21 Haziran 2019 Cuma

İlk Okul Karnesi, Maviş, Kış Nefesi - Haziran 2019



Bugün bir hafta oldu, yeğenim Kağan ilk okul karnesini alalı ve Maviş de onunla beraber bizim evde kalmaya başlayalı... :) İlk okul karnesi başkaymış gördük uzun zamandan sonra, heyecanı ile öğrendiklerimizi pekiştirmelerimize giriştik bu sıra başlayan tatilimizle. Yaz tatili başlayan tüm öğrencilere verimli bir tatil, ailelerine de kolaylıklar diliyorum; dışarıya pek fazla çıkmayan çocukların döneminde yaşadığımız için, evin içinde zorlu geçiyor tatiller yakinen biliyorum ben de... :) Hadi her yönden hepimize iyi tatiller olsun inşallah... 

Ablam ile eniştem, evlerini boya badana yaptırdı ve hazır el değmişken iki odanın değiş tokuşunu içeren bir tadilata giriştiler geçtiğimiz haftadan başlayarak... Kağancım, evlerindeki temizlik hala bitmediği için akşamları da bizde kalıyor bir haftadır ama iyiden iyiye de özledi evlerini tabii. Ödevler yapıyoruz, oyunlar oynuyoruz ama iki gündür yetmiyor kuzuma; iyice sabırsızlandı bu ara, iki gün sonra bitecek temizliği ablamın da döneceğiz eski düzene yine neyse ki... (:

Karne güzel geldi, okuma yazmayı öğrendik zaten bu sene ve öğrenim hayatına giriş yaptırdık çok şükür Kağanıma. İlkokulun ilk senesi bitti işte öyle böyle, yaz tatilimizde öğrendiklerimizi pekiştirme ve okuma yazmamızı daha da geliştirmeye devam etmeye giriştik bu sefer de... Öğretmeninin verdiği yaz tatili dergilerini ve ek olarak verdiği bir kitabı daha yapıyoruz her gün. Günlük 1 saat ders çalışmalarını, on dakika sesli okuma yapmalarını ve de her gün kitap okumaya devam etmelerini istemiş öğretmenleri. Oyunlarımızı da ihmal etmeden, ödevlerimizi yaparak günlerimizi geçiriyoruz bir haftadır... :)

Bunların yanı sıra; hep daha fazla oyun oynamak, hayatla doğayla iç içe olmak, çok sevmeyi ve saygıyı öğrenmek de ödevlerimiz arasında bizim. Her öğrencinin yaz tatilinin olmazsa olmazı olmalı diye düşünüyorum. Gündüz ablamla eniştem işte, Kağanım da okulda olduğu için evde yalnız kalan Maviş 1,5 ay sonra kendine geldi ve açıldı resmen... Kağanla bizim koşulsuz sevgiyi Maviş sayesinde bir haftada öğrenip, korksa da yaklaşmayı onun hayatına saygı duymayı öğrendiği gerçeğimiz baki şu sıralar. İlk defa bir hayvana bağlandığını görüyorum Kağanımın; öyle ki başlangıçta geldiklerinde alelade benim kuşum diyordu Maviş'e, ama şimdi "Kuşcum" diye seviyor Maviş'imizi. Bizim kuşumuz oldu şimdi Maviş, akibeti ne olur bilinmez; bir onlarda bir bizde olacak gibi belirlenene dek de... :)



Kağancım öyle korkuyordu ki başlarda, ne elini uzatıyor ne de üzerine konmasını istiyordu Maviş'in. Maviş ise, bir tek Kağan'ın sesine duyarlı; ilk uçurduğumuzdan bu yana, evi bilmediği için uçarken telaşlandığında Kağanım "Maviş dur!" diyor ve o da sakinleyip konuyor hemen bir köşeye. :) 

Korksa da yaklaşmasına bir engel olmadığını öğrendi Maviş'e bu bir haftada. Maviş daha 3 aylık bir bebek, ısırmaya bile gücü yok ama Kağanım elini uzatamıyordu başlangıçta. Şimdi öyle böyle, elini uzattığında kendini korumak için gagasını açıp kapadığını ama bir şey yapamadığını görüyor. Üstelik bunun yanı sıra, Maviş bir tek Kağan'a kaşıtıyor kendini; onun elini uzattığını görünce kaçmıyor şu sıra dışarıda iken, biz elimizi atar atmaz uçuyor oysa. Sanırım o Kağanın kendi kadar küçük olduğunu biliyor, tam da hayvanların bildiğini söyledikleri gibi... (:

