Ben bir Kas Erimesi hastasıyım, 1997-1998'den beri. Hastalığımda ilk atağımı 2011'de ikinci atağımı da 2013'de geçirdiğimden beri, en güzel gelişmelerimizden birini Mayıs 2017'de alabildik. Bu o sürpriz gelişmenin, gurur, mutluluk ve şükür dolu yazısıdır...
16 Mayıs 2017 Günü bir sürprize tanık oldum ve tanık ettim ailemi. Mutluluk ve gurur dolu bu yazımı yazarken, şükürlerimle başlamak istiyorum. Şükür ki, bağdaş kurma pozisyonumu yeniden alabiliyorum; 16.05.2017 günü keşfettiğim üzere. :)
Egzersizlerimi yapmış ve de yatak ucunda oturur halde kendimi esnetmeye ve de keşfetmeye devam ediyordum o gün (16.05.2017-Salı) yine. Ataklarımdan sonra diz kapaklarım maalesef müsaade etmez olmuştu birçok pozisyonu almama. Bu pozisyonlardan biri de bağdaş kurma pozisyonuydu. Benim en sevdiğim pozisyonlardan birini, ataklarım sayesinde ağrılar ve kas kısalmalarımın meydana gelmesi ile yapamaz hale gelmiştim. Bu durum beni çok üzmüştü ilk başlarda... En kısa zamanda bu ataklar geçince yapabileceğimi umsam da, uzun zaman süreceğini anlamam için de çok zaman geçmedi.
Diz kapaklarımın ağrıları ve kasılmalarım hat safhaya çıktığından sonra, ağrıları geçirmemiz ve kasılmaları durdurmamız 1-2 seneyi aldı. Diz kapaklarımın ağrılarının geçmesi de daha zor oldu. Bağdaş kurma pozisyonumu almam ise 5 sene... Çok ama çok şükür, bu sebeplerle -5 sene sonrasında- bu büyük bir gelişme benim için; hem de en sürprizlisinden. :)
2011 yılına dek, Bağdaş kurma pozisyonunda rahatlamaya çalıştığım anların çok olduğunu hatırlıyorum. O pozisyonda kalır kendimce de meditasyon yapardım. Tabanlarımı birbirine değdirip oturduğumda benden iyisi yoktu. Hala o pozisyonda popom yerle bir iken oturamıyorum. Ama o zamanların bana ne hissettirdiğini biliyorum. Tabanlarım birbirine bitişikken, kelebek kanadı gibi bacaklarımı açıp kapayarak kendimi tam hissettiğimi hatırlıyordum kendime. Ayakta ama hasta, birçok hareketi yapamayan ama yürüyebilen biri olarak, bağdaş kurma pozisyonuna oturduğumda inanılmaz rahat hissediyordum kendimi... Yapabildiğim şeyleri sürdürmek ve bunlardan hayatıma yer edindirdiğim birçok alışkanlık kazanmak müthiş bir doyumdu; 2011'e dek tabii ki.
Meditasyonlarıma gelince, onlar; ellerim kalbimin veyahut dizlerimin üstünde, kendi düşüncelerimin yoğunluğuna veya an'a odaklanmak demekti benim için. Kötü bir gün geçirmişsem, belimi ensetmek inanılmaz iyi geliyordu. Birileriyle anlaşamamışsam, birileri beni yanlış anlamışsa veyahut birilerine kendimi anlatamamışsam; oturup o pozisyonda kendimi anlatıyordum kendime. Şimdi o pozisyonlarda değilse de, yattığım yerden veya yaptığım beni rahatlatan pozisyonlarımda yapıyorum aynılarını... Değişen sadece Bağdaş kurma pozisyonlarıma eskisi gibi gelememem. İşte o kadar...
Esas olarak sürpriz gelişmelerimin nasıl farkına vardığımı anlatacağım şimdi sizlere ve de kendime; :)
Egzersizlerimin sonrasında, yer yatağının ucuna oturup belimi esnetiyoruz çoğu zaman. Belimi esnetmek hala beni ruhsal ve fiziksel olarak rahatlatıyor. O gün de egzersizler sonrası esneme pozisyonumu almıştım. Tabanlarım birbirine bitişik, ama kelebek kanadı gibi büyük çırpınışlar yapamıyorum artık, küçük çırpınışlar yapabilir hallerdeyim epey bir süredir. Ara sıra önüme esneyerek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum yine.
