21 Ocak 2016 Perşembe

Bu Vaziyetler, Bitse Bir An Önce


Finallere 2 gün, bir ders döneminin daha bitmesine ise 4 gün var. Ben ders çalışmalarım sırasında, artık eşlik arar oldum bu son haftamda yeğenim Kağanımın oyuncaklarıyla; çünkü insan bir süre sonra ister istemez yoruluyor. Bu Çılgın Hırsız kahramanı da Kağanımın oyuncaklarından. Bu arada filmini hiç izlemedim ama cidden karakterler çok sevimli duruyor. :) Bizde sadece iki tanesi var, bu da onlardan biri işte... :)


Yazmadığım süre zarfında, nihayet kitaplığım yerini yeniden buldu odamda. Annemlerle yine odalarımızı değişip, esas odama yeniden kavuştuktan sonra 2-3 aydır duruyorlardı kutuların içinde; kitaplarım ve kitaplık raflarım... Fırsat bulduk ve yerini açıp da sabitlettirdik nihayet yeniden. Kitaplarımı böyle görmeyi özlemişim, okuyamadığım kitaplarım da hala masamın üstünde duruyor şimdilik. Okudukça yerlerine yerleşecekler, ama kitaplık dolu birazı gitmeli bir yerlere bu sebeple. Neyse okuyabildiğim de pek söylenemiyor bu sıra, sınavlar bitsin de bir an önce; yine döneceğim kitaplarıma... 


Kitap okuyamadığım ama bol bol ders çalıştığım zamanlarda ses duyma çabası içinde, Tv karşısında neler neler görmüyordu ki gözlerim;


Epeydir takip etmek zorunda bırakıldığımız programlar altında ders çalıştım bir süredir; gündüzleri boş vakit geçirmek ve hiçbir şekilde programdakiler dışında bir şey düşündürmemek gibi bir etkisi vardı. Bir yandan ses oldu işte bana, sessiz ders çalışamıyorum malum. Ama ilişkiler döngüsü saçmalığı vardı resmen içinde bir de. 

"Kızlar neden bu kadar sert ve asabi ve kendini vazgeçemez kılıyor erkeklerden yana? , Erkekler neden bu kadar çok çabuk sözlerinden dönüyor ve kızlara her istediğini yaptırma çabasındalar?" 

Bunları anlamıyorken buldum resmen bir süredir kendimi... Senaryo diyorlar, olabilir de elbet ya; bizlere güzel bir örnek oluyor işte yine de bunlar, böyle şeyler yaparak sağlam bir ilişki kurulmaz diye... Asabi ve kavgacı bir tip olmamalı insan, haklı iken haksız duruma düşmekten başka bir şey edemeyiz kendimize o zaman. Bir de erkeklere bağımlı kılmamak gerek kendimizi, bu haldeki kadınlarımızı gördükçe çok üzüldüm ve çok kızdım doğrusu...

İnsanlar, insan olamayan yanlarımız ve yargılama telaşımız...

Ben hayatım boyunca yargılandım, küçüklüğümden bu yana. Hasta halimle nasıl gülebiliyorum ki, diye yargılandım önce. Sonra çok ağladığım bir dönem olmuştu, neden çok ağlıyorsun ki oldu... İnsanlar yargılıyor her çerçevede, buna hem alıştım hem de bir türlü alışamadım...

Ne yazarsam ne paylaşırsam: bazen duyarak bazen de duyurulmadan eleştiriliyorumdur belki, diye düşünmeden edemiyorum da elbet... Açıkçası artık eskisi kadar da umurumda olmuyor ve bunu kendi olgunluğum olarak görüyorum artık. Ama bu aralar gördüğüm bazı durumlar hiç hoşuma gitmiyor yine; ülkece yargılıyoruz, yargılanıyoruz ve dönüp kendimize baktığımız süre ise bana kalırsa birkaç dakikayı geçmiyor olmalı. Diller hep asabi, hep kaba... Acılara ve yaşananlara saygı duyulduğu, değerlere anlam katıldığı yok...

Hep çevremize bakıyoruz, şu ekrandan izlediğimiz veya okuduğumuz hayatların iç yüzünü bile düşünmeden insanlara ne yapmasını gerektiğini söyleme hakkını kendinde görenler; acaba içinizde ne fırtınalar kopuyorken, o ekran karşısından kendiniz yerine birilerini düzeltme çabasına giriyorsunuz? Bari birilerine doğru olduğunu düşündüğünüz yolu yazıya dökerek anlatırken; nefret dilini değil, tatlı dilinizi kullanın lütfen. Ülkeyi değiştirmek, birbirimizi anlamaya ve sevgi çerçevesinde kucaklamaya başlamak ile mümkün olabilir bence...

