19 Eylül 2020 Cumartesi

Eylül 2020 (14-19) - İnternet Günlüğüm 2020 #1


Merhabalar, yine ben geldim ve bu sefer 2020 Eylül'ünden 14-19 tarihleri arasındaki günlerimizden bahsetmeye geldim. Bir önceki Eylül başlangıcını değerlendirdiğim bu yazıdan sonra...

Bu hafta garip bir haftaydı; nasıl geçtiğini anlamadım, bir önceki gün öbürünü aratmadan geçti gitti hızlıca. Dün yazacaktım bu yazıyı da aslında ama Kağanım (yeğenim) öğlenden bizde kalmak üzere gelmişken, geçirdiğimiz vakti önemsedim çoğunlukla... Yeğenimle yan yana olmamızın, oyunlar oynamanın, gece geç vakte kadar oyunlar oynayıp videolar izlemenin keyfine varacağız derken; gece 2'de uyuduk ikimiz de.  Hal böyle olunca, uzun zaman sonra geç kaldım uykuma ve bir gecelik şaştı düzenim aslında; 1,5 aydır toparlamışken. Neyse, bugünden itibaren aynı düzen devam inşallah :))



**
Azıcık bu haftadan bahsetmek istiyorum bu yazımda, acayip ilginç bir hafta oldu; enerjisi garip ve gidişatı başta korkutan ama "çok şükür" e ulaştıran... 

Haftaya saat itibariyle başlamadan önce 13.09.2020 akşamı, Can Aydoğmuş'un meditasyon yayını vardı ve çok güzel enerji ritüellerinden bahsettiği o yayınında onu dinleyerek başladım yeni haftaya.. O yayını burada bulabilirsiniz bu arada... :)

Yayın o kadar güzeldi ki, Pazartesi sabahına mutlulukla sakinlikle ve uykumu almış şekilde uyandım önce; günüm de haftam da mucizelere inanarak geçti sonra... :)) Can Aydoğmuş'u iki aydır ciddi şekilde takip ediyorum, yolu hep açık olsun ve enerjisi bize de yansısın diliyorum..


14.09.2020 Pazartesi günü, bir önceki gece Patasana (Ahmet Ümit) adlı kitabıma başlamış ve geç bile kalmış olduğumu hissettiğim bir gecenin ardından yine enerjik uyanmıştım... Kahvaltımın sonrasında da, Mavişimin mevsim geçişi ve çiftleşme döneminin stresi içindeki halinden kurtarabilmek umuduyla oyunlarımızı oynamak üzere kafesinden dışarı çıkarmıştım yine. Uzun zaman sonra hiç ısırmadığı ve hep neşeli takıldığı gündü yeniden. Sabrımın ve sevgimizin gücü olarak görüyorum ben bunu... ☺

O gün kendini yine öptürdü bana, ama uzun zamandır yaklaşmadığı kadar yakınıma geldi sonra. Önce hiç asabiyet olmadan konuştu yanımda tüylerini kaşıttı yine ve dokundurttu kendine ısırmadan da, sonra da öptürdü ve öptürdü; dayadı kafasını dudağıma... :) Şükür... Evinizde yaşadığınız evcil hayvan ile geçirdiğiniz rutin sakinliklerin bozulduğu dönemler zorluyor ve de üzüyormuş insanı da işte. Ama internet iyi ki var; bu sene daha fazla olan öfkeli hallerine, nihayet gerekli tepkileri verebildim de zorlanmadık daha fazla işte... (:

Bu konuda daha fazlasıyla düşüncelerimi yazdığım, fotoğraflarımızı paylaştığım instagram gönderim de burada...


**

Örgülerimi çıkarma vakti gelmişti, geçen kış sezonunun sonundan beri örüp de biriktirdiğim birkaç el emeklerimi dolabımdan çıkardık da fotoğrafladık bu hafta başında yine... Bugün itibariyle bloğumun instagram adresinde de olacak diğer görselleriyle beraber...

