En sevdiğim ay olan Temmuz'u da geride bıraktık bu sene yine ve Ağustos'a kavuştuk... Bitmesini istemediğim aylar da hızlı hızlı akıp giderken, vaktimi dolu dolu yazarak değilse de; kitap okuyarak ve film izleyerek geçirebildim. Çok değil, geçen ay'a göre bir kitap fazla okudum, birçok film az izledim.
Temmuz 2017'de, 3 Kitap Okudum;
Öncelikle Öksüzler Treni'ni bitirdim, Haziran sonunda başladığım üzere. Dolu dolu dram ve öğreti içerikli bir kitaptı. Evlat edinmenin önemine ve sahiplenilen çocukların hayatına nasıl müdahale edilebilindiğini anlatan, dram içerikli Arkadya Yayınları'nın kitabıydı. Bu sene Mart ayında Bursa Kitap Fuarı'ndan aldığım kitaplardan biri idi. Sonuncusunu da bitireceğim diye bekliyordum ama henüz bitiremedim... :)
“Yani her şeyin bir sebebi olduğuna inanmak, en kötü deneyimlerden bile ufacık bir anlam çıkarmak, insanın doğasında olan bir şey mi?”
“Kesinlikle işe yarıyor.”
Öksüzler Treni -Christine Baker Kline Sayfa 344... (Arkadya Yayınları)
İyi bir aile çocuğunun – Elinde zavallı bir diplomadan başka övünülecek bir şeyi olmasa bile – yirmi beş yaşına dek toplumun sırtından geçinmesini mahalleli çok doğal karşılar. “Ah, bizim istasyon şefinin oğlu, avukat olacak, göreceksiniz!” diyerek bundan sevinç duyar; efendilerinin sağlıklarına kadeh kaldırıp şampanya içtiğini gördüklerinde, neşeyle coşan ve “yaşa, varol!” diye bağıran seçmenler gibi, yoksulluk üstüne kurulmuş mutluluktan sarhoş olur. Ama bir kulübede doğmak bahtsızlığına uğramış bir çocuğun öğrenme isteğiyle yanıp tutuşmasını ve bu çocuğun yazgısına başkaldırmasını mahalleli hiç de hoş karşılamaz:
“Hey ne oluyor!... Bu, neden böbürlenip duruyor böyle? Ne bildiğini sanıyor ki! Bunun da ötekilerden hiç farkı yok!” der.
Arkadaş- Panait İstrati kitabı Sayfa 11 (Mitra Yayınları)
Antalya'da okuduğum ikinci kitap, Temmuz ayında okuduğum 3. kitap ise; yine Mitra Yayınları'ndan bir kitap, Gun Finley'in Özgür Olma Cesareti adlı kitabı idi. Kişisel Gelişim kitabı tarzında öğreti dolu bir kitap olmasına rağmen, okuduğum en garip kişisel gelişim kitabı idi. Okudum ama anlayabildiğim çok az noktası oldu. Temmuz ayında okuduğum ilk iki kitap gibi güzel değil ama okuyana göre öğreti içeren bir kitaptı bence. Diğer iki kitabı tekrar okurum da, bu kitabı bir daha okur muyum bilemiyorum...
Aşk hiçbir zaman ölmez, o yalnızca biçim ve ifade değiştirir.
Bizim bizi incitmiş olan birine karşı olan kızgınlık ve hiddetimiz bizim sevmiş olduğumuzu ve onların sevmemiş olduğunu kanıtlamaz. Bizim kinimiz ve düşmanlığımız bizim gerçekte sevginin doğasını anlamamış olduğumuzu ortaya koymaktadır. Biz onun ne anlama geldiğini, neler içerdiğini,nelere gücünün yeteceğini anlamamışızdır. Böyle bir kayıptan dolayı ruhumuzda açılmış olan bir delik boş olarak kalmak zorundadır. Eğer onu olumsuz duygular ile doldurmaya çalışırsak, hiçbir zaman için sevginin tam bir yeni düzeninin doğumunun ne olduğunu bilemeyiz. Çünkü onun gelişimini sağlayacak hiçbir boşluk yoktur.
Özgür Olma Cesareti - Gun Finley, Sayfa 76 (Mitra Yayınları)
Temmuz ayında izlediğim filmler şöyleydi;
Vezir Parmağı
Saksı Olmanın Faydaları
Sihirbazlar Çetesi 1
Babalar Ve Kızları (Fathers And Daugthers)
14 Temmuz'da geldik değişik kadromuz ile Antalya'ya ve 5'inde döneceğiz evimize... Ablamın izni olmadığından, babam da yeni işe girdiğinden sebep izin alamayacağından; Eniştem birikmiş izinlerini aldı ve eniştem, Kağanım, annem ve ben geldik Antalya'ya. Gerek dedemin, gerek Meromun dedesi Hüseyin dedenin rahatsızlığı sebebiyle ve gerekse de deniz tedavimi alabilmem gerekliliğinden; yine Antalya'ya geldik. Nasıl olur, yapabilir miyiz eniştemle derken başlangıçta, eve dönüşümüze son bir gün kala şükür ki bu işin üstesinden gelebildik diyebiliyorum şimdi...
Bu yaz Antalya'da gezebildiğimiz çok az yer oldu ama en önemlisi denize girebilmemizdi zaten diye aldırmadık yine fazla. Yine dedemin evinden sabahın erken saatlerinde kalkıp denize gidişlerimiz ve de ara sıra gezmek için akşam üstü dışarı çıkışlarımız oldu. Bu yaz gittiğimiz deniz seferlerimizden resimlerle bahsedebildiğim yazım burada...
Bu sene de Merom ile kavuştuk-kavuşturulduk şükür. Hiç vakit geçiremeyebiliriz derken, az da olsa günlerimiz dolu dolu vakitlerimizi değerlendirebildik. 25. yaşımı kutlayabildiğimiz bir akşam geçirdik bir de yine Antalya'da, Merom bize eşlik etti o akşam da. O akşamın yazısı ise burada...
Mall Of Antalya'ya gidebildik bunlar haricinde bir tek. Gezebildiğimiz ilk yer orası oldu bu yaz. Epey büyük ama sakin bir yer gibi geldi. Havalimanı yakınında olmasından ötürü olsa gerek... Üst kolaj resimde şapkalı resmimi çekindiğimiz yer, Mall Of Antalya idi işte. Yine de bir Avm'nin o kadar büyük değil de, eğlenceli bir yer olmasını tercih ediyorum galiba. Aslında eğlenceli idi yine ama kitaplarım olduğu gerekçesi ile kitap mağazalarına girememek beni eksik hissettiriyor olmalı. Evimize dönünce birkaç kitap daha bitirip, birkaç tane de olsa yeni kitap almam gerek. Şarttır, şarttır yani... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)