26 Kasım 2020 Perşembe

İlkler, Yenilikler Ve Yeniden Devam Etmeler - İnternet Günlüğüm 2020 #2 - #Kasım


Geçen hafta bir sınavı daha (Ekpss 2020) atlatmamın ardından, bir rahatlıkla başladım yeni haftaya. Pandemi dönemine rağmen yoğun bir hafta geçirdik sonrasında da, çok az kendimi normal hissettim ama sonra çabuk toparlanıp "yeni normalleri" es geçmeden günlerimize devam ettik... :)

Bu haftanın ilk yazısı günlük tarzında, geçen hafta ve bugünden notlarımla olsun istedim. Bu hafta bir güzel uğraşlara gömüldüm yeniden, yazmak isteyip çabuk yazı yazamadım yine bu sefer.. =) Umarım haftanın kalanında da buralarda olacağım ama...


Geçen haftaya Salı günü Bursa'da bir işimizle başladık; annem, ablam, ben ve küçük yeğenim Defnem ile... Bursa'ya gitmeyi anormal sayacağımı hiç düşünmezdim ama artık anormal bir durum görünür oldu ya bu ara. Son zamanlarda "hastane randevularıma ve sınava gidip gelmemizin" ardından; iki gün sonra da randevulu bu işimiz için Bursa'da bulununca, "ne çok gittik bu sıra Bursa'ya, maşallah" dedim kendimize. Sağlıklı günlerde, daha sakince ve "iş odaklı olmasa da" yine rahatça gidebileceğimiz günlere kavuşalım inşallah. Doğdum doğalı Bursa'da yaşıyor olmama rağmen, çok gezilecek ve görülecek yer biriktirdim yine! :)

17.11.2020 Salı günü idi işte, o gün farkettik çok yolu unutmuşuz. Öyle basit yollarda kaybolduk bir iki kez, öyle basit yolları kaçırdık! Aile geleneği olarak, çoğu gittiğimiz yerde yol kaçırma veya kaybolma gibi durumları hobi edindiğimiz için; artık gülüp geçiyor ve eğleniyor haldeyiz. =))



18.11.2020 Çarşamba günü bir ilki daha gerçekleştirdik hayatımda, ilk defa evli bir arkadaşımın evine gittim; çocukluk arkadaşım Damlamın... :) Öyle garipti ki, evleneli bir seneden fazla oldu ve o zamana denk gelen bir başka akraba düğünü sebepli düğününde de bulunamamıştım zaten. Evlendikten sonra dışarıda ve bizim evde birkaç kez görüştük ama evine gitmemiz "koronadan sebep" hep ertelendi durdu sonra. Korona çıktı çıkalı da hiç görüşmüyorduk zaten... 

İnsanın "korona, sen sevdiğini 1 sene sonra görünce ona sarılamaması nedir, bilir misin?" diye sorası geliyor! bu ara. Ama hala isyanlarda değilim... Artık alışmış olmak da değil bu, olması gerekiyordu ki yaşıyoruz diyebiliyorum.. Her şerde bir hayır vardır. "Korona zamanında, sağlıcakla 3 kız görüşüp buluşmak ve kız kıza bir akşam geçirmek nasip etti" diye hatırlayacağız bir ömür çok şükür... :)

Damlam bizi çok iyi ağırladı o akşam da; akşam yemeğimiz, çay keyfimiz, tatlı ve kahve keyfimiz evlere şenlikti! (= Pandemi döneminde en iyi ağırlandığımız misafirliğimdi resmen! Öyle güzel bir evi vardı ki, öyle de mutluydu. Hep daha mutlu olsun inşallah... :) Bu hafta çarşamba da, diğer arkadaşımızın evine gidecektik; bu sefer de Damlamla misafir olacaktık ama şimdilik iptal ettik. Bir dahaki zaman dilimlerinde inşallah... :)

Velhasıl, arkadaşınızın evinde olmak öyle güzel ve gururlu bir şeymiş ki. Arkadaşım evleneli bir yıl olsa da, korona bu kadar geciktirmiş de olsa; o gün o kadar memnun ve şükür doluydum ki yine... Bu kolaylığı bana-bize yeni evimizin girişten olmasının sağlamış olmasına, çocukluğumuzu geçirdiğimiz canım kardeşlerimi yuvalarını kurmuş görebildiğime ve böyle bir dönemde bunu gerçekleştirebildiğimize... 

