Sağlıklı Beslenmek Ve Yaşamak Üzerine yazı dizimin önceki yazılarını burada bulabilirsiniz...
En son yazdığımda, bir gazetenin sağlık köşesindeki yazıda verilmiş birkaç sağlık tarifiydi konum. Son yazım burada... :)
Türk Kahvesi yapıldıkça içmeye çalışıyorum bir süredir.
Şekeri bırakalı neredeyse bir yıl olacak ama, bir türlü şekersiz Türk kahvesine alışamadım gitti. Annem 6 aydır kahvaltı sonralarında Türk kahvesi yapıp içiyor, gittiği beslenme uzmanının önerisi buydu. Faydasını da görüyor elbette. Kollestrolü düzenlediği ve bilimum şeye faydasının olduğu her yerde söyleniyor Türk kahvesinin.
Bu faydalardan bazıları şöyle;
Günde iki fincan türk kahvesinin kolon kanseri riskini, kalın bağırsak kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor..
Kahvenin içerdiği kafein maddesi, sinir sistemini uyarıp zihinsel aktiviteyi güçlendirir. Uyuşukluğu giderip enerji verir ve uyanık kalmayı sağlar. Yapılan araştırmalar günde 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca kahve içenlerde içmeyenlere nazaran daha az diş çürüğünün olması, bir başka dikkat çekici araştırma sonucu.
Kahve içtikten sonra organizmada ani değişiklikler oluyor. Tüm vücut ani bir enerji akımı ile doluyor. Bu enerji çocuklarda 3, yetişkinlerde ise 5 – 7 saat sonra azalmaya başlıyor. Tüm bu olumlu yönlerine rağmen kahveyi çok fazla tüketmemekte fayda var. Çünkü aşırı kahve tüketimi sürekli bir uykusuzluğa ve mide rahatsızlıklarına neden oluyor. Ayrıca aşırı tüketim yüksek tansiyona da sebep olabilir.
Alıntı yaptığım adres, Burada...
Diyeceğim o ki, Şekersiz Türk kahvesi içmeye çalıştım ama içerken hala yüzümün buruşmasına engel olamadım... Bayramda şekerli Türk Kahvesi yaptı ablamlar hepimize, nasıl tatlı nasıl güzel geldi. Tatlı ihtiyacımı karşıladı resmen o an. :) Gerçi, nadir içiyorum Türk Kahvesini her gün değil ama, şekeri orada da bırakmam gerektiğinin bilincindeyim. Ondan burada dillendirmem...
Meyve Yemeye Çalıştım...
Bir süredir meyve yiyemez olmuştum yazın, kışın gelmesiyle meyve yemeye geri döndüm. Normalde meyve ile aram çok iyidir. Ama bu yaz neredeyse hiç denecek kadar az meyve yedim. Ama Gelibolu'ya gittiğimiz bayram haftasında, kış meyvelerine geri dönüş yaptım diyebiliriz. Bu iyi bir şey tabii ki benim durumum açısından. Meyve için her ne kadar şekerli diyen uzmanlar olsa da, benim için vazgeçilmez denebilecek kadar güzel bir besin...
Üstelik faydalarına gelirsek, her meyvenin kendine göre bir faydası var. Örneğin, Nar'ın mide rahatsızlıklarına iyi geldiğini biliyorum. Kalp ve mide ağrılarına iyi geldiğini söylüyorlar. Elma'nın doyuruculuğu en büyük faydası olarak biliniyor. Bir de bağışıklık kazandırmada ilk akla gelen meyvelerden biri elma. Yeşil elma ise, toksin atıcı içeceklerde önemli bir malzeme...
Çekirdek Meselesine Gelince...
Bunlar övgülerimdi kendime, kendimi kötülemeye gelecek olursam; bir ara çekirdeğe kapılmıştım biraz. Ablamlarda kaldığımız hafta ablamlar sayesinde olmuştu biraz da bu. Etkilerini hala üzerimde hissediyorum, yüzüm hep sivilce doldu. Bir daha kendimi bu kadar çekirdeğe vermemeyi umuyorum...
Benim beslenmem de gördüğüm iki yanlış var. Onlar da; çekirdek ve abur cubur çeşidi. Son zamanlarda iştahım iyi durumlarda. Zayıflayabilmek adına uğraşlarıma devam ediyorum ama, başarılı olabilsem diye de çok çaba gösteremedim bu aralar. Aşırı bir şey yememiş olsam da, iştahımın açık olduğu aşikar. Abur cubura bazen yoğunlaşabiliyorum bu durumlarda sadece. Ama onun haricinde dengeli beslendiğimi düşünüyorum. Bu ara biraz tatlı ihtiyacıma dur diyemez oldum. Sanırım biraz bundan ötürü çok çekebilirim, irademe sahip çıkmam lazım bir an önce bu konuda da...
Bu sefer ki yazımda böyle bir yazı oldu. Kendimi değerlendirmek istedim. Bu sıra beslenmemi bozmamış olsam da, abur cubura yönelir oldum. Kendime kendimi şikayet edeyim de, toparlanayım dedim. :) İrademe güveniyorum ama ben, zayıflamayı başaracağım. Öyle ya da böyle, sağlıkla...
Sağlıklı günler diliyorum, sağlıklı beslenmemize devam ederek. Sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)