Son olmasını umarak, bir kez daha bloğuma yazmaya geri dönüş yaparken sizleri kocaman selamlıyorum... :)
Sevgili İnternet Günlüğüm;
Yazmayı çok özledim ama saçma sebeplerle bir şekilde buralardan uzak kaldım. Yazmak, anlatmak ve yazmaktan yorulmak istiyorum yine. O duygu ve o rahatlamayı çok özledim.
Peki, o zaman neden gittin? Derseniz; sanırım biraz uzaklaşayım derken, işi abarttım. :)) Dilerim bundan sonra yine sıklıkla buralarda olurum...
*
Ağustos 2024'ten bu yana yokum buralarda ve ben her geri döndüğümde yaptığım gibi buralarda yokken neler oldu bahsederek başlamak istiyorum yine. Çünkü sonrasında devam etmenin bir yolunu buluyorum ama ne oldu ne bitti anlatmak bana da iyi geliyor öncesinde...
Ağustos ayı bol örgü ile geçti, sipariş çantalarım vardı ve onları bitirip teslim etmekle uğraştım önce. Son 1 senedir bu işle uğraşmaktan ötürü büyük keyif duyuyorum. Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim de bu siparişlerimle dolu dolu geçti. Bu aya gelince de, ay başındaki siparişlerimi tamamlayınca bir duraksama gibi oldu şu son iki hafta ama o da tam zamanında oldu aslında; Termal tatilde aldığım havuz tedavisi sonrası yorgunluğum ancak geçti.
Şimdilerde henüz netleşmesini beklediğim siparişlerim harici, elimde kendi planladığım örgü çantalarım var. Örmek beni çok güzel besledi galiba, örerken izlediğim dizi ve filmler veya videolar dahilinde buraya yazmaya fırsat ayıramadım biraz da. Bakın bu biraz da benim suçum bu anlamda, evet kabul ediyorum! =) Ama örerken az buz değil, kendimi kaybedecek noktada doyuma ulaşıyorum. Sanki bulunduğum yer benim atölyemmiş, ben de kendi markamın ürünlerini tasarlıyorum. Cümlemin içinde bulunan atölye, resmi şekilde yok sadece. Nasıl hissediyorsam öyle gidiyor işte. Şükür ki. =)
**
Ağustos bitti, sımsıcak bir Ağustostu ki; bana kendimi çok çok iyi hissettiriyordu. Sonra Eylül geldi ve başlangıcında mevsim geçişinden biraz etkilendim yine bu sene. Her ay yazdığım "artık ayda bire düşen" yazılarım vardı ondan önce, ama o ay bana "tamam gerek yok bu ay yazmama" dedirtti kendimce. Sebebi yoktu, yorgun hissettiriyordu sadece. Bir de bir türlü sonlanmayan garip rüyalarım vardı Eylül ve Ekim ayında. Sebebi sağlığımla ilgili gidişatlardı bence...
Eylül ayının başında, kış temizliği niyetine önce tüm albümleri toparlamak üzere üç adet fotoğraf albümü aldım ve eski fotoğrafları düzenledim. Sonra da odamda gereksiz ne varsa atmaya giriştim. Mevsim geçişlerinde bunu yapmak rahatlatıyor, hiçbir şeyi atmasam da düzeltmek, ortamda bulunan eşyaları azaltmak ve kullanmadıklarımı kaldırmak bile bana iyi geliyor. Bu sefer de bana hissettirdiği rahatlığı anlatamam size. Ama gel görün ki, hala atılacak eşyalarım var. Onlar için de odamdan gidişleri yakındır diyelim.