Nice alışkanlıkların başlangıcı olmuş olsun sağlıcakla nice ilklerle de yaşayalım inşallah... :))


Geçen hafta çarşamba günü kendim için Çiçek Sepeti'nden sipariş ettiğim yüz temizleme cihazım da geldi bu arada... Kendim için ilk defa böyle bir yeniliğe gittim! Çok makyaj yapmam, bu tarz cihazları da pek denemezdim ama bu sefer bu cihazın etkisini denemek istedim. Çarşamba günü geldi, Cuma günü kullanmaya başladım ve bugüne kadar 4 kez kullandım. Şimdiye kadar kullanım sonrası rahatlık hissinden de çok memnunum sanırım... :)

Benim jelim internet üzerindeki ürün tanıtım videolarındaki kadar köpüren bir temizleme jeli değil. Ama kendim sürdüğüm zaman temizlemesi zor olan jelimi, cihazımı kullanarak cildimi yedirdikten sonra cildimden arındırması çok kolay oluyor! Öncelikle bu özelliğini sevdim ürünümün.

Sonra, akımı başta yoruyor beni sandım ama masaj özelliğini orta şiddette çalıştırıp başladıktan sonra, tüy gibi geldi çalışma hızı bana. Sadece şimdi daha fazla bile olabilirmiş diyorum doğrusu. Ama bu ilk deneyimim için yetiyor bana...

Başlangıçta önce jeli cihazın üzerine döküp suyla ıslatmış ve denemiştim ama olay başka imiş... Cildimi ıslatıp jeli üzerine sürmem gerekiyormuş ve sonrasında cihazı kuru halde çalıştırıp cildimde gezdirmem gerekiyormuş. Kendi programı bitene kadar yüzümün her yerine jeli yedirmesini sağlıyorum. Cihaz kapanınca da; önce cihazı suyun altında yıkayıp jelden arındırıyorum, sonra da cildimi yıkıyıp kuruluyorum. Kesinlikle cihazsız kullanımımdan daha iyi arınıyor cildim ve daha pürüzsüz oluyor bir haftadır... :)

Tavsiye eder miyim? Elbette tavsiye ederim... Ama öncelikle ürünün kullanımını ve memnuniyetinizi anlamanız açısından, benim gibi cuzzi fiyatlı muadillerini alıp deneyebilirsiniz. Ben araştırıp buldum, bu ürünün yorumları da hep iyi olunca; beni birkaç ay olsun idare edebileceğini düşündüğüm bu ürünü buldum. 25 TL'ye ücretsiz kargoyla satın aldım. Arkadaşım da benim gibi zamanında muadillerinden biriyle denediğinde 5 ay idare etmiş. Onun da deneyimine dayanarak, beni de bu ürünün epey bir süre idare edeceğini düşünüyorum doğrusu... =))


Sonra bu haftaya geçmeden haftasonunu da dolu dolu geçirdim işte kendimce... Önce Cumartesi günü üstte gördüğünüz kahverengi örgü parçalarımı bitirdim, kimono tipi hırkamın parçaları idi bunlar. Dikim için sıra bekliyorlar şimdi ama sonucu ben de çok merak ediyorum... :) 

Pazar günleri sanırım yarım bırakılan kitaplara dönmek için en güzel gün... Geçtiğimiz pazar (22.11.2020), birkaç ay önce yarım bıraktığım Sofie'nin Dünyası kitabımı okumaya geri döndüm. Geçen aylarda okuduğum sırada bu kadar ilgimi çekememişti, demek ki zamanım şimdi gelmiş bu kitabı okumak için... 

