5 Aralık 2020 Cumartesi

Gece Kuşu'ndan Notlar #9 - Aralık 2020


Çok hızlı bir ay başladı bu hafta, Kasım bitti Aralık geldi. Hıphızlı geçecekmiş gibi sanki, şimdiden Cuma gününe bile girdik... Yazmak isteyip yazıyla başlatamadığım bir hafta oldu ama elimdeki işlerde ilerleyeyim, soluğu diğer yazılarımla da burada alacağım inşallah... :))

Aralık ayına da örgülerle devam ediyorum; elimde iki sipariş vardı, bu hafta üç oldu. Üstteki ipler şimdiki iki siparişim için kullandığım iplerim; Nako Vega serisinden siyah ip (217) ile erkek atkısı örüyorum, Alize Extra serisinin siyahıyla (60) da bere boyunluk.. 

Örgü hem meşguliyet hem de teslimiyet olmaya devam ediyor yani. O içimdeki üretme aşkını bir yerde yeşertmek, büyük haz veriyor hala... Ben onu sevdikçe o da beni mutlu etmeyi artırıyor gittikçe. İyi ki...

Diyorlar ki, bir uğraş edinin ve o uğraş içerisinde kendinizi sürekli bir üst seviyeye taşımaya çalışın. Yaşamanın tadını ve hayata dair bilmeden beklediğiniz hazları o zaman alacaksınız.. Benimki de o misal.

Bu hafta örgü ile başladım devam ettim işte. Bir atkı, bir de bere boyunluğu bitirmek üzereyim. Aralık yeniden karantina ile devam edecek malum, haftasonu full karantina altında iken önce örgülerimi sonra da yarım kitaplarımdan birini bitirmeyi düşlüyorum doğrusu.. :) 

Peki sizin karantina planınız hazır mı? Yorumlara buyurun lütfen...


Aralık iki film ile başladı benim için; ilk "Super 30 (2019) ile başladım izleme listemdekileri temizlemeye, hemen ardından da "Hichiki (Hıçkırık)" yi izledim  ve ikisinin de öğretmen filmi olduğunu öğrenince şaşırdım..

Super 30, çok sevdiğim Hrithik Roshanın vizyondaki son filmi sanırım. Ben listeme 2020 başında bu sebeple kaydetmiştim. İzledim ve o kadar beğendim ki. Tek şikayetim başlangıçta Altyazı çevirisinin çok kötü oluşu idi. Konusunu azıcık sevmesem, anında kapatabileceğim durumda idim. 

Bollywood filmlerinin toplumsal sıkıntılara, mesaj ve motivasyon içerikli filmlerine tutkunum resmen. Böyle filmleri Hollywood'da hint filmleri kadar derin işlenmiş bulamıyoruz, festival filmlerinde ise hayli durgun ve sanat filmi oldukları için birçoğu zoraki bir abartılık içerisinde geliyor bana çoğunlukla... 


Super 30, gerçek bir öncünün öğretici hikâyesine dayanıyor... Maddi durumu el vermediği ve kendi ülkesinden eğitim desteği alamadığı için kazandığı okula okumaya gidemeyecek durumda olan gencimizin, parası olana en iyi eğitimin verildiği düzene bir başkaldırısını izliyoruz. Yoksul 30 öğrenciye ücretsiz eğitim veriyor öncümüz. Hrithik Roshan, oynadığı karakterin yine hakkını öyle güzel veriyor ki... :))

"Anand Sir hep dedi ki; her seferinde otuz dahi- dahiler yaratmak, her seferinde binlerce insan hayatını değiştiriyordu. Çünkü bir çocuk çalıştığında bütün aile bir şans kazanır, her şey değişir ve takip eden her nesil daha da ileri gidebilir. Sonsuza dek." Super 30 (2019)

İyi bir vakit geçirmek ve gerçek hayattan bir mücadelenin hikayesini öğrenmek isterseniz, ister tek ister ailecek veya sevdiğiniz arkadaşınızla izlenebilir... (: Hikayeyi izlemek isteyenler olur diye anlatmak istemiyorum ama film boyunca, "keşke bizim eğitim sistemimiz böyle olsa, öğrenirken gerçekle bağdaştırarak ve hayatın içinde çözümlesek kafamızdaki soruları." dedim. Öyle kıskançlık verici güzel işlenmiş bir filmdi. Bir tek iyi öğretmen binlercesinin iyi şansıdır bence. İyiler hatırlanır, kötüler de hep kötü anılır zira. Allahım öğretmenlerin de iyisiyle karşılaştırsın, öğrenciye kıymet veren öğretmen karşılığını da iyi alırsa gelecek kurtulur... 

***


Sene sonu geliyor ve tüm senenin uygulama istatistikleri de gelmeye başlıyor bu arada. Bu sene en çok kullandığım iki uygulama Duolingo ve YouTube oldu. Youtube'un istatistiklerine henüz denk gelmedim ama Duolingo'nun istatistiklerini çok sevdim. 


