Başkalarıyla gurur duyduğumuzu ne kolay söylüyoruz değil mi?
Peki kendimizle gurur duyduğumuzda, onu çarçabuk söyleyebiliyor muyuz?
Kendi kendime çok konuştum aslında bu yazının içeriğini ama buraya yazması bir haftayı buldu bakın mesela... :)
Ben geçen hafta kendimle çok gurur duydum. Çünkü son zamanlarda çok net şekilde hayatımdaki sorunlarıma karşı "çözüm üretici" konumunda bulunabildiğimi farkediverdim. Daha net şekilde olduğundan bahsediyorum, çünkü bu sadece son zamanların konusu değil aslında. Gelişerek bugünlere ulaştı ve de netleşti...
Yeni işimdeki durumlar net duruma kavuşana kadar "nasıl olacak?" soruları benim de ailemin de kafasını karıştırıyordu. Sorun olan birçok konuyu çözmek ise esas sorunla yüzleşince ortaya çıktı...
--> Şimdilik sadece iki gün gittiğim yeni işimde, ilk sorun gibi gördüğümüz tuvalet sorunu idi. Bunu nasıl çözeriz bilemedik açıkçası. Evdeki gibi olmayacaktı birçok şey, ben herkes gibi ayakta değilim çünkü. Birilerine bağlı olma konusu sorun gibi görülebilir, zamanında ben de görüyordum. Ama şimdiki esas sorunum şu ki, birilerine bağlı olmak değil; birilerini zor durumda bırakmak asıl mesele.
Ben öncelikle bu durumun annem babam ve ablamı çok zora sokabileceğinden yana endişe duydum. Ama diğer yandan, bu iş mevzuunun beni ciddi anlamda mutlu ettiği ve aktif ettikçe de bana her anlamda iyi gelebildiğini farkettiğimiz için böyle bir şeyin altına elimizi koyduk... Bu en baş problemdi ki, geçen hafta bu duruma "çözüm bularak" sorun olmaktan çıkardık çok şükür. Ben sadece kendimle değil, ailemle de gurur duyuyorum bu konuda. Benim mutluluğum için çok şeye katlanabildikleri için kendimi çok şanslı hissediyorum. Çok şükür ailemin varlığına... :)
--> Sonra bir diğer sorun vücut direncim idi. En korktuğum belli bir yerde oturup kalmak ve hareketsizliğime kapılmaktı ki; bunu yaşarken farkettim, evde oturduğumdan tek farkı işle uğraşmamdı, yani kendi işlerimle uğraşmıyor olmamdı...
İki gün boyunca bile işe gitmek yıllardır evde geç kalkmalara alışmış benim için sorun idi mesela sonra. Şimdi fizik tedavime kalktığım gün dahil, haftada 3 gün erken kalkmam gerekiyor. Hele hele 2 gün de ek fizik tedavilerimi almaya hastaneye gidiyorum diye, rahat hazırlanabilmek için olabildiğince erken kalkıyorum. Yani uyku düzenim hayli bozuk olduğu için o günler de geç uyuyor ve geç kalkıyorum. Esas sorun erken kalkmam da değil, vücudum bu durumlara dayanır mı idi?
== Sonuç olarak; Hiç sorun yaşamadık çok şükür... Basit kramplarım oldu, işe gittiğim günler fizik tedavime de gittiğim için onların tetikliyor olmasının mümkün olduğunu farkettim. Yani en korktuğum konu belki de buydu; evdeki koltuk veya döner sandalyemde oturmam başka, akülü sandalyemde veya tekerlekli sandalyemde gün boyu oturmam çok başka geliyordu. Bunu Ramazan Şenliklerinde sandalyemde tüm akşam boyunca oturduğumda farketmiştim. Akülü sandalyede ağırlık başka şekilde dengeleniyor çünkü. Ama bu konuda da hiçbir sorun olmadı şükür. :)
--> Dedim ya sadece iki gün gidiyorum işe diye mesela. Bir de daha bu kadar gitmezken bile "değer verip kendi işim olarak gördüğüm -network marketing üzerine" ve yazılarım ile onların paylaşımları üzerine zaman zaman aksattığım planlarım mevcut. İki gün der geçeriz, yeni maraton beni hayallerimden düşlerimden ayırır mı? Diye düşündürüyordu. Sanırım bu konuda da kendimle çok gurur duydum! =) Düzenli olunca, yapmam gerekenleri yapıp emeğinin karşılığını alınca da kendimi ayrı mutlu hissettim zira... =))
İşe başladım başlayalı daha aktif paylaşımlar yapar oldum. instagram.com/didolatte_ profilimde, bu durumu iyi bir düzene koyar da oldum... :) İşe gideceğim gece uyuyamadığım için iki haftadır önceden ayarlıyorum yazımı, fotoğraflarımı veya videolarımı. Sonra bana hikayede onu duyurması, beklemesi ve zamanı gelince paylaşması kalıyor.
