Merhaba, bugün 8 Mart 2021 Pazartesi... Yeni bir hafta özel bir günle başladı, bugün 1857'de ilan edildiği gibi yine "Dünya Emekçi Kadınlar Günü"... Bir gün değil, her gün bizlerin günü bence de ama böyle özel bir günde de bugünü fırsata çevirmek mümkün olduğu için fena görmüyorum; üzücü bulsam da...
Her gün hatırlanmak, her gün emeğin ve kadınlığın kıymetinin bilinmesi gerek! Bugün ettiğim dua yine hepimiz adına canım kadınlar... Dedim ki bugün;
Hiçbir kadının ayağına taş, tırnağına yaş değmesin. Gözü gönlü, gönlündekine göre yeşermiş hayatlar görsün... Şiddete uğramasın, ayrımcılık görmesin, haksızlığa gelmesin ve gönlündekinden uzağa düşmesin; yeri yurdu ve hayatı, başkalarına göre değil kendi istediğine göre hayallerine göre şekillensin! Başarı hikayeleri çok duyalım ama acı keder ve içinden çıkılmaz dehşet haberleriyle sınanmayalım bizler de, korkuyla yaşamayalım ömrümüzü beraberce...
Kadın kimdir, bunu soracaksınız önce; Didem neden Engelli Kadın Olmak diyorsun ki, demeden önce...
Kadın cinsel tercihlerle şekillenen birey değildir, 25 yaşına kadar kız derler bize 25 yaşından sonra kadın derlermiş meğer. Çok sevdiğim bir kadın doğum doktoru olan "Banu Çiftçi"nin Ted konuşmasında ilk defa netleştirmiştim bunu kendi adıma... Siz de netleştirin, "Kadın" kelimesinin kökeni cinsel kimlikle eşdeğer değildir işte! O Ted konuşmasını bugünün önemi adına izlemenizi isterim, buradan ulaşabilirsiniz...
Ben kendimden yana bir konuya değinmek istedim bugün; eskiden olduğu gibi, yine es geçmeden aklıma gelenleri ve beni düşündürenleri yazmak istedim...
Dün gece üstteki fotoğrafları çektiğimde, yatağımda gece düşlemelerimi yapıyordum kendimce; "Hayallerim var, umutlarım var, hayal kırıklıklarım var ve bunlarla beraber bir kadınlar gününe daha eriştim!" dedim kendime... Gözümden bir damla yaş süzüldü o anda, utanmadan onu fotoğrafladım. Çok ince, çok gözümdeki görüntüyü silen ama "sen yaşıyorsun!" dedirten cinstendi. Aklıma gelenler geldi, bir dakika "Ben de herkes gibi kadınım, istediğim çoğu zaman diliminde kabullenilemesem de!" dedim...
Göz rengimi hep sevdim ama dün gece fotoğraflarıma bakarken daha bir sevdim. İşte o zaman farkettim ki, bu kendimi severek çektiğim fotoğraflar; düşlerimle varolduğum o an çok gerçek... Kabullenmeliyim, kendimi çok zor kabullendirme isteğimi bıraktım; kendimi her daim sevmeyi es geçmemeliyim...
Engelli bir kız da olmak Engelli bir kadın da olmak kolay olmadı benim için bu dünyada... Kadın olmak sanki hiç bana hak görülmüyormuş gibi geldi, özellikle karşı cinslerim açısından. "Hiç olur mu öyle şey?" diyeceksiniz, öyle bir oluyor ki...
Hiçbir karşı cinsim tarafından sevilebilir gözle bakılan olmadım; eksik görüldüm, o taraflarda hiç yerim yokmuş gibi "kardeş" görüldüm. Bu çok üzücü, ciddi anlamda üzücüydü benim için; tabi bir yere kadar...
