Son dönem içi sınav haftasonumdan sonra, yeniden merhaba... :) Açıköğretim İkinci Üniversite Sosyoloji Lisans bölümünde okumaya başlayalı, bu sene 6.senem idi ve geçtiğimiz Pazar günü son dönem sınavıma girdim. İki günden beri "vay be" diyorum şimdi kendi kendime, 6 seneyi geride bırakmış olduğuma ve bitiyor olduğuna inanamıyorum biraz da. :) Vay be...
Öyle duygusal, öyle gerçek ve de aynı zamanda öyle gerçek dışı geliyor ki bu yazımın başlayışı bana şimdi. Aöf'yle eğitim hayatıma devam ettiğim bu 6 senede; ne talihsizlikler, ne zorlanmalar ama bir de ne kadar çok yürekten emekler verdim-verdik...
Sonuncu dönem sonu sınavıma ise Antalya'da girmek kısmet oldu, Hatice yengem-dostum Merom ve de annem ile beraber üstelik... Sene başında hiç hesapta olmayan neler neler yaşadık, bu da onlardan biri oldu işte. Dostumun beni sınava götürmediği kalmıştı bir belki de; geçireceğimiz daha çok ilkimiz var olsa da, bu beklenen değildi işte... :) İyi ki, dediğim bir gün yaşadık sonrasında; dönem sonu sınavıma beni yetiştirmeleri, sınav süresince beklemeleri, sonrasında beraber dışarıda takılmalarımız, gezmelerimiz ile bir günü ve deneyimler dizisini anılara ekledik...
Sınavım sonrasında önce Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde bulunan Yeşilçam Cafe'de biraz oturduk... Ben sınavda iken, madem öyle bir yer bulup oturalım ve çocuklar orada eğlensin demişler. Merom ısrarla bahsetmemi istedi, o güne hatıra kaldı çünkü; ben sınavda iken aldığı karamelli milkshake'ni yeğenim denemiş ve de çok sevmiş. O sebepten içememiş... Beni sınavdan alıp oturdukları cafeye götürürken anlattı ve ben sınavdan çıktıktan sonra oturduğumuz sıralarda da ben devam ettim yarım kalan milkshake'ne. :) O sonrasında çilekli milshake içti, çocuklar biraz daha oynadı ve Avm'ye gitmek üzere kalktık oradan da...
Avm'de, yeğenim ile kuzenim İnci'yi oyun parkına bıraktık önce, sonra da sıra sıra mağazaları gezmeye giriştik. Üstteki fotoğrafta, onları yemek yemeleri için yemek katına çıkmadan öncesi idi. Çocuklardan çok dostumla ben şendik o gün, çocuklar gibi şen... :) Ben sık sık "bunları da yaşayacağımız varmış." diye düşünürken, halimden fazlasıyla memnundum. Merom ise, benim fotoğraf denememi başarısız kılmaya çalıştı ama gördüğünüz üzere başaramadı. O fotoğraflar yine de buraya eklendi mi, eklendi; "çok tatlıyız de mii?" Maşallah bize... =)
Saat 17.30 sularına doğru, yeğenim ve kuzenim acıktı. Yemek katında yemeklerini yediler, biz de o sırada kahvelerimizi içtik ve sonra annemler kıyafetlerini değiştirip yengemlerin köyüne akrabalarının mevlüt ve iftarına gitti çocuklar ile... Onları asansörle yolculadığımız anları da görüntüledim, evet. Hem içimden geldi, hem onların gidişi bizim yalnız kalışımız ve hissettiğim üzere birkaç deneyime daha gebeydi. Ölümsüzleştirdim o anı da...
Günün sonunda ise; huzura eren biz, pertleri çıkmış olanlar annemler oldu bu arada. Çünkü Kağanım ile İncim, o gün tam modlarında idiler ve gün içinde olandan daha çokta köyde didişmişler. Annemler onları durdurmak uğruna daha fazla efor harcamak durumunda kalmışlar... Annelik ve de anneannelik, bir çocuğa bakma büyütme sorumluluğu; yedirmek içirmek ve de giydirmekten çok, hep sabretmekte saklı işte... Olan bitene rağmen sadece yorgundular ve de olağan da karşılayabiliyor idiler. Hatice Hanım ve Bağdat Hanım'ı örnek alın, çocuklara sabırla yaklaşın! :)
Yengemlerle annemlerin 6'da gidişi, akşam 10'a kadar yaşanmamışlarımızı yaşama ve de beraberliğimize doyma fırsatımız oldu tabi Meromla bana.. Önce beraber kahve içtik; alt kata inip, sonra da yemek yedik. İlklerimiz bunlar değildi, o gün ilk olan diğer şey Avm'nin teras katında sadece birbirimize ve gökyüzü manzaramıza odaklanarak hem hava alıp hem de yalnız kalabilmemizdi yine... Yer değişikti sadece ama benim için yine özeldi.
Teras sohbetimiz, o günden kalan benim için en özel hatıralardan oldu sonra... Zira, sadelik anlayışım fazla boyuta ulaştı galiba; sıklıkla oturur halde takılmaya başladığım zamanlardan beri, desteksiz yürüyemez olduğum zamanlarla beraber... Size-ona-buna normal gelebilecek çok doğal bu terasta dostumla takılmam bile; benim beslenme unsurum, alanım, kalbimin ışıkla ve ihtiyaç duyduğu hissi deşarj olma durumuyla karşı karşıya olması ve de o anda aldığım nefesler ile ciğerlerimi de hayal dünyamı da sağlıklı nefesler ile doldurabilme fırsatı demekti...
