Bir final haftasonunu daha geride bıraktık, bir seneyi daha bitirdik ailecek Aöf İkinci Üniversite Sosyoloji bölümümde; 04.06.2016 ve 05.06.2016 tarihlerinde. Ah ah normal şekilde bitirebilse idim, bitmiş olmalıydı şimdi okulum esasında diye düşünüyorum bugünlerde de; ama hastalıklar daha ilk senemin ikinci döneminde beni yalnız bırakmamıştı ki, bitireyim güzelce tüm derslerimi zamanında. Alttan derslerimi olabildiğince son seneme dek bitirdim şükür ki, sadece 3-4 tane kaldı alttan ve onlar da bu seneden kalanlar. Sağlık olsun dert de etmiyorum aslında, sadece geç olsun da güç olmasın diyorum... :)
Yorucu geçti bu sene tüm sınav dönemlerim, ayrı şekilde ayrı derecelerde yorucu idi hem de. Çok fazla dışarıda bulunmadığımdan olsa gerek tüm kız ve sene dahilinde, hava şartlarına uyum sağlayamamış olmalıyım. Bir de erken kalkmalara ve tüm gün dışarıda kalmalara... Öyle böyle bu sene de ders dönemlerimi bitirmiş olduğum için çok mutlu buldum kendimi Pazar günü.
Üstteki resimde; sağdaki resim Cumartesi günü (04.06.2016) öğleninden Avm'de öğlenki sınavları beklerken, soldaki resim de Pazar akşamı (05.06.2016) piknik'imizin bitmek üzere olduğu dakikalardan... Cumartesi günkü yorgunluğuma rağmen resim de çekinebildim işte ben. O gün bu fotoğraf çekinme durumu, benim için zorlu geçen bir sınavımın ardından uykulu halimden kurtulabilmem için savunma mekanizması çabalarımdan biri idi. Kendime gelmem için odaklanabilmem gerekti bir şeylere, üst bölümde annemleri ve ablamları bir masaya oturmuş beklerken. İşe yaradı da elbet, ama zorlu idi o gün benim için oldukça...
Pazar günü sınavlardan annem ve babamla ablamları evlerinden alıp, alt komşumuz Gönül ablam ve Taşkın abimlerle piknik sahasına gittiğimizde inandım bittiğine sınavlarımın. Sınavlar nasıl yormuşsa, açık hava da o kadar iyi geldi o andan sonra...
Bolca sohbet ettik yine, piknikte sakinlik anlarının tadını da çıkardık. Ve çokça Gönül ablamla sınavların bittiğine inandırmaya çalıştım kendimi. Uzun çalışmalarımın sürdüğü çalışmalarımın sonunda zor oluyor bittiğine inanmak... Sonrası uzun zamandır da böyle bir piknik yapmamış olduğumuzun farkında olarak piknik yapmaya koyulmak oldu... Üstteki resimler de o Pazar'dan işte, 2016'nın ikinci piknik Pazar'ı idi kendisi. Gülen yüzlerimiz hep beraber gülsün inşallah böyle...
Kendime gelmem de zor oldu bugüne dek. Alerjik Nezlem devreye girdi, sınavlar daha başlamadan öncesinde ve sonrasında da katlanarak devam etti... Açık havada bulunmak güzeldi, beraber olmak ise ayrı güzel. Ablam-eniştem-Kağanım da bizlerleydi. Beni tek sıkan konu o gün, Kağanımın gözden kaybolacak olma korkusu idi. Pimpirikli olduğumu zaten biliyorum, bunu da kendime biraz ben enjekte ediyorum; artık bunu da biliyorum. Korkuyorum, oturuyor olduğum için bir şey olduğunda farkında olsam da uzağımda olan yeğenime erişemeyecek olmak beni endişede bırakıyor çünkü. Bunun farkındayım ama bir süredir konuşmanın gerekmediğine inanıyordum, artık dile de getirebiliyorum.
Şimdi o günden itibaren; Taşkın abi ve Gönül ablanın da desteği ile, aldırış etmemeye karar verip uygulamaya başladım o gün. Ama kolay kolay adapte olamayacağımın farkındayım, kabullenmek ve bu durumdan kurtulmaya karar vermek bile bir şeydir değil mi? Şimdi Kağanım ben kadar korunmaya muhtaç sonuçta ve de kanı epey deli akıyor. Cesaret deseniz, hat safhada. İster istemez düşünüyorum, endişeleniyorum ve içgüdülerimin esiri oluyorum bende teyze olduğumdan beri...
Bu yazın ikinci pikniği bu çerçevelerde sakin, kararlı ve güzel geçti işte geçtiğimiz Pazar günü. 2 haftadır Pazar günleri piknikteyiz ve bu haftaki piknik benim için daha güzeldi; hem aklımda finaller yoktu hem de bir önceki piknikteki rahatsız halimdeki gibi değildim çok şükür. Bu Pazar bu sebeplerden, uzun zaman sonra ailecek piknik yapıyor da olduğumuzdan ve de Gönül ablamlarla ilk piknik deneyimimizi de tattığımızdan fazlasıyla huzurluydum şükür... :)
Uzun zamandan sonra geçirdiğim değişik bir haftasonu idi işte o iki gün; finalleri bitirmenin huzuruyla, farkındalıklarla, ailecek piknikle, ilklerin güzelliğiyle...
Hem tadımlık hem de doyumluk anlar vardır ya hani, öyleydi benim için. Çünkü bu Cumartesi, çokça mesaj olarak aldığım noktalar oldu. Bu noktalardan en çok karşılaştığım durum da vardı ki; bebekler. Birini uzaktan, birini de yakından sevdim. İçim gitti resmen, maşallah demekten dilimde tüy bitti nicesine. Gerek bu durum gerekse de karşıma çıkan insanların büründükleri tavırlar, bana isteklerimi ve yapmam gerekenleri hatırlattı... Durmamam, bu yazı verimli atlatmam ve kendimi daha da geliştirmem gerektiğini. Sanırım "daha da" noktası bitmeyecek hiçbirimiz için, dedim tekrar; ömrümüz son bulmadıkça...
Hayırlı günler olsun cümlemize, Ramazanımız da hayırlara vesile olacak şekilde geçsin yine inşallah...
Not; yazacak daha derin mevzularım da var aslında yazmak ve konuşmak istediğim, sadece bu ara böyle yazasım var sanırım; fazlaca yüzeysel görünüyor yaşadıklarım, biliyorum. Ama daha derinde düşünüyordum olan bitenleri bir süredir, gerek hastalıklardan gelen halsizlik ve yorgunluk gerekse de ruhsal durumuma yansıyanlar beni çok yordu. Ve yazmak kolay olmadı... Ama yazmam gerektiğini düşündüm, bunları yaşıyorum ve yüzeysel de olsa ben ne yaşadığımı biliyorum. Biraz daha toparlayayım sizlere daha da açılmayı istiyorum. Bir Kas Erimesi hastası olarak da, yine içi-dışıyla derinden Didem olarak da... Sevgilerimle, Didem Köse... :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)