaman aşımına uğradı saydım. :)

Tertemiz kararlar ve planlar yapmaya devam ettim sonra. Değişmeye değil, bunu hiçbir zaman düşünmedim. Aksine yeniden yenilenmeye dair planlarımı hazırladım... Aldığım kararların doğru olduğuna inanarak devam ediyorum yoluma. Hepsi sağlığıma yeniden kavuşmak adına... Belki de geç bile kaldım... Bu kararlar; gün içinde sağlığıma dikkat etmek üzere, derslerime ve yapmak üzere aklımdaki düşüncelere zaman ayırmak üzerine planlandı...

Sonra; Bazen ne kadar çok çabalasam da sonunda tek üzülen olmaktan yorulduğumu anladım artık. Çabaladıkça yapamadığıma emin olduğum şeyleri daha faz ruheviyatımı etkileyecek düzeye getirmemeye karar verdim...

Bu kararların hepsine uyma üzerine sözler verdim kendime... Sağlığım üzerine toparlanmayı ailemin emekleri ve sevgisi için gerçekleştirmeyi istiyorum. Onların mutluluğu benim mutluluğumu, benim mutluluğum da onların mutluluğunu doğuruyor sonuçta. Umarım yapacaklarım sürekliliğini, süreklilikte iyi sonuçları doğurur...

22 Ocak 2013 Salı

Yanlış Düşüncelerdesiniz!


Yanlış düşünmekte, yanlış düşüncelerdesiniz kiminiz. Adam öldürmemiş, kimsenin canını yakmamış kişilere karşı, sırf düşünceleri sizinle bir olmadığı için; ölümüne sevinebiliyor kiminiz!

Bana göre değil bu düşünceler. Çok yanlış, çok acımasız... Bu yazının açılış  noktası, tahmin edildiği üzere, Mehmet Ali Birand'ın ölümü üzerine internet üzerinde edilen laflar... Bu hafta gördüğüm çoğu sözler ve cümleler şuursuzcaydı. Her şeyden önemlisi, medya için ve doğruluk için işini başarıyla gerçekleştirmiş bir duayendi Mehmet Ali Birand...

Ölümünün ardında birçok kişiyi şaşkına uğrattı, Allah Rahmet Eylesin öncelikle. Tüm medya dünyasının ve sevenlerinin başı sağolsun... Sonra diyeceklerim var, üzülerek söylemem gerekenler bunlar. Ölüm, aslında gerçek hayatla karşılaşmaktır. Ve bu dünyada, yani yalan dünyada, ölenin arkasından sırf düşüncelerimiz bir değil diye, oh öldü iyi de oldu diyebilen insanlar var. Bu lafları edebilmek, büyük vicdansızlıktır bence.

Bu hafta düşündüm de; ölecek olsam arkamdan yapılmamasını istediğim ne olurdu? diye; Düşüncelerim yüzünden yargılanmamak olacağına karar verdim. İsterim ki; ardımdan aynı düşüncede olmadığım kişiler dahi, iyi insandı diyebilsin. Ben galiba bunun için bu kadar dikkat ediyorum dediklerime. Saygı duyuyorum düşüncemizin bir olmadığı kişiye dahi. Sırf aynı düşüncede olmadığım için saygı duymadığım olmadığı gibi, saygı duyulsun isterim bende fikirlerime. Elbette kimsenin canını yakmayıp, kimsenin ahını almadıktan sonra...

Yazıma "Yanlış Düşüncelerdesiniz!" diye başladım. Çünkü; hayat denen şey o kadar kısa ve öfkelenmek için o kadar boş ki, gerçek dünyaya gidenlerin bir daha geri dönmeyeceğinin farkına varınca anlıyoruz. İnsanları yargılamak ve önyargılarımızla onlara yaklaşmak o kadar kolayımıza geliyor ki bazen, (ki bu benim yapmaktan çekindiğim bir durum) hayatın içindeki yerimizi unutup dünyanın kendi etrafımızda döndüğüne çabuk inanıyoruz. Bu son cümledeki davranışı uyguladığını görüyorum çoğu kişinin, öfkeleri ve biriktirdikleri nefretleriyle...

Oysa Hayat, nefrete ve öfkeye teslim edilemeyecek kadar güzel ve iyi değerlendirilmeli. Her ölümün ve -özellikle- yakınımdan bir ölümünün ardından, hayatta bulunduğum bir evre'nin daha bittiğini düşünürüm. Sanki hayatım daha çok kısalıyormuş ve ölüme bir adım daha yaklaşıyormuşum gibi...

