Bu yazı Sürpriz içermektedir; duyurulur... :) Sevgilerimle, başlıyorum o zaman. (:
3 aydır; nasıl hissederim, nasıl olur diye merak ediyordum ama bu kadar yakın zamanda ve bu kadar başarılı şekilde gerçekleştirebileceğimi hiç düşünmemiştim. İnsan kendine güveniyormuş da, gel gelelim iş icraata gelince istemsiz bir korku da ortaya çıkabiliyormuş... Dün bende de korku durumu ortaya çıktı yine; Örümcek'e alınacağımı tahmin etmemiştim yine, bayram öncesi kuvvetlenme yapmak için ağırlık çalışırız sanıyordum, Uzay terapide beraber çalıştığımız Galip ile...
Gelgelelim önce gerdirmelerimi sonra da Örümcek sistemine bağlayabilmek için kıyafeti hazırlamaya başladığında anladım ve "Bugün örümcek'te zıplayacağız yine, süper!" dedim içimden. Başlangıçta sisteme bağladı; zıpladım, yuvarlak daire aletin üzerinde belden aşağımı döndürdüm, otur kalk yaptım. Derken beni yürüme bandına alacağını söyleyince birden şok oldum; içimde ya yapamazsam hissi vardı, delicesine korku dolu idim. Galip'e "Bugün olmasın ya hazır değilim bak, korkuyorum." desem de başta utana sıkıla, kaçışım yoktu ve yürüme bandına çıktım sonunda... :)
Dün seans sırasında yürüyüş bandına çıkıp yapabileceğime inanana dek herşey daha korku senaryoları ile doluydu önce. Bir an kendimi yeniden kendime inandırmam gerektiğini hatırlattım da, öyle gerçekleşti korkumun tesir etmeden geçip gitmesi. Buna esas olarak Galip'in ısrar ve güven vermesiyle gerçekleştiğini de unutmadan söylemem gerek... Şimdi korkuyor olmama bende anlam veremiyorum ama o yapamayacak olma ihtimalinin verdiği o garip korku ile "Herşey güzel giderken, ya moralimi bozacak bir şey yaparsam." gibi saçma sapan ama hala haklı da gelen bir güvensizlik oluştuğunu biliyorum kendine. Yanındakine güveniyorsan, o korkuyu kenara atıp denemeye çalışmalıymışsın meğer. Bir kez daha son anda bunu hatırlatıp kendime, denedim bende işte. Galip'in sayesinde...
Size o güzel an'ı şöyle anlatabilirim: Yürüme bandına çıktım, ilk adımlarımı yeniden attım ya; işte o an yürümenin ötesinde hissettirdi beni... Sanki hiç yürüme kabiliyetimi, tek başıma ayakta durma kabiliyetimi yitirmemişim de; bir bakıma büyüten benmişim gibi. Kaslarımı örümcek'e bağlı halde o kapasitede kullanırken böyle düşünmem normal tabii... İyi olduğumu, durumumun iyiye gittiğini bilsem de; yine de bu kadarını yapabileceğimi bile beklemiyordum. Beni yeniden keşfediyoruz sanki... Geliştirmeye uğraştıkça kaslarımı ve de minik dediğim adımlarımı büyütmüş olarak şu günlere gelmişken, şöyle hissediyorum kendimi;
"Haritası fizyoterapistlerime bırakılmışçasına, gidiş yönlerini onların bildiği; ve sevdiklerimin destekleriyle kendime inandığım gibi inandıklarını bilerek, gidiş yolunu seçmeye devam edip, sırları araladıkça hazineye yaklaştığımızı hissettiğimiz bir define yolu varmış gibi içimde."
=)
Kendime güvenebilmek, kendimde yeniden bu güzellikleri keşfedebilmek çok güzel bir duygu. Henüz 2005'te olduğum Kas Uzatma Ameliyatından bahsetmedim bloğumda ama; "kendimi şu an o ameliyat gibi bir başka ameliyata 5 sene önce girmişim de, tedavisi daha uzun süreceğini bilememişim ve olanlarla geliştirmişim kas durumumu" diye inanırken buluyorum bu güzel sonuçlarımıza dair...
Karmaşık düşüncelerim esas olarak dündü aslında; birkaç haftadır öyle karmaşık hislerime tercüman olmaya gayret ediyordum ki, dünkü bu durum da tuz biber oldu... Dün tedaviden çıktığımda hem yorgun, hem bitkin hem de tam hissediyordum; başarabilmiş, günü tam anlamıyla dolu dolu geçirmiş ve de kendine gelmeye hazır... Ama eve geldim; bu karmaşık hislerin de verdiği eski kötü anların geride bırakılmışlığı ile çok şey hissetmenin ama aynı zamanda da bunları düşünüp kendi kendime, ne nazar değdirmenin ne de hafife almanın aleminin olmadığını düşünürken, karmaşık duygularda hüngür hüngür ağlamak istedim.
