7 Ocak 2025 Salı

Yaş 32 - Yıllar Geçerken Didem #2 - #yillargecerkendidem


07.01.2025, SAAT 08.11. Gemlik semalarında uçak sesleri duyup uyandım. Bugün için alarmı biraz ötelemiştim. Dün ne kadar dinç geçerse geçsin, birden kendime yüklenmeme kararı almaya uğraştım...

Sonuç olarak buradayım yine. Nereden devam etmeli demiştim dün, başlamam gerektiğini düşündüğüm gibi bu sefer ötesini düşünmemeye uğraşarak devam edeceğim. Bugün size yaş 32 diyeceğim, çünkü şimdiki hayatıma dair dinamiklere değinmem lazım önce...





Yaş 32; 


Yaşıtlarım hayallerini gerçekleştirebilme yolunda oldukça yardımcısı bol bir alanda çalışıyorlar ve bense onlarla rekabet edemeyecek kadar gerideyim.

İki üniversite bitirdim ama işim maalesef hala yok. Çünkü sağlık durumuma rağmen herkes kadar çalışmam isteniyor, oysa 2013ten beri kabul ettiğim bir durum şu ki gündelik hayatta bir iş yerinde herkesten bağımsız halde "herkes gibi" günde 9, haftada 45 saat çalışamam. Buna sağlığım da el vermiyor, koşullarım da.

Bedensel engelli demek, oturarak hayatını idame ettirse de tuvalete kadar yürüyebilen yatağına yatan kalkan ve dışarı sandalyesinde çıksa da eve dönünce yürüyen kişi değil! Ülkemde ne yazık ki engellilik kavramı çok yüzeysel ve destek fırsatı da oldukça yorucu şekilde işliyor.

Misal Ekpss fırsatı var bizlere, sınavı geçersen işin var ama yine sağlıklı bir birey gibi çalışmak üzere. Bu sınavı geçemezsen de özel sektörde 50 kişi çalıştıran iş yerinde bulundurulması gereken en az 1 kişisin ama bu sefer de işyerinin en gereksiz  işi de giderilse yeterlisin. Yani engellileri istihdama katmak değil amaç özel sektörde, yapabilenleri tenzih etmeli ama işveren engelli de olsa işçiyi sömürebildiği süreçte var işçi. Ötesinde yok...

Üstte bahsettiğim konularda akülü sandalyede hayatını sürdüren bir engelli iseniz, sınavı da geçemedi iseniz, özel sektörde görünen konumda zaten yoksunuz. 8-9 saat kendisiyle çalışamayacak kişiyi istemiyorlar, fazla mesai yaptıramayacağı kişiyi de istemiyorlar. Telefon edip, hadi bugün gel diyemediği kişiyi de tabii...

İşte bu üstteki koşullarda normal işçi bile kalamaz iken, ben yapamam dediğiniz sizin daha da eksiğiniz oluyor ne yazık ki... 

32 yaşındayım; üstte bahsettiğim durumlardan ve devletimin ben gibi engellilere özel çalışma yasası olmadığı için iş dünyası içinde düzenli bir yerim yok...

Pandemi dönemi yaşanana kadar, uzaktan çalışmayı sunduğum ve talep ettiğim iş yerleri ve iş bulma kurumları dahil herkes "uzaktan çalışma imkanımız yok" dediler durdular. Pandemi dönemi yaşandı ve herkes uzaktan çalışma anlayışına geçti ama bana ve benim gibilere yine iş yok... 

Tele satış ve bu satış üzerinden para kazanmayı sunan garip anlayış haricinde, uzaktan çalışma size var bize yok işte...

Yaş 32; ben kendi kendime üretip satıyorum çok şükür. Ama satış işi bana göre miydi derseniz, kısmen derim. Çünkü satış başlı başına yaptım olsun diyebilecek bir iş değil, hele ki şu düzende ve şartlarda. Reklamı, malzemesi, alıcısını bulması, sabit kazancı olmaması ve daha fazlası var.

