Antalya'ya geleli 2 hafta oldu. 23'ünden yana buradayız. Gerek evdeyiz, gerek misafirlikte... Telaş asıl bundan sonra başlıyor işte. Dayımın düğününe tamı tamına 7 gün kaldı. Ve beni de heyecan sardı, kıyafetler yakışacak mı yakışmayacak mı?
Önceki yazdığım yazılarda da bahsetmiştim, annemle kısa sürede istediğimiz gibi bir kıyafet bulamayacağımız için diktirme kararı aldık diye. Dikimde hala kıyafetlerimiz. Gemlik'ten gelen akrabalarımız getirecekler yanlarında, düğünden 2 gün önce...
Elbiselerin kötü olacağına değil şüphem. Dikecek olana güvenim sonsuz, provalar vs herşey yapıldı. İçime sinecek cinsten kıyafetlerim... Benim derdim aslında çok sorun etmediğim ama böyle konulara gelince azıcık sorun olabilen kilolarım. Çok aşırı kilom yok aslında, ama Sındırgı'da geçirdiğim atak sonucu hareketsizliğim dolayısıyla aldığım kilolar var işte. Ama Sındırgı'dan bu yana daha iyi olduğumu da söylemeliyim yeniden...
Günlerimiz gerek evde oturarak, gerek son hazırlıkları yaparak, gerek misafirliğe giderek ve misafir ağırlayarak geçiyor... Bugün de bir akrabaya daha misafiriz. Günlerim çoğunlukla bilgisayar başında, kitap okumakla, egzersizlerime dikkat etmeye uğraşmak ile geçiyor. Günlük yüzüstü dinlenmeye, solunumuma önem vermeye ve bulduğum keyif fırsatlarını değerlendirmeye uğraşıyorum...
Bugünde o keyiflerden birine imzamı attım, dedemle kuşak çatışmalarına çoğunlukla dedem evde olmadığında mola veriyoruz. O molaları değerlendiriyorum bende. Şarkı dinleyip söylüyorum felan. Ya da kumandaya direk benim elimin altında oluyor... :)
Bu resim bugün annemle dedemin pazara çıktıkları esnada çekildi. Bir yandan televizyondan powerturk'ü açtım, bir yandan da soda ve beyaz leblebi keyfi yaptım... Bu resimdeki beyaz leblebi, Antalya'ya gelirken Kütahya otogardan aldığımız Tavşanlı leblesinin yerini tutamadı ama. :) Tavşanlı leblebisi favorim artık. Taptaze ve nefis tadı ile tavsiyemdir. Otobüs ile geleceklere söylesem de gelirken oradan leblebi mi alsalar diyorum? İyi fikir, babama söyleyeyim ben bunu en iyisi... :)
Bilgisayar'ımın yan tarafında da kitabım ve "Yanında olmazsa eksik kalır" mp3'üm... Kitap Canan Tan'ın İz kitabı... Bu kitap arasında 2 kitap okudum. İlk defa bir Canan Tan kitabı sürüklemedi beni, ortasında sürükleyiciliğini kaybetti biraz. Elimde de kitap kalmadı. O yüzden biraz da ben okumuyorum bu aralar. Yakındır bitmesi...Ama dediğim gibi sürükleyemedi beni diğer kitapları gibi, üzüldüm. Kitap almam gerek...
İşte böyle geçiyor günler Antalya'da... Keyifli sakin ve mutlu günler diliyorum hepimize... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)