Merhaba, bir önceki Egzersiz Günlüğüm adlı yazımdan sonra, geç de olsa döndüm buraya da... Ben burada, egzersizlerimden, kas durumumdan ve engel teşkil eden durumlarımdan bahsediyorum hani. Bir de kendi egzersiz düzenimi oluşturmak için yazıyorum tabi...
Sizlere anlatmak benim için önemli, son 6 senede daha çok gördüm ki, engellinin yeri çok küçük ülkemde. Zira bilinmiyor, duyulmuyor ve de dinlenmiyoruz. Sizleri; bizi eleştirmekten, gözlerinizi kaçırmaktan ve ucube bellemekten öte, bizleri dinlemeye davet ediyorum. :)
Diğer iki egzersiz günlüğümü burada ve burada bulabilirsiniz. İyi okumalar dilerim... :)
Bilindiği üzere, benim hastalığım Kas Erimesi. Sanıldığı gibi, her engellilik hissetmemek veyahut tamamen tüm yetileri kaybetmek değil. Benim durumumda da, his ve de güç kaybı tamamen değil burada belirtmeye gerek duyduğum kadarıyla.
Ama bizi tekerlekli sandalyede görenlerden çoğu, her birimizi kendini hissedemez ve de bir daha toparlanamaz görüyor. Bir de unutmadan, bu dünyanın işe yaramaz varlıklarıyız onlara göre... Oysa düşünsek de düşünmesek de, hissetsek de hissetmesek de biriz! Engelliyiz ama insanlık dışı varlıklardan değiliz... Bilmeden, sormadan, doğru davranmayı düşlemeden önce ne yapıyor bazıları dersiniz?
Doğru davrandığını sanması ile beraber, bizim üzerimizden sesli şükürlerle yanımıza yaklaşıp hastalığımızı soruyor ve şifa dileyip gidiyorlar. Ya da en çirkiniyle: bizi görmeye bile tahammül edemediklerini tüm mimik ve hareketleri ile belli ederek, yanındaki çocuğunu eşini dahi çekiştirerek gözümüzün önünden çekiliyorlar. Çoğu kimse düşünemiyor ki; biz ne hastalığımızı herkese bildirmek için dışarı çıkıyoruz ne de kendimizi göstermek ve de sizlerin kabuluna ihtiyaç duyduğumuz için...
Ama gel gelelim, artık böylesine üzülmüyorum da. Zaman bana böyle kişilerin, gözümün önünden direk çekilmesi ile bana iyilik yaptıklarını bile gösterdi!
Neden böyle giriş yaptığıma gelince; ülkemde engelli kimdir, nedir nasıldır bilen yok. Başımıza gelmeden hiç kimseden haberdar olmaya içimiz el vermiyor. Evet, açığa çıkmamız kendimizi anlatmamız gerekiyorsa illa; anlatıyorum işte. Biz sizin sandığınız gibi korkmanız gerekenlerden değiliz, yanımıza yaklaşmak size hastalık bulaştırmaz. Sadece Allah korusun sizlerin de başına gelir ise, size yaklaşacak bu tarz insanların tavır ve davranışlarının da düzgün olması gerektiğine . Öncelikle kendimizden başlamanız gerek işte, her konuda! Siz nasıl toplumsal bir alana girdiğinizde, kibarlık ve iyi tavır ile karşılanmak istiyorsanız, bize de aksini göstermeyin lütfen...
Not; Bu konular bitmez, yazarım ara ara bence yine böyle! :)
Kas Erimesi deyince, insanın aklına hep erimek ve bitmek geliyor biliyorum. Ama kaslardaki güçsüzlük ve güçlendirmedeki engeller anlatılıyor esasında. Kas yapınız ne kadar sağlam değilse uzuvlarınızı hareket ettirebilmek de o kadar zor oluyor. Erimek diyorlar, vücut bütünlüğünün kasların güçsüzlüğüyle beraber korunamadığından ötürü... :)
Velhasıl, böyle bir açıklamayı yineledikten sonra; söylemek isterim ki, klasik haline getirmeye çalıştığım iki adet egzersizim var 2 senedir;
İki kas grubu etkin çalışır ve güçlenirken, nefesim de güçlensin diye kombo etkisi yaptığını düşündüğüm mekik egzersizi programım; tedbirli gerdirmeler hakim olsun da kasılmaları engellesin diye alanını günden güne genişletebildiğime sevindiğim gerdirme egzersizlerim...
Mekik Egzersizi Programım; 1,5 senedir yapabildiğim kadarıyla, birkaç ayda bir uyguladığım bir program halini aldı egzersizlerim arasında... Karın kaslarını geliştirmek, nefes kontrolünü sağlamak ve bel çukurumun baskısını giderebilmek gibi etki alanları mevcut. Çok fonksiyonlu hareket, yorgunluk bakımından bakıldığında; kas hastalıklarında büyük önem taşıyormuş, son altı yılda en iyi öğrendiklerimden biri bu...