Dolap profilimizde örgülerimizi paylaşmaya başladım aslında; bu kolajdakiler benim ördüklerim, bir de kullanmadığımız örgüleri de satışa çıkardım. Sonbaharlarda beraber umduğum gibi emeğimi kazancım olarak geri döndürebileceğim yine inşallah... =) Ama esasında el emeği, ürettiğin şeyin kıymeti bilinmiyor ülkemde şu sıralar. Bu ekonomik durumumuzdan öte durumda bir konu bence... Daha kısa sürede, fabrikasyon olarak üretilen ve üzerinde marka etiketi bulunan ürünler ederinden fazla ediyor da; el emeği, bir yumağını 11 TL'den aldığınız ve en az 3 yumak harcadığınız el emeği örgünüz o kadar edemiyor nasılsa!

El emeğine ve çabaya verilen kıymeti hiçe atmayanları, emek verilmiş ve doğaya da üretim tüketim dengesini bozan ürünlere ederinden fazla primi vermeyen nice insanımızı tenzih ederim tabii ki... :)

Bu sene geçen seneden de fazlasıyla, örgülerimizi "instagram.com/yillargecerkendidem" adlı instagram hesabımızda paylaşıyor olacağım. Bahsettiğim örgülerimizi (ablam ve benim ördüğümüz örgüler) Dolap uygulaması üzerinden de satmaya çalışıyorum şu sıra, "orgulerimizvar" profil ismiyle. O profilimize de buradan ulaşıp destek verirseniz çok mutlu olurum... (:



**

Patasana demiştim, Ahmet Ümit'in okuduğum ikinci kitabı olacak kendisi... Kitap ile ilgili alıntılarımı 1000kitap.com profilimde paylaşmaya başladım bu hafta, sanıyorum daha çok alıntı da paylaşırım. İçeriği, konuları işleyişi ve toplumsal konulara değiniyor olmaları hoşuma gidiyor bu tarz kitapların. Ve bu üstteki görselde yazan sözü de pek doğru buldum da sevdim;


"Ama asıl bugünü karanlıktan kurtarmak gerek. Bir halk karanlık ve zulüm içinde yaşarken, yalnızca geçmişi aydınlığa çıkarmak için uğraşmak yeterli değil."


** EKPSS Yeniden Ertelendi bu arada ve henüz yeni sınav tarihi de belirlenmemiş durumda...

Üstteki fotograflar Salı günü gecesi fotoğrafları, gündüzü ders çalışma uğraşıyla geçen bir güne uyandım sonrasında. Bana kalan son bir ayda (sınav 11 Ekim'de olacakken), Tarih ve Matematik konularımın genel tekrarını yapmaktı. Pazar gününden Tarih konularımın genel tekrarına başlamıştım, Salı günü Matematik'i çok da fazla sona bırakmamam gerektiğine bir arkadaşım tarafından ikna edilmiştim ki; akşamına "EKPSS sınavı ertelendi" haberini aldım. Üstelik, bir hafta öncesinden bu haberler hakimmiş, bir haftadır da "nedeni ve ne olacağı" tartışılıyormuş... 

Düşündüm, son bir ay diye kendimi sıkıntı strese sokmayacağım ama boşlamayacağım da derken öğrenmem nasıl bir işaret diye... Bu bir yandan şans ve diğer yandan da garip hissiyatlara sevk etti beni. Büyük anlamda şans, Tarih ve diğer dersler neyse de; daha Matematik konusunda birkaç aya ihtiyaç duyabilecek biriyim, Matematik'e karşı büyük bir sevgim ve ilgim yok zira. Ama şimdi bir üçüncü şans daha verilmiş gibi oldu bu da; önce Nisan'dan Ekim'e ertelenmişti sınav (ki önce Eylül de denmişti), şimdi de biraz daha ileriki tarihe. Bu şansı değerlendireceğim, elimden geleni yapmayı ciddiye almaya devam edeceğim; ama olmazsa da yine dert etmeyeceğime dair sözüm var kendime... :)


Çarşamba sabahı, ablamın bir yaşına daha kavuşması olarak uyandık bir sabaha daha... Önce Mavişimle oynadım yine, yaklaşık 40 gündür devam ettiğim üzere günlük Duolingo uygulamasındaki dersime özen gösterdim biraz yine (ki bu sefer İngilizcemi yeniden pekiştirene dek yılmaya niyetim yok. İnstagram hesabımda günlük hikayelerimde bulabilirsiniz detaylarımı). 