Üst kolajdaki fotoğrafta paylaştığım kitap sayfasından fotoğrafta bir alıntı kısmı var, orada salgın hastalıklarla ilgili diyor ki;

"Daha önceleri Yunanlılar hastalıklardan da tanrıları sorumlu tutmuşlardı. Bulaşıcı hastalıklar çoğu kez tanrıların verdiği bir ceza olarak kabul edilirdi. Ama eğer tanrılara gereğince kurban sunulursa, insanları iyileştirebilirlerdi.

Bu anlayış kesinlikle sadece Yunanlılarda görülen bir şey değildir. Yakın dönemde modern tıp bilimi gelişinceye kadar, her hastalığın doğaüstü bir nedeni olduğu inancı çok yaygındı."
Sayfa 65 (Sofie'nin Dünyası - Jostein Gaarder)


Kitabı okurken bugünle bağdaştırdığım o kadar çok nokta vardı ki! Hala bugün olmuş, koronayı da nice hastalığı da ceza olarak gören insanlarımız var; ne yazık ki... Evet, bir nevi uyarı görülebilir ama ceza olduğunu asla düşünemiyorum ben. Bu inanış insanları zora sokan ve acayip noktalara götüren bir durum değil mi sizce de? Bana kalırsa, herkesin etkilenmeye başladığı şu dönemde, herkese ceza mıdır sizce? Kurunun yanında yaş da yanıyor durumundayız! Hangi hemşire veya doktor hasta olmadan atlattı şu anları mesela? Onların her birinin sağlık amaçlı çalışmaktan başka ne gibi suçları oldu da her biri bu kadar büyükle sınanıyor o vakit? 

Düşünüyor ve düşündürmek istiyorum sizlere de... 28 yaşıma geldim, sadece korona değil nice hastalığı "Allahın bir cezası" olarak görmelerinden sebep insanları hor görmelerinin altında çok büyük bir destursuzluk var bana kalırsa. Sofie'nin Dünyası'nı okuyorum şu ara, birkaç ay öncesine kadar düşünmek istemediğim kadar düşünmeye açıldı gözüm kulağım esasında; o sebeple ilgim bu kitap üzerinde bu sıra... =)


Bu haftaya da gelince; bir önceki haftasonuna doğru aldığım iki siparişim için hafta başında örme hazırlıklarımla başladım, şükür öyle de devam ettiriyorum... :) 

Bu hafta bol dizi izliyorum, bol örgü örüyorum. Hep yeni bir şeyler yapmak hevesimle, dün gecenin karanlığında alt komşu sesinden sabaha kadar uyuyamayıp uzun uzun internette takıldım mesela. O kadar garip geldi ki, sanırsınız bir sene öncesine kadar sabahlara kadar uyuyamayan ben değildim! :) Gerek pandemiyle gerekse de Defnemin doğumundan sonra uyku düzenim oturdu yeniden benim de; artık kabulleniyorum. Yani demeyin, pandemi bizi mahfetti; bir o kadar da hayatımıza olumlu etkileri oldu!
Sonra bu hafta için yazmak istediğim birçok şeye odaklanamadım ama kafamda yazıyor çiziyorum bir şeyleri hala. Olur da içime sindirirsem, yine buraya da yazacağım... Yazamıyor olmam bile dokunmadı bu hafta bana, öyle bir rahatlamış ve yeniden devam etmeye sakince hazır durumdayım ki; "çok çabuk geçer bu durgunluk da, sağlıcakla inşallah..."



Geçtiğimiz hafta gibi bu hafta da; ilkler, yenilikler ve yeniden devam etme uğraşlarımla geçti gidiyor işte. Ben bu yazımda yazdığım bu kadar şeye rağmen, eksik birçok cümlem olduğunu hissediyorum ama takılmayacağıma dair söz verdim. Ne de olsa, burası benim İnternet ortamındaki günlüğüm... =))

Okuduğunuz için teşekkürlerim ve sevgilerimle...
En kısa zamanda yine burada görüşmek üzere! :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...