İnstagram hesabımda da söylediğim gibi, Maviş'i bir ben doya doya öpüyorum şu ara. Omzuma konduğunda, boynumu ona döndürüp öpüyorum gagasını kendimce. Başta gagalıyor kendince, öpmeye devam ettiğimde ise sadece gagasını dudağıma uzatıyor biraz ve bıcır bıcır bir şeyler söylemeye başlıyor kendince... Henüz konuşamıyor, gagasından çıkan mantıklı bir kelime yok ama bıcır bıcır gagasının altını şişirip konuşmaya uğraşıyor işte... :) Bir kuşun şu hallerini izlemek benim için en güzel manzaralardan biri resmen yine şu aralar!

Fotoğraflarda gördüğünüz üzere; benim omzumda olmaktan, Kağanımın da kafasında takılmaktan mutlu oluyor Mavişim. Şu an en çok babama güven sağlamış durumda, bir onun eline gidiyor ama Kağanımın omzunda geziyor sadece salondan mutfağa kadar mesela. Aile üyelerinin her birini kırmıyor yani, anneme de gidiyor bana da geliyor. Annemle benim öpmemize izin veriyor mesela ama en çok babama el uzatınca gidiyor. Babam harici diğer her birimize ya çağırınca ya da kendi tercihiyle geliyor kısaca... Bir hayvan da ilgiyle ve sevgiyle açıyor kendisini dünyaya, bir çocuk da. Kağanımın şu sıra korkularını yenip Maviş'e yaklaşmasını takdirle izliyorum. En layıkıyla yaptığımız ödevlerden biri bu şu sıra... =)



Bizim Kağan ile iki sene önce Ayşe teyzemizin getirdiği üzere boyamaya başladığımız, her yaş için boyama kitabımız vardı. Kimi zaman boyadık, kimi zaman ara verdik uzun sürelerle. Derken 15 tatilden sonra, 3-4 gündür yine boyamaya başladık. Boş boş karalanan sayfaları yırttık, birkaç sayfa silinemeyen kurşun kalem izleri ile doluydu onların üstüne çıkartmalar yapıştırdık. Derken bir sayfa o bir sayfa ben yan yana boyayıp, üstteki gibi birkaçını da fotoğrafladık (Soldaki resimler benim boyadığım, soldakiler de Kağanımın)... :) 

Bu sıra elimden düşmeyen Kış Nefesi adlı kitabım var, Kağanımdan fırsat bulabildiğim ve de bazen izin alabildiğim ölçüde okuyorum da; bitsin de istemiyorum şu ara! Beatrice ve Carter'ın hikayesini okumak bir yana, diğer okuduğum 4 kitaptan ayrı sakin bir heyecan yaşıyorum nedense. Yine de bitirmek istemiyor ve de sizlere de önereyim diyordum ne zamandır da. Birkaç güne biter de, son çıkan kitabını da alırım bir sonraki alışverişimde umarım diyorum... =)

Boyama ve okuma yapmalarla, ödevler ve oyunlarla geçiyor günlerimiz yine bu ara. Dolu dolu, kendim ne yazdım ne yazmadım hatırlayamadığım dozda geçiyor yani günler ya; bloğumu boşladım bu ara. Diliyorum planlarıma dönerim de, yazarım yine aklımdakileri de şuraya. Şimdilik gün bitmeden bu yazıyı tamamlıyorum ama son olarak Beatrice ve Carter'ın hikayesinin anlatıldığı Kış Nefesi'nden bir alıntı ile ayrılayım buradan; görüşmek üzere diyerek... 


Gerçekten... Hassas meseleler kararlılıkla ele alınmayı hak ederdi. Aksi halde söylediğiniz her şey boş mazeretler gibi görünmekten başka işe yaramazdı. Tıpkı o an olduğu gibi... 
Ve sonra da pes ederdiniz. 
Pes etmenin kötü bir şey olduğunu kim iddia etmişti acaba?
(Sayfa 269. Kış Nefesi- Rita Hunter)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...