"Mekik'i tek düzen yapsan da faydasını görürsün," dedi fizyoterapistlerim ama bu mekik programını gösterdiğimde de; kendini yormamak kaydıyla, bunu yapsan daha iyi tabii dediler. Bir program düzeninde ele aldığımda, bırakmaması daha mümkün oluyor mekik düzenimi bu sayede... Sonuç olarak üstteki tablodaki 31 günlük mekik tablosu, karın kaslarını en etkin olarak geliştiriyor bende. Benim en zorlandığım 100 ve üstü mekik çekme günleri oluyorsa da, bir dahaki program düzeninde onlara da alışmış oluyorum zaten... :)
Gerdirmelere gelince; en hassas olduğum nokta olduğunu tekrar tekrar söyleyebilirim. İlk atağımı, lüzumundan fazla gerdirme yapıldığı için geçirdiğim düşünülürse (Ki 2010'dan sonra geçirdiğim atağımı da anlattığım yazım burada), bu konudaki korkularımı atlatmam üzerine geçen ilk 4 senenin benim için hiç kolay olmadığı da netlikle anlaşılır diye düşünüyorum.
Birçok kişinin şunu anlayamadığını biliyorum, hissediyorsun ama netlikle kaslarını hareket ettiremiyor ve onu kontrol edemiyorsun! Evet, kaslarımı kısıtlı hareket ettirebilmemin bazı boyutu beni de anlayamaz boyuta getiriyor. Ama özellikle, son atağımdan bu yana değişen kas hareket kabiliyetimdeki eksilme bana böyle hissettiriyor. Kaslar çok acayip boyutta, hangi birini anlatayım ki derken; gerdirme mevzusunu unutmayalım...
Üstteki resimlerde görülen gibi, bir bacağımı diğerinin üzerine düz şekilde otururken attığımda, tek başıma oturabilmem mümkün olmuyor epeydir. Bu gerdirmeyi babamla beraber yapıyoruz o yüzden. Babam bu pozisyona getiriyor ve bacağımı öylece tutuyor. Yeteri kadar gerilmesini sağlıyoruz, diz kapağım ve baldırlarımdan gelen kas gruplarımın... Ben o pozisyonda da sabit tutabiliyordum eskiden bacağımı ama şimdi, sadece oturduğum yerde üste atacağım bacağımın aksi yönüne eğildiğim zaman bacak bacak üstüne atabilmem mümkün olabiliyor...
Gerdirmeler ne kadar mühimse de, bir o kadar hassas işte. Gereğinden fazla gerdirme, yorgunluğa ve o yorgunluk da kas kabiliyetini arttıracak iken azaltmaya sebep olabiliyor. En ufak ama sağlam sinyali veren ilk acı, kasılma ve batıyormuş gibi hissettiren sızılar; yeterli olduğunu bildiriyor bana gerdirme egzersizinin. Kasları güçlendirmeye gelince, sağlam ama yavaş adımlar atmak şart oluyor her defasında...
Pilates topuna ayak uzatmak, oturduğum koltukta sağıma ve soluma dönerek bacaklarımı koltuk üzerine koymak, önümde bulunan bir sandalye ve benzerine ayağımı uzatmak; bu hareketlerin her biri benim gerdirme yöntemlerim. Gerdirme yeterli dozda yapıldığı surette biz kas hastalarının kurtarıcısı konumunda. Ama bir fizyoterapistin yaptığı, pasif germenin dozunun ayarlanamadığını söylediğiniz halde yapmayı sürdürmesi; işini bildiğini iddia etmesi gibi durumlarla da karşılaşabiliyorsunuz. Bu sebepten, engelli iseniz dışarıda sizi görenlerle değil; bir de canınızı acıtan, üstelik siz 12 senedir bu hastalığı biliyor ve de hayatınıza yoldaş ediyor iken, 4 sene okul okuduğunu iddia edip daha iyi bileceğine emin olan fizyoterapistler ile de yüzleşmek zorunda kalıyorsunuz... Oysa her hastalık grubundaki hastalara da, birbirinden apayrı hastalıklara sahipmiş gibi davranmak gerekiyor bir bakıma; çünkü her hasta apayrı bir vaka!
Gerdirme egzersizleri ve diğer tüm egzersizlerin dozu çok önemli kas hastalıklarında, fizyoterapist seçimi ve değişimi de hayati bir tercih değerinde yani... Egzersizlere ve de bu gibi konulara daha çok yer vereceğim bloğumda bu sene. Egzersizlerim iyi durumda ve boyutta olsa da, bu sıralar soğuklardan ötürü vücudumda bir kendini kasamama gibi refleks eksikliği mevcut. Bu gereksiz eksikliği üzerimden atabilmemin yolu da, yine egzersizlerim ve yeterli düzeyde yapmam gereken gerdirmelerim olacak inşallah... :)
Bol egzersiz ve de spor dolu günler diyorum hepimize, bir dahaki yazımda görüşene dek. Kendimizi yormayalım ve sağlam gidişatlara doğru yol olalım inşallah... Sevgilerimle. (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)