Eylül ayındaki nöroloji randevumda, doktorumuz henüz hastalığım için kullanacağım ilacımın ülkemizin maddiyat sebebiyle getiremiyor olduğunu ama bir başka ilacın da bizim hastalığa fayda sağladığını iletti. Didem için de deneme izni almak istiyorum sizden dedi, annem ve bana. Kas erimesi hastalığımın tedavisinde varolan durumu kötüye götürmemek üzere faydalı olacağını ama yine bir kısım iznin SGK'dan çıkması gerektiğini söyledi. Gerekli dosyaları tamamlayıp ilettik tekrar doktoruma ve sonrasında da bu sefer temkinli sevinmek suretiyle evimize döndük. Ama gelin görün ki, 11 Eylül'den bu yana ilaçlarımızı almak üzere savaş vermekten başka hiçbir şey yapamıyoruz. Henüz bizi ilaçlarımıza ulaştıracak o olumlu cevaplar gelemedi.
Eylül sonunda Antalya'da, Ekim başında Ankara'da olmak üzere iki düğünümüz vardı bu arada. Antalya'da geçen sene 7 Ekim'de evlendirdiğimiz Meryemimin, bu sene de abisi Tolgayı evlendirdik. Mutluluk ve huzur dolu bir düğün öncesi ve düğünle sonrasını atlattık orada, şükür ki... Rabbim hep mutlu etsin, amin. :) Sonrasında da Ekim başında Ankara'ya yol aldık. 1 hafta da orada kaldık, zira orada da annemin teyze torunu Onur'un düğünü vardı. Onları da mutlu mesut evlendirdikten sonra, 1 gün daha kalıp evimize döndük. (Dileyen herkesle beraber mutlu mesut yaşasınlar, amiin)
Ekim ayının ilk haftası bittiği gibi, bir sonraki hafta başında evimize döndük. Nöroloji doktoruma tekrar muayene olmaya gittim bu dönüşten sonra. Bir de instagram üzerinden tanışıp, benimle aynı hastalığa sahip bir arkadaşımı götürdüm bu gidişimde. O gün ikimize de, maalesef onay alamadım hala SGK'dan diye haber verdi. O dönüşten sonra, hem doktorumuzu hastanesinde tutmadıkları için hem de ilaçlarımızı alamadığımız için Cimer'e yazmaya başladık. Bunu duyurduğumuz instagram paylaşımlarımız sayesinde de, hastalığımıza ait (LGMD) platformun kurucularıyla tanıştık ve onların whatsapp grubuna katıldık beraber. O grupla da ne kadar uğraşsak da, henüz siyasileri yani devlet büyüklerimizi ortak paydada buluşturup ilaçlarımızı vermeleri için ikna edemedik. Sürecin detaylarını ve de bize destek olabileceğiniz paylaşımları, Buradaki X hesabıma ulaşarak paylaşımlarımdan takip edebilirsiniz. Paylaşımlarımıza destek verirseniz, sesimizi daha fazla duyurabiliriz...
Kasım ayı başlangıcında, Ankara'da eylemimiz vardı. Gidebilen herkes, 1 hafta boyunca biz kas hastalarının ilaçlarını alabilmesi için Sağlık Bakanlığı önünde mücadele etti. Birkaç sözler verildi, yerine getirilecek mi bekliyoruz ama ilaçla ilgili herhangi bir devlet elinden düzenleme hala mevcut değil. Sağlıkta tasarruf yapılmasını kabullenemiyorum, kabullenemiyoruz. Bu sistem, bu düzensiz düzen ne zaman değişir çok merak ediyoruz. Ekim ve Kasım'a bahanem de sanırım bu durumların içerisinde yazma hevesimin kalmayışı idi işte. Ama şu an yazmaya hazır hissediyorum kendimi... :)
****
Sağlığım ve Fizik Tedavilerim Hakkında;
Kasım ayındaki ilk ara tatilde Pamukkale'ye termal tatile gittik ailecek, orada bol bol paylaşım yapıp yazabildim işte. Farklı ortamda bulunmak öyle iyi geldi ki, "dönünce dönüyorum bloğuma" dedim ve iki hafta geçti döneli; ancak gerçekleştirebildim. Orada havuzda çok etkin olarak günlük tedavi görmüş gibiydim. Buradan gitmeden önce gün içinde soğuk sebepleri ağrılarım vardı, orada o da kesilmişti.
