Senenin 18. gününden yazıyorum, 2018'deki ilk internet günlüğüm yazımı... :) Geçen hafta sınavların varlığına daha iyi kontrol olabilmek adına yazamadım, bu hafta da bir günlük yazısı ile bloğuma dönüyorum... Geride bıraktığımız haftasonunda bu dönemin son sınavları ve benim bu dönem için de son 5 dersimin sınavları vardı. Sınavları emek vererek elimden gelenin en iyisini yaparak bitirmiş olmamın haklı gururuyla yazıyorum şu an da sizlere... :)
İlk 14 Gün, Sınavlara Hazırlık ve de Sınavlar İle Geçti Gitti...
13-14 Ocak 2018 Cumartesi ve Pazar'ı, benim için epey zor geçen bir sınav haftasonu daha idi. Zira soğukların en etkili olmaya başladığı iki gündü ki, yine benim sınavlarıma denk geldi. 6 senedir giderek artıyor bu soğuklar, veyahut ben daha hassaslaşıyorum...
Sınavlar güzel geçti, şükür ki elimden gelenin en iyisini yaptım. Senenin ilk 14 gününü ders çalışarak geçirmem gerekse de, sonucunda içim rahat şekilde sınav sonuçlarını bekliyorum ya; yorgunluğu çekelim ne yapalım dedim... Ve 4 gündür, kendi keyfime bakıyorum şimdi; kitap okuyor ve film izlemeye çalışıyorum kendimce. Bir de yeğenimle vakit geçirmeye uğraşıyorum çoğunlukla. Ders çalışıyor olmanın en zorlu noktaları; uykusuzluk ve de evde var olan yeğeniniz ve sevdiklerinizle tam manasıyla vakit geçirememek bence... :)
Soğuklar sebebiyle son 6 gündür fazlasıyla güçsüz hissediyorum kendimi ama ağrılarım az seviyede olduğu sebepten, güçlendirme egzersizlerimi ihmal etmiyorum... 2018'in bana getirdiği en güzel alışkanlığı olsun istiyorum, hareketlerimi tek bir gün bile ihmal etmeden geçireceğim bir ömür...
Geride bıraktığımız haftasonu, soğuğa ve de sınavların varlığına tahammül etmeye uğaşırken; annem ve eniştem hasta idi ve babam da işte idi. Bu sebeplerden ötürü, sınavlara gidip gelmemiz babam harici çekirdek ailemizin geri kalanı ile mümkün oldu. Şüphesiz en eğlenen Kağanım ile ben olduk bu haftasonu sürecinde de... :) Ders tekrarı yapmak durumunda kaldığım Cumartesi akşamı haricinde, yeğenimle Avm'lerde ikimiz dolaştık. Gerek akülü sandalyem ile eşlik ettim, gerek o benim sandalyemi sürdü, gerekse de kucağıma oturdu ve beraber ilerledik. Eğlenceli bir haftasonu idi, yorucu olmasının yanı sıra. Maşallah bize. :)
Cumartesi akşamı, benim yanıma gelmesin de tekrarları sağ salim yapıp yatayım diye uğraşırken; yeğenim bana resimler yapıp getirdi durdu. Cumartesi günü Avm'de dilediğimizce gezdik, kısa süreli de olsa; öğlen tek bir sınavımın olması sebebiyle Cumartesi gününü yine rahat geçirdim. Ama Cumartesi akşamında, ertesi güne sabah iki öğlen iki olmak üzere 4 sınavım olduğu için tekrar yapmak için ayrı odaya geçtim ama yine de yanımda olmayı aralıklarla sürdürdü. Yeğenimin yanında isem, boş da olsa ikimizin gezmesini istiyor sadece, Cumartesi günü Avm'de anneanne ve babasından seviyor benimle. Ama ben de onun kadar eğleniyorum tabi, belki de bu yüzden... Yeğenimin bu sıra bana yönelttiği birçok sorusu var, engel durumumla ve beraber yapamadıklarımız adına; benim de bunları yazmaya ihtiyacım var tabii bu arada. Sırası gelecek inşallah...
