Dünü yazmaya geldim bugün ve başlığın en uygunu "dün" olacakmış gibi geldi sonra... Başlığımın hikayesi bu sadece... :)
Dünden beri düşünüyorum, bu pandemi döneminde en çok "istediğim vakitte dışarıdan ihtiyaçlarımı karşılamayı özlemişim." Misal bu dönemde hastaneye gitmek de saç kestirmek de büyük düşünce ve plan program gerektiriyor artık! Düşünüp karar verme aşaması bitmiş gibi, artık düşünüp bir şeyi en doğru zamanda yapabilmek için beklemek gerekiyor... :)
Bir aydır saçımı kestirmek için zaman kolluyordum ama korona vakalarının artışa geçmesinden ötürü hep erteledim durdum. Son iki üç haftadır o kadar çok şekil veremez ve bir yere sığdıramaz oldum ki saçlarımı; "Tamam, artık bu hafta kestiriyoruz bu saçı!" dedim. İyi ki demişim, yine öyle ferahladım öyle rahatladım ki. İlerleyen zaman dilimlerinde biraz daha cesaret edebilirsem tümden kısacık küt kestireceğim yine. Çünkü eskiden uzun saçım gidiyor diye ağlıyordum ama şimdi farkındayım, hem bu kısa saç bana daha çok yakışıyor hem de kullanım açısından daha rahat oluyor. Üstte de göründüğü gibi, siz karar verin; hangisi daha düzgün ve usturuplu duruyor? :)
Tabii kişiden kişiye değişiyor ama yıllar içinde benim çok içselleştirdiğim bir durum bu; kısa saç ferahlıktır, kısa saç candır! 3 haftadır banyoda saç taramak eziyet olmuştu yine benim için, dün bir çırpıda yıkandı tarandı ve yine banyodan donmadan çıkmayı başardım. ;)
Arabamızla indik, saçımı kestirdik ihtiyaçları da alıp eve çıktık babamla ve yeğenlerimle annem bizde idi yine dün. Genelde ablamların evinde bakmasına rağmen çocuklara, bu haftanın yarısında bizde yarısında evlerinde idiler yine... Günler sınav bitti biteli (Ekpss 2020) eski rutinine daha iyi döndü şimdi. Ders çalışma uğraşı ve sıkıntısı olmadan; kendime, örgülerime, kitaplarıma, dizi film izlemelerime, yazma hevesimle burada olmaya dönebiliyorum ya, işte bu sayede! =))
Dün eve geldik, işte yeğenlerim bizde idi dedim ya; eve geldik Defnem beni bir gördü, unuttu anında! Bir kısa saç kestirdim, yine beni sildi hafızasından çocuğum... =) Öyle derinden farkediyorlar ki değişimi; hani şu saç rengini bir ton açtırdığı halde ya da kısacık kestirse bile farketmeyen sevgililerinden şikayet ederler ya filmde, haklılar. O kadar derinden hissediliyor o değişim, çok değil biraz bile kestirilmiş olsa "her an yakınındaki birine baktığında farkediyor olmalı insan!"
Dün eve geldik, oturdum, baktı da baktı kuzum işte aynen fotoğraflarda görüldüğü üzere. Ben kendime geldim diye sevinirken, annem oynadığı yeri düzeltmek için bir tut diye kucağıma verdiği esnada hemen bastı yaygarayı küçük yeğenim. Ağlattık bir de iyi mi! Anneme can atarak gitti sonrasında da... :) Annem oyun oynadığı battaniyeyi düzeltip tekrar yere koydu da, konuşarak güldürmeye uğraşarak ikna etmeye uğraştım bir süre. Önce uzun uzun seyretmeye devam etti beni oturduğu yerden, sonra da küçük küçük gülmelere başlayarak yeni halime de neyse ki alıştı! =) Oyunlar oynadık, sevgiyle bakıştık ve sarıştık sonrasında da...
