Filmi Olan Kitaplar Serimin 13. yazısı "Not: Seni Seviyorum" adlı kitap ve film... İyi okumalar dilerim. :)
Ben bu yazı dizimde Filmi olan kitapları okuyup ondan sonra filmlerini izliyor ve yorumlarımı yazıyorum. Birçok kişi kitaplar daha iyi, filmler hiç iyi olmuyor dese de; kitabı yorucu olup filmi daha eğlenceli olan da çok kitap okudum bu seride. Tam tersi durumları da gördüm ve eleştirdim tabii. Ne yazık ki bu seride de dengeli bir durum yoktu, denge çok çok sarsılmıştı. Detayları yazımın devamında bulabilirsiniz... (:
Bu serimin önceki yazılarını da okumak için buraya tıklayabilirsiniz...
Not: Seni Seviyorum adlı kitabın yazarı Cecelia Ahern... 2003 senesinde çıkmış bu roman, gerçek hayattan uyarlama mı değil mi onu bilmiyorum ama benim için konusu ve anlatımı gereği çok başarılı bir hikaye idi. Kitaba puanımı soracak olursanız, hem anlatımına hem de hikayenin gidişatına kesinlikle 10 puan veririm. :) Tek puan dahi kırmadan...
Kitabın çıktığı sene değil ama filminin çıktığı sene öğrenmiştim ben bu kitabın varlığını, sene 2007 idi. Film çıktığı zaman çok konuşuluyor ve çok övülüyordu. Filmde de yayınlandığı çok akşam oldu, o akşamlardan birinde tamamen izleme fırsatını buldum ben de. Övüldüğü kadar o zaman da beğenmemiştim ama sinir olduğum çok karakter vardı filmde. Gerek oyuncular gerekse de hikaye gidişatı, romantik bir aşk hikayesini anlatmaktan çok uzaktı.
Bunun sebebini meğersem çok zaman sonra, bu sene öğrenecekmişim; kitabını okuduktan ve uyarlandıdığı hikayenin aslıyla yüzleşince. Önce hikayenin aslını anlatmam lazım o zaman.
Kitaba göre;
Holly Ve Gerry, çocukluktan beri tanışan iki arkadaş ve uzun zamandır da aşk yaşayan iki sevgili. Öyle tutkuyla bağlılar ki birbirlerine, kavga ettiklerinden sonra bile ayrı kalmaya dayanamıyorlar. Çok kavga edip anlaşamadıkları zamanları da olsa, onlar ayrılmak nedir bilmemişler; 9 yıl boyunca. Bu 9 yıl, evli kaldıkları süre. Holly 30 yaşına girmeden 1 sene kadar önce Gerry'nin beyninde tümör olduğunu ve maalesef tedavi için geç kalındığını öğreniyorlar.
Kitaba göre diyordum; kitapta Gerry öldükten sonra, anılarla ve aşkla dolu geçmişlerini unutmak istemeyen ve sevdiği adamsız yeni geleceğine isyan edip anlam veremeyen Holly'nin hikayesini okuyoruz. Holly 5 kardeş, Gerry ile erken yaşta evlenmiş. Çok iyi bir kariyer kuramamış, çok kez iş bırakmış ve son işini de Gerry'nin hastalık sürecinde eşine bakım vermesi gerektiğini için bırakmış.
Holly'nin iki, Gerry'nin de bir yakın arkadaşı var ve Gerry'nin arkadaşı Holly'nin arkadaşlarından biriyle evli. Gerry'nin Holly'ye ettiği bir söz varmış, "senden önce ölürsem, ben yokken yapman gerekenlerin listesini çıkarıp atmalıyım sana" diye. Bir tartışma esnasında, Holly'nin sakarlık ve de umursamazlığına karşı edilmiş bir sözmüş bu. Bundan arkadaş grubunda da bahşedilmiş...
İşte Gerry, ölüm döşeğinde iken bu listeyi hazırlamış ve 30. Yaşından önce ulaştırmak üzere Holly'nin annesinin evine tüm mektuplarını göndermiş. Holly, 2 aylık bir yas sürecinin sonunda annesinin geldiğini unuttuğu postasını haber vermesiyle gidip alıyor mektuplarını ve pakette 1 yıl dolana kadar her aya bir mektup var. Tek kural var, mektupta yazanlara uyulacak ve her ay başında bir tane açılacak.
Bu mektuplar sayesinde; Holly'e baş ucu lambası almasını, kareoke korkusunu yenmesi, yeni yaşını kutlaması, arkadaşlarıyla tatile çıkması, yeni bir iş bulup sevdiği işi yapmasını ve en sonunda da artık yeni birine aşık olmaktan da korkmamasını öğütlüyor. Holly bu şekilde, kah bocalıyor kah toparlanıyor ama bu süreci onun sayesinde atlatmaya uğraşıyor...