En eğlenceli sınav günümüz de Pazar günü oldu, en zoru idi aynı zamanda da... Havaların bu kadar soğuk olmasına içerlemiyorum da, en kritik noktalara denk geldiklerinde biraz bozuluyorum doğrusu. Kaslarımın bu konudaki güçsüzlüğü hala canımı sıkıyor yani.. Hafta sonunun eğlenceli geçmesi, tatlı küçük aksiliklerimizin sebep olmasıyla da gelişti. Ablam ve annem, beni o soğukta idare etmekte zorlandılar tabii ki. Pazar günkü küçük aksiliklerimiz; sınav yerimin önünde akülü sandalyemi kurarlarken de meydana geldi, avm'nin içinde avm'nin tekerlekli sandalyesini kontrol etmeye uğraşırken de... :) Ailemin varlığına çok şükür diyerek geçirmediğim gün yok, ama haftasonu bu yoğunluğun arttığı günlerden biriydi yine; zira son zamanlarda gücümün soğuk sebepli yine düşmüş olması, yine onları istemesem de zorlamama sebep oluyor... Umarım şu soğuklardan da sağ salim güçlenerek çıkabilirim yine... Amin.
Pazar günü sabahki sınavımdan sonra çıkıp kahvaltı etmek üzere Avm'ye gittiğimizde, yeğenimle bana çocuk menüsü aldık. Yeğenimin o günkü isteği idi benden. İkimize de Burger King'den oyuncaklı çocuk menüsü seçtik; aşağıdaki resimlerde inceleme görevini üstlenen dedektif Snoop benim oyuncağım, evin üzerinde oturan ve diğer uçan snoop ise Kağanın... =) Karar verdim, burada kayıtlara da geçsin; ara sıra gezmeye gidip istisna yaptığımız dışarıda atıştırdığımız zamanlarda, ben de yeğenimle çocuk menüsü alacak ve oyuncak edineceğim kendimize. Gerçekten çok doyurucu olmasa bile, yani benim için, eğlenceli idi. Yeğenimle eğlenmek ve onu mutlu edebilmek en eğlenceli kısmı idi... :)
Avm içinde dolaştık Kağan ile, benim yanımda yöremde benimle bir şeyler araması ve bulma telaşında heyecanlardan heyecana girmesi; çocukların oyun oynamayı hayatın her anına yaymasına bir kez daha hayran olmama sebep oldu... Pinokyo kitabını alıp okunmasını istemiş öğretmenleri, o kitabı aldık Pazar günü. Dondurma yedik mikropları öldürmek için, üzerine su içmeyi ihmal etmedik. :) Bol bol yedik, annem ve ablamla küçük aksilikler yaşadık, ama çok eğlendik eniştemle çok şakalaştık, ki eniştem epey hasta idi ona iğne vurdurduk haftasonu iki kez...
Derken bitti işte; eğlence ile dolu, neşeli bir Kağanın teyzesi kadar gezme aşkının bulunduğu bir haftasonunun son günü ile... :)
Sınavdan Sonraki 3-4 Güne Dair...
İlk 14 günün sonunda, yani sınavları bitirmiş olarak döndükten sonra, akşam yemeği hazırlarken ablam evlerinde; Kağanın acıdığını söylediği dudak içine nihayet bakmaya ikna edebildiği esnada, diş düşmeden damak arkasından esas dişinin çıkmaya başladığını görmüş ablam. Kağan süt dişlerini dökmeye başladı böylece... :) Haftanın ilk günü dişçi kontrolü ile başladı, ilk diş çekimi gerçekleşti yeğenimin. Farketmediğimize üzüldük başta; diş damağı yarmış çıkmaya başlamış çünkü, alt dişlerinden birinin arkasında. Ama Perşembe gününden beri ara ara artıp duran ateşinin sebebinin olduğunu anladığımızda da şükrettik. Kağan ile anlaşma sağladık, bir daha bizden acısa da saklamayacak göstermekten herhangi bir dişini ve yarasını. Kağanım bize dudağını gösteriyordu, açamadığını acıdığını söylüyordu. Yara bere saklamıyor ama ağız içi saklanabiliyormuş işte... Kağan bize çok şey öğretiyor, iki üç günde diş çıkartmış ve bize göstermediği için bunu kendi bile anlamamış. Kontrol etmekte daha kararlı ve daha temkinli olacağız bundan sonra...