İnsan bir şekilde istedikten sonra olmazı olduruyor da, herkesin iş hayatı ve kısacık bir alanda bile olsa sosyalliği varken sizin olmuyor aslında...

Sosyallik ve anlaşılma meselesine gelince de;


Geçen senelerde kurs yerine giremediğim için, kurs sınıfını başka yerde açtırmak istediğimi halk eğitim müdürüne ilettiğimde "Ben sana özel kurs ayarlayayım" demişti. İşte o kadar anlaşılmıyoruz genelde. 

Herkese deriz, herkes gibi olma kendin ol. Kendim olabilmem için sosyallik içinde kendimizi görmemiz gerekli bir yerde. Ben size aslında bunları anlatarak tamamıyla hayatımı sunmak ve eksikliğin kökenini düşünmeye itmek istiyorum...

Bir bedensel engellinin sözleri bunlar, çok kısa dönemlerde çalıştığım ve maaş aldığım zamanları hatırlıyorum; mutlu ettiği kadar çok az şey o "evet, normali bu" dedirtmiştir bu alanda...

Maaşlı çalışan olabilmek herkes için zorsa, benim gibiler için imkansız haline gelebilmiş durumda. Aynı dönemlerde sınırlı kişileri de görmüş olsam, okul dönemi hariç en çok kendimi sosyal hissettiğim dönemlerdendi o zamanlar...

Hayat, kendi başına değil toplumsal yaşamda yerini alınca başlıyor belki de benim için. Neticede ben de sizler gibi, iş hayatına atılmak ve hayallerimi gerçekleştirmek için okudum ve bu uğurda hayaller kurdum. 

Hayatın beni getirdiği noktada, akülü sandalye katıldı hayatıma; tam da okulum bittikten hemen sonra, hadi bu şekilde de savaş ver bakalım dercesineydi. 

Önce yeni sağlık durumuma uygun çalışma saatlerinin olmadığını gördüğümde büyük hayal kırıklığına uğramış bulundum. Önceki bölümde size bahsettiğim en büyük hayal kırıklıklarımdan biri buydu maalesef...

Sonra hiç umursanmadığımı görünce daha da zoruma giden şey, hayallerimi sandığım kadar kolay gerçekleştiremeyeceğim gerçeği oldu. İki üniversite bitirmeyi es geçtim, tek ama tek üzüntüm kendi kurduğum hayallerin hayallerimde bırakılmasına içerlendim.

Buna rağmen hayatta pes etmedim uğraştım ama ilkokulda yaşadığım zorlukların her biri için yazmayı istediğim yaşlarımı tenzih ederek bu sefer günümüzden anlatmaya başladım. Ben daha çocukken hayatımı yazmaya başladım ama büyüdüğümde o çocuğa verdiğim sözleri yerine getiremeyen herkes adına, bir dönem yazmaktan bile cidden utandım. (Bu da benim bu bölüm için itirafım olsun)

Yaş 32 diyerek toparlayacak olursam bu bölümü;


İş hayatında yer bulamadıkları için ben kendimi iş hayatına zorla eklemiş bulundum, satış alanında yer almaya devam ediyorum.

Sosyalliğim bana kadar, benim insanlara yaklaşımımı bile etkileyecek derecede azaldı bile bu süreçlerde yaşadıklarım esas olarak...

Şimdilerde yine kendi adımıza geliştirebilmeye uğraştığım bir alan var ki, başarırsak o zaman bu eksik alanı çok fazla konuşacağım. İşte o zaman bilin ki yaş 32ye kadar ne yaşayamadı isem yaşamak için daha çok çabalayacağım...

**********************

**Buraya kadar okuduysanız, yazımı paylaşarak da destek olursanız çok mutlu olurum. Bir sonraki yazımda sizi çocukluğuma götürmeyi düşünüyorum. Daha önceden beri beni takip edip okuyanlar biliyorsa da çocukluğumu, bu sefer onlar adına da farklı olmasını sağlayacak bir anlatımım olacak...

Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...