12 Aralık 2020 Cumartesi

Motive Edici Bir Hafta - Aralık 2020

 

Beni çok iyi hissettiren ve meşgul olduğum her güne çok şükrettiğim bir hafta oldu bu hafta... Her günüyle dolu dolu ve "Aralık boyunca bitirmem gerekenleri planladığım üzere devam ettirebildiğim" bir hafta oldu ve olmaya devam ediyor şükür ki... :)


Haftaya bir atkıyı bitirmiş olarak başladım öncelikle; Antalya'dan Meromun iş arkadaşı bir erkek atkısı yapmamı istemişti benden, geçen hafta bitirmiştim ve bu haftanın ilk günü püskül yapımıyla başlamış oldu... Üstteki örgü, atkımın örgü işlemi bittikten sonra katlanmış halde görüntüsü ve alttaki ipim de diğer bir siparişim olan "bere boyunluklarıma başlamadan önceki yumağımın fotoğrafı"... =) Önceki haftayı örgüyle bitirdik, örgüyle devam ettik yani... Bu benim için şükür sebebi oldu bu sıra... 

Kasım 2020'deki Ekpss sınavımdan sonra iyice kabullendim, epey bir süre daha iş hayatında tamamiyle aktif yer alamayacağım. Özellikle de şu koronavirüs ortamında, bir süre daha göremeyeceğim aktif iş hayatında yani bir işyerinde çalışamayacağım belli ki! Bunu son iki üç haftadır iyice kabullenmek, azıcık canımı acıtsa bile ferahlattı da...

İnsan kendi uğraşını, işini ve emek verebileceği noktayı bulmak için belki de illa genel geçer yöntemler olsun diye diretmemeli... Yeniden kabullendim ve bunun için uğraş vereceğim. El emeğimle, network marketing işimle, yazılarımla ve kendi uğraşlarımla; kendi yolumu öyle böyle bulacağım ve vazgeçmeyeceğim bekleyerek olası ihtimallerimi... İşte böyle başlattık bu haftayı, bu düşüncelerimle... Siz çalışıyor musunuz? İş hayatında yer bulabiliyor musunuz? Bir engelli olarak; çalışma saatleri düzenlemesi ne bizim bedenlerimize uygun, ne de iş hayatında o kadar yer bulabilmemiz kolay... Keşke kolay olabilseydi...



Salı günü, bir kargo mesajıyla uyandım ama mesajın geldiği kargo şirketinden beklediğim bir paketim yoktu! Öğlen kapıma gelene kadar, nedir acaba ve yanlış mesaj mı ki? diye sorguladım. Sonra evde yalnız kaldığım sırada öğlen kapı çalındı, sonra telefonum çalındı ve kapıya bıraktı kargo görevlisi paketimi...

O günü hem merak içinde, hem de örgü uğraşım ve film izlemelerimle devam ettirdim. Akşam annem ve babam geldi, kargo paketini merakla açtık, içinden üstteki kar kürem notum ve arkadaşımla fotoğrafımız çıktı... Liseden üniversiteye 6 sene sınıf arkadaşlığını paylaştığımız ve hala görüşmeyi sürdürdüğüm arkadaşım Haticem, bana yeni yıl hediyesi göndermiş. :) O kadar beklenmedik, o kadar güzel bir sürpriz idi ki; kutuyu açana ve fotoğrafı görene kadar kimden olduğunu anlayamamak, içinden o kartı çıkarıp okuduktan sonra hediyeyi içime sindirmek ve "ne kadar şanslıyım, ne güzel bir arkadaşlığımız var!" dediğim bir an idi. Çok şükür ki...

O gün Haticemin bana hissettirdiği şu oldu, "Arkadaş, hiç beklemediğin anda kendini daha ne kadar özel hissedebilirsin bilemeyeceğini bildirendir." Böyle arkadaşlarımız olabildiği için ne mutlu ve böyle arkadaşlar olabildiklerimizle ne mutlu bizlere... =) Tekrar teşekkür ederim Haticeme, bu blog günlüğüme çok güzel bir hatıra daha bıraktık beraber. Benim de bir kar kürem oldu böylece, yeni yıla ışıl ışıl yeniliklerle ve hayal kurduracak görselliği olan bu kar küremdeki peri kızımla beraber! :)


Sonra Aralık ayı siparişlerim geldi Perşembe günü, onları seve seve paketledim sahiplerine özen içerisinde ulaştırmak üzere... Bu sefer, bir tek ürün harici hepsinin sipariş olması beni çok mutlu etmişti. Bir kişi hariç son iki gündür teslim ettim sahiplerine, ama birini daha önümüzdeki günlerde iletebileceğim sahibine. Aralık fırsatları daha da güzel bu arada. Yıl sonu indirimleri çok, fırsatlar çok; başarabilir miyim bilmiyorum ama ilerlemek istediğim ve iş bilmek istediğim şekliyle, yerini bulmak istediğim iş fırsatım da çok...

