7 Mart 2018 Çarşamba

Hazımsızlık Adına - Bu Bir


Hazımsızlığın bildiğimiz iki anlamı var; biri midenin hazım görevini yeterince yerine getirememesi gibi durumları kapsayan, diğeri de istemediğimiz olayları ve de algıları ruhumuza ve de beynimize duygusal ve de fiziksel olarak sindirememizi kapsayan.. Ben bugün maalesef ilk anlamından yana bahsedeceğim... :) (07.03.2018)


Besin hassasiyetinden bahsetmiştim daha önce bu yazımda da... Herhangi bir besine vücudun tepki geliştirmesine "Besin İntoleransı" denildiğini de o yazımdan önce öğrenmiştim; herhangi bir besine karşı vücudun hassasiyet geliştirmesi için ağız yoluyla bir besinin alınması gerekmediğini, solunum veyahut deri yoluyla da hassasiyet durumunun meydana gelebildiğini de...

Velhasıl, maalesef bitti dediğim tam o anda, öyle bir durum meydana geliyor ki; "o da mı dokunuyormuş!" safhasına geliyorum. Hayatımın her günü heyecan mı dolu, azap mı belirsiz! :)

Antalya'ya geleli bugün 1 ay oldu; 7 Şubat'tan bu yana, ne rahatsızlıklar geçirdim bilemezsiniz... Bu ay boyunca resmen yukarıda bir cümleye sığdırdığım süreç kendini yeniledi durdu... Üstteki resimdeki yazımın bir kısmında da bahsettiğim gibi; başta "çiğ sarımsak ve soğan" iken dokunanlar, mevzu çığırını aştı resmen. Bu durum besin intoleransından öteye, midemdeki mikrobun kendini yenilemesine döndü sanırım! Öyle tahmin ediyorum, çünkü Mayıs 2017'de olduğum endoskopinin sonucunda gördüğüm ilaç tedavisi sonrası bu hassasiyetlerimin esamesini göremez olmuş ve toparlamıştım durumu. Şimdi yine en başa döndük... 

Aklından neler geçiyor derseniz, -ki niye diyesiniz de, diyelim ki dediniz- hiç yemek yememek geçiyor aklımdan! Bir hap versinler, vücudumun tüm ihtiyaçlarını ondan karşılayım?! O düşünceye geldim artık... :(

Dün yediğim biraz patates kızartması mı dokundu bilmiyorum, gece saat 2'de yattık annemle. O derece rahatsızlandım yani, ki bu en iyisiydi sanırım daha önceki yaşadıklarımı düşünürsek (en uzun süren gaz sıkışması sıkıntısı yaşadığım sürem, 5 saat; evet 5 saat!) Benim vücudumda hazım geç sağlanıyor, 7'de yediğim yemeğin hazmedemediğim kısımlarının sıkıntısı 9-10 gibi başlıyor (eğer o akşam şanslı isem!). Doktorlara gittiğim zaman bunu anlatacağım, neden oluyor bana söyleyin bunu diyeceğim; akşam yediklerimi 4-5 saatte hazmetmek neden mümkün olmuyor! Bunun vücudun bir şeyi üretememesi sonucu olduğu gibi, geçerli bir sebebi olması lazım bence!


Hazımsızlık Adına, çokça hoşlanmadan ama anlatmaya ihtiyaç duyduğum halde yazıyorum bugün işte. Sizden ricam; bu konuda sıkıntı çekmiş ve de bitkisel tedavi ile kurtulmuş, veyahut beslenme stilini değiştirmek üzerine bir yöntem uygulamış, fayda sağlamış iseniz benimle paylaşmanız. Çünkü ben sizinle bunu yapmaya geldim...


Hazımsızlık adına, "bugün bir" diyerek kendimce bir süreç geliştirmeye karar verdim; bana dokunduğunu bildiğim her şeyi not ediyorum artık zaten, her şeyi. Bana dokunanların en büyük kısmını; çiğ sarımsak, soğan ve de pırasa tarzı otlar olmak üzere, marul, pancar ve lahana türü bitkiler oluşturmakta. Bünyemin bunları hazmedememesinin yanı sıra, bazısı adına üzülüyorum resmen! Neden Lahanayı hazmedemiyorum mesela? Hayır çiğköfte ile en güzel giden marulu neden hazmedemiyor vücudum acaba??