Bu saç kesimim de beni bir 3-4 ay devam eder kısacası, pandemiden önce mutlaka 3-4 ayda bir kestirmeyi planlamıştım da; Haziran'da kestirdikten sonra, hemen gidemedim kuaföre. Yani yine farketmeden 6 ayda bire döndüm galiba, neyse sağlık olsun da... =)
***
Dünden bahsetmişken, dün bir hint filmi izledim; adı Sanam Teri Kasam idi. Filmde iki sözü çok sevdim ve o iki söz için filmden bahsetmek istedim...
Sanırım yine bir iki aydır Hint filmi izlemiyordum, listem izlemek istediğim hint filmleriyle dolmuştu bu arada... Bir öneri olarak görmüştüm bu filmi, sanırım İnstagram'da. O sebepten izlemek istedim ısrarla ama çok fazla dramatik buldum izledikçe... Ama iki cümle vardı filmde çok ilgimi çeken; bu yazıma eklemeyi uygun buluyorum...
"Çok akıllı bir adam bana demişti ki, her şey yolunda giderse iyi. Eğer gitmezse daha da iyi. Çünkü her şey Allah'tan..."
Filmde, kendisi gibi olduğu ve birileri onun dış görünüşünü mükemmel bulamadığı için evlenemeyen bir kızımız var. Adı Saru... Saru evin büyük kızı ve geleneklere göre o evlenmeden küçük kardeşinin evlenmesi uygun görülmüyor yaşadıkları çevrede ve kendi aileleri içerisinde... Saru'nun büyük kusuru, büyük çıkmazı oluyor bu durum. Çünkü kardeşinin sevdiği adam onu artık evlenmeleri için sıkıştırıyor; öyle ki biraz daha evlenmezlerse vazgeçecekmiş ondan! (Böyle biri vazgeçsin gerekirse, dedirtti bana film. Çözüm yolu bulmaktansa silip atmak, yeterince sevemeyen insanın yapabileceği bir şey bence.)
Neyse, kızımız tarzını değiştirmek için alt katlarında oturan ve 8 yıl hapis yatmış katil olarak anılan Inder'in kız arkadaşıyla bağlantı kurmak için evine gidiyor. Çok gelenekçi bir aile oldukları ve kızın o kadına ulaşabilmek için deneyebileceği son yöntemi olduğu için, gecenin bir yarısı evine gitmesi gerekiyor. Sonra o gece kavga edip ayrıldığı kız arkadaşı geliyor İnter'in, attığı şarap şişesi sebepli yaralıyor İnder'i "beni aldattın!" diyerek, sonra da olanlar oluyor o gecenin sabahında...
Saru kızımız, İnder'in evinde basılıyor "cemiyet" dedikleri çevrenin erkekleri ve Saru'nun babası tarafından; hemen ardından da affediş değil, evlatlıktan reddediş geliyor. Oracıkta ahaliyi kızının cenazesine davet ediyor, kızının yanında. Tabii ki Saru'ya da İnder sahip çıkıp destek oluyor bundan sonrasında...
Daha değişik bir aşk hikayesi izleyeceğimi düşündüysem de, apayrı bir kara sevda hikayesi izlediğimizi farkettim filmin devamında. İnder'in Saru kapısına gelmeden önce ona tutulmuş olması efsane idi ama İnder'i acı çekiyorken izlemek hep üzücü geldi bana! Sonu ise dehşet verici idi.. İzlemek isteyenler için anlatmayacağım daha fazla. Ama ben Saru'nun İnder'e söylediği şu sözü, üstteki sözden sonra çook sevdim;
"Boş veren insanlar birlikte yaşayamazlar. Affeden insanlar birlikte yaşayabilir."
Bu söz küpe olsun kulaklarımıza. Çünkü boşverdiğimiz ve öfkeyle yolumuzu devam ettiğimiz insanlar, affedemediğimiz ölçüde yüreğimize taş olup oturuyor... Bunu bilmeyen kalmasın. Affedip onunla hayatınıza devam etmemek de bir tercihtir ama öfkeyi büyütüp yolunuza gidememek de büyük bir yanılgıdır bence... =)
İşte bu yazımda da diyeceklerim bu kadar. Filme puanım 10 üzerinden 8. İzlenmeye izlenebilir ama pek dram içerikli, ağır hint draması... :)
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)