Evde olduğumda da, paylaşmak üzere gönderi fotoğraflarını ve yazısını ayarlamak çok zor benim için. O gün içinde yaparsam bu dediklerimi; hiçbir saate yetişemiyorum. Ben bu kadar kolay yazan toparlayan ve de ona ikna olan biri değilim. Biraz böyle konularda düşünmesini ve plan yaparken de yavaş takılmasını seviyorum. Güzel olduğuna inanana kadar, birçok kez düzenliyorum yazımı. Bu kusursuz olsun diye de değil üstelik; özen verere, içime sinerek olsun istediğimden. Yani beğenmediğiniz bir şeyi onaylamak içinizden gelir mi? Bu da aynı öyle bir şey işte... :)
Bu videomu iki hafta öncesinde çekmiştim mesela, önceki hafta başına uyanmadan öncesinde düzenlemesini yaptım. Yazısını da geceden yazdım. Ama seslendirmesi hiç istediğim gibi olmadığı için, sabah kahvaltımı yaparken yaptım tekrar. Azmime bakar mısınız!! :))
Bu gönderimin içerdiği fotoğraflarını da geçen hafta işe gitmeden önce kahvaltı hazırlarken çekip düzenledim. Ustte göründüğü uzere, o fotograflar sabahın erken saatinde çekildi ve o kolaj düzenlendi... Önceki gecede de yazısını düzenleyip, gün içerisinde iş esnasında mola verdiğim saat diliminde paylaştım. =)
İş yerinde paylaştığım bu gönderiler daha çok ilgi topladı, ki bunda daha değişik ortamlara uyum sağladığım şekilde hayallerimin üzerinde hala uğraşmaya devam ediyor olmam vardı. Buna çok inanıyorum... :) Bir de o enerjim illa ki yansımış olmalı bu paylaşımlara. Sizce?? :>)
Velhasıl; ben kendimle gurur duyduğum noktalarda, biraz kendimi de küçümsemişim kabul ediyorum. Ama bu bahsettiğim noktaları bir hafta içerisinde farkettiğimdeki hissiyatım şükür oldu. Zamanı gelince açan bir çiçek gibi, bu yanım açıldı ve sanki rahatladım.
Biraz cesarete baktı, sonunun hüsran olma ihtimali de olsa... Tabii ki bu kadar iyi anlattığım şeyleri, çok kolay geçirmedim. Hani derler ya, "Hayatım alt üst olacak diye düşünme. Ne biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını?" Bu çerçeveden bakarsanız, keyfim bozuldu ve tüm konfor alanlarımdan çıktım. Bir ben de değil üstelik, annem, babam ve ablamı da bu alanlardan çıkardım. Her birini tedirgin ettim ve belki de hala ediyorum. Sonucu ne olacak bilmediğimiz bir yola girdik, emek verip sonucunda mutlu olduk ama ilk zamanları yorucu idi. Şimdisi biraz netleşmiş durumda. :)
Normal birinin konfor alanından çıkması gibi değil benimki. Son 3 aydır hayatımda çok şey değişti ve değişmeye devam ediyor. Biraz sıkıştığım alandan cesaretimi kuşanmak, biraz umut etmek ve biraz zorlanmayı göze almak. Bir kas hastası için çok zorlu, engelliler ve engelli aileleri anlar beni. İyi ki diyebiliyorum çok şükür ki. Kendimle bu sebeplerle gurur duyuyorum.
Bir de şu an kendime çok şaşırıyorum; herkese yıllardır "normal bireyler gibiyim" derken, şu an tüm farklarımı açıklıkla yazabiliyorum ve bunlarla yüzleşebiliyorum. Sanırım ben iyi anlamda çok güzel değişiyorum... =)
Sevgiler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)