Merhabalar; Finallerimin bitmesinin ardından, karşınızdayım nihayet. Hala biraz yorgunum ve kafam biraz bulanık ama çok rahatladım şükür. Sebebi ise tabii ki başlık; Sünnetimiz de, finallerimiz de oldu da bitti maşallah... :) Çok şükür, bu sünnet sürecini de bu ders dönemini de böylece atlattık. Hepimize geçmiş olsun... :)
Sünnet Sürecimize Gelirsek;
Cuma günü öğlen Kağanım ile; anne-babası, kivrası ve dedesi beraber sünnet kabinine gittiler burada. Sonra evde, bir bekleyiş başladı tabii. Nasıl olur, çok ağlar mı, Kağanımız durur mu, meraklı bekleyişimiz sürdü de sürdü işte... Sonra merak edip aradık ki ablam, "geldi bile, çıktı geliyor yürüyerek" dedi. "Hayret" Ve "Oh çok şükür." nidaları ile karşıladık bu haberi elbette. Çünkü Kağanımdan beklediğimiz daha da fazlası idi.
( Kivrası demişken, bizim adetlerimizde kirvelik vardır. Zamanla ağızda kirve-kirvaya dönüştü. Kirvelerimiz yeni değiller, daha önceden annannemlerin aile dostları ve hemşehrileri iken; önce dayımların, sonra da kuzenimin kirvesi olmuşlar. Ben bildim bileli görüşürüz kivramlarla yani... Bu zamana kadar akraba bağımız bundan ibaretken, bir bağ daha kuralım denildi Kağanımın sünneti ile. Küçük oğulları Ufuk abim, kuzumuzun kirvesi. Kirvelik, güzel bir bağ. Kirvelerimizi seviyorum-seviyoruz. Allahım muhabbetimizi bozmasın. Sağlık ve sıhhatle, ömür boyu bu güzel bağımızı sürdürmeyi nasip etsin inşallah... )
İşte Cuma günü onlar sünnetçide, biz de evde; bekledik ne zaman gelecekler diye. Ama gelen giden olmayınca biraz sonra yine aradık ablamları. Öğrendik ki sonradan, daha yeni girmişler içeri. O yürüyerek çıktığı, fıs fıs sıkıp dışarı yollamalarıymış meğer. Ablam da, bitti sanıp bize onu söylemiş; geliyoruz, diye...
Son arayışımızdan yarım saat kadar sonra geldiler eve. Kağanım belki kucakta gelir dedik ama, yürüyerek geldi çok şükür maşallah. Hepimiz maşallah ve şükür diye diye hayret edip durduk. Saniye kivram (Kivramızın annesi), "Ummadık taş baş yararmış." demişti, işte aynen öyle oldu. Gün boyu koşturdu da koşturdu kuzum, dur dedik de bizi dinlemedi. Günü bir öğlen uykusu haricinde yatmadan akşam etti, diyebiliriz... Öğlen kuzumun sünneti olduktan sonra, pide ayran ve tatlısını yedik akrabalarımızla. Sünnet düğünü sonra yapılacak ne de olsa diye, kendi aramızda yemek yedik sadece işte...
İlk günümüz o bölgenin uyuşuk olmasından ötürü, beklediğimizden çok iyi geçti yani. Esas durum ilk günün akşamında başladı bizim için. Gün içinde tuvalet yapmak hiç sıkıntı olmadı da, akşam uyuşukluk geçtikten sonra tuvalet yapmaları sıkıntılı olmaya başladı kuzumun. Uyuşukluğun geçmesi ile, tuvalete çıkmaları zorlaştı kuzumun. Tuvaletini yaptıkça acısı çıkmaya başladı yani...
Herkes dağıldı ve sonrasındaki süreç başladı bizler için böylece...
Bu resimde ise; İlk 3 resim sünnete gitmeden öncesi; Enver Dedesi (Babasının Dedesi), Ahmet Dedesi Ve Kamil Dedesi (kivrasının babası)'nin elini öperken. Son resim ise, sünnetten geldikten sonra, Ahmet dedesi altınını takarken... :) O gün sunnetten sonra
Sünnet Meselesi Ve Sonrası Var Bir de;
Sünneti birkaç dakikadan fazla sürmemiş. Eli maharetli bir sünnet doktoruydu yapan kişi. Anestezi ile yapılmadı yani, doktorun değil sünnetçi bir doktorun yapmasını istedik ailecek yani. Kağan'ın ağladığı nokta, elleri ve kollarının tutulması olmuş büyük ölçüde sünnet esnasında. Ağlaması elbet işlem bittikten sonra da sürmüş biraz. Beklediğimiz daha sonasında da ağlaması idi. Sünnet sonrası bir klips takılmış pipisine. Düne kadar takılı idi o da. Düne kadar çıkarmaya uğraşıp yer yer çok ağladı. Dünde doktorumuz geldi onu çıkardı.
Böylece; İlk gün, Sünnet. İkinci gün, acı dolu bir gece. Üçüncü gün, asabiyet. Dördüncü gün ise, yani dün, korku dolu bir akşam. İşte sünnet sürecimiz böyle geçti, geçiyor...
Dün akşam doktoru görünce, Kağanımızın acıyacak korkusu yine başladı. O kadar sıktı ki kendini dün akşam, acıyacak diye çişini yapmayınca; korkulu anlar başladı bizim için. Sonucunda, kendi kendine pipisini kanattı kuzum. Korktuk bizde çağırdık hemen akşamın bir vaktinde doktorunu. Ama doktoru geldi baktı ki, sünneti ile alakasız kendini sıktığı için olmuş sadece. Sakinleştiricisini vermemizi söyledi, kanamasını durduracak bir ampül kırdı o bölgeye ve kanamasını kesti. Ve "9000-10000'den fazla sünnet yaptım, ilk defa böylesiyle karşılaşıyorum." dedi doktorumuz, çay içmek için oturunca. Asabiyeti ve korkusu sonucunda sıkıntılı geçiriyormuş bu süreci. Ağrı yapabilecek bir durumu yok bu süreçten sonra, dedi doktorumuz..
Durumu nasıl şimdi dersek; benim yeğenimin canı biraz fazla tatlı. Bana çekmiş diyeceğim ama, ben bu kadar da değilim. Benim de tatlıdır canım, ama inadım yoktur fazla. Sıkmam zorlamam kendimi mesela, canım acıyor diye inatla tuvalete çıkmaya zorlayamam diye düşünüyorum. Acıya sabrım oluştu yani zamanla, bunu test etmişliğim var başka ağrılarım olduğundaki zamanlarda. Ama kuzum da sabretmeye alışacak belki de. Kısacası olduk bitti ama, sıkıntılarımız biraz sürüyor hala. Bu sıkıntılar da sünnetinden ötürü değil, Kağanımın kendisinden ötürü maalesef...
Velhasıl; sünnetimiz de bitti, bu okul dönemimiz de... Ve bu süreç nedense beni biraz yordu. dün yazabilirdim ama yazmayı canım da istemedi halim de yoktu...
Sünnetimiz bitti, rahatladık ailecek bu süreçler sonucunda. Sınavlar bitti, hem kitaplarıma ve hobilerime, hem de bloğuma ve sosyal medyaya dönebilirim. Yaz başladı benim için bu haftabaşında böylece. Oldu da bitti maşallah yani... :)
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Sevgiler... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)