İşte bu mektupların hepsi, "Not: Seni Seviyorum" ile bitiyor. Gerry ölümünü beklerken her fırsatta eşine yardım olabileceği kadar yazmaya çalışmış ve bunları eşinin anne babasının evine ölünce gönderilmesi üzerine birine ulaştırmış.
Böyle güzel işlenmiş bir konuya, yeni arkadaş Daniel da ekleniyor; kendisi yeni açılan barın sahibi. Kah gülüyorlar, Kah birbirlerinden acaba hoşlanıyorlar mı hissiyle okuyorsunuz. Ama Holly hep sadık, eşine de onun ardında kalan acısını çekmeye de...
Kitapta en katı disipline ve eleştirel bakış açısına sahip ağabeyi de vardı, en cana yakın görünen ağabeyi de. Bir küçük kız kardeşi, bir de onun da küçüğü yönetmen erkek kardeşi var. Bu yönetmen kardeşi, karaoke gecesinden önceki doğum günü gecesini videoluyor ve kızlar gecesi adında bir belgesel film ortaya çıkarıyor. Kitapta bunu da beraber izlediklerini görüyoruz.
Son olarak Kitapta anne ve babasının desteğini hep görüyoruz, çocuklarına toparla kendini deseler de dinleme anlama ve maddi manevi destek olma var. Ancak Gerry'nin anne babası, babasının ameliyatı sebebiyle cenazesine bile katılamamış ama iyileşince dahi bir uğramamış görüyoruz ki...
Kitapta disiplinli katı abinin yumuşayıp değişmesi ve gelişmesini, kardeşlerine yakınlaşmasını, ailesi ve öncesinde işinden ayrılma sürecinin kendisine nasıl faydalı olduğunu sonradan farkettiğini ve de Holly'nin kardeşlerine ve kardeşlerinin de Holly'e desteğini de görüyoruz.
Sharon ve Denise adlı iki arkadaşının, Holly yas halinde iken hayatlarının birinin evlenecek adamı bulması birinin de 7 ay sonra çocuğu olacağı haberini vermesi ve Holly'nin hayatı altüst olurken herkesin hayatının yoluna girmesinden yana hissettiği depresif hallerini, bu hallerden kurtulma süreçlerini de okuyoruz...
YANİ KİTAP DERYA DENİZ, FİLM ANLATIMI İSE TIRT!
Film bir apartman dairesinde geçiyor, eşini kaybeden Holly'nin eşi yaşarken bu apartman dairesinin küçüklüğü ve eve sığamamaktan şikayet ettiği bir kavgayla başlıyor. (Kitapta ise hiçbir şekilde ev küçüklüğü mevzubahis değil, evleri müstakil bir ev üstelik.)
Filmde de kitapta olduğu gibi, Holly'nin sakarlığıyla ışığı kapatıp yatağa geçeceği esnada ayağını yatağa vurması dile getiriliyor. Gerry, bu eve bir gece lambası almak şart diyor. Gerry çok sağlıklı ve de hayatta iken, bir sonraki kocama söylerim alır o zaman diyor Holly de. Gerry de dalgaya vurup, o zaman ben sana benden sonra yapılacaklar listesi hazırlayıp bırakayım madem diyor.
İşte Gerry öldükten iki ay sonra bu dalga konusundan yola çıkarak hazırladığı mektuplar posta yoluyla Holly'e ulaşıyor. Her ay bir tane geleceğini de ilk mektupla öğreniyor ve ne zaman biteceğini de bilmiyor. Garip... (Kitapta tüm mektuplar elinde olduğu için, ne zaman biteceğini de biliyordu üstelik)
AMA İNANIN EN BÜYÜK SORUN BURAYA KADAR OLAN KONULAR DEĞİL, FİLMİN DEVAMI DA KİTAPTAN ÇOK AMA ÇOK AYRI!
Kitap boyunca, eşini kaybetmiş Holly'e karşı ailesinin başta belki az ve anlayıştan biraz uzak ama sonrasında olması gerektiği kadar ilgili olduğunu gördük. Hem anne ve babası, hem de bütün kardeşlerinin.
Ancak filmde, Holly'nin annesi Gerry'i hiç sevmemiş ve ölmüşse ölmüş unut artık modunda takılıyor. Holly'nin babası da, annesini terketmiş! Kitaptan çok ama çok ayrı. Zaten dediğim gibi, kitapta 5 kardeşler ve filmde iki kardeşler! (İnsan şunu diyor izlerken, keşke filmi yapıp da böyle hakaret etmeseydiniz bu emeğe...)
Kitapta Gerry'nin cenazesine öz anne babası gelinlerini sevmedikleri ve de babası ameliyat olduğu ayakta duramadığı için gelmediği, sonra bu gelemeyişi de telafi etmeyip 1 sene sonra dışarıda bir erkekle gördüğü için edepsizce davrandıkları anlatılıyorlar.