Hassasiyet içeren bünyelere önerilen en  iyi beslenme stili diye bir şey yok galiba, en azından ben bulamadım internette. "Bana dokunan mayalı ürünleri ve de çiğ sebzeleri yemekten uzak durabilirim." , "Bir de kavrulmuş çerezler, sadece kavrulmuş otlu yemekler gibisinden, ağır kızartmaların hepsinden ve bir de bakliyat yemeklerinden uzak durmam gerek!" Dedim... Ama hemen sonra da; uzak durmam ve de düşman görmem gerekenlerin listesi uzun olunca, beslenme stilinde sadece onlardan uzak durmamın yetmiyor olduğunu anladım... 




Dört maddelik beslenme düzeni kurdum kendime, bugünden itibaren başlayıp fayda sağlamayı sürdürdüğüm sürece devam edecek olan... Bu dört madde, belirli dönemlerde kendimce ayrı ayrı uyguladığım ve eksiksiz olarak fayda sağladığım deneyimler. Bu sebeplerle bu sefer hepsini toplu şekilde "hazımsızlık problemimi çözümlemek için" bir araya topladım...

İlk maddem; akşam yemeğinde bana dokunmayan yemeklerden birini seçip, tek bir tabak yemek yemek. (Bir dönem denediğim ve de uyguladığım üzere epey başarılı olduğum en önemli madde bu, sadece ilk haftası zorlu geçebiliyor; eğer öğle yemeğini yemeyi ihmal etmez isen...) -(Ki bugün başladım, öğle yemeğimi aksatmadan. Hiç de zor olmadı.)

İkinci maddem; yemek sonrası, çay yanı dahil hiçbir şey yememek. Acıkılırsa, tek bir meyve veya yoğurt seçilip yemekten 3 saat sonra öğün yapılmak istenmedikçe. (Ki bunu da sürdürüyordum bir ara, gel gör ki bir bozuldu pir bozuldu bu düzenim de maalesef)

Üçüncü maddem; öğle yemeği mevzuusunu, sabah kahvaltısından 3,5-4 saat sonra ihmal etmeden uygulamak. Hazım problemi var ise ve bir de iki öğün yemek yeme uygulanır ise, açlıktan ötürü yenilen tek bir lokma bile akşam yemeğinden sonra rahatsız edebiliyor beni. 

Dördüncü ve son maddem; tatlılardan ve de paketli her türlü üründen olabildiğince uzak durmak, haftada bir veyahut istisna olarak bazı haftalarda en fazla iki kez aşmak ayrıcalığı ile...


Kendimi şu an bu yazımı yazarken, vejetaryen birinin hassasiyetinde hissediyorum. Çünkü, vicdanen de bir rahatsızlık hissediyorum ne zamandır, bu sebeple hassaslıkla uygulayacağıma da eminim. Rahatsız olup da uyuyamadığım her gece annem de benimle uykusuz kalıyor ve bu durumdan çok daha fazla rahatsızım...

Evimize dönene kadar; bir doktor kontrolleri dizisi ile, endoskopi sırası beklemek, sonuç beklemek, dedemin bu rahatsızlığına karışmak ve yeni bir ilaç tedavisine başlamak gibi durumlara bir kez daha katlanmak inanın çok zor geliyor. Eğer bu haftayı sorunsuz bitirir isem de, gerek kalmayacak doktor kontrolüne inşallah eve dönene dek... Sürekli ilaç kullanmak da vücudu yıpratan bir şey ki, ilaçların çoğunun da yan etkileriyle haşır neşir olabilen bir tipim! (Valla tam incelenmesi gereken bir hastayım, bir zamanlar fizyoterapistim olan Özkan abimin de dediği gibi!) :)

Bu hazımsızlık, havadan bile nem kapsam midemden aşağıya inemeyen gaz sıkıntılarına sebep oluyor yemek borumda ve midemde sıkıntılarla önce. Ama midemi sıkıştırması devam ettikçe bu durumun uzaması ile kalbimin sıkışması da bir oluyor. "Ah hazımsızlık , sen nelere kadirsin!" diyorum huzurunuzda. Bir de dua ediyorum ki, şu yazımı bir doktor da okusun inşallah. 

Hazımsızlık adına konuşuyorum bu yazı için son kez; "benim keyfim çok yerinde, içinde ikinci bir kişilik gibi yaşıyorum. Rahatsız olan o! Sevgiler! :)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...