Ekim'in ilk yazısını bugün yazıyorum, ilk terapisini de dün aldım Yalova'da... Ekim'in İlkleri diye bir yazı çıktı böylece bugün ortaya....
Tam takım kışlıklarımı giyinip, bir tek mont-boyunluk-eldiven üçlüsünü eksik ettiğim bir gündü. Soğuklarla aram yok pek, sağlığım sebebiyle, bunu söylemiştim. Ama gelin görün ki, buna rağmen fena değildi dün de. Güçlendirme ve Tilt'te idik dün de, uzun zamandır bahsetmiyorum pek Tilt'teki durumumdan ve güçlendirmelerimden. İlk Tilt'e çıktığımda neredeyse yatar pozisyonda idim hala ayağa kalkamaz durumda. Ama şimdilerde öyle değil, neredeyse yere paralel konumda en dik pozisyonda duruyorum tiltte ve şimdi de bu durumla zorluyoruz vücudumu.
Belim biraz kasılıp ağrımıyor değil, ama o da olmazsa tepkisiz olur zaten vücudum...
Son iki dersimiz kaldı bu arada, yeni ek tedaviye geçmeden önce. Bu perşembe ve bir sonraki pazartesi sonrası, yeni 30'luk tedavi'ye geçeceğiz. Bakalım inşallah bir sorun çıkmadan hallolur yine...
Soğuklardan bahsetmek istiyorum, kendimi bilgilendirmek adına; dizlerimin üşüdüğünü inkar edemem yine, bu üşüme beni çok çabuk yoruyor olsa da kilitlenip kalmıyorum bu sefer. Dizlerime örgü dizlik öreceğim, faydası olursa da benim gibi diz sorunları olanlara da öneririm.
Fizyoterapistim geçen hafta, dizlerimi daha fazla soğuklar çoğaldığında korumak için bir çare sundu bana; şimdilik yarım kiloluk bakliyat ürünlerini dizlerimin üzerine koyup hafif hafif gerdirmelerimin boyutunu arttırmamı, daha sonra aşırı soğuklar geldiğinde de şişlik olmadıkça dizleri rahatlatmak amacıyla ılık su torbası ile aynı işlemi yapmaya devam edebileceğimizi söyledi. Şimdilik bir başlayabilsem bakliyatlar ile o dediğine, daha sonra aşırı soğuklar geldiğinde de (ki sanıyorum ki çok çabuk gelecek) ılık su torbasını uygulamaya başlarız...
Dün hava bana göre acayip serindi, derken bugünkü akşam serinliği çıktı ve "dün hiçmiş bugün daha serin." dememe sebep oldu. Üstteki resimler, dünün gün batımı görüntüsü. Akşam 4'ten sonra güneş çıktı meydana. Bekliyordum bekliyordum da, bu sene kışı bu kadar erken beklemiyordum doğrusu. Hele ki geçen sene Kasım'da geldiğini düşünürsek, bu sene epey geldi. Ben bugün itibariyle inşallah ince yorganıma geçiyorum, düşünün buradaki havanın soğukluğunun bana göre ciddiyet seviyesini... :)
Dün gün batımı çok güzeldi yine, artık güneş denizin tam ortasından batmaya başladı. Bu da demektir ki, günler kışa doğru uzanıyor. Allahım güzel gidişatlar almaya devam ettiğimiz, soğuklardan korunabildiğimiz ve de sağlığımızın soğuklara bağlı olarak değişikliğe uğramadığı bir ay ve aylar dizisi nasip etsin bize dilerim. Sebebi elbette kaslarım, soğuktan çektiğim kadar kimden çektim bu kadar bilemiyorum. Yaz bitti, kış korkusu başladı. Hafif etkiliyor derken, ben deli oluyorum resmen "ya soğuklar beni gelir birden vurursa?" diye.
Allahım cümle kas hastalarını ve romatizma hastalarını korusun. Soğuklardan cümlemizi korusun. Amin... :)
Dün akşam ilk kez mumlarımı da yaktım uzun zamandan sonra... Babam bu hafta gece vardiyasında diye, odamdan ona ışık gitmesin uyurken dedim ve mumlarımı yaktım akşam. Şubat'ta Merom almıştı bu iki mumu ama ikisini de tüketmişim meğer, az biraz mor kalmış; o da güzel bir ortam oluşturmamı ve birkaç defterime yazmalarıma dönmeme yardımcı oldu..
Dün yeniden bir şeyler yazmaya başladım yine ve devam eder umarım diyorum şimdi de. Uzay pazartesi'si ile başladık bir haftaya daha işte böyle; yarın kayıt eklememi tamamlamaya Aöf büroma gideceğiz, - belki de son kez... :) Son 6 dersim kaldı resmen, 5'i bu döneme, 1'i bahar dönemine...
İyi haberler ve iyi gidişatlar ile başladık Ekim ayının ilk haftasına, daim olsun dilerim; gerek bu aya ve de sonraki aylara...
Not; böyle lak lak etmeyi özlemişim, olduğunca eksik tutuyordum bu günlüğümsü yazılarımı ama bunlarsız da yapamıyorum bazen de... Sevgilerimle.. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)