Bu iki güzel kuşun farkına gözlerimle de, ancak arkadaki kabaran kumru'mun sesini birkaç kez daha aralıklarla duyduktan sonra varabildim. Kapalı olan perdeme doğru döndüğümde, perdeyi açmaya cesaret edemedim. Telefonum ile, perdenin delikli yerlerinden fotoğraflarını çekmek istedim. Olmayınca da telefonumu perdenin altından sezdirmeden camın önüne kaldırdım, beni görmesinler ve ben onları daha net izleyebileyim istedim.
Başarılı oldum ama onlar da bir süre sonra telefonumu izlemeye başladılar. Muhtemelen o an'ı ölümsüzleştirmek istemese idim belki de daha fazla kalacaklardı. Ben kameramı açtıktan sonra 1,5-2 dakika kadar anca kaldılar. Öncesinde ise 3 dakikadan fazla bulundukları yerdeydiler...
O gırtlaktan gelen sesi anlatamamak güzel bir duygu değil ama şu an yazıyorken bile hatırlamak güzel. Ben bilmiyormuşum meğer, dün annemler evde yokken çektiğim bu fotoğrafları geldiklerinde anneme gösterdiğimde; "Evet, iki kuş geliyor balkonumuza ara sıra. Bunlar onlar." dedi. Biri toparlak, biri zarif; biri erkek, biri dişi olabilir. Enişteme bu sabah gösterdiğimde, "Bu tür kuşlarda, gagası uzun olan erkek oluyor genelde." dedi. Yani anlayacağınız görünüşlerinden tahmin ettiğim üzere, arkada kabaran erkek camıma daha yakın olan ise dişi olsa gerek... :)
Neden bilmiyorum; ben onları perdemi açmadan kamerama düşen net görüntüleriyle izlemeyi sürdürürken, onlar da benim ne yaptığımı anlamaya çalışırcasına kafalarını telefonumun arkasını incelemek için eğip düzeltip incelerlerken, hayatın beni selamladığını düşündüm. Kuşlarımın sesini duymadan önce, içimde garip bir sıkıntının başlıyor olduğu hissi vardı. Kumrularımın sesini duyup, kendilerini de görünce bir garip oldum. "Buradasın ve buradayız işte." diyorlardı sanki, beni sıkıntılı düşüncelerimden kurtaranlar bu güzel kuşlardı...
Biliyorum, bazen bende kendime hayret ediyorum! Nelere ne anlamlar yüklüyor içim, benliğimle beraber bütün olarak hissediyorum?! diye sorguluyorum. Ama bir o kadar da güzel geliyor. Hayat selamlıyor, bir şekilde bir şeyler söylüyor. Anlamamı istiyor, bir şeyleri daha derinden algılamamı bekliyor sanki. Dün yine aynı böyle sezdim...
Anın güzelliğini yaşamayı sürdürürken; en uçtaki kuş uçtu gitti önce, birkaç kez ard arda ötüp birden kanatlanarak. Kalan zarif kuşum; yan yan sıraladı demirde, onun uçtuğu tarafa-sola doğru... Ben kameramın videosunu açmıştım o sırada, o uçana dek takip edeyim demiştim. Bir gözü kameramda, kontrol edercesine sıralamaya devam etti. Sanki o bana ben ona baktım, dolaylı da olsa... Sonra ha uçtu ha uçacak derken, birden bire uçtu gitti kuşum...
Velhasıl; Balkonuma uğrayan kuşlarım var artık işte. Artık diyorum, çünkü bugün yine geldi arkadaki. Eşi olduğunu tahmin ettiğim arkadaşını çağırdı belki de. Birkaç kez öttü, biraz perdeye yanaştım, gördü beni belki de; yan yan sıraladı demirde perdeme bakarak ve uçtu gitti. Sevdiğinin gelmediğine mi uçtu, yoksa benden mi rahatsız oldu bilemedim.
Balkonumda Kuşlarım Var; dün sıkma içini dercesine geldiler, içimdeki sıkıntıyı alırcasına birer birer uçtu gittiler. Sıkma derlerken, düşün ve sürdür kontrollerini der gibiydi sonuncusu. Hayattan bana selam vardı, mesajlarla dolu. Teşekkür ederim, aldım ve algıladım... :)
Sizce de bir kuşu uçarkan izlemek; içinizdeki sıkıntıları alıp götürsün isterken tam da bu isteğinizi yerine getiriyormuş gibi hissettirmiyor mu? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)