Nefret kusmaya gelince çoğu kişinin üstüne tanımıyorum. Ama ben sık sık dile getirdiğim gibi, kavga ve dövüşle veya sözlü sataşma ile çözüleceğine inanmıyorum çoğu şeyin. Medeniyet mertebesine ulaşabilmiş olabilmesini dilerdim birçok kişinin. Dilemeye devam edeceğim de... Yıl olmuş 2013, Hala nefretini kusmak için fırsat kollayan karaktersizlikte insanları görmekten hoşlanmıyorum...

Sevgilerim ve Saygılarımla...

19 Ocak 2013 Cumartesi

Yeniden Umut Doldu İçim




Bugün yeniden umut doldu içim. Yeni bir kapı daha açtı Yüce Rabbim bana. Mutlu ve Umutluyum... Sebebi dün eski rehabilitasyonuma geri dönüş yapmış olarak fizik tedaviye devam ediyor olmak ve yeni hocam ile tanışmak. Adı Tamara... :)

Bugün aldığım tedavi sırasında hem tanıştık hem de alanında iyi bir fizyoterapist olduğuna tanık olmuş oldum... Tamara Abla [seans sonrasında böyle dememde karar kıldık :) ] Gürcistan'lı. 3 senedir Türkiye'de çalışmaktaymış.

Ben, fizyoterapi alalı 5. yılında ve öncesinden de Hacettepe Üniversite'sinin Fizik Rehabilitasyon bölümünde sık sık kontrollerimi yaptıran biri olarak; kimin bu dalda iyi olduğunu anlayacak düzeye gelmiş bulunmaktayım. Tutuştan, hareketten, kontrolden anlaşılıyor mesleğinde iyi olanlar. :) Tamara ablanın ilk kontrollerine başladığı zamandan itibaren dalında iyi olduğunu anlamamak mümkün değildi. :)

Yabancılar Rehabilitasyon konusunda çok uzmanlar demekten hiç çekinmem. Bizim ülkemizde de Fizyoterapi dalında uzman olanlar var ama yabancılar kendini daha çok geliştirmekteler. Devamlı okuyorlar, devamlı geliştiriyorlar kendilerini. Şimdiki rehabilitasyonumdan 2 sene önce okul sebebi ile ayrılmadan önce, Bulgaristan'dan gelme bir hocam daha vardı Ekrem Abim, oradan biliyorum... :)

Bundan Önceki Rehabilitasyonumdan ayrılma sebebime gelirsek;

Kıssadan hisse'ye gelirsek; Sındırgı'dan dönünce kasılmalarım ve hastalığımın hassaslığından ötürü, Sındırgı'da beni toparlayan Özkan Hocam beni Gemlik'e dönünce emin ellere, yani aynı sınıfında okuduğu iki arkadaşına, teslim etti bizleri. Bu sebepten eski rehabilitasyonuma değil, onun haricinde kalan diğer rehabilitasyona gittim. (İsmini vermiyorum yine de)

Neyse eski rehabilitasyonum Bilgi Bahçesi kadar benimseyemedim hiç o rehabilitasyonu. Ne düzen var, ne ciddiyet. Değer ve önem verilmesi gereken bir iş rehabilitasyon işletmek. Sürekli program değişiyor, zorlandığımızı söylediğimiz büyük arabalar geliyor, olmamasını istediğimiz zamana dersler konuyordu. En son dayanabildiğimiz yere kadar, o 2 fizyoterapistten ders alabilmek için olduğunca dayandık. Ancak birçok telafi dersimizi alamadık ve aralıklarla alınan dersler de yeteri kadar işe yarayamadı...

Velhasıl, 

Bugün hayatımda yeni bir kapı daha açıldı. Ve içim huzur ve umut dolu... Bugün aynı zamanda internet üzerinden 2 pilates topu, derecelerine göre 3 pilates bandı ve el kaslarını da çalıştırmak için stres topu siparişlerim de geldi... Bugünden itibaren spor düzenimi hayatıma alışkanlık düzeyine getirmeye adım atıyorum. Umarım bu böyle devam eder. Tamara hoca ile tanıştığıma çok mutluyum bugün... :))

17 Ocak 2013 Perşembe

Şiirlerle Hayat #2 - Cemal Süreya Ve Uzaktan Sevme Sanatı



** Merhaba, beni okuduğunuz ve burada olduğunuz için teşekkürlerimle. Şiirin sahibi ile ilgili bilgi vermeyi gerekli gördüğüm 31.05.2018 tarihli notum, bu yazımın sonundadır. Sevgilerimle... :)


Uzaktan Seviyorum Seni


Uzaktan seviyorum seni!

Kokunu alamadan,
Boynuna sarılamadan.
Yüzüne dokunamadan.
Sadece seviyorum!

