Bu dünyada herkesin bir tahammül sınırı vardır. Kimi ısrara, kimi emrivakiye, kimi de bulunduğu ortamda gözardı edilmesine tahammül edemez...
Elbet benim de tahammül sınırım var, üstte saydıklarım bir nebze ama ben en çok fikirlerimin ve isteklerimin gözardı edilmesine tahammül edemiyorum. "Hayır istemiyorum"un anlaşılmamasına ayrıca gıcık oluyorum. Hayır dediysem ve ısrar ediliyorsa bunun üzerine, büyük saygısızlık olarak görüyorum. Sevdiğim kişiler, çevremde bulunan dostlarım haricinde, bunu bir yabancı yapıyorsa; o insandan bin kat soğuyorum.
Sebebim çok belli; istekler kişilere özeldir ve istek dışı gerçekleştirilmesi istenen her şey, büyük saygısızlık unsurudur. Çünkü insanız biz ya, bir soru soruyor ve cevabında "hayır" ı "istemiyorum"u alabiliyorsanız, anlayacağınız nettir; ısrar ile de gerisi gelmiyorsa, haddinizi bilmeniz gerekir...
Buradan konuyu nereye bağlayacağıma gelirsek, internetteki sosyal sohbet uygulamaları ve siteleri büyük pişmanlıktır'a bağlayacağım. Çünkü büyük pişmanlığımın ta kendisi birkaç gündür. Siz ne kadar açık yürekle birilerine açılsanız da, karşınızdakilerin de öyle olduğunu sansanız da; işler istenildiği gibi gitmediğinde, istekleriniz göz ardı ediliyor ne yazık ki...
Geçen hafta bir sohbet uygulaması indirip, tüm açıklığımla birileriyle sohbete başladım. Ne yaş, ne isim, ne de engel durumum ile ilgili tek bir yalan söylemedim; zira gerek görmedim. Ama gel gelelim, içlerinden biri ile anlaştık konuşuyoruz derken, boğulduğumu hissettim. Çok gerçek dışı ve benden alakasız gelişen durumlarda, konuşmaya devam edemeyeceğini anladım ve bunu da açıklıkla sebepleriyle anlattım.
Aldığım cevaplar, 3 gün öncesindekinden de gerçek dışı idi yine. Umut vermişim, yalan söylemişim, kandırmışım. Oysa hiçbirini yapmadım. Açıklıkla, olmaması gerektiğini söylediğim şekilde, davranışlarını kontrol edemeyen biri varmış karşımda meğer. Geç anladım...
En nihayetinde; mutluluğumu, özgürlüğümü, huzurumu kaçıran bu kişiyi sildim ve de engelledim. Ama yetmemiş sanırım, açıkça konuşmam. Tüm ısrarıyla başka biri tarafından aranıp bulunmaya devam edildim. Siz siz olun, -ben ne kadar direndi isem de- bu sefer verdiği güven ile telefon numaramı vermiş bulundum ama siz vermeyin.
Meğer telefon numarası ile facebook'um bulunabiliyor imiş, ayarlardan bunu kapattım. Diğer hesaplarımı da ne olur ne olmaz kapattım... Ve şimdi tek düşündüğüm, insanoğlunun söylediği gibi olduğuna inanamadığım bir anı daha yaşıyor olduğum.
Allah korkum var demişti o kişi bana; ben engel durumumu ve mutsuzluktan hastalığımda yaşayabileceklerimi anlatmış olmama rağmen, bana davranışlarında hiçbir Allah korkusu görmüyorum. Açıkçası bu yazıyı da biraz pimpirikli davranarak yazıyorum, zira korkuyorum. Erkeklerin, "istemiyorum"u kabul etmeyişlerine de tahammül edemiyorum; aynı derece de her insanoğlunun da...
Tahammülüm yok kısaca; hayır'ımın cevap olarak kabul edilmeyip ısrarlara devam edilmesine, dosdoğru olduğum halde yalan söylediğimin iddia edilmesine ve de yanlış tavırlar ile karşılaşmaya, insanlara güvendiğim halde güvenmememi sağlamaya çalışan mesajların karşıma çıkmasına, korkmaya, korkutulmaya, ısrara, emrivakiye, önemsenmemeye, kadın görüp de kısıtlanabilir görülmeye!
Ama biliyorum suç biraz da bende; internet üzerinden herkese güvenmek doğru değil, ilk aldığım kötü içerikli uyaranı olan noktayı "bir şey olmaz," diye görmezlikten gelmek de doğru değil, mutluluğumdan ben sorumluyum ve bir daha beni mutsuz edebileceğini tahmin ettiğim sanal sohbet alanlarına girişmeyeceğim. İstediğim sadece sohbetti, hiçbir beklentim de yoktu esasında ama net olacağıma sözüm vardı kendime; her zamanki halimle. Ama kendimi kaptırmamam, güvenmemem gerekirdi belki de...
Ama şöyle düşünüyorum ve yine bu öğretiye dönüyorum, mantığım ve kalbimle. Bir kızılderili atasözü söyledikleri söz bu (yanlış isem düzeltin ama bu sözü çok seviyorum);
Neden ben insanlara güvenmemeyi öğrenip ruhumu kirleteyim. Onlar güvenilir olmayı öğrensinler.
İşte bu kadar. Tahammül edemediklerinizden vazgeçmeyin, onlar sizin sınırınız olsun. Mutluluğunuz, özgürlüğünüz ve de doğru kabul ettiğiniz bildiklerimiz hayatımızı oluştursun. Bunları kimseye emanet etmeyin sakın, kendinizden başka!
Sevgilerim ve Saygılarımla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)