Ocak kataloğunu inceledim, planlarımı tazeledim o gün ve bundan sonra ekibimi büyüterek ilerlemek için uğraş verme kararımı sürdürmeye devam ediyorum... Beni ne kadardır olursa olsun takip ediyorsanız, benim ekibime sizler de davetlisiniz. Gelin beraber satalım, ekip kuralım ve beraber büyüyelim? Ne dersiniz? :) Bana e-posta hesaplarımdan veya yorumlardan ulaşabilirsiniz...



Ekim sonundan beri okuduğum kitaplarımı bir türlü noktalayamıyordum... Bu hafta elimdeki yarım kitaplarım ve okuduğum kitaplarımla beraber, okuma listemdekileri de okuyup bitirmek üzere geri döndüm okumalarıma. Son üç gündür elimde "klasiklerden" bir kitap, Kolera Günlerinde Aşk vardı. İlk gün 50, ikinci gün 50, üçüncü gün tüm gün olmak üzere 142 sayfa olmak üzere; 150. sayfadan devraldım kitabımı ve nihayet bugünün ilk saatlerinde bitirdim... Yani kolay olmadı, elimde çok süründü ama bitti şükür ki.

Hani birçok klasik kitaptan sonra deriz ya, "bu kitap nasıl klasik olmuş?" diye; aynen öyle dedim, nasıl bir klasik bu ve bu kitabın içeriğindeki aşk mı "yüzyılın aşkı ve sabır dolu aşk?" Okuduğuma şaşkınım, okuduğuma kızgınım, okuduğum hikayeyi beğenenlere bile kızgınım bu sefer! 

Florentino Ariza, ilk aşkı Fermina Daza tarafından terkedilince; 53 sene boyunca aşkına tekrar kavuşacağını düşleyen ve bunu beklerken bir sürü kadınla da yatmayı ihmal etmeyen, ama dönüp dolaşıp "bir tek Fermina'yı sevdiğini düşünerek ve söyleyerek, ona sadık olduğunu düşünen" bir erkek karakter! Bu erkek karakter öyle bir karakter ki, 60'ından sonra kendisine emanet edilen genç bir öğrenci kızla bile cinsel ilişki yaşıyor birçok kez ama aşkına çok sadık! Ne zaman sevdiği kadının eşi ölürse, işte o zaman yeniden benim olacak diye hayal kuruyor... Hayaline de nasıl oluyorsa bir şekilde kavuşuyor...

Yorucu, sinir bozucu da olsa; söylenen ve övülen o ki, güya bir hastalığın pençesinde geçirilen senelerde "soylu bir aşkın" hikayesi imiş. Bu kitabın klasik olmasından çok, 1982'de Nobel Edebiyat ödülünü almış olması beni çok üzdü. Kitabın tek sevdiğim noktası, yanlış hikayeler ve güzellemelerle dolu bir kitap da olsa, bazı sözlerinin çok doğru olduğuydu. Birkaç cümle için, 3 puan verdim "1000kitap hesabımda" ama gel gelelim sonunu sadece mutlu sona bağlayacaklar mı bunca rezillikte sonra diye okudum! :/

Diyeceğim o ki; her kitap klasik diye güzel değildir, her klasik de her kitap da güzel değildir işte... Bazı saçma şekilde övülmüş yanlışlarla dolu kitapları övmemeli ve okutmamalıyız. Klasiklerden boş yere kaçmıyorum, yanlışların en çok anlatılıp övüldüğü kitaplar bunlar. Marquez, şiirlerini severek okuduğum bir yazardı ama ilk okuduğum romanıyla bitti gitti okur yazar ilişkimiz maalesef. Çünkü birçok kitabında "pedofili" ve sapkın davranışlar doğruymuşcasına yazılıymış. Bir kitapta aradığım hikaye bu değil, hayatın içerisinde "Türkiye" gibi bir ülkede duymaktan en üzüntü duyduğumuz konuları savunmamalı ve savunulmasına da fırsat vermemeliyiz bence... 

Beni bu hafta motive edemeyen tek olay bu kitabı okuyup bitirmem oldu aslında. Ama iyi ki okudum, okudum ki okumak istediğini söyleyen küçüklerime ve büyüklerime bunun yanlışlığını anlatabilirim artık! Öyle avutuyorum kendimi... :)

Beni okuduğunuz için teşekkürlerimle, mutlu haftasonları ve yakın zamanda yine görüşmek dileğimle... Sevgilerimle... (=


2 yorum:

  1. Merhaba. İnsan, güzel kişilerden gelen sürprizler karşısında çok mutlu oluyor. Sevindim senin adına. Rabbim hep böyle mucize sevinçler versin sana 🙏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Minikmini :) Gerçekten de öyle, insan hem hayatındaki güzel insanlara hem de sürprizlerle özel hissettirilen olduğuna seviniyor. Çok şükür... :) Rabbim sizlere de böyle güzel sevinçler yaşatsın inşallah; hepimiz için böyle mucize sevinçler yaşatsın, hem bu günler için hem de yeni yıl boyunca... :) Sevgiler Minikmini... =)

      Sil

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...