Koronavirüs süreci başladı
başlayalı çok şey değişti hayatımda, misal sanıyorum en uzun aralıksız tedavi
almadığım zaman dilimini yaşıyorum; rehabilitasyonlar da kapandı kapanalı. Ben
eski düzenimi, fizyoterapilerimi, fizyoterapistimi ve derslerimin sonrasında
rahatlayan kaslarımla hissettiğim mutluluklarımı çok özlüyorum şimdi…
Koronavirüs ile mücadele etme sürecimiz, tüm
dünya ile beraber ülkemizde de başladı başlayalı normalleşme çabaları başlayana
dek sesimi çıkarmayı uygun görmedim bu konuda. Öyle ki, zamanı elbet gelecek
diye ben bile sabırla bekledim. Fakat bugün bir özel eğitim uygulamaları
içerikli bir eğitim haberleri yapan bir sayfada gördüğüm soru altındaki
yorumlar, beni suskunluğumu bozmaya itti… Çünkü bir paylaşımın altındaki
yorumlar o kadar anlayışsız bir dil ve de dalga içerikli ki, çok yazık valla!
İlk öncelikle konuma giriş yapmadan önce, kendi durumumu
belirtmek istiyorum… Biliyorsunuz artık, bilmiyorsanız da yeni gelenler için
yineleyeyim; Ben Kas Erimesi Hastasıyım, yaklaşık 21 yıldır. Bu 21 yılın son 14
senesinde düzenli fizik tedaviye başladım, öncesindeki senelerde de düzenli
olarak annem yaptırıyordu hareketlerimi. Biz Kas Erimesi hastalarının
tedavisizliğe tahammülü yok. Ben belki de şu içinde olduğum yaşımda
hastalığımın durumu itibariyle iyi durumdayım, en azından kontrol altındayım
biraz daha. Ama bizim hastalığımızda biliyorum ki işler şu an hiç bu kadar
basit değil aslında…
Yaklaşık 11 hafta oldu, fizik tedavi almayalı. En son fizyoterapistimle
fizik tedavimi 13 Mart 2020 Cumartesi günü yaptık ve o gün bugündür de sabırla
beklemeye çalışıyorum; ama fizik tedavisiz geçen günlerim aslında pek de güzel
geçmiyor... Hareketlerime devam ediyorum, gerdirmelerimi yapmak için gayret
gösteriyorum, yememe içmeme dikkat ediyor ve ağrılarıma kafayı takmamaya
uğraşıyorum… Belki en fazla iki günüm rahat geçiyor, sonraki günler hep
ağrıyla. Sırtım belim, boynum ve bacak kaslarım derken; pasif gerdirme
alamadığım her gün, fizyoterapi yapmadan geçirdiğim her hafta, eziyet oluyor
bir anlamda. Ama içim içimi kemirse de, kaslarımı geliştirerek kazandığımız
yollardan bir bir geriye gidebiliyor olduğum aklımdan çıkmasa da; kendimi sakin
tutmaya ve bu süreç geçene kadar kaslarıma hareketi unutturmamak kadar, moralin
de iyi geleceğini unutmamam gerektiğini unutmamaya uğraşıyorum. Sonuç olarak,
birçok fizik tedaviye ve özel gereksinime ihtiyaç duyan ben gibi hastaların şu
an zor duruma düşmeye başladığını biliyorum. Hep dua etmeyi sürdürdüğüm gibi,
burada da yinelemek isterim; Allah yardımcımız olsun cümlemizin…
Bugün anlayışsızlığın nasıl canımı yaktığına gelsin mevzu;
hiçbirimiz normalleşme konusunda bizler için de planlamalar yapılmasını
istemekten geri duramayız, bu bizim hakkımız. Öncelikle bunu hiç unutmasın
isterim insanımız… Fakat bugün o bahsettiğim facebook grup sayfasında bir kadın
naçizane şöyle soru sormuş; “Arkadaşlar kesin kurumlar ne zaman açılacak?” Bu
normalleşme beklentisi size üstte anlattıklarım çerçevesinde anormal geliyor
mu? Bir virüsün etkisinde, en tehlikeli grubun bizler olduğunun farkında da
olsak; yaşam kalitesi git gide düşen, ağrılarından ve katettiği yolları
kaybettiğinden sebep, bu virüse daha çok yenik düşebilecek bünyeye sahip
bizler, soru sorduğumuzda alaya alınıyoruz insanlarımız tarafından…
Bu bahsettiğim sorulara cevaplar şöyleydi; “Bıkmadınız bunu
sormaktan!”, “Virüs var virüs, ne rehabilitasyon açılması”, “bekle sen bekle,
yarın açılıyormuş.” Bunları okuduğumda seviye ve anlayış sıfır, dedim. En
tehlikeli yerler olarak, klimaların içinde bulunduğu Avm’ler açılabiliyorsa;
ticaret kapılarına herkes akın edip para harcayabiliyor ise, benim bizim tedavi
aldığımız, güç toplayabileceğimiz sağlık kurumları neden açılamasın? Cidden
soruyorum, bu kadar anlayışsız ve lakayt davranabilmeyi nasıl başarıyorsunuz!
