20 Haziran 2018 Çarşamba

Okudum - Şeker Portakalı Serisi


04.06.2018- 17.06.2018 tarihleri arasında, çok konuşulan ve çok beğenilen Şeker Portakalı serisini okudum ve bitirdim... Bu zamana dek; bir okumak istiyorum, bir okumak istemiyorum dediğim ve hikayesinin abartılabilmiş olabileceğini düşündüğüm serilerden biri idi benim için. Ama sonra okudukça beğendiğim birçok nokta buldum; "Kitabın ana karakteri Zeze, herkes gibi olmayı reddediyor ve kendisi gibi olmaya uğraşıyordu küçüklüğünden beri." Bu aslında hepimizin benimsemesi gereken ortak nokta. Kitaptan aldığım en net mesaj bu oldu benim...


Seriye önyargım vardı, yalanım yok. Çok beğenilen ve de çok söylenen kitaplar ve filmler, çoğunlukla hayal kırıklığı yaşatabiliyor ya hani. İlk başta gerçekten büyütüyorsunuz gözünüzde ve beklediğinizi karşılayamıyor. Her biri değil ama küçüklüğümden beri böyle. Küçücük yaşımızda, dünya klasiklerini gözümüzde devasa yaptıkları için olduk bence böyle. :) 

Bu seri kitabı Merom'dan almıştım, Antalya'dan gidene dek de bitireceğim diye söz verdim. Mayıs ayının sonunda aldım ve söz verdiğim gibi gitmeden bitirdim. Ama bunu ben de kendimden beklemiyordum... Kitabın konusunu beğendim, abartılı bir güzellik yoksa da; ben Panait İstrati'nin hikayelerinin tadını aldım, çok az... :)

Serinin sırası;

1.) Şeker Portakalı
2.) Güneşi Uyandıralım
3.) Delifişek


Zeze'nin ilk kitapta 6 yaşındaki haliyle Şeker Portakalı'nı sahiplenmesi ve onunla küçüklük haylazlıklarını, büyükler tarafından bir türlü çocuk olduğunun anlaşılmadığı zamanlardaki dertleşmelerini okuyoruz... 6 yaş, kitap boyunca bunu düşündüm hep... Altı yaşındaki bir çocuğun, küçük yaşta böyle derin düşünüp hayaller kurabildiği dünyayı çok sevdim. Ama diğer yandan, bu kadar derin hüzünlere tutulacak kötü anılar yaşanmasını hiç sevmedim... 

6 yaşında dövülen ve en çok da bilmemesi gereken zorlukların içindeki büyüklerini erken yaşta bildiğinden sebep zorlanan ve babasını sevemeyen Zeze'nin, babası için söylediği sözler en beğendiğim alıntı oldu bu kitaptan;

Uzun uzun burnumu çektim.
“Önemi yok, onu öldüreceğim!”
“Ne diyorsun sen, küçük; babanı mı öldüreceksin?”
“Evet, yapacağım bunu. Başladım bile. Öldürmek, Buck Jones’un tabancasını alıp güm diye patlatmak değil! Hayır. Onu yüreğimde öldüreceğim, artık sevmeyerek… Ve bir gün büsbütün ölecek.” (Şeker Portakalı, Sayfa 145)

Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi. (Şeker Portakalı, Sayfa 168-169)

İnternette yorumlarda söylenen hep şu; ilk kitap güzel, ikinci ve üçüncü kitaplar o kadar etkili değil... İlk kitabı okuduktan sonra kitabın sırasına bakmak için, seri kitapların yorumlarına bakmak istedim. Ama önyargı yaptığım halde, "bu sefer belki de beğeneceğim, ne belli." dedim ve okumaktan vazgeçmedim.


İkinci Kitap, Güneşi Uyandıralım; Zeze'nin çocukluğunu, başka bir ülkeye okuması için gönderildiği süreçte yaşadığı güçlükleri anlatıyor... Hayalindeki gerçeği, bir curururu kurbağası, kalbine çöreklenip yol gösterici oluyor ona bu kitapta... Özellikle bu kitapta, küçüklüğümde kurduğum hayali kahramanlarımı düşündüm; bir o kadar da Zeze'yi dinleyen ve anlayan bazı büyükleri (Peder Fayolle) gibi gerçekten anlayıp dinleyen kahramanlarımı... 

Seride en sevdiğim kitap Güneşi Uyandıralım kitabı oldu, hayali kahramanlarımı anımsadığımdan sebep değil sadece, kendime yakın bulduğum birçok doğru noktayı buldum bu kitapta. Şeker Portakalı güzeldi ama Güneşi Uyandıralım ondan da güzeldi... :)

“Tanrı’nın güneşi bu denli güzelse, sen bir de ötekini düşün.”
Nutkum tutulmuştu:
“Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olan bunu tanıyorum bir tek.”
“Daha da büyük olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten… Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten.” (Güneşi Uyandıralım, Sayfa 72)
Zeze, Güneşi Uyandıralım'da çocukluğa attığı adımla, bir önceki kitapta kendine haksızlık yapıp canını yakanların bir kısmını anlıyor. Özellikle eğreti baba da olsa, dediği; okumak için gönderildiği yabancı şehirdeki babasının kötü davranışlarını da anlıyor zamanla... Ama yine de bu kitapta, o babasının bir haksız yere kızmasından sonra, babasını bağışlaması gerektiğini söyleyen öğretmenine söyledikleri yani aldığı kararını şu sözlerle okumak çok güzeldi;

