20.04.2020- Pazartesi; Okuyorum...
Günler garip bir hızda ilerlemeye başladı, hayat bu süreçte de kendi rotasını oluşturmaya devam eder oldu... Herkes gibi ben de bu süreci sağlıcakla geçirmeye uğraşıyorum. Kitap okumaya devam ediyorum, meşguliyetlerime sıkı sıkıya sarılıyorum ve günlerimi yeniden daha fazla görevlerle donatıyorum. Misal bugünün görevi bu kitabı bitirmek ve öylesi garip bir anlatımı var ki bana göre bu kitabın, bu duruma tahammül edebilir hale getiren kahve yardımcı konuma geldi şimdi...
Bundan 15 sene önceydi, iki güne bir kahve içerdim. Bugün o günleri hatırladım işte. O zamanlardaki yorgunlukları alışkanlık edindiğim üzere kahve gideriyordu, şimdi de bu kitabın yorduğu yerlerden kendimi korumayı bir gıdım kahve sağlar inşallah! :)
Kitabıma devam etmeden önce buraya bu hisleri not etmek istedim; yeterince keyifli bir kitap değil zira, başkalarının hayatına buralardan bakmak daha güzel oysa. Bu kitabın ise başlığı daha farklı olmalıymış bence. Emek var, sonuçta yazım aşamaları ne olursa olsun kolay değil de; "bu kitabı keşke ben yazmış olsaydım dedirtmiyor bana işte". Kitabı yarıladım ama bazı karakterlerin hangi hissiyatta olduğunu çözemedim hala. Ama devam ediyorum yine de. İnstagram'da başkalarının hayatına onlar izin verdikçe dalabilmek daha başka, kesinlikle daha eğlenceli. Kolay geldiğinden mi acaba? Ama öte yandan kitapta o kadar heyecan yok. Acaba kitap bunu mu anlatıyor dedirtti bile şimdi. Karmakarışıklaşmaktayım tabiri var ya hani, bu kitap beni böyle etti. En son hangi kitap böyle etmişti ki? Epey olmuş herhalde. Şimdi kötü hisler de değilmiş gibi geldi, kitap iyi ilerliyormuş gibi. Bitince son kararımı vereyim yine en iyisi.
Ya sizin, bu tarz kitabınız oldu mu? Kitabı çok kötülediğimi düşünüyor musunuz? :) Bence çok bir şey söylemedim de.. Kahvem ve kitabıma döneyim en iyisi, bitince de yorumumu yazmak şart oldu tabi; sevgilerimle... :))
21.04.2020- Salı; Okudum...
Ve dünün görevi olan "Başkalarının Hayatı" adlı kitabı bitirmek bu sabaha kısmet oldu... Dün akşam, son 15 sayfa kalaya dek okudum ve bıraktım. Alıntılarım da oldu kitaptan akşam boyunca, ama yine de fikrimi; "çok iyi bir kitaptı ya!" derecesinde değiştiremedi. Yorucu, bana bir şey katamayan ve "ne okudum ben şimdi, bunun ana fikri neydi?" dedirten bir kitaptı...
Kitabı 7 günde okumuşum ama dünkü hislerimi yazarken daha uzun zamandır okuyormuş hissimden o kadar emindim ki! Neyse ki bu sabah itibariyle kitabı okudum ve kenara kaldırdım... :)
Bu seneki Bursa kitap fuarı gezimiz sırasında, "Destek Yayın Grubu" standından aldığım 5 kitaptan biri idi; Başkalarının Hayatı - Amy Grace Loyd. Alt yayınevi grubu Beyaz Baykuş... 2020 Fuar yazım ise burada...
Bu kadar yazdıktan sonra, konusundan da bahsetmek şart oldu şimdi; bir apartman sahibi Celia'nın, komşularıyla garip ilişkiler içerisine girmesini anlatıyor kitap. Ama konu bütünlükleri o kadar dağınık ki, okurken insanı en çok bu yoruyor sanırım. Gerçekten davranışlar da, konuşmalar da, anlatım da o kadar acayip ki; şayet böyle bir apartmanda kalıyor olsam, orada kalmak adına zorunlu olsam da ben bir yolunu bulup taşınmak isterdim... Bir ev sahibi düşünün, sizin özelinize girmeyi kendisine hak olarak görüyor. Onu da geçtim, kiracıların da ne yaptığı ve neye meyilleri oldukları bir o kadar belirsiz... Beni okurken bu kitap sırf fikirlerinden ve istediklerinden emin olamamaları için bile çok rahatsız ediciydi.