Çarşamba gününün öğlen saatlerinde kötü bir haber aldık sonra, dünya birkaç saat durdu sanki sonra. Annemin dayısı Hüseyin dayımın bir iş kazası geçirdiğini ve hastaneye kaldırıldığını öğrendik... İnsan böyle bir haber olunca, duraklıyor ve elinin ayağının boşaldığına, hiçbir şey yapmak istemediğine şahit oluyor. Dünya gerçeğinin en büyük sınavlarından biri o hastanelerden bir haber beklerken yaşandığını düşünüyorum... Dua ederken o korkuyla bazen insan kötüyü düşünüyor, kötüyü düşündüğüne kızıyor, iyiyi umarken iki hayat arasında bir yerde kalıyor; o korkuyu hiç kimseye yaşatmasın Rabbim diliyorum... 

Çok şükür 3-4 saat sonra iyi haber alabildik dayımdan ama ilk süreçte hayati tehlikesi olduğunu bildirmemişler bana, taa akşam öğrenebildim bunu. Annem ve babam akşam geç vakitte geldiler eve, o gün hastaneye gidene ve dayımı görene dek annem de çok korkmuş. Diliyorum bir daha yaşatmasın Rabbim o korkuları... Dayımla annem beraber büyümüşler ve yakın yaşları dolayısıyla kuzenler gibiler. Çocuklukları, evlilikleri, çocukları derken hep bir arada yaşamış gelmişler bu zamana. Kendimi bildim bileli var olan aile akrabalarımızdan yani... 

Vücudunda birçok kırığı, hasarı var ama çok şükür hayati tehlikesi o günün akşamından beri yok dayımızın. Çok şükür Rabbim onu bizlere bağışladı, korkularımızı boşa çıkardı ve bugün de taburcu olup evine çıktı. Esasında hastanede kalmasını gerektirecek durumları mevcut ama pandemi dolayısıyla evde istirahatine devam edecekmiş. İnşallah bundan sonraki doktor kontrollerinde de iyi haberlerini almaya devam edeceğiz, inancımız bu yönde. Herkese acil şifalar diliyorum bu vesileyle, dayımla beraber... :) 


**

Perşembe günü gelen hediye kitaplarımla, iyi haberlerin ardından devam etmeye çalıştık hayata.  Aklımız hastanede, kontrol altında tutulan dayımızda idi yine ama gece alındığı yoğun bakımdan şükür o sabah çıkarılmıştı da... :)

Sabah birkaç gündür burada olduğundan haberimizin bir önceki gün olduğu Hüseyin Eniştemiz getirmiş üstteki kitapları meğer, Perşembe sabahı kavuştum bayramda bana ısrarla yazdırdığı kitap listesinden seçilmiş kitaplarıma. Öyle güzel almış ki, benim de ilerleyen tarihlerde bir önceki alışverişimden sonra alacağım kitaplar bunlar olurdu muhakkak; ona yazdığımı bilmesem yani. Bahsettiğim Hüseyin eniştem, annemin rahmetli büyük teyzesinin eşi. Sağolsun en çok okumak istediğim diğer kitaplarımı almış. :) 

Bir önceki Kidega Alışverişimde (bayramdan sonra yaptığım), "Yabancı" adlı kitabı Hüseyin enişteme yazdırdığımı unutmuşum; şimdi elimde iki adet Yabancı adlı kitabım var ama yeni geleni dostuma hediye edeceğim. Bu sorunu da böyle çözeceğiz... (:

O gün yeni kitaplarıma kavuşmuş halde, uğraşlarıma döndüm ilerleyen saatlerde. Dersime de çalıştım ama çok verimli değildi doğrusu. Tarih konularının genel tekrarına devam ediyorum şu sıra hala. Bir aya bitiririm bence. Madem ertelendi, gerektiği kadar çalışmayı ihmal etmeyeyim diyorum yine... Kitaplarımı okumaya devam edeceğim, yazılarıma da ekleyeceğim sırası geldikçe ilerisinde. Okumak istediğim kitapları ele geçirince, hepsini bir arada okuyasım geliyor; iki ayrı konuda kitabı aynı sıralarda okuyabiliyorum (biri gece, biri gündüz olmak üzere), ama sanıyorum ikiden fazlasını da okumakta zorlanırım artık! Sakin olmalıyım...



