26-27 Kasım'ı atlatalı oldu 6 gün, ama ben ancak yazabiliyorum bu yazıyı. Bahsetmek istiyordum ne zamandır Aöf Sosyolojide 5. senemde iken -yani bu dönemdeki- ders çalışmalarımın nasıl geçtiğini ve de nasıl çalıştığımı. Ama bugüne kalmış olması, Kağanımın hafta başından beri rahatsız olmasından ötürüydü, bağırsak mikrobu ile uğraştık durduk tüm hafta. Çok şükür iki gündür ancak toparlanabildi, benim de bu yazıyı yazmam biraz Kağanımdan biraz da yazma isteğimi ertelememden ötürü bugüne kaldı... :)
Pazar günü, son sınavımdan çıkıp da rahata kavuşunca çekmiştim üstteki güneşli resmi. Havanın soğuk olmasına rağmen, bir nebze ısıtabiliyordu güneş geçen haftasonu. Bu hafta geçen haftadan daha da soğuk... Kasım 2016 Ara Sınavlarıma gelince; soğuklara rağmen yorgunluğuma rağmen çok şükür güzel geçti geçen hafta. Sonuçları öyle heyecan ve merakla bekliyorum ki, dersler az kaldıkça daha mı stresli oluyormuş ne insan ve daha da sabırsız sonunu görebilmek için... :) 6 dersim var bu dönem için, vizeler için çok fazla olmasa da yoruldum da yine tabii ki... Ama Cumartesi günü sadece öğlen 14.00'te 3 sınava girerek başlamanın, bu yorgunluğun az olmasına faydası oldu biraz da...
Benim bu dönemdeki derslerim ile beraber; 14 dersim, yani yaklaşık 1.5 senem kaldı Aöf'den Lisans diplomamı almama. İnşallah kısmet olacak ve seneye bu dönem bitecek derslerim. 6 dersi atlatabildiğimi gördüm bu dönem, 6 dersten fazla oluyor olmak yoruyormuş biraz belki de beni. Bu dönem az sayıda ders almamın bana faydası çok oldu...
Peki, Nasıl Çalışıyorum Derslerime? ;
Derslerin hepsini yetiştirebildiğim ölçüde özetlerine çalışıyorum önce, yazarak. Yetmiyor elbet sorularına da bakıyorum. Tekniğim belki de biraz oyalayıcı oluyor bana, ama yazarak çalışmak lise yıllarımdan beri edindiğim en iyi çalışma stili benim için. Yazarak çalıştığımda, hem konuları daha anlaşılır okuyorum hem de takıldığım her noktaya daha çabuk odaklanıyorum.
Aöf kitaplarından gördüğüm şey şu; gerekli olduğu kadar gereksiz cümlelerle de dolu. Bilgiler demiyorum dikkatinizi çekerim, cümlelerle... En basitinden, bir kavram anlatılıyorsa o kavram üç şekilde anlatılıyor; 1.) kendi tanımıyla, 2.) Başka bir ifadeyle diye başlayarak ikinci ama aynı anlamda, 3.) Diğer bir ifadeyle diyerek daha da uzatarak. Bir kavramın birçok kavramına ağırlık vermeyi geçtim, aslında önem verdikleri nedir anlayamayabiliyordum bazen başlarda. Şimdi tecrübeli oldum.
Beni sıkan şey şimdilerde, kuramlara verilen çok tanımlı anlatımlar. Bir tanım üzerinden gidildikten sonra bazı ders kitaplarında birden fazla tanımlara yer verilebiliyor. Bu kadar ayrıntılı ve bol konulu dersler olunca, ilk senemde bir ara yazarak çalışmayı reddedecek olduysam da çok çabuk vazgeçtim. 5 senedir özetler çıkararak çalışıyorum ve faydasını görüyorum.
Ailemden bile, neden bu kadar çok yazıyor veya fazla ağırlık veriyorsun diye duyduğum oluyor. En çok da ablam ve babam anlayamıyor beni ama benim stilim de bu işte. :) Söz konusu Sosyoloji bölümünün dersleri olunca gerekli oluyor. Her dersin öylesine fazla kuramı ve teorisi var ki, yazmadan çalışmak felaketim olabiliyor doğrusu. Yazmadan ve üstün körü okuyarak anlamaya çalışsam da, unuttuğum ve tekrar ağırlık vermem gereken yerler oluyor. Özet çıkardığım defterlerden ve kağıtlardan daha kolay buluyorum takıldığım notları. Ki geçen sene bu dönem, 7-8 ders alıp da 5 tanesine çalışıp diğerlerinin sadece önemli yerlerini kitaptan çizerek çalıştığım için o iki dersten geçer not alamadım. Bu sene o iki dersimi alttan olarak alıyorum yani...
Özet çıkararak çalışmalarım bittikten sonra; kalan günlerimi ders notlarımı okuyarak tekrar ediyorum ve de sınavlardan önceki günlerimi gireceğim derslerimi son bir kez okuduktan sonra yatıyorum. Sonrasında da sabah aklımda kalanları pekiştiriyorum ve de aklımda takılı kalan noktalara da notlarımdan tekrar bakıyorum.
Sınava girmeden öncesine gelince; "Ben elimden geleni yaptım, Allahıma ve aklıma sığınıyorum bundan sonrasında da." diyerek sınav oturumlarıma giriyorum, sınav öncesinde annem ile babamın başarılar desteğini de almak üçüncü sığınağım oluyor... :) Sınav sabahında bile tekrar yapıyor olabilirim ama sınav yerinin önüne katar notlarla girmiyorum. (Aman Didem, çok şükür dediğinizi duyar gibiyim :) )
Ben Ajandam ile notlar tutmanın faydasını da görüyorum bu ve benzeri konularda; bitirdiğim ders çalışmalarımı ve bitirmem gereken derslerin isimleri ve gerekli bilgileri yazıyorum. Gün gün ve hafta hafta; sınava kalan süremi, çalışmam gereken derslerin ünitelerini takip ediyorum böylece. Düzenli olmakla başarıyı elde edenlerdenim ben, bunu geç de olsa lisede anlayabildim. Bir benim kadar da düzensiz halde çalışıp da başarıyı getirenler de var biliyorum... :)
Ben böyle çalışıyorum işte. Bugün bu konuda yazmak isteme sebebim; günü gelince nasıl çalışıyordum?'u okumak isterim ve de çalışma disiplini yetersiz gelenlere de belki yardımcı olabilirim diye yazmalıyım dedim... Sizler nasıl çalışıyorsunuz derslere ve işlerinize? Öyle çeşit çeşit çalışma stili var ki... Merak ediyorum doğrusu, değişik gördüğünüz ve çalışırken nelere ağırlık verdiğinizi...
Son olarak ders çalışırken bu dönem dinlediğim müzik tarzlarımdan bahsetmek isterim;
Ben ders çalışırken müzik dinleyenlerdenim ve bu dönem dinlediğim müziklerin tarzı pek değişmedi diğer dönemlere göre. Sakin slow müzikler ve de amatör sanatçıları dinliyordum çoğunlukla bu dönemde. Bir de yabancı ama insanın içini coşturan slow müziklere ağırlık verip faydasını gördüm bu dönem modum düşükse de...
Türkçe ve Yabancı olarak örnek verecek olursam; Merve Deniz- Temmuz'da şarkısı Türkçe müziğe ve Ellie Goulding - Still Falling For You...
Bu iki şarkı benden sizlere gelsin, okuduğunuz için teşekkür ederim ve öğrenciler olarak hepimize zihin açıklığı dilerim. Sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)