Ama Filmde, ameliyat sebepleriyle gelmedikleri kayınvalidesi ve kayınbabasının yanına Gerry mektup bıraktım oraya dedi diye gidiyor ve anne baba oldukça ilgili davranıyor ve de gelemedikleri için üzgünlüğünü dile getiriyor. Bu konu da beni çok rahatsız etti ya! :/
Kitapta olmayan ve filmde yeralan bir karakter var ki; keşke Daniel olmasaydı da filmde, o karakteri daha çok seyretseydik! Karakter adı William, Gerry'nin çocukluk arkadaşı ve İrlanda'da tatile gidince tanışıyorlar aslında. Hem oyunculuğu hem makul ve ilgili tavırları, Gerry kadar sarıp sarmalaması ve anlaması Holly'i; beni çok ama çok mutlu etmişti... :/
(William karakterini oynayan oyuncu, Jeffrey Dean Morgan! Adamım çok çok iyiydin, filmdeki en iyi sendin!) Üstteki kolajda, William ve de Daniel var, bakın da siz karar verin karizma hangisidir diye... :)
**
Bunlar da ekstra bilgiler olsun madem;
Kitapta Gerry yaz tatiline gönderiyor ve o tatilde kızlar deniz ortasında deniz yatağında mahsur kalıyorlar. Sahil Güvenlik kurtarıyor...
Filmde Gerry İrlanda'ya kış tatiline gönderiyor ve o tatilde kızlar gölde balık tutmaya çıkıp, sandallarının küreklerini düşürüp gölde mahsur kalıyorlar. İrlanda'da Gerry ile arkadaşlık etmiş yakışıklı müzisyen gelip kurtarıyor! (William efendi! :))
Kitapta Gerry, karaoke korkusunu yenmesi ve cesaretle hayata atılmasına uğraş veriyor. Holly çok itiraz ediyor, orası kitabın en önemli noktası belki de, önceden düştüğü gibi düşmekten korkuyor sahnede ve rezil bir sahne performansı öncesinde tuvalette saklanıyor. Sonra çok zor olsa da Sharon onu sahneye çıkmaya ikna ediyor. Sahneye çıkıyor, yuhalanıyor. Çok kötüydü diyorlar, herkes hem fikir oluyor. Ama başardığı için yine de tebrik ediyorlar ve ailesi her konuda destekliyor!
Filmde Gerry, karaoke korkusunu yenmesi ve sahneye çıkması gerektiğini söylüyor. Hayır diye itiraz etse de, gergin görünse de; Holly çok zorlanmadan sahneye çıkıyor ve şarkıyı söylediğinde sesini çok duru görüyoruz. Şarkısını güzel götürüyor ve bitirirken de oldukça iyi alkış alıyor ama herkes çok kötü olduğu konusunda onaylayıp duruyor. Ne saçma ne saçma!?
***
Bu arada oyuncu seçimlerine de değinmem gerekir; Gerry seçimi ne kadar doğruysa, Holly seçimi o kadar felaketti film için. :/ Hilary Swank, maalesef bu filme yakışan bir kadın oyuncu olamamış. Arkadaşlar arasında oynayan Lisa Kudrow olabilirdi onun yerine veya Emma Stone olabillirdi. Emilia Clarke da olabilirdi. Jennifer Lawrence olabilirdi. Ama Hilary Swank, çok havada kalan bir oyunculuk sergilemiş...
Bir de kitapta olduğu gibi filmde de olan Daniel isimli bar sahibi arkadaş vardı; maalesef onun da oyuncu seçimi felaketti. Adam çok sarhoş gibi veya saf bakıyor. Kitapta çekici ve yakışıklı diye bahsedilen, hoş sohbet Daniel; filmde asla öyle değildi! Sanki sapıklık için Holly'e yaklaşan, saf kötü bir birey gibiydi. (O karakteri oynayan oyuncu da Harry Connick idi..) Yukarıdaki kolajda onun da resmi yer alıyor, bakın karar verin! :(
***
Diyeceğim o ki;
Filmi olan kitaplar arasında bu kitabın filmi, benim için hayal kırıklığı olan bir eser oldu!
Biz ki Alacakaranlık ve Harry Potter kitap serilerinin filmlerini izledik. O kitaplarda da eleştiriler yapıldı elbet ama ana karakterlerin etrafında dönen hikayeyi bu kadar derinden değiştiren hiçbir filmi olmadı. Bu film ise filmi ayrı kitabı ayrı bir hikaye halini almış yazık ki, çok üzücü bir durumda şimdi!
Ben hep söylüyorum, istenince bu filmler de çok güzel yapılabiliyor; Alacakaranlık, Göçebe, Senden Önce Ben, Kocan Kadar Konuş, Zaman Yolcusunun Karısı gibi... Bu bahsettiğim eserler, kitaplarını okuduğum ve filmlerini izleyip yazılarını yazdığım "Filmi Olan Kitaplar" yazı dizimin parçaları üstelik... :) O yazılarımı bu linke tıklayarak aşağılara inerek bulabilirsiniz... =)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)