Dünü Kağanımla zaman geçirerek bitirdim, gecenin sonunda da üstteki fotoğrafı çektirdik. O bu sıralar fotoğrafların kıymetini küçüklüğündeki gibi bilemiyor, çünkü yavaş yavaş ergenliğe giriyor; kendini beğendiği ve beğenmediği noktaları var. Zamanla öğrenecek diye kabul ettim artık bu durumunu, dış görünüşün herşey olmadığını o da öğrenecek bizler gibi; biraz daha yaş alması ve deneyim edinmesi gerekecek... :)

Dün onunla videolar izlerken örgü ördüm, epey bir zaman el topu ile oynadık oturduğumuz yerden yine (hala favori oyunumuz bence)... Geçen hafta o yenilmişti, bu hafta ben yenildim. Yenilen hakkını vererek cezasını çekti yine, tatlı tatlı masaj yaptı yenene; hem oynarken hem de ceza çekerken çok eğlendik yine! :)) Akşamına film izledik, derken geceye sakladığım yeni keşfettiğim oyunumu gösterdim ona; Travia Cars, bilgi oyunlarına ve soru cevaplara bayılıyor hala... Derken, güzel bir gün geçirdik işte ve bugün öğlen de gitti evine Kağancım; annesi ve kardeşiyle. Bu sefer Defnecim de gelmişti sabah, onu da görebildim bu hafta şükür yine... :) 

Annem ablamlarda yeğenlerime bakmaya devam ediyor bu sıra da, haftaiçi gündüzleri çoğunlukla orada. Şükür ki bu rutinimiz iyi gidiyor ve bana iyi gelmeye de devam ediyor. Defnemizi buraya alıştıramadık, uyuyamıyor gelince buraya hala. O yüzden annem çoğunlukla gündüzleri onların evinde ama ara sıra buraya uğratıyoruz fırsattan istifade de işte. Ya tutarsa gibi bir durum söz konusu, bir günü bir gününe uymuyor; bebek işte demeyi de iyi biliyoruz artık, Kağanımda acemiliğimiz çıkmış sanki! (: Bugünlerimize şükür, dünkü dertlerimize "vay, nasıl atlattık" diye bakabiliyoruz... 

Bugün çok erken uyandım-uyandık, Kağanım ve Defnem burada olacaklar öğlene dek diye. Ama çocuklar için katlanılıyormuş, bir kez daha anladım... Onların enerjisi yetiyormuş meğer, biraz mayışmış haldeyim ama iyiyim uykusuz kalmış olmama rağmen yine. Bugün tüm haftayı da düşününce, şükrediyorum bol bol yine; iyi ki yeğenlerim var, sevdiklerim sağlıklı, ufak tefek sıkıntıları olsa da hayatımızın içindeler diye. İyiyi görmeye, pozitif kalmaya devam işte; hafta ne kadar zorlu geçti gibi gelse de, geçti işte diyebiliyorum... 


Can Aydoğmuş'u düşündüm tüm hafta, geçen hafta Pazar akşamı üçüncü kez katıldığım canlı yayınında yaptırdığı o enerji içerikli önerileri ve paylaşımları daha da güç verdi yine. "Düşle, İnan, Yaşa" adlı kitabını almış ve başladım diye gündüz okumak üzere yanımda bulundurmaya devam ediyordum ki, daha dün esaslı okumaya başladım. Önsözden öteye okumak üzere devam ediyorum şimdi... Sizi Can Aydoğmuş'un hesabına da yönlendirmek istiyorum, buradan... 

Çünkü sadece o söylüyor diye değil, olumluya ve çabaya doğru yönelen girişimlerin iyiliğine ve güzelliğine ben de inanıyorum onun gibi. Bu durumun bir mucizesi var; duanın, inancın, enerjiyi bilmenin ve onun farkında olarak hareket etmenin. Gücün, gerçek ve özdeki gücün farkına vararak yaşamanın büyük bir etkisi var hayatımıza... Allaha inancınızı kuvvetlendirmek ve esas kıymetli olanları algılayabilmek için, farkında olmak gerek bence. Ben buna inanıyorum işte... :))



Son olarak, bugüne şükürlerle, rabbimize şükürlerle bitirmek istiyorum, 2020'deki ilk "İnternet Günlüğüm" başlıklı yazımı... Allahım bizi sarssın, işaretler göndersin ama yolundan hiç şaşırtmasın dilerim. İçimden geldiği gibi, duygusal yazdım bu "internet günlüğüm"de! Yine durdurmadım kendimi tamam da, bu seferki de pek bir duygusal kaçtı sanki! Neyse... =)

Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...