Kitabın 1000kitap.com'daki yorumlarına da baktım, 1000kitap'ta tek iyi bir yorum yok ne yazık ki. Biri ilk başlarda anlatımın düzlüğünden ötürü içinin sıkılarak okuduğunu söylüyor, sonra anlatımın kaydığını söylüyor başka biri; hayır, benim için bu durum da böyle değildi. Anlatım baştan itibariyle kaymış durumda idi bence. Çeviri hatası mı bilemiyorum, eşcinselliğe dair garip üst örterek anlatım söz konusuydu. Elbette aynı cinsi sevenler de var bu hayatta ve ben hepsine saygı duyuyorum, ancak bunu bile anlatmaktan öylesi aciz idi ki kitap; ilk başta her karakterin cinsiyetini yanlış anlamış bulundum maalesef.
İlk defa bir kitabı bu kadar net eleştiriyorum, hiç yapmam dememek gerekiyormuş; ben bu kitabı sevmedim. Hem de yaptığım 3 alıntının güzel olmasına rağmen, ben bu kitabı hiç sevemedim. Fikirler değişkendir, özneldir. Elbette her eseri aynı derecede bulamayız. Ama en azından anlatım konusunda basitlik aradım, konusu gereği ağır düşüncelerin anlatıldığını düşündükleri bu kitap için. Çünkü bana göre konu da ağır değildi; konu günlük hayat, basit bir hikaye diyebileceğimiz konuya fazla edebi değer biçmişler. Bana böyle düşündürdü...
Can dostum şöyle demişti bir defasında bana; "Bir şeyi beğendiğimizde söyleyebiliyor isek, beğenmediğimizde de aynı derecede söyleyebilmeliyiz."(Kesinlikle çok doğru tespit dostum!)...Evet, bu benim eksikliğim. Bazen bir şeyi hiç beğenmemiş de olsam hafifleterek anlatmayı seçiyordum. Yalan söylemiyor ama o youtube'da beğenmedim tuşu var ya, ona da basmaktan çekiniyordum! Ama artık böyle bir şey yapmıyorum. Bu yazıyı da sırf bu yüzden yazdım. Uzun zamandır beklenti içerisinde okumaya hevesleniyordum bu kitap için, fuardan aldım ya hani; benim için yeri ayrı fuar kitaplarımın çünkü. Maalesef hiç beğenemedim, fuar kitaplarımdan biri de işte böyle bitti... :)
Alıntıladığım cümlelerimi de burada paylaşarak veda edeyim en iyisi. Bir sonraki bitireceğimi umduğum kitap, bu kitapla kıyaslanamaz bile ama; anlatımı çok yerinde ve güzel, hikaye bütünlüğü heyecanlandırıyor beni üstelik. Beklentileri yüksek tutmamak gerekiyormuş, bir kez daha yazmalı tarihe! Alıntılarımı ekleyip, diğer kitabımı okumaya ve günün görevlerine odaklanmaya devam edeceğim. Buraya kadar okuduğunuz için teşekkürlerimle ve sevgilerimle, sağlıcakla kalın... =)
- Çektiğimiz acılar karşısında ürettiğimiz yarım yamalak çözümlerin kendileri keder ve provokasyon doludurlar. (Sayfa 80)
Hepimiz kendimiz ve özellikle de başkaları tarafından kabul görmek için hikayeler yazarız ve sonra bunları tekrar düzelterek yazarız. Ben bile bundan muaf değildim... (Sayfa 149)
- Yaralar siz onlarla başa çıkınca veya onları seçtiğinizde ya da yine onları seçeceğiniz için ne muhteşem görünebiliyordu. (Sayfa 193)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)