Antalya'daki 10 günlük bayram tatilimizden döneli bugün 5 gün oldu. Pazar günü döndük evlerimize ve yurdumuza, annemle ve dayımlarla. Ama sanki kendime yeni geliyor gibi hissediyorum... Bu yaz geçen seneden daha az ev dışında olmuş olmamıza rağmen, 10 günlük bayram tatilinde evde olmayı daha çok özledim. İlk zamanlar bir şey değildi de, bayram sonrası 3-4 gün epey yorgun ve özlem dolu idim..
Geride bıraktığımız sevdiklerimizi daha şimdiden çok özledim ama rutinlerin içerisine dalmış olmaktan ötürü de beş gündür rahatım nedense. Kendimce tespitlerim var bir de...
5 gündür şu görüntüye karşı uyanmak yeniden çok güzel, Allahım kimseyi evinden uzak koymasın. Rutine dönmeyi bu sefer çok istedim, kendi içimde halletmem gereken sorunlarım baş göstermişti son günlerde çünkü. Geldik geleli düşündüm, bir orta yol bulmaya çaba gösterdim, belki de buldum; onu da zaman gösterecek...
Eve dönmek bu Eylül ayında daha çok kendime dönmekti benim için; rutine dönmek, anlaşmazlıkları ve tatsızlıkları geride bırakabilmek, anıları kucaklayıp yerine yurduna dönmek demekti... Kabul edemediğim gerçekler varmış meğer, kalabalıklar içerisinde anlamam gerekiyormuş. Kabul edemediğim içsel olgularım vardı bir de, fırsat buldukça düşündüm veya erteledim. Derken içsel olgularımı büyütüp durmuş olduğumu da algıladım...
Çabuk ağlayan biriyim ben, ikili ilişkilerde ve tartışmalı anlardaki sıkıntılarla uzun süreli başa çıkabilmem zordur; savaş açtım bu durumuma da yeniden... Ama hazmedemediklerimi göz ardı edemedim; çok kötü bir durum söz konusu olmasa da, ne yazık ki bunu içselleştirdim. İçimde ufak bir yaram daha var şimdi, iyileştirebilmek için kendimle kalmaya ihtiyacım olduğuna karar verdim yeniden...
Dün kendi kendime yazmaya döndüm, yaklaşık 10 ay gibi uzun bir sürenin ardından. Ne zamandır devam ettiremediğim ama küçüklüğümden beri en sevdiğim alışkanlığımdır, meğer daha çok şey biriktirmişim. Anılarla beraber onları da yazmanın sırası gelecek elbet...
Kendi kendime bloğuma da dökülmem gerekiyordu, kırgınlıkları ve birikmiş anılarımı aldım yanıma; yarına gezdiğimiz yerlerin yazılarını yazmaya başlamadan önce, bunları yazmalıyım dedim kendimce...
Geldiğimiz gün, 10.09.2017, annem ile babamın evlilik yıldönümleri idi... Gizoş ile Ankara'da vakit geçirdik o gün. Yengemlerin annesigilde önce kahvaltı sonra son toparlanma işlerimlerimizi bitirdikten sonra, Gizoş bizi kaldığı yurdun yakınında bir Uygur Lokantası'nda değişik tatlar tattırdı. Uygur makarnası ve pilavı yedik. Vakit geçirdik biraz birlikte, sonra da Gizoşu yurduna bırakıp Bursa yoluna çıktık ve ancak akşam 21.00'da evimize varabildik. Dayım ve yengem ile beraber annemlerin 34. yıldönümlerini kutladık, yemek yiyip çay eşliğinde pasta kestik. Babam organizasyonu iyi ayarlamıştı, geceyi güzel bitirdik... :) Daha nice 34 yıllarımızı, ailecek akraba ve dostlarımızla kutlamak nasip olur umarım bizlere. Yüzümüzden gülücükler, hep beraber eksik olmaz inşallah...
Fizik tedaviler tam hızıyla başladı bu arada, Uzay Terapi de Fizik Tedavi de çok iyi gidiyor. Pazartesi günü Uzay Terapide yürüme bandı üzerine çıkıp 15 dakika yürüdüm, 3 set toplamında...
Salı günü Fizik Tedaviye kaldığımız yerden devam ettik, fizyoterapistim Yasemin'den Fizik Tedavi yaparken birçok takdir aldım; hareketlerimi ihmal etmediğim için kas durumum gayet iyi konumda kalmış. Sanki 10 gündür tedavi almıyormuşçasına gibi değilmiş. Çünkü hiç ihmal etmedim, şükür ki. Durumum her iki fizyoterapistimin de dediğine göre, gayet iyiymiş...
Açıköğretim Kayıt Yenilemeler başlamadı ama bu arada ben derslere de çoktandır başlamıştım, kaldığım yerden çalışmaya da başladım yine. Bu haftayı bir dersin ara sınav ünitelerine çalışmış bitireceğim inşallah bu haftasonunda...
Kağanıma, babama, ablama ve enişteme dönmüş olmak da eve dönmemizin en güzel yanı; ki uzun zamandır bir tatile yanımızda götürmediğimiz Kağanımızın yokluğunu çok hissettik annemle. Şükür ki kavuştuk yeniden... Annem ile birbirlerine doymaya, benimle de dolu dolu resim çizmeye ve sarılmaya devam ediyor. Vakitler bizim olsun, sağlıklarımız da yerinde olsun. Allahım sevdiklerimizden ayrı koymasın cümlemizi...
5 günün sonucunda bu yazı çıktı işte; gezdim, geldim ve yazmaya hazır olmayı bekledim. Yarına bir gezi yazısı yazacağım, ama öncesi eve dönmek olmalıydı. Evimize döndük, rutine başladık ve önümüzdeki Pazartesi Kağanım anaokuluna da başlıyor bile. Herşeyin hayırlısı... :)
Anlatamadığım birçok konunun sebebinin, geri plana attığım itiraflarım olduğunu anladım. Bu yazı olmamalıydı geri dönüşüm ama bazen olmuyormuş işte. Zorlamanın faydası yok, akışına bıraktım.
Sevgilerimle. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)