“Peder Feliciano iyiliğin ta kendisi. Ben iyi değilim. Onun gözünde her şey iyidir. Peki Peder Ambrosio, unutmaya çalışacağım. Çünkü bağışlamaya inanmıyorum.”
“Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?”
“Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla, pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.”
(Güneşi Uyandıralım, Sayfa 126)

Bir de bu kitaptan alıntıladığım ve paylaşmak istediğim şu ikisi var;

" Küçüğüm, hayat böyledir. İnsanlar hep çekip giderler. Yürek unuttuğundan ve pişmanlıklar öldüğünden değil. Birtakım şeyler, sevecenliğimizde kalmayı sürdürür hep. Ama insanlar gerektiği anda gitmek zorundalar." (Sayfa 254, Güneşi Uyandıralım) 
Gerçek, hayatın acımasız olduğu ve bazı anları yaşamaktan kurtarılabileceğimizdi. (Sayfa 260, Güneşi Uyandıralım) 

Üçüncü Kitap, Delifişek; Zeze'nin ergeliğini ve de kendi hayatına doğru yol almasına yardımcı olan kararlarını anlatıyordu. Üçüncü kitapta dahi sıkılmadım, diğerlerinden farklı olmasına rağmen... Benim için delifişek, bir kitabın son 85 sayfası gibiydi; artık en sonunda ne öğrenmiş ve ne karar almış Zeze, onu okudum bu kitapta... :) 

Çok az alıntım oldu bu kitaptan ama hiç beklemediğim şey; Zeze'yi aşkın yolunu göstereceği ve en sonunda herkesin deyimiyle, işe yaramaz Zeze'nin böyle bir yolda kendini bulabileceğini düşünüp kararlar alması... Evet, küçüktü çok hatalar yaptı ve yanlışları üzerine durmayı değil inatlaşmayı sürdürdü de; ama haklı olduğu çok noktalar da vardı. Kendi hayat yolunu buldu Zeze, benim okuduğum en enteresan kitap karakterlerinden biri idi. Küçük Prens gibi zeki ve hayaller dünyasında yeri apayrı karakterlerden biriydi...

Avare’ sözcüğünü yutmak insanı şişmanlatsaydı ben yusyuvarlak olurdum. Evde avare, okulda avare; arkadaşlarım hep beni gözlerler, söylemeseler bile öyle düşünürler.
… 
Ama insanın on dokuz yaşındayken duyduğu hüzün, hayatın güzelliklerini görmesini engelleyecek ya da önünden hoş bir kızın geçtiğini gördüğünde on dakikadan fazla sürecek kadar trajik olmuyor. (Sayfa 35, Delifişek)

Aman Tanrım! Bütün hayatım boyunca böyle olmuştu, istediklerim, artık onlara sahip olamayacağım zaman karşıma çıkıyordu. (Sayfa 48, Delifişek)


Şeker Portakalı serisi güzeldi; bende güzel anılar bırakacak ve bu alıntılarım da ara sıra açıp bakacağım yol göstericim olacak... Zeze'nin zekiliğini de, serseriliğini de sevdim; aklını nasıl kullanıldığı görülmek istese, nerelere gelir ve dünyasına nasıl faydalı olurdu diye kendimi düşünmekten alıkoyamadım... Şeker Portakalı'nı beğeneceğimi ummazdım, düşündüğüm ve bakmayı unuttuğum bir şey var bu arada; okurken sık sık neden yasaklanmış bir dönem bu kitap dedim, bir dönem yasaklanmamış mıydı? (Neyse, bir de bu konuya bakayım bu yazıdan sonra madem...)

Sevgilerimle...

10 yorum:

  1. Bende bu seriyi çok sevdim. Ama Portuga ilk kitapta ölmeseydi iyiydi... Hüzünlenme noktam oldu orası...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkür ederim, gerçekten güzel bir kitaptı. Ben de ilk kitabın o bölümünde en çok duygulanmıştım anımsıyorum. Ama hala Delifişek ve Güneşi Uyandıralım kitabının beni daha derinden etkilediğini de hatırlıyorum. Zeze, büyüdükçe daha etkileyici bence bu seride... (:

      Sil
  2. Yaban muzu seride yok demi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır, bu seri üç kitaplık bir seri. Yaban Muzu'nu sizden duydum baktım ben de, bu yazarın okuduğum tek kitapları bu seri oldu çünkü. Yaban Muzu başka bir kitabı imiş... :)

      Sil
  3. Kayığım Rosinha kitabında da Ze Oroco anlatılıyordu yanlış hatırlamıyorsam..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarın okuduğum kitapları sadece bu seriden ibaret. Ama birçok araştırmamda Zeze'nin başka hiçbir kitabında bahsedilmediği yazıyordu. Ze Oroco bence başka bir karakterdir ama daha net bilen varsa açıklasın bu konuyu da. :) Şeker Portakalı serisinin ana karakteri Zeze bu seriden sonra yazılmadı diye biliyorum ben... :)

      Sil
  4. Ben yeni basladim şeker portakalı ni okudum serinin devamını okumayı dört gözle bekliyorum sizin yorumunuzu okunduktan sonra dahada heyecanlandım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aramıza hoşgeldiniz... :) Umarım siz de çok beğeneceksiniz. Şimdi ne durumdasınız ve bitirince buradan bize de yorumunuzu yazar mısınız? =) İyi okumalar...

      Sil

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...