13 Mart 2019 Çarşamba

Okudum - İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır



3 hafta önce, bir pazar günü ziyaretimize Belediye başkan adayımız Uğur bey ve Zeynep hanımla beraber Reyhan ablam gelmişti bize, yani yazısını yazmıştım "Pazar Yazısı#56 - Uğurlu Pazarlar" diye... İşte o geldiklerinde Reyhan ablam bana bu kitabı getirmişti, beğeneceğimi umarak... Geçen hafta haftabaşında senelik ek tedavi kapsamında fizik tedavi almak üzere gittiğim Yalova Aktif Fizik hastanesinde başlamıştım, bu haftabaşı da orada bitirdim... :) Açıkçası söyleyeyim, çok beğendim ve böyle bir kitap okuduğum için mutlu oldum!

Alişan Kapaklıkaya ile ilk tanışma kitabımız oluyor bu kitap ve sanırım içten içe benim de içimdeki uyuyan güzeli uyandırdı! Teşekkür ederim bu yönde, Reyhan ablama ve de Alişan Kapaklıkaya beye... Aslında kitap ağır bir kişisel gelişim kitabı değil, ben öyle olur diye düşünmüştüm nedense. Alişan Kapaklıkaya'nın, kendi hayat hikayesiyle başlayıp deneyimlediği gelişim hikayelerine yer verdiği bir kitap. Ama gel gelelim, anlatış stilinde bir naiflik var ciddi anlamda. Onun anlattıklarından bağımsız olarak onun dediği gibi; "İçinizdeki Uyuyan Güzeli Uyandırmak ve harekete geçmek" istiyorsunuz... 


Kitabında yer verdiği sözlerden en hoşuma giden ilk söz şu oldu mesela; 

"Anladım ki, dünkü güneşle bugünkü çamaşırlar kurutulmuyor." (Sayfa 66)


Ben bu sözün bana çağrıştırdığını anlatayım size; geçmişteki hallerime "hala ama hala" bakarak, şu günümde o kadar çok şeyi erteliyorum ki... Haklı Alişan bey dedim, bazen zamanı gelir ya hani; sizi itecek olan birine ihtiyacınız olmasa da, bir söz size yeter o anlarda. Benim için böyle bir şey oldu. Ertelediğim ve denemekten üşendiğim ama aslında tüm koşulların eskisi gibi tam olmasını beklediğimi fark ettim. Bunun hata olduğunu farkettim. Belki benim hissettiğimle, üstteki sözün hiçbir alakası yok ama ben bunu fark ettim ve harekete geçme kararı aldım.

Şimdi de uyguluyorum, çalışmak için ortam oluşmasını bekliyordum; hala! Ama aslında bir yerden başlayabilirim dememe sebep şu üç haftadır epeyce bunalmış olmamdı ki; "Tamam, beklemek yok. Eskisi gibi olamayacak ama böyle de olur. Olmazsa da en azından denedim derim!" dedim. Dün İşkur'a kayıt oldum, bugün diğer iş bulma sitelerinde de üyeliğimi aktifleştirdim... Şimdi biraz beklemek gerekse de yine, icraat halindeyim. Neyse bahsederiz yine, diye düşünüyorum... (Heyecanlıyım 3-4 gündür. Yazacağım ama bir tek buna dair de olsa...)


Bir diğer güzel öğreti ve önerisi şöyle;

Ne istiyorsan, o zaten sende varmış gibi davran. (Sayfa 183)


Geçmişi de geleceği de bırak da, bir an önce içindekini uyandır ve harekete geç! diyor yani Alişan Kapaklıkaya... İstediğim o kadar çok şey var ve benim de deneyimlediğim bir şey ki bu, "Neye yok dersen, yoklar çoğalıyor." Sanki yok kelimesi bir karadelik ve o karadeliğe odaklandıkça, içinde hissettiğin diğer iyi düşünceleri de o deliğe yolluyor gibi oluyorsun. Varsın sende olmasını istediğin olmasın, o zaten sende var olunca nasıl olacak diye düşün de davran! O olumlu tavır seni nasıl değiştirecek güzelleştirecek gör... Bana bunu hissettirdi ve "1-2 aydır ne kadar az deneyimliyorsun bunu Didem!" dedirttirdi. 



Bir insan hedefini belirleyip yüreğinin gücüyle ona doğru yürürken karşısına çıkabilecek engel var mı? Çıksa bile o insanın karşısında durup onu engelleyebilir mi sence? (Sayfa 231)

Diyor bir de Alişan Kapaklıkaya... Sizce?


Bu konuya da şöyle bakıyorum; hedeflere odaklı yürürken engeller boştur diye düşünsem bile, bazen de engellere rağmen gücümü  içten dışa yöneltemiyorum. Hedef belirli de olsa, karşıma çıkabilecek engellere beni inandıranlar oluyor. Ötesi yok, değişmez ve değiştiremem. Biri bize odaklanmamız gerekenin bunlar olmadığını söylemek durumunda oluyor. Aslında içimizde uyuyan güzelden çok, olumsuz tavır ve davranışların sahiplerinin saldığı yetenekli kötü büyücüler var gibi hissediyorum ben de. Özellikle şu son senelerde, olumsuzluklarla doldurmaya hevesli çok sesler var ülkemizde. Evet, bizi engellememeliler ama yine de onların daha az seslerini duyabilmemiz için; bize bu teknikleri ve de tam tersi olumlu görüşleri sunanların sesinin yükselmesi gerektiğini düşünüyorum. Büyüğünden küçüğüne, olumlu söylemlerin konuşulduğu günler daha çok bizlerle olsun diliyorum...


Velhasıl, son sözlerinden birinde de şöyle diyor Alişan Kapaklıkaya;

Kendisini kurtarıcı sanan devlerin çıkardığı gürültüyü duymak istemiyorum artık.
Uyuyan güzeli uyandırmayı iddia edip onun uykusunu sürdürmekten başka bir işe yaramayan reçeteleri istemiyorum artık. (Sayfa 255)

İşte tam da benim dediğim de bu... İçimizdeki uyuyan güzelleri uyandırdığımız günlerin devamında, hedeflere ve hayalini kurduğumuz mutluluk dolu anlara ulaşmak üzere hepimizin birbirimize ihtiyacı var. Boş laf söyleyen devlerin seslerini susturup, kendi isteklerimizi gerçekleştirebilmek üzere kendimizi duymaya davet ediyorum birbirimizi. Uyanmaya, oyalanmamaya ve harekete geçmeye... :)

Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...