Dün eve geldiğimizde bırakın ağlamayı, konuşmaya halim yoktu; bu yorgun hissetme hali 5 saat boyunca sürdü üstelik... Yorgunluğumun bir kısmı güzel duyguların birleşiminden ve de kendimle gurur duyuyor olmamın verdiği mutlu hüzünden ötürü, bir kısmı da uzun zaman sonra bedenimi tamamen vererek ve nefesimi yetiştiremeyerek hareket etmediğimden ötürü idi...
Şimdi tekrar; Galip iyi ki ısrar etmiş diyorum ve bir dahaki yeni bir girişime dek korkmamaya çalışacağıma kendi kendime söz veriyorum. Zira yürüme bandına alırlarsa da "korkmam artık" demiştim bir öncesi örümcek'e alınma gelişmemi gördüğümüzden sonrasında. Ama son anda kendimi o yürüme bandıyla bir türlü yüzleşemeyecekmişim gibi hissederken buldum dün... :)
Galip'i de, Yasemin'i de, Uzay Terapi ve Fizik Tedavilerimi de seviyorum; bana can-kan ve enerji olan her bir ailemin bireyleri ve dostlarımı seviyor ve yanlarımda oldukları için büyük teşekkür borçlu olduğumun mutluluğunu yaşıyorum yine...
O aletin üzerinde ilk adımları attığımda, birkaç dakika bile yapabileceğimi düşünmezken yürüdüğümü hissetmek müthişti (Maşallah bana). :) 2,5 dakikadan sonra nefesimin kesilmesine rağmen, Galip'in bana ısrarları ve beni dinlemez tavırları ile 5 dakikaya kadar zorladık. Dün ders boyunca o sınırlarımı zorladığımız zamanlarda, ilk yorulan nefesim ve kalbim, sonra da dizlerim oldu. İlk 5 dakika sonrasında nefesimi toparlamam da normal olarak kolay olmadı. Tabi ondan sonraki 7,5 dakika denemesi de gerçekleşemedi; önce 2,5 dakika, sonra da 1,5 dakika dayanabildim. Bu da demek oluyor ki, ilk denememizde toplamda 9 dakika yürüyebildim. Biliyorum ki; kondisyonum zaten yoktu ve ben bu kadarını bile beklemezken, bu durum çok ama çok iyi benim ve bizim gözümüzde. Kondisyonumu geliştirdikçe bu durumların daha da düzeldiğini göreceğimize inanıyorum...
Şimdi üzüldüğüm tek bir nokta var, araya 10 gün kadar bayram tatilinin girecek olması. Ama bir yandan da sevindiğim bir nokta var ki, bu bayramda Antalya'daki sevdiklerimle bu güzel gelişmeyi de yüz yüze konuşabilecek ve beraber sevinebileceğiz. Bayram'da kısmetse Antalya'dayız; babamsız ve ablamlarsız; annem ve ben, Mustafa Dayım-Yurdagül yengem ve Gizoşum ile onların arabayla Antalya'ya gidiyoruz bayram için... Bu güzel gelişmeyi gönül isterdi ki ablamlar ile babam da yanımızda olarak hep beraber bayramla taçlandırsaydık; ama babam burada bayram sonrasında hemen çalışmaya başlayacak yine ve biz belki de birkaç gün gecikmeli döneceğiz evimize. Ama döndüğümüzde babamlarla kutlayacağımız birçok gündemle beraber kutlayacağız inşallah, Eylül ayında bu güzel gelişmeyi yine...
Yeğenimin ve tüm sevdiklerinin yanında yürüyeceğim günleri de göreceğim umarım...Sevdiklerime dün akşam ve bugün gösterdiğim, uzaktaki sevdiklerime de internet aracılığıyla gönderdiğim bu resimlerimin ardından; "Çok sevindirdin beni.", "Çok mutlu oldum yine.", "İnşallah olacak, yürüyeceksin hissediyorum.", "Seni ayakta göreceğimiz günler de yakın.", gibi mesajlar ve sözlerle geri dönüşler almak bana güç vermeye devam ediyor. Üstteki korkularımı ve mutlulukla kendime inancımı bu sebeple bırakmadan sürdürebileceğime, seviye seviye atlatıp bölüm canavarını da alt edeceğime inancım büyük. :) Bunları ve bu yazıyı buraya yazabiliyor olmak de, tamamlanıyor hissetmenin tam karşılığı işte... Yıllar Geçerken adlı bu blog, benim bu hayattaki en güzel bulduğum başarılarımdan bir diğeri, işim ve hayatım artık... İyi ki açmışım bloğu, iyi ki yazmaya başlamışım; Mayıs 2012'de...
Nazar değmesin, korkularım baş göstermesin... Sevgilerimle, kendimize inanmaya devam edeceğimiz günlerle dolu bir ömür diliyorum hepimize... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)