Evet, çok fazla gerçekleştiremediklerimden sebep duyduğum ihtiyaçlardan ötürü biraz, bir o kadar da bu durumların varlığı sebebiyle kıymet bilmeyi kendime amaç bildiğimden bir de... Her zamanı gelenin tadını çıkarmakta ustayım bence artık. Başlarda çok bocalıyor ve hiçbir şeye tam odaklanamıyordum esasında, ama artık öyle değil... Yani, sadece dışarıda tekerlekli sandalyede oturuyor bile olsam, dostumla yalnız takılıyor olmamız benim için garip gelmekten öteye geçti. İyi hissettiriyor, normale indirgeyebiliyorum. Şu 5 aylık süreçte de öğrenmişim; ekleyerek yaşamayı, fırsatları göz önüne alıp harekete geçmeyi ve dahasını...
Üstteki fotoğrafa baktığımda şunları hatırlayacağımı biliyorum;
çok ama çok sade mavi gökyüzümüz,
yüzüme uzun süredir vurmasını özlediğim rüzgar,
o rüzgar eşliğinde dostumla bu şekil ve şartlar içinde bir arada olabilmekten duyduğum memnuniyet,
siyaha boyanana dek orada oturmamız esnasında zamanı unutmak istemem ve de hiç sıkılmamam,
o anın sakinlik ve de normalliğini hissederek içime çekmem...
Bir de; aman fotoğraf çekinirken gözlüklerim parlamasın, aman yandakiler ayrılmasın! :D (O olay biraz benim ayıbımdı belki ama o bile o anların güzelliği idi.)
Çok şükür birlikteliğimize Merom, mutluluğumuza, fırsatlarımıza, değerlendirebilme becerimize ve daha nice ilklerimiz ve ritüel bellediklerimizle dolu dolu anlarımıza... =)
Gelelim günü diğer hatırlatacak olan ilkime, ilk kez donut yedim o gün Merom ile... Terastan içeri geçip biraz daha gezelim derken; dostum donut yemediğimi bildiği üzere, bir ilkimi daha beraber gerçekleştirip anı etti ikimize... :) 2018, ilkler senesi oldu benim için resmen...
Daha öncesinde kaç kez yeltendi isem de gerçekleştirememiştim, donut lezzetini denemeyi... Merak ediyordum epeydir ve birkaç ay önce tatlılardan bahsederken de konuşmuştuk yine "Donut meselesini"... Biz o gün Mall Of Antalya'da gezdik ve Cafe Donut'ta yedik donutlarımızı. Merom antep fıstıklı seviyormuş, ben antep fıstığını baklava harici birşeyler içinde sevemiyorum... Cafeye girdiğimizde donutlarla dolu vitrini incelediğimde, beni çeken her birinin renkleri olmuştu ve mavi kurabiye canavarı ise tek yüzü gözü olan Donut idi. Benim için gibi geldi görünce sadece... Cafede çalışan adamın söylediğine göre beyaz çikolata dolgulu olduğunu da öğrenince; "Tamam budur, vazgeçmek yok." dedim.
Masaya oturup çaylarımızı içmeye başladıktan biraz sonra donutlarımız geldi, dolgulu ve de yağlı bir tatlı olduğunu Meromdan öğrenerek kalorileri o günlük göze aldım yine; akşam yemeği olarak bir orta boy pizzayı yediğimi de unuttum!, bazen unutmak gerekir çünkü... :)
Donuta gelince; seçtiğim mavi gıda boyalı kurabiye canavarı figürlü donutumun, dudağımın ağzımın içinin maviye boyanacağını bilememiştim ama sonra bu durumu da göze alarak yedim hunharca. Hunharca dediysem, 2 küçük bardak çay ile yedim bitirdim. Mavi kurabiye canavarını seçmiş olabilirim ama layıkıyla bir kurabiye canavarı değilim ne yazık ki...! Meromun dediğine göre, mavi dudaklarım ve de dilimle küçük küçük şirinleri yemiş gibi görünüyormuşum. Bu duruma çok güldük cafede. :) Ertesi sabah dişlerimi fırçalamış olmama rağmen tam geçmemişti mavi lekeler, o derece. Şirin baba affetsin artık beni, ne diyeyim. =( =)
Donut, benim damak tadıma uydu; sevdiğim tatlarla dolu dolguları seçererek yersem, bizimledir. Tabii ki her gün yiyebileceğim bir lezzet değil, yağlı içeriği sebebiyle ama Meromla ritüel haline getirebiliriz bence. Senede 1 veya 2 donut'tan zarar gelmez hani, hele ki böyle kurabiye canavarı lezzetinde bulursam, her Antalya'ya geldiğimde yiyebilirim. :D
Velhasıl; günümde, ilklerime ve de Aöf Sosyoloji son dönem sınavıma girmemde, bana eşlik eden ve sürecimde destek olan canlarıma teşekkürlerimle. Dolu dolu bir gün geçirdim yine ve mutlulukla hatırlayacağım anılarımı doldurdum heybeme... Yıllar Geçerken, bu sayfamda durmazsa olmayacaklarımdandı 27.05.2018-Pazar günü de... 2018 ilkler senesi olmaya devam ediyor işte böyle ve anlaşılan o ki, yaşanacak daha çok ilk ve ritüel edilecek deneyimlerimiz olacak. Allahım sağlık versin, sevdiklerimizle canlarımız sağolsun da; çok şükür der yaşar gideriz işte, anları hatıra bilerek ve hep hatırlamayı dileyerek... :)