Ömrümün yarısı "kendimi kabullendirme çabasıyla" geçti aslında. Birilerine kendimi kabullendirme uğraşlarım hiç bitmeyecek gibiydi benim için! Çok yanıldığımı geç farkettim ama kadınlık yaşına geldiğim sıralarda şükür ki farkındalığına varabilmiştim! Benim gibi romantik birinin, bu ülkede bu dünyada "engelli kadın olması"ndan yana en çok istediğim karşılığı bulamamaktan yana canımı acıttı en başta aslında; üstelik her cinsten yana böyle oldu çoğu yaşımda...
Sonra Engelli Kadın Olmak, toplumsal alanda kabullenilememek demek... Okul hayatı, iş hayatı ve sosyal hayat hep sorunlu ve sizin gibilerden yana eksik! 29 yaşıma geldim, bu yaşımda hala iş hayatında yerim yok... Toplumsal alanda bulunmam çok zor ve bunu kabullenmek bile insana çok dokunuyor...
29 yaşımdayım; bedensel engelimin son 10 senedir beni toplumsal alanda kullandığım araç gereçler dolayısıyla dış dünyada kabul edebilir yanı yok. Gerek sokaklar, gerek iş yerleri, gerekse de dünya kuralları herkese yönelik tam; eksik görülen veya farklı olan (diyelim) bizler içinse yetersiz, yarım ve görünmez durumda!
29 yaşımda ülkemde hala "evden iş kavramı" telefondan satış yapmak üzerine kurulu daha çoğunlukla. O işte de ülkemin insanlarının kabalıkları ve anlayışsızlıkları dolayısıyla var olabilmek, kabalığa gelemeyen benim için çok zor! (Bir aylığına deneyimlemiştim, yemediğim küfür hakaret ve de haksız cümle kalmadı neredeyse)
İki üniversite mezunuyum; iş hayatında engel durumum artsa bile, kısa süreli çalışmam mümkün olur hayalleri kurardım zamanında. Mümkün olmadı, olamadı... Öyle bir imkan bile yok gibi çünkü! Dolayısıyla şimdi kendi işimde gücümdeyim. Yazıyorum, okuyorum, araştırıyorum ve örüyorum.. Ördüklerimi satıyorum, yazdıklarım üzerinden tıklanmalarım hala bir meblağa ulaşsın, belki buradan yürürüm diye bekliyorum... Sonra birkaç aydır Farmasi'de kendi ekibimi kurmaya çalışıyorum, insanların birbirine güveni ve birbiriyle çalışma isteği ancak o kişiyi gerçekten büyük takipçilere ulaşmış halde gördüğü zaman mümkün olur olmuş. Çok takipçim yok, çok üyem de. İnsanlar bu işten kazananların şansa kadere yaptığına inanıyor; herkes yapar biz yapamayız gözüyle bakıyor...
Birçok açıdan ben şanssızlığımı söylesem de; umudum da var emeğim de var çok şükür. Emekçi Kadınlar günü, her gün benim için... Bir şekilde birçok sosyalliğe ihtiyaç duyan, hayatın içinde bir yer edinmeye çalışan biz "Engellileri"; Engelli Kadınları, Engelli Erkekleri ne zaman görecek halkım ve ülke düzenini sağlayanlar çok merak ediyorum... Ama bugün size yeniden; ben buradayım, diyorum...
Farmasi ekibime de, blog hesaplarıma da, sayfalarıma desteğe de, hayatımızı izlemeye de beni ve benim gibileri farketmeye de davetlisiniz... İmkanlarım kısıtlı ama umudum daim.
Zor olacak ama pes etmeyeceğim; eninde sonunda ben de kendimi gerçekleştireceğim, çünkü bu da benim inancım ve emeğim...
Orada olan herkese teşekkür ederim ve emek veren herkes için her gün mutluluk temenni ederim. (=
Farmasi ekibime davetlisiniz; ister kadın, ister erkek olun. Yeter ki isteyin...
Sevgilerimle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)