Salı günü ablamlardan döndük evimize yeniden, bu sefer yeğenimi de aldık geldik üstelik. Havalar o kadar soğudu ki burada, sabahın en erken saatinde sabah ayazında ablam bize bırakırken hastalanmasın dedik. Bu hafta okullar bitiyor, 2 hafta da okul yok zaten. Bu gidişle soğuklar hafifleyene kadar haftaiçi yatılı bizde kalması muhtemel yine kuzumun... Elimden geldiğince 2 gündür birşeyler yapayım o okuldayken diyordum ama bu yazıyı bile yazamıyordum, neyse ki bugün yazdım işte...
Besin İntoleransı...
Sevgili İnternet Günlüğüm; ilk 14 günü sınav çalışmaları ve sınavları iç rahatlığım ile geride bırakma telaşı ile geçen, son 4 gündür de sınavlar sonrası normale dönme sürecimi atlatamadığım ve de hazımsızlık sorunumun arttığı günlerle senenin 18'inci gününde sana yazmaktayım işte böyle...
Mide mikrobu tedavisi gördüğümden beri,ara ara gerçekleşmeye başladıysa da mide sıkıntılarım; "toparlandım artık, tekrarlamaz aşırı mide gazı ile karşılaşma durumum." diyordum... Son 5 gündür ise, bir gece hariç hep rahatsız idim. Yattığım zaman kalbime vuran, garip bir gaz sancısı bu. Besin İntoleransı dedikleri şeyin bu olduğunu bilmezdim, dün gece rahatsızlığımın geçmesi için yatağımda oturur iken iyice okudum ve inceledim. Bazı besinler kişilerin vücuduna has bir rahatsızlık verebiliyormuş. Ben sadece çiğ birkaç sebzeye rahatsızlığım var sanırken, son 6 ayda birçok besine karşı hassasiyetim çıktı. Şöyle ki, pişmiş hiçbir gıda rahatsız etmiyor beni sanıyordum; kavrulmuş çerezler ve birçok besinin sadece kavrulmuş halleri de rahatsız edebiliyor şimdi...
Besin hassasiyeti testlerine hala güvenmiyorum, bir kan testi ile çıkabilir mi tüm sonuçlar bilemiyorum ama; çoğunlukla hassasiyete sebep olan meyveler arasında elma var bilgi yazılarında, ama elma benim mide rahatsızlıklarıma iyi gelen besinler arasında...
Bu rahatsız eden besinleri de yazmaya karar verdim de dün gece, o sebeple bu yazımın sonunu böyle getirmeyi istedim. Birçok besine karşı hassasiyeti olan kişiler okursa, günlük tutmak bu konuda ne kadar iyi imiş paylaşacağım sonrasında da. Benim günlüğümde ilk sıraya yazacağım üç madde şunlar; çiğ soğan, çiğ sarımsak ve çiğ marul...
Bir son not olsun o zaman; hassasiyet duyulan besin unsuru ağız yoluyla vücuda alınmasa bile, kokusu ve dokusunu hissetmek bile hassasiyet duyulan besine karşı vücudun tepki vermesine sebep olabiliyormuş. O zaman bu son nota göre, yıllar yılı kavrulmuş soğanın kokusunun benim başımı döndürmesi ve direkt etki alanında olduğumda mide bulanması ve şişmesi yaşamamın sebebi bu imiş... Her gün bir bilgi, bugünün bilgisi de sabaha karşı okuduğum mide şişkinliğine sebep olan besinlerle ilgili yazılardandı... :)
İnternet Günlüğüm yazıma uzun uzun yazmayı seviyorum. Bir sonraki yazım, uzun zamandır yazmadığım bir yazı dizime olacak muhtemelen, istediğim gibi düzenlemesini bitirebilirsem yarına yani. Ama öncesinde bir içimi dökmeye ihtiyacım vardı...
Esasında bir kez daha incelesem, birçok paragrafı silerim belki; çünkü birçok kez üşümekten bahsettim, soğuklara olan hassasiyetimden. Ama geri dönüp oraları silmeyeceğim, zira bu İnternet Günlüğüm--> yazdım gitti... :) Görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)