Bugün güne karanlık bir rüyadan uyanarak başladım, alttaki resimde de görülen Feride Hilal Akın'ın İntihaşk şarkısı tarzında dinlediğim slow müzikler de hep o rüyamı hatırlattı bana ders çalışırken... Önce sabah hayrına anlatıyorum demek ve rüyamı öyle anlatmak istiyorum. Ben inanırım çünkü böyle şeylere... :)
Öyle korkmuş halde izbe bir binada kurtarılmıştım ki rüyamda, ama kaçırılmış değildim de bilinçsiz hemşire ve doktorların eline düşmüş gibi idim... Güya bir erkek arkadaşım varmış, onun eşliğinde arkadaşlarım kurtarıyor beni ve bir yemek masasına oturuyoruz; aynı izbe binada ve sadece birkaç ışıklandırma ve üzerinde bir sofra olan uzun bir yemek sofrasının çevresinde...
Çok geçmiyor, ben korkularımla o kalabalık içinde kalakalıyorum sessizce. Herkes mutlu benim kurtulduğuma ama yanıbaşımda oturan hemşirelerin ve doktorların bilinçsizliğinden ötürü karanlık olan hastaneden daha karanlık sevgilimle yanyana oturmaktan ötürü endişeli idim. Garip ki seviyorum da o adamı, ama memnun değilim işte. Onun suratsızlığı, karanlığı, ellerimi tutuyor olsa da endişelendiriyor beni. Rüyamda; onu seviyor olmamdan isteyerek kurtulmak isteğinde de olsam, elini bırakıyorum bir an ve aslında bırakamayacağımı hissediyorum. Bu korku ile sürdü tüm rüya...
En yakın arkadaşım diğer yanımda oturuyormuş, ona elimin üstünde hemşirenin yaptığı iğne yaralarını gösteriyorum, tabi o sırada elini bırakmak zorunda kalıyorum erkek arkadaşımın. O anın korkusuyla tekrar elini tutuyorum güya sevgilim olan kişinin... Sonra o benim elime bakıyor, yaralarımı inceliyor ve bende onun suratına bakıyorum! Size içinde bulunduğum korkuyu, hapiste kalmış hissiyatını anlatmaya çalışıyorum işte şimdi de... O korku ile karanlık bir kalp ile uyandım işte bu sabaha da.. Çok saçma, bu hissiyat ile geçirdim tüm günü. Yani bu hissiyat bir süre sonra azaldı ama hatırladıkça o korku benimle idi...
Size de oluyor mu, rüyalar görüp de o rüyanın etkisinde deli gibi kaldığınız? Ben çok rüya gören ve gördüğü rüyaları hatırlayan kişilerdenim. Aslında bu duyguyu seviyorum da. Bazı rüyalarımı yazıyorum da. Ama böyle olmasa idi, ben de rüyalarından ben kadar etkilenebileceğine inanmazdım bir insanın... Bu sabah gördüğüm rüyamdaki gibi birine bağımlı şekilde aşık olmayı istemediğimi düşündüm sık sık, birinin varlığına kendi varlığımı es geçtirecek kadar aşk etmesin Allahım! Allahım sevginin de sevgisizliğin de hayırlısını nasip etsin bana-bize-hepimize...
Hiçbir rüyam çıkmadı bu zamana dek, rüyalarım gerçek hayata dönmez de yani ama onların benle oluşunu seviyorum. O rüya alemlerinde kısıtlı zaman dilimlerinde başka alemlerde -ama kafamın içinde- gezip geliyorum. Bunun gerçek hayatta yaptıklarını söyledikleri, Astral Seyahat versiyonu varmış biliyorum ama onu denemek istemiyorum ben. Kendi kontrolüm altında değil bu bilinçaltımın izin verdiği ölçüde oluşuyor rüyalarım ve bu durum yetiyor da artıyor bile bana...
Velhasıl; bugün bu rüyanın etkisinin zaman zaman sürdüğü bir gündü ve bu etki altında ders çalıştım. Şükür ki biten hafta çalışmak için planladığım derslerimi de bitirdim... :) Bir de film izleme hayalim vardı bugün için, akşama dek izleyemedim ama belki yatarken izlerim diye düşünüyorum. O film, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı. Benim çok zamanlar öncesinde Türkçe altyazısız bile izlemeyi sevdiğim nadir filmlerden biri kendisi, bugün olmazsa yarın kaçışı yok... :)
Yeni haftaya mutlu-umutlu ve güzel rüyaların etkisinde girelim; güzel sürprizlerle dolu ve planlarımızı gerçekleştirebildiğimiz bir hafta olsun inşallah. Hepimize iyi haftalar... (:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)