20 Ekim 2019 Pazar

Pazar Yazısı #64 - Ekim Pikniği ve Üşümeme Mevzum


Uzun zamandan sonra yeniden pikniğe gitmemizin yanı sıra, bugün benim uzun zamandan sonra yeniden dışarı çıktığım bir pazar günüydü de aynı zamanda. Bir pazarı daha güzel geçirdik ve bitmedi ise de ben bu yazıyı yazarken bitme sancıları yaşamakta.. Bir pazar biterken 7 günlük bir zaman dilimi daha geçti gitti ömrümüzden diye düşünüyorum. O sebeple yazılarını yazmak hoşuma gidiyor, bunu da bugün farkettim mesela... :)


Babam geçen hafta pazar günü Ankara'daki bilardo turnuvasından dönmüştü, iki haftalık zaman diliminde burada değil Ankara'da idi yani... O zaman diliminde de, o geldi geleli de evde idim işte. Fırsat olmamıştı en nihayetinde... Ama dün, annem ablamlarla beraber Bursa'da işlerini halleder iken; Yurdagül yengem ve Mustafa dayım aramış ve bugünkü piknik planlarını söylemişler. Annem bizi aradı ve biz de babamla olur deyince, işte bu güzel gün ortaya çıkıverdi... :) İyi ki.

Uludağ Milli Parkı'nda piknik yaptık bugün beraber; Mustafa dayım ve yengem, komşuları ve biz... Uludağ'a çıkma sebebimiz sadece piknik yapmak da değildi, öyle büyük teşekkürüm var ki aileme bugün yine; geçen hafta haftasonu Ayşe teyzemler geldiğinde, konuşuyorlardı Uludağ'a bir gün de pikniğe gidelim diye. O zaman iki üç gün önce gördüğüm rüyadan bahsetmiştim, anneme ve yengeme "Bir gün oraya da pikniğe çıkalım yeniden ama kış pikniği olsun dayanabileceğim cinsten. Ben rüyamda karların içinde çok huzurlu ve de dayanıklı idim!" demiştim... 

Sevgili yengem, bu dediğimi unutmamış; teşekkür ederim ki böyle güzel bir birlikle bugün pikniğe çıktık beraber, havalar daha fazla soğumadan.. :)

En garip yanına geliyorum şimdi; başta gerçekten oldukça iyi olan az hava, biz piknik sırasında oturdukça soğumaya başladı. Ama buna rağmen ben tüm gün oldukça dayanıklı idim, o serinliğe rağmen ve annem, yengem ve Özlem abla o kadar üşürken! (: Aferin be bana, işte böyle yavaş yavaş gelişmeye devam edecekmişim meğer işte! Size pazar gününün ve son zamanlarda soğuyan havayla beraber farketti isem de, anlam veremediğim ama bugün ciddiyetine vardığım yeni gelişmemin netliğinden böyle haber vereyim istedim... O kadar az üşüdüm ki işte bugün, neredeyse hiç üşümedim diyebilirim önceki deneyimlere göre. Pikniğin sonuna doğru derinden hissettiğim ve beni rahatsız eden çok şey yoktu, biraz parmak uçlarım uyuşmuştu ve ayak bileklerim biraz da. Arabaya binince kaloriferi açtı babam, o buzlarım da kırıldı; eve gelene dek de açık havanın çarpmasıyla uyudum uyandım işte. Bence bu işi de başaracağız yine! :)

Ben çok üşüyen biriyim, ciddi anlamda az biraz soğukla bile "ilk ve son ataklarımdan beri" hiç barışık halde olamadığım değişmez bir gerçeğimdi yıllar yılı! Ama şimdi değişmeye başlayan bir durum haline geldi, çok ama çok şükür rabbime. Son birkaç senedir ben dahi tahammül edemiyordum bu üşüme durumlarına, "az biraz dayanılır olsa" diyordum. (Artık dayanabiliyor bünyem, diye de yazacakmış meğer ellerim! =))


Hava şansımıza çok iyiydi de, bu pazar pikniği epey iyi geçti. Zira Ağustos'ta iki piknik denememizde de yağmurlu hava ile karşılamıştık yine yengemlerle. Bugün yağmurla da, aşırı soğukla da karşılaşmadık ve Ekim ayında olmamıza rağmen işte... 

Saat 14.00 civarı piknik yapacağımız yere ulaştık, öncesinde Bakacak tepesine gittik ve oranın da yeni halini görmüş bulundum böyle. 2012'de ilk defa o Bakacak tepesine çıktığımda bir büfesi, çay ve mısırı yoktu oranın. Ama bugün taze haşlanmış mısırını pek sevdik oranın. Virajlı Uludağ yollarında altüst olmaya yüz tutmuş midemi, toparlayan şey oranın tatlı haşlanmış mısırı oldu neyse ki... Büfe fikrini ora için duyduğumda hiç beğenmemiştim ama gördüğümde hiç de fena olmadığını gördüm. Benim fikrimce orası ilk gördüğüm gibi büfesiz kalmalı idi neyse ki, ama ben anlatılanlardan cafeterya tarzı bir şey bekliyordum ve hiç öyle değilmiş neyse ki... Oranın tek özelliği olan o manzaraya dair odaklanmayı değiştirmesinler dilerim. :) 

Sonra piknik alanımıza geçtik, ikiden altıya dek o alanda idik. Kahvaltımızı evde yapıp gittiğimiz için, kahvaltı ve sonrasındaki mide indirme durumunu bekleme mevzumuz olmadı bu sefer. Çay keyfi ile başladık ateş yanana dek, çay keyfi ile de sonlandırdık sonra. Üst kolajda gördüğünüz kitabı çok okumama fırsat olmadı sohbetlerimizden. Diz battaniyem dizimde, sırtımda kendi ördüğüm hırkamla birçok yere gitmiş olsam da; bugünkü gibi üşüyememiş olduğumu göremediğim için, bugünün hala en büyük şaşkınlığıdır benim için o soğuğa dayanabilmiş olmam...

Yengemlerin komşularının oğlunun kendini el kol ve bacak hareketleri ile anlatma hallerinde, Kağanımın küçük hallerini hatırlamış olmam; soğuğa dayanabilmiş olmam ve rüyamın bir nevi çıkmış olması; uzun zaman sonra dağ havası ile pikniğimizin bana bir mucizeyi daha hissettirmesi, tamamiyle bugüne dair hatırlayacaklarım olacak... :) Piknik pazarı, Ekim pikniği, Üşümeme mevzuum; birçok başlığı var bu yazımın benim için. 


Nice pazarlara, nice mucizevi olaylara ve nice güzelliklere doğru hayırlı haftalara günlere olsun...
64. Pazar Yazımın sonuna geldik ve yazımın başında da söylediğim gibi "7 günlük bir zaman diliminin daha sonuna, uğurlanmasına. Güle güle gitsin, hayırlısıyla daha güzelleri gelsin. Allahım nice mucizeleri kucaklatsın ve bizi hiç unutmasın; dertlerimizle, mucizelerimizle...

Sevgilerimle... =)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...