Açık olmak gerekirse, bu sene içten çok azmim var ama dış etkenlerde hastalığım ve sağlığım adına tam olduramadıklarım da mevcut. Mesela ek fizik tedavime başka şekilde devam etmem gerektiğini söyleyen fizik doktorumdan sonra, bir türlü o doğru başka tedaviyi olduramadım.
Gemlik belediyesinin Termal Oteli açılacaktı bu Eylül ayında ama hala bir gelişme mevcut değil. Bursa'da bir fizik tedavi merkezine gidebilmem için yol çok uzak ve git gel yorucu olacaktı ama ona bile imkan aradım. Bu dediklerimi araştırıp, Pamukkale termal tatilini ve de oradaki sıcak su havuzundan faydalanmamı yerine getirmeyi bekledim ki; olduramadığım surette, tekrardan ek fizik tedavi aldığım eski hastaneme dönüş yapabileyim.
Bloğuma döndüğüm gibi, o fizik hastanesine de bu hafta içinde dönmeyi planladım kendimce. Çünkü buraya yazmayalı, haftada iki gün aldığım fizik tedavi daha da çok yetmez oldu ve beni yavaş yavaş güçten düşürdü. Buraya yazmayalı kullandığım takviye gıdalarımın dozajını arttırdım, ağrı anlamında (özellikle gece ağrılarım konusunda) bir sıkıntım kalmadı. Ama direnç konusunda bir düşüş yaşıyorum ki, bu da benim için yine iyileşmemde gerilemem demek. Hastalığımın gidişatı iyiye gitmiyor ve geriye düşüyorum demek...
**
Beslenme Düzenime De Değineyim;
Mayıs ayından beri, dikkat ettiğim beslenme düzenimi kısa süreler haricinde hiç bozmadan devam ettirmeyi başardım. İnanmazsınız belki ama bu ay her şey dahil otele (Pamukkale) gitmiş de olsak, orada her gün girdiğim havuz bana egzersiz düzeni sağladığı için (çünkü bir kas hastası için en faydalı egzersiz suda yapılan egzersizdir); protein ve dengeli beslenmeyi de önemseyip orada hazımsızlık yaşamamak ve de eve kilo almadan dönmek istiyordum. Tabii ki onu da başardım... :))
Ne yaptım peki; paketli gıda ve hamur işlerinden uzak durmaya devam edip, tavuk balık sebze ve de benzer sağlıklı gıdaları yemeye devam ettim. Çeşit açısından da hiç zorlanmadım tabi, bol roka, bol biberli salata yedim. Zaten en sevdiğim de olunca, şifa oldu bence bana. :) Bir de otelde haşlanmış sebze salataları da vardı, yoğurtlu salatalara hiç yanaşmadım ve bol bol bunlardan yedim. Son 2 ayda farkettim ki, akşam yediğim yoğurdu hazmetmekte zorlanıyormuşum. Artık akşam yemeğinde makarna yoksa yemiyorum yoğurdu, o da yersem sıcak makarna üzerine döküyorum. O zaman dokunmuyormuş. Zaten yaklaşık iki aydır araştırdığım üzere, gaz yapan besinlerin sayısı ve çeşitliliği o kadar fazla ki; benzer sorunlarınız varsa çiğ sebzelerin ve fermante besinlerin (turşu, yoğurt, ayran, kefir gibi) çoğunu dönem dönem bırakarak denemeyi ihmal etmeyin derim...
Neyse, konuyu şuraya getireceğim; gitmeden 3 gün önce bel göğüs ve bacak çevremi ölçmüştüm, 9 gün sonra bel çevremi ölçtüğümde 4 cm incelme gördüğümde sevincim çok büyüktü. Kendimi bozmadan devam ediyorum şimdi de, hamur işi yemediğim zamanlarda "hazımsızlık, mide ağrısı ve bunlara bağlı nefes darlığı" da çekmediğimi farkettim bu süreçlerde. Hem de hiç! :)
Diyeceğim o ki, uyku düzenimin yer yer gece yarılarına taşması dışında bu konuda da çok şükür sıkıntılarımı büyük ölçüde atlattık.