Öyle uzaktan seviyorum seni!
Elini tutmadan.
Yüreğine dokunmadan.
Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden.
Şu üç günlük sevdalara inat,
Serserice değil adam gibi seviyorum.

Öyle uzaktan seviyorum seni,
Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden.
En çılgın kahkahalarına ortak olmadan.
En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan.

Öyle uzaktan seviyorum seni!
Kırmadan,
Dökmeden,
Parçalamadan,
Üzmeden,
Ağlatmadan uzaktan seviyorum.

Öyle uzaktan seviyorum seni;
Sana söylemek istediğim her kelimeyi,
Dilimde parçalayarak seviyorum.
Damla damla dökülürken kelimelerim,
Masum beyaz bir kağıtta seviyorum.

Cemal Süreya




Ah Cemal Süreya ah... Ne güzel sanat yapmışsın uzaktan sevme konusunda. Hayatımda uzaktan sevmeler de yerini aldı bu yaşıma kadar. Hasretler çektim, ayrılıklar yaşadım. Sonunda kavuşmalarım olmuş olsa dahi, uzaklıklara dargın kaldım bir süre... Ve çok sevdim bu şiiri.

En zorudur Uzaktan sevmek, Sevdiğine dokunamadan, hissedemeden, kokusunu alamadan, sıcaklığını hissedemeden... Ama çoğu zaman da en güzelidir. Çünkü kavuşma umudunu içinizde taşırsınız daima. Ve o umut mutluluk verir size sevdiğinize dair...

Bazı şiirler anlamlı benim için, bazı yazıların olduğu gibi. Beğenip yorumladığım ikinci şiir bu. İlk yorumladığım şiiri burada bulabilirsiniz. :)

Şiir kendini anlatıyor aslında. Uzaktan Sevmek denilen şey, bir sanat bence. Umudu ve hüzünleri beraberinde getiren... O yüzden başlığım Cemal Süreya Ve Uzaktan Sevme Sanatı. Anca bu kadar güzel anlatılırdı bir durum. Uzaklar ve uzaklıklarla çoğunlukla derdim olsa da, "Mesafeler sorun değil Gönüller bir olunca" diye düşünenlerdenim... 

Sevgilerimle... :)


31.05.2018 Tarihli, Gerekli Gördüğüm Bir Not;

Bu yazımın altına yapılan bilgilendirici yorumlar için teşekkür ederim öncelikle. O yorumlar ve kütüphanem için edindiğim Cemal Süreya'nın tüm şiirlerinin bulunduğu Sevda Sözleri kitabında bulunmadığını gördüğüm üzere, bu Uzaktan Seviyorum Seni şiiri Cemal Süreya'ya ait değilmiş. Şiirin gerçek sahibinin kim olduğunu bilmiyorum, ancak ben şiiri hala çok seviyorum. Başlığı da içeriği de değiştirmek istemedim, çünkü benim gibi bu gerçeğin sonradan da olsa öğrenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şiirin gerçek sahibinin bilinmediği gerçeğinin bilgisi hala nette de birçok yerde de bulunduğu için; yazı olduğu gibi kalsın, bu not da burada dursun diye düşündüm... :) Yorum yapan herkese teşekkürlerimle. Lütfen, şiirin gerçek sahibinin adını bilen ve kanıtlayan da olursa seve seve eklerim. Sevgilerimle... :)

10 Ocak 2013 Perşembe

Sınavlar Biter, Planlar Yapılır...


Cumartesi başlayan sınavlarımı, Pazar günü son 4 dersimin sınavlarını da olarak bitirdim. Açıköğretim'in ilk vizelerine girmiş bulundum. Ve bu haftayı planlarımı hazırlamaya notlarımı tekrar toparlamaya ayırdım. Ve; Sınavlar Bitti, Planlar Yapıldı. İşte buradayım...

2012'de fazla düzenli yazı yazamamıştım. Ancak bu sene elimden geldiğince düzenli yazmak amacım. Yazmayı seviyorum ve bırakmadım hiç. Ama iş blog yazmaya gelince hala tam düzeni kuramadım işte... Hem bu yeni yıl bloğumla ilk yeniyıla girişimdi benim... :)

Planlarımdan bir ders planım kaldı bir tek. Bir de hayallerimi gerçekleştirmek üzerine planlar... Egzersiz planımı ve egzersiz düzenimi sağlamak için not alacağım defterimi ayarladım bugün... Odamı ve Kitaplarımı da toparladım. Bu sebeplerden içim rahat bugün.