Bu soru ve cevaplarının hemen üstünde bir paylaşım vardı,
biri şöyle yazmış; “Kaç aydır ders yok, elim ayağım titriyor ne olacak bu
durum. Açılmasın diyenlere soruyorum!” demiş biri. Buyrun buna sizler cevap
verin? Açılmasın diyenler, buyrun…
Demek istiyorum ki; hiç kimse, bizler
kaslarımız eklemlerimiz ve sinirlerimiz olduğunca harap olmuşsa da, tedbirsiz
bir açılış olsun demiyoruz. Ama
Koronavirüs adına, durumlar iyiye gidiyor ve her alanda normalleşmeler
sürebiliyor iken; denetimler altında, hijyen koşulları ile “tam kapasite olmasa
bile!”, olabildiğince uygun şekilde rehabilitasyonlar açılsın istiyoruz… Avm’lerin
açılmasına destek verileceğine, siz insanlarımız “nasıl daha fazla bir arada
kalabiliriz” diye düşünmeye başlamışçasına bir araya gelmek yerine; tedbiri
bizler için de elden bırakmayın mesela. Avm’lerin açılmasına verilen destekler
gibi, bizler de hijyen desteğiyle tedavilerimize kavuşabilelim. Dediğim gibi,
tabii ki koşullar normalleşme çatısında devam edebiliyorken…
Açılmasın diyenlerin; fizyoterapi almazsa kasları veya
sinirleri büzüşecek, nefesi daralacak, katettiği yollardan 2-3 kat geriye
gidecek herhangi bir engel veya hastalıkla baş edip etmediği veyahut böyle bir
yakını olup olmadı da araştırılır umarım! Şayet ilerleyen zamanlarda öyle bir
durum söz konusu olursa diye açılmasın diyenler arasında, bahsettiğim
kurumlarda çalışıp da işini önemsemeyen bir sürü kişi vardır eminim. Ama bizim
kurumlarımızda bir o kadar bizlerin halinden anlayan çalışanlarımız da var!
Onlar da bizler gibi, hastalıklarımız ilerlemesin, alacağımız nefesler bize
daha fazla eziyet etmesin ve azalmasın diye, alınması gereken tedbirler için
ellerinden geleni yaparlar; eminim. Elbette bizler de, 2,5 aydır nasıl dikkat
ettiysek ayakta ve hayatta kalmaya; işte o kadar dikkat ederiz, fizyoterapi
alabilmemiz için yeni düzende alınması gereken tedbirlere…
Son olarak diyeceklerim şunlardır; dün akşam yaşadığım
ağrıların en şiddetlilerinden bilmem kaçıncısını yaşadım, ödüm koptu yine atak
geçirdim diye! Hayatta kalabilmek ve bu kaslarla kaliteli yaşamaya devam
edebilmek için, öyle yapmam gerekiyor ki; o ruh haline kapılmamak için,
moralimi sağlam tutmaya çalıştım o kötü halimde yine. Bir bataklığın içinde
iken bataklıkta olmadığınızı hayal etmek ve siz bataklığa gömülüyormuş gibiyken
bunu umursamamak o kadar zor ki! Dilerim kimse yaşamasın ama ne olur az biraz
halden anlayın! Sözleriniz diken dolu olmasın, küçümsemesin, delip geçmesin
yürekleri. Biz zaten kendi içimizdeki dikenlerle öyle bir savaş halindeyiz ki,
bizler için bir şeyler yapılmasına öyle çok ihtiyacımız var ki; bunların her
birini anlatmak zorunda bırakmayın bizleri…
Okuduğunuz için
teşekkürlerimle… :)
Not; o bahsettiğim gönderi ve yorumlarını bu öğlen “Rehabilitasyonlar
normalleşme sürecinde ne zaman açılacak?” diye bakarken Google aracılığıyla bir
sayfada rastlayınca okudum. O paylaşım ve yorumların ekran görüntülerini burada
da paylaşmak üzerine almıştım ama isimleri silmesi şu an için zor geldi. Son
anda buraya eklemekten vazgeçtim. İsteyen olursa ekran görüntülerini atabilir, sayfaya
ve gönderi altındaki yorumlara yönlendirebilirim. Ben paylaşsam da paylaşmasam
da, ispatlamama gerek duymadan aynı yöntemle sizin de bulabileceğinize eminim.
Bu tarz yorumlardan, anlayışsız fikirlerden öyle çok var ki; inşallah bir gün
bulması en zor gönderi biçimleri olur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)