***
Geri Kalan Her Şey;
Pamukkaleden döndük döneli, o sıcak sudan buralara çıkıp gelmiş olmanın verdiği hamlıkla annem ve eniştem kulunç ağrıları çekiyorsa da; genel olarak ailecek de iyiyiz şükür ki. Annem ve eniştem doktor kontrolünde ilaç kullanıyorlar bu ara, şifa olsun inşallah...
Soğuk havalar burada son 1.5 haftadır başladı. Balkonda oturmaktan vazgeçip, nihayet içeride oturmaya terfi ettik yine. Geceleri üşümemek için yün yorgana geçtim ama geçen sene onun da kar etmediğini düşünürsek, bana bu sıra en çok internetten üçlü kombinasyon ve çinko içerikli magnezyumun etki ettiğini düşünüyorum. Gece ağrılarım bu sene şükür ki yok. (Bu arada bu takviyeyi direkt doktorlarımdan destek alarak kullanıyorum, sadece devletin ödediği türü kullanmayı bıraktım. Çünkü kas odaklı bir magnezyum değildi maalesef.)
Geçtiğimiz hafta başında bilgisayarımı yeniledik, buraya dönmemin bir sebebi de aslında bu yeni bilgisayarım. :) Hayırlı olsunlarınızı alırım. Çünkü bundan önceki bilgisayarım maalesef çok yavaştı, çok arıza çıkarıyordu ve istediğim şekilde işlemez hale gelmişti. O zaman buraya da yeni reklam yönetmeliği gereği yazmak gerekiyor mu emin değilim ama bir iletelim, marka yazacağım için #reklamdeğildir ibaresini; yeni bilgisayarım Monster ailesinden, bana ve bizlere hayırlı uğurlu olsun... =) (Laf bende kalmasın, Kasım ayına özel kendi sitesinde bir banka ile anlaşması vardı; sitesine bakın anlayacaksınız, reklam için değil de ihtiyacı olanlar faydalansın diye söyleyeyim dedim.)
İşte bu aralar aklımda en çok kas gücümü daha fazla arttırmak üzere ek fizik tedavilerime başlayabilmek, ilaçlarımıza ve tedavilerimize kavuşabilmek için devletimizden onay alabilmek ve de buralara yazmaya dönebilmek vardı. Bahsettiğim üçü de mental sağlığımı korumaya yardımcı sebepler. Ek fizik tedavime başlamazsam aileme daha az yardımcı olabilirim, devletimiz ilaçlarımızı vermezse bu hayatı sevdiklerimle daha kaliteli yaşamakta zorlanmaya devam ederiz ve yazmaya devam etmezsem mental sağlığımı şu üç ayın sonunda sanırım toparlanmakta artık zorlanabilirdim.
******
İşte bu gidişatlardan sonra; döndüm geldim yeniden diğer evim olan bloğuma ve sen okuyucumun huzuruna... Son bir aydır odaklanma problemi yaşıyorsam da, başladığım gün olan bu günlükvari yazımı bitirebildiğime sevinerek; BEN GELDİM, SEN NEREDESİN EY OKUYAN VE NE HALLERDESİN? DİYORUM. Beni yorumlarından mahrum bırakmazsan sevinirim.. :)
Son sözlerimi yazarken, bir sonraki yazımın en son okuduğum kitabın filmini bu akşam izledikten sonra yarın veya öbür güne yazmayı düşündüğümü ekleyerek; hepimize ülkenin gündeminde aklı salim kalabilmeyi diliyorum... =)
SEVGİLERİMLE, SAĞLICAKLA KALIN...