En sevmediğim şeylerden biri, aynı pozisyonda duran herhangi bir yerimin aşırı uyuşması durumu. Uyuşukluğumu geçirmek için yaptığım hareketlerin işe yaradığı zamanlarda feci bir rahatsızlık hissi oluyor ya, bazen de uyuşuklukları geçirmek zor oluyor hani; sevmiyorum işte bunları ne bileyim. :)
Belli bir pozisyonda kaldığım için, iki ayağım birden uyuşmuştu o gün yine. Bu uyuşukluk beni üstteki hareketleri yapabildiğimi keşfettirdi bu sefer. Her defasında o pozisyonda otururken parmaklarımı oynatmaya çalışarak uyuşukluğu geçirmeye uğraşıyordum, bu sefer başka hareketlerle de geçirebilir miyim acaba dedim. Derken ayağımı yere basabilir hale getirebileceğimi gördüm. Ellerimle hareket ettirmemin yanı sıra, ayaklarım da buna izin veriyordu; bu sefer ağrı, acı veya sızı yoktu. Beni en çok şaşırtan ise; dengede oturabiliyorum artık yatağın ucunda, ayaklarımı tutmasam bile. :) Yapamayan için büyük bir mutluluktur, böylesi küçük bir şey; tahmin edebilirsiniz...
Üstteki kolaj fotoğrafta, dizlerimi karnıma çekip oturabildiğim pozisyonlarımı görüyorsunuz ya; o pozisyonlarda 5 seneye yaklaşık zamandır kendimi hiç hatırlamıyorum. Bir resim var elimde, çocukluk arkadaşım Duygu'mun vefat etmeden önce yaptığı ve bir defterimin arasında unuttuğu dizleri karnına çekik oturma pozisyonunda biri. O pozisyona yaklaşmam için çenemi dizlerime koymam ve bir de bacaklarımı birbirine daha da yaklaştırmam gerek bir tek işte... :)
Neyse; ben bunları keşfederken, tek bacağımdan tutunarak yanlarıma kaykılabildiğimi ve popomu yataktan kaldırabildiğimi de keşfettim. Tek taraflı da olsa, büyük bir gelişme bu da. Dengede durup hareketleri yapabilmek, başlı başına bir gelişme zaten...
Maddeler halinde de saymak isterim neler yapabildiğimi;
Ayaklarımı yere bastırır pozisyonda durabiliyorum, demek ki kas kısalığım azalmış.
Tek tarafa yönelerek de olsa, bir tarafa yaslanır gibi yapıp kalçalarımı kaldırabiliyorum.
Dengeli şekilde, yatağın ucunda oturabiliyorum: Oturma pozisyonumda bir sorun olmasa da, yere yakın hallerde oturmalarımda sorunlarım var; diz kapaklarım ve de kas kısalıklarımla alakalı olarak.
Bir de "Bunları yapabiliyorsam, ayaklarımı birbirinin üstüne de atabilir miyim ki?" demiştim kendime. Bunu dedikten sonra önce tabanlarımı birleştirdim, sonra da diz kapaklarımdan izin isteyerek ayaklarımı kaldırmaya gayret ettim. Sonuç; üstte de gördüğünüz gibi bağdaş kurabilir hallere de gelebilir olduğumu keşfettim... :)
Tüm bu anlattıklarımda önemsediğim en önemli noktayı da söylemeliyim; diz kapaklarım bu hareketleri yaparken artık ağrımıyor! Yani yıllar sonra; diz kapaklarımın beni neredeyse hiçbir hareketin başlangıcını bile yaptırmayacakmışçasına, kalkıştığım birçok harekette ağrılarla bana izin vermeme gafletinden beni kurtarmış!
Velhasıl, o günkü mutluluğumuzu ve de gururumuzu daha nasıl anlatabilirdim bilmiyorum, bu yazının yazılması ile olabilirdi ancak. Tüm bu güzel gelişmelerimin arkasında; fizik tedavi-uzay terapi seanslarımın, bu seanslarımda beni sağlığıma kavuşturmaya uğraşan fizyoterapistlerimle ortak çabalarımızın ve planlarımızın, ailemin, dostlarımın, kendime inancımın olduğu kadar onların da bana inançlarının-desteklerinin eseridir bu haklı gururumuz... Sevdiklerime bu müjdeyi, instagram hesabımda ayrı bir yazıyla verdim; 3 gün önce bu yazıyı yazamaz halde dayanamayıp: ki o da burada...
Devamının ne zaman geleceğini bilmediğim; her nefesimde ve her küçük gelişmede heyecanlanmaya devam edeceğime inandığım bu hayat uğraşımın ne başlangıcı ne de sonundayım. Daha gerçekleştirecek çok hayalim ve her biri için de çok yolum var, sabırla devam etmem gereken; bunu da çok iyi biliyorum. Kendimize ve yaratıcı güce inanmaya ve de çabalamaya devam edelim her birimiz, başarmak ve mutlu yaşamak istiyorsak bu ilk şartımız olmaya devam etsin... Bizi güzel sürprizler beklemeye devam etsin. Sevgilerimle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)