Show Tv'de yayınlanmaya başlamasından sonra, Sesli Betimleme projesine destek vermeye başladı Pepee yanlış hatırlamıyorsam. Türkiye'de işaret diline önem veren ilk çizgi filmimiz oldu böylece, aynı duyarlılığı diğer yayınların da göstermesini dilerim. (Aslında engellilere verilen önemi de ön safhada tutan demem gerek. Daha önceden de, engelli karakterlere yer vermişti içeriğinde.) O zamandan beri, İşitme engelli çocuklar da izleyebiliyor Pepee'yi.
Pepee; Kekeme, kekeç anlamına geliyor ve büyüme sürecinde oyunlar oynayarak öğrenen bir çocuğun büyüme sürecini anlatıyor... Çocuklara oyunlar oynayarak öğrenmeyi ve Türkiye'mizin geleneklerini göreneklerini ve değerlerini de öğretmeyi amaç edinmiş bir çizgi film kendisi. Pepee'nin içerdiği tüm bu unsurlar sebebiyle, ekranlarda olmasından mutluluk duyuyorum birçok insan gibi. Helal olsun demeden geçemediğimiz bir sürü sebep sunuyor bize. Aynı zamanda Kağan'ın küçüklüğünde izlediği ilk çizgi film olduğundan da, yeri ayrı hani. :)
2 hafta önce yeğenim Pepee'yi izlerken "Bak Ablanın Sesi Kısılmış Teyze" dedi bana, üstteki fotoğrafı da o gün çekmiştim. O gün bana bu cümleyi kurduğu sırada, ders çalışıyordum bende yanı başında. Televizyona baktığım sırada, dikkatini çeken şeyin İşaret dili ile Pepee'yi anlatan Berrak Fırat olduğunu gördüm. Kendisini Okan Bayülgen'in programından beri biliyorum ve bu tür projeleri de çok doğru buluyorum.
Ve ben; bir çocuğun böyle hayatı boyunca ilişkilerini de kapsayacak duyarlılığa erişmesi için, anlatılabilen en küçük yaşta anlatılması gerektiğini düşünüyorum "Engelliler ve Engellileri Anlamak" kavramlarını da. Çünkü hem kendi açısından hem de çevresindekiler açısından ihtiyacı olabilecek en önemli şeylerden biri bunlar da...
Başta durakladım o gün ama çokça da seviniyorum o günden beri. Bu sevincimin ve ilgimin sebebi, yakın zamanda benim durumumu da anlatabilir duruma gelebileceğimizi düşünmemden. Kağanım benim rahatsızlığımı biliyorsa da, sözlü bir diyalog geçmedi aramızda bu konuda. "Bazen ben rahatsızım diyorum, gerçekleştiremeyeceğim olgular olduğunda." Ama o da artık nadir durumda. Onun haricinde, çok şükür ve maşallah bana yardımı bile dokunuyor bir çok konuda, koca yürekli küçük kuzumuzun...
Kağanım sanırım dikkat etse de sormuyordu bu işaret dili mevzuusunu. Şimdilerde ise bir süredir dikkatini gelip geçici nitelikte çektiğini düşündüğüm bu işaret dili unsurunu da, artık epey dikkate almaya başladığını görebiliyorum yeğenimin. Maşallah çocuklarımıza ve farkındalık kazandırmaya çalışan ailelerine. Kağanım benim açımdan şanslı diye düşünüyorum, ama ailenizde olmasa bile anlatılmalı da diyorum bu "Engellilik" konusu. Bu tür projelere önem veren programlara da, helal olsun demeden geçemiyorum. Değişmez bir gerçek, engelliler de var bu hayatta. Unutulmasın diliyoruz...
Anlatırken cümlelerimi dikkatlice kurdum ve aramızda şu şekilde bir diyalog geçti o gün;
"Hayır teyzecim, sesi kısılmamış o ablanın. Sadece duyamayan insanlar için işaret diliyle anlatıyor o abla." dedim başta. Kağan başta anlamadı ve kabullenmek istemedi elbet. "Hayır o ablanın sesi kısılmış." dedi. :)
"Bak sesi kısılmamış aşkım; böyle de çıkmıyor sesi, böyle de." diyerek, televizyonun sesini kıstım ve daha sonra da açtım. Çıkan sesler sadece Pepee ve arkadaşlarından çıkıyor, diye anlatmak istedim. Ve sonrasında, "Bak o abla benim gibi anlatıyor, ses çıkarmadan." diyerek taklit de ettim birkaç işareti. Bak şu an şunu demek istiyor mesela, gibisinden anlatmaya çalıştım.
Beni anladığına da inandım bundan sonra. Çünkü bir süre sonra şöyle bir soru sordum, "O abla neden oradaymış Kağan?" İki tane cevabı oldu ard arda; "Sesi kısılmış" ve "Duymayanlar içinmiş." dedi. Ben bu kadar anlamasına bile şükrettim, çünkü henüz tam olarak anlayabilmesini bekleyemiyorum da zaten... :)
Ertesi gün de; Kral Pop'ta Aslı Demirer ve Gökhan Türkmen'in düetiyle Korkak şarkısını anlatan bir başka İşaret Dili anlatımı yapan bir abla ile karşılaştık;
Kumandayı aldı hemen, kıstı televizyonun sesini. Ve şöyle dedi bana; "Bak teyze o ablanın sesi kısık, böyle anlatıyor." O zaman anladım ki, bu konuları da konuşabileceğimiz kadar büyümüş yeğenim. Duygulandım ve mutlu oldum, çok şükür Allahıma. Bu öyle garip ama güzel bir duygu ki, Allahım nicesini de yaşatsın diliyorum cümlemize... Ben doğdu doğalı merak ediyordum, acaba zamanı gelince neler olacak "anlatabilecek miyim kendimi ve bu durumları ona" diye... O gün tekrar anlattım, benim konuşmalarım üzerine tekrarladı o da; "duyamayanlar için" diye.
Bunları yazıyorum ama büyük ihtimal ilerleyen yaşlarında o günü ve sonraki günü hatırlayamayacak yeğenim. Ama ben bu konuşmalarımızı da unutmayacağım. Ve küçüklüğümden beri istediğim bir şeyi gerçekleştiriyorum aslında ben yine, yeğenime küçüklüğünden itibaren "engelli" kavramını öğretmeye çalışıyorum. Bu karşılıklı anlaştığımız ilk deneyimlerden biri işte...
Bu yazıyı yazmamın bir diğer esas sebebi de şudur; küçüklüğümden beri engellilik durumu nedir bilmeyen arkadaşlarım ve anlayış gösteremeyen kişilerle de karşılaştığımdan, her ailenin kendi çocuğuna anlatabilmesini diledim hep kendimce. Okullarda ve şehirlerde anlatılan tiyatroların ve seminerlerin bulunmasını isterim mesela hala. Belki vardır, ama ben hiç karşılaşmadım öylesi ile. Eğer varsa lütfen yorum yapın bana, bu yazıya eklemeyi veyahut bloğuma başka bir yazıyla eklemekten gurur duyarım...
Kısacası; anlatalım çocuklarımıza "Engelli" nedir bilsin, dışarıda gördüğünde bizim gibileri tekerlekli sandalyelerinde "korkmasın veya endişelenmesin". Bu kimdir demesine fırsat kalmasın, ayak üstü geçiştirilmesin sizler tarafından bu mevzuu. Bilin isterim ki; küçük-büyük engelli bedenler için de, çocuklarınız için de bu unsur çok önemli oluyor o anlarda. Duyarlılık dolu güzel günler dilerim cümlemize, sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)