Aslında son zamanlarda bu üşengeçlik olduğundan beri içim epey sıkıntılıydı. Umarım geçecek. İçim şimdi rahat, ama düzen oturdukça daha da rahatlayacak... :) Dersler konusunda sıkıntı yokta, egzersiz planını bir rutine alabilsem... Ama yaparım ya, hem ben istedikten sonra. Ne kadar çok hareket, o kadar çok forma girmek de olur inşallah... İstiyorum, Yapacağım... :)

Yarın planımı uygulamaya başlayacağım. Annemin yarın akraba günü de var, ev şenlik olacak yine. Annem son hazırlıklarını tamamlarken yazıyorum şimdi. Ve yarın merhaba diyeceğim yeni egzersiz düzenime... :)


Bu arada tüm yurt, genel olarak bir kar yağışına hakimdi, 2-3 gündür. Burası da bir hayli güzeldi. Kar yağışı bugün durdu. Ben ancak bugün fotoğraflayabildim o güzel görüntüleri. Bence kışın en güzel kartpostalıdır, Kar... :)


Bu Kar'ın ilk gününden. Yılın ilk karından, kart topum-du-. Babam ilk gün benim için getirmişti dışarıdan. :) 


Bu da bu sabah annemin çektiği fotoğraflardan bir görüntü. İlk günkü kar görüntüleri ile örtüşemez tabii... Allahım cümlemizi korusun böyle havalarda. Annemle babam dün kara saplanmışlar. Verilmiş sadakamız varmış, Pazardan dönerken çok kötü kaymışlar. Aman dikkat edelim lütfen kendimize... 

Sevgilerimle. Sağlıcakla kalın... :) 

6 Ocak 2013 Pazar

2 Dakika Öylesine İyi Gelir Ki Bazen...


Dün sadece 2 dakikalık ayrı bir güzel ana eriştim. Aslında bu anlarla birkaç senedir çok karşılaşıyorum;  Ayrılıkların getirdiği özlemler ve sonucunda kavuşmalar ile oluşan o güzel anlar... Dün işte tam böyle bir an'ı yaşadık annemle...

Hiç aklımızda yokken gerçekleşti olaylar. Dün bilindiği üzere benim ilk açıköğretim sınavlarım vardı. Babam Cumartesi günü de çalıştığı için Mustafa Dayım Yurdagül Yengem ve Annem ile gittik sınava, saat 9:30'da başladı sınavım ve ben yarım saat önce 10:30'da çıktım sınavdan. 3 sınavımı dün verdim, 4 sınavımı da bugün annem ve babam ile gittim, bitirdim geldim... :) Sınavlar mı? Sağ salim atlattık şükür, Sonuçlara bakacağız. :)

Dünden bahsediyordum; Yengemlerle sınav sonrası Ikea ve Anatolium'a gezmeye gittik. Bilen bilir, Bursa'da Terminal'in az ilersindedir Ikea ve Anatolium. Önce Ikea'yı ardından da Anatolium'un alt katını geziyorduk ki, O sırada 6 aydır Sındırgı'dan döndük döneli yüz yüze görüşemediğimiz, hem sınıf hemde can arkadaşlarımdan olan Pelin'im mesaj attı. İstanbul-Sındırgı istikametindeymiş, Sınava gidiyormuş.

O Gemlik'teyim Bende Ikea'dayım diyince, ikimizde keşke otobüs biraz uzun süre mola verse Bursa Terminalinde diye duaya başladık. Bu fırsat kaçar mı? Kaçmadı şükür. :) Bana öyle bir sıcak bastı, öyle heyecanlandım ki. Otobüs 15 dakika mola verince, bir an gelemez diye düşündüm. Ama Pelin'im terminal'den Anatolium'a yol kattetti Ve 6 ay sonra Pelin'imle kavuştuk. :)


O 2 dakikalık an, dişlerimiz açıkta ve birbirimize sarılmalarla geçti. Objektifin arkasından da annem bize gülüyordu. :) 

Öyle mutlu olduk ki 3ümüz, keşke daha fazla görüşebilseydik... 2013 için dualarımdan biri gerçeklemiş oldu böylece... Hasret çektiğim arkadaşlarımla kavuşmayı dilemiştim. Umarım Buket'im, Alev'im, Burcu'm ve Dilek'imle de görüşebiliriz... Hepsini yeniden görebilmeyi çok ama çok istiyorum. :)

Pelin'im, 2 dakikalığına da olsa yanımıza geldin ya dün, çok ama çok mutlu ettin bizi. Umarım daha uzun süreler görüşebildiğimiz günler gelir yeniden...

Yani diyorum ki; 2 Dakika Öylesine İyi Gelir ki Bazen... :) Sevgiler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...