Sanırım tüm sene boyunca en akıllıca davranıp kullanma alışkanlığı edindiğim uygulama kendisi. 2021'de de kullanmaya devam etmeyi istiyor ve düşünüyorum. 

Ben 3 ay kadar öncesinde rutin olarak ve gün kullanmaya başladığım ilk zamanlarda, yeni bir şeyler öğrenirken yanlış yaptığımızda can gitme durumları yoktu. O kural son 1 aydır var. Elmasları bu can alma meselesinde de kullanabiliyoruz, girmeyi unuttuğumuz tek bir gün için seri dondurma hakkımızı aktif tutmak için de.. 

Sayesinde birçok yeni kelime ve birçok da cümle kurma becerisi kazandım. Kendinize yatırım yapabileceğiniz bir uygulama kullanmak istiyorsanız, Duolingo tam da böyle bir uygulama ve ücretsiz... Tavsiye ediyorum. :))

Ben sadece 3,5 ayda, 1266 kelime öğrenmiş ve 590 dakika geçirmişim Duolingo'da. Helali hoş olsun ama bir önceki 69 günlük giriş serimi, haftasonu kurtarma kaldırılınca ve ben de bunu unutunca maalesef gün saymada başa döndüm. Şimdi yeniden 31. Gündeyim ama bir önceki bitmemiş olsaydı 100. Günüm olacaktı. Neyse, yine ulaşacağım o 100e... :))


*** Türk Dizilerine Sardım...


Bu ara bol bol Türk dizisi izliyorum, örgü örerken en güzeli ve en dikkatimi iki işe de verebildiğim işim böyle oluyor... Malum dümdüz örmedikçe altyazılı dizi veya filmi de takip etmesi hayli zor.

Bu hafta Doğduğun Ev Kaderindir'i sezon başladı başlayalı ilk defa gününde Tv'de de seytedebildim. Çünlü örgü örerken güncel bölüme yetişmek üzere geri kaldığım bölümleri de daha üst üste günlerce izlemiş bulundum. :) Şansıma da Tv'de ilk defa izlediğim bölüm sonunda kadın cinayeti ile sonlandı. Epey üzüldüm Müjgan'ın hayatının böyle son bulmasına da... :/ Tüm kadın cinayetine kurban giden canlarımızın toprakları bol olsun inşallah...

Sonra Kırmızı Oda'nın bölümlerinde de nihayet güncele yetişebilir hale geldim, önümüzdeki haftaya da onu gününde izleyebiliriz sanırım.. :) Beni hem hüzünlendiren hem de çözüme kavuşturduğu sıkıntılı insanların mutlulukları dolaysıyla epey mutlu eden bir yapım kendisi.. 

Üstteki kolajdaki sarılma fotoğraflarını da biten günün akşamında (04.12.2020] çektim, Hercai'nin yeni bölümünü izlerken... Konumuz babalar ve evlatları idi bu hafta, her ne kadar son iki üç haftadır resmen yeşilçama bağladıysa da sanki özlemişiz hissimle hiç yabancı hissetmediğimi gördüm. :)

Son bölümde iki evlat da öz babalarını kabullendi ve sımsıkı sarıldılar babalarına, içim eridi resmen! :) Keşke olabildiğince mutlu sonlar olabilse hayatımızda da.. Ben hep "bazen biraz da biz zorluyoruz şansımızı" diyorum ama hayat da zorluyor ve nice örnek var karmaşık; kabul ediyorum... :)

Çok garip işte, bu hafta çok şeye duygulandım yine dizilerimizde; Kırmızı Oda'da Alya'nın iyileşiyor ve beklediği sevgiyi görmeye başlıyor olduğuna, Doğduğun Ev Kaderindir'de Müjganın hep yaşayamadığı o hayatının bezginliğine ve en son da Hercai'deki kavuşmalara ve yıllardır duası edilen özlemlerin iyi haberlerle sönmesine. =) 

İhtiyacım var ki izliyor ve duygulandıkça mutlu oluyorum. Şu dönemde her birimiz mutu gidişatlar görmeye, birbirine uzakların yakınlaştığı ve özlem gidmrye uğraştığı yapımlara aç ve açığız. O açıklığı görüyor kabul ediyor ve teselli etmeye uğraşıyorum.

Şimdi her birimiz hem virüsün bir an önce bitmesini bekliyoruz hem aşı konusunda endişelerimizi dile getirmekten geri duramıyoruz ve kavuşma sahnelerinde de kendimizi arıyoruz... 

Sabredeceğiz ve bunlar da geçecek öyle değil mi? Benim bu mutlu gidişatı çok elle tutup bugüne çekesim var aslında. ;) 

Gece Kuşu'ndan Notlar 9'u da sevgi dolu kucaklaşmalar ile burada bitiriyor ve başka bir yazımda görüşmek üzere diyorum.
Sağlıcakla kalın, karantinamuz mutlu ve sağlıklı bitsin yine... (: Amin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...