Bu kadar konuşuyorum ama kendimden başlayarak yazıya döktüm bunları, yorum yaptığım yerler az. Olabildiğince kibar ve infaz yok. Yargılamak da eleştirmek de benim ve bizim haddimiz değil çünkü, ben yapsam yapsam fikrimi sunabilirim... Allahım bu fikirlerden aykırı düşürmesin dilerim beni ve benim gibi düşünenleri...

Ve Dersler, Ders Çalışırken Haklarında Düşündüklerim...

Her öğrencinin kafasında şekilleniyor olsa gerek, öğreniyoruz ve öğrenmek elbette güzel. Ama o kadar çok hazırlık ve sınav hazırlıklarının üst üste yüklenmesi ve sınavlar sonrasında da unutulmaya yüz tutması, alışkanlığa dönüşüyor zamanla. Bir şeyler değişmeli dense de değiştirilememesi de yapacak bir durum bırakmıyor biz öğrencilere. Yorucu bir düzen bu, her sene aynı şekilde bilgilerle bezenmek ama tam manasıyla birçoğunu akılda tutabilecekken birçoğunun da silineceği fikrine alışmış olmak; Türkiye'de geldiğimiz ve bulunduğumuz nokta...

Bunları her sene düşünüyorum. Öğrenmek hoşuma giderken sınav zamanlarına kadar beynime yüklediğim bilgilerimi, zaman daraldıkça çalışmamı hızlandırarak ezbere dönüştürmem gerekiyor. Eğlence ile öğrendiklerim yeterli biçimde kalıyor mu bilemiyorum bu çerçevede daha sonrasında. Şimdi bir nebze evde okuduğum için daha kalıcı bilgilerim de olmuyor değil, Örgün öğretimde öğretmenlerim sayesinde biriktirdiklerim de elbet daha çok, gerek mesleki gerekse de hayat anlamında. Ama o sınav stresinin duygusu her anlamda çok başka işte...

Ben şunu isterdim hayatımın her anında; öğrendiklerimin çoğu yanıma kalsın. Sınav geçmek ve kendimiz için de olsa başarmak; bir yere varabilme telaşı için değil, hep öğrenebilme telaşımızdan olsun ülkecek. Ama bunun sürekli bir yere varma telaşında olduğunu görüyor olmak kötü hissettiriyor; sınavlar uğruna, önce çocukluğumuz sonra da gençliğimizin çoğu zamanı yitip gidiyor. Geçen hafta duyduğum bir haber de bu cümleleri yazmama sebep oldu, bir çocuğun başaramama telaşının yarattığı üzücü durumun etkisinin iddiasını duyduktan sonra çok üzüldüm. Bu ilk de değil, iddia bile olsa inanmamak da zor değil o sebepten. Olmamalıyız ya böyle; bazı büyüklerimiz eğitim adına gelişimi başarabilmeli gençlerimiz ve hepimiz için...

Bitmesini istediğim vaziyetler bunlar işte; 

Bu sınav telaşım da bitsin bir an önce, yeniden okuma kitaplarıma ve yazılarıma döneyim istiyorum rahatça. Hep beraber rahata erelim bu konuda bir an önce inşallah.

Yargılama telaşlarımız bitsin, başkalarının acısı veya derdi üzerine dert eklemeler bitsin. Severek takip ettiğim insanların veya herhangi birimizin dış etkenlerin yargılamaları altında, beyin fırtınalarıyla üzerimize saldıkları kötü enerjiler bitsin gitsin. 

Olması gerekenlerden tamamen uzak, kadın'ı da erkek'i de kötülemek üzerine bulunan ilişkiler üzerine programlar da bitsin. Kıskançlıklar, kısıtlamalar ve saygı çerçevesinden uzak ilişkileri izlemeyelim artık. Kendimizi geliştirmek üzerine bilgiler verilsin, uzmanlarımız çıksın göz önüne. İlişkilerde saygıyı anlatsınlar, tüm Türkiye'ye huzur yayıldıkça yayılsın inşallah... 

Nihayet bir yazımda daha görüştük, yeniden görüşebilmek dileğimle ve sevgilerimle... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...