1 Mart 2018 Perşembe
Özlemek Çok Özel - 01.03.2018
Bence duygulardan en derini, özlemek; aileni özlemek, dostunu özlemek, sevdiğini özlemek, dünü gülerek hatırlayıp özlemek, yitip gitmişi özlemek, esasen bitmiş olanı ama sende bitmeyeni özlemek... Özlemek işte, öyle özel ve çoğunlukla da öyle meşakatli bir duygu durumu ki...
Söz etmemeye çalışıyorum, geldim geleli çok söylemiyorum; ama yeğenimi yine çok özlüyorum. Kimden uzaksa gönül onu özlüyor hani, yine böyle bir özlem. Hayırlısıyla dönmek de kısmet olunca geçecek ama şimdi birikim yapılmış bir bağı özlemek çok başka...
Antalya'ya geldik geleli, özlemiş olduğum kuzenim İncim ve de dostum Merom ile dolu dolu vakit geçirmeye çalışıyorum. "İnsan bulduğunun nankörü, ulaşmak istediğinin delisidir." derler, ben bulduğumun da ulaşmak istediğimin de delisiyim. Nankörlük etmediğimi biliyorum, öyle olsa aylar boyu beklediğim kavuşma anlarımızı hiçe sayıp dilimden lakırdısını eksik etmez, bu anı yaşamayı ihmal ederdim. Nankörlük değil bence bu, insan uzak kaldığını özlüyor işte sadece. Kim istemez ki, tüm sevdikleri yanında olsun! Benimki de böyle bir duygu şu an... İsterdim doğrusu buradaki sevdiklerimle de beraber olabilmeyi, tek bir şehir veya daha yakın şehirlerde...
Allahım giderilemez özlemlere salmasın bizleri tabii ki, üstteki açıklamamı yaptıktan sonra söyleyebilirim ki, özlemek çok ama çok özel bir duygu... İçinizde hissettiğiniz ve de karşınızdakinden karşılığını aldığınız ortak bir özlem duygusu yine yaşadığım şükür ki; ama son bir haftadır telefon konuşmalarında artan bir duygu yoğunluğumuz var, Kağanımdan sebep. Henüz Antalya'da kuzenime dostuma ve de dayımlara doymadığım da bir gerçek... :) (Şuraya yandan bir gülüş alalım lütfen.)
İki gündür telefonda daha çok soruyor yeğenim, "ne zaman geleceksiniz teyze?" diye. Geldik geleli de, "seni çok özledim, hem de sonsuz!" diyoruz birbirimize de; bu Kağanımın bu sıra çok sevdiğim bir tabiri, sonsuz sevgi ve özlem... Bana da anneme de söylüyor-söyletiyor... Bizim sonsuz özlediğimizi duymak istiyor, duymasın özlemesin o da aramasın bizi diyoruz, ama söylemez isek de o soruyor. Sözler de insanı eritiyor gidiyor işte... Uzakta biri size özlediğini belirtiyorsa çoğu cümlesinde ve siz de zaten özlüyor iseniz o kişiyi, zor oluyor özlem; meşakatli hale geliyor, ama özel olduğunu da belirtiyor size... :) Babamlarla birbirimizi özlediğimizi söyleme gereği duymuyoruz çok fazla, ama onların da cümlelerindeki ses tonlarından anlıyorum; ya telefonu kapatmak istemiyor ya da sevdiğimiz konuda konuşurken seslerinde güldükleri belli oluyor..
Merom ile senenin çoğunluğunda özleme halindeyiz birbirimizi, 5 senedir her dolu dolu özlediğimiz seferimizde, "Allah başka özlem vermesin!" diyorum-diyoruz. Ama sevdiğin ve de yan yana vakit geçirmeyi çok sevdiğinin "yanında olmayı, yanımda olmasını, yan yana olmayı istemek" nedir çok da iyi biliyoruz... Özlem özel oluyor öyle anlarda, değiştirilemez uzaklıklar ve de sebepler sebebiyle meşakatli oluyor özlem... Sanırım teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, bir bu durumlara çözüm bulunamayacak işte. (:
İncimin henüz, "özledim kuzenim" diyeceği yaşlara gelmediğini sanıyordum, Antalya'ya gelene dek... Eylül 2017'de görüştük en son, uzun zaman geçmedi diyordum; ne kadar büyümüş olabilirdi ki! Büyümüş, kendi kendine de bizimle beraber de oyun oynar hallere gelmiş ve de öyle güzel "kuzenim" der hale gelmiş ki... "Sen benim canım kuzenimsin", "Sen benim en iyi arkadaşımsın kuzenim", "Ne güzel oynuyoruz, ne güzel boyama yapıyor, ne çok eğleniyoruz değil mi?" gibi cümleler kurdukça eriyorum resmen! Sözlerin önemli olduğunu hep biliyor olacağına emin olarak, erken yaşta bunu öğrenen bir çocuk olarak yetiştiğine öyle mutluyum ki İncim adına da...
Velhasıl; gidince yine özleyeceğimi biliyorum, ama bu tatlı dili sebebiyle kuzenimi artık daha da özel özleyeceğimi de biliyorum artık. Bu duruma kendi adıma endişeli olasım geliyor; ama sonra da diyorum, "Özlemek adına yıllar yılı deneyimli hale geldin Didemcim, boşa endişe yapma kendine!" =)
Özlemeyi seviyorum, özel buluyorum, önemli buluyorum ama bir o kadar da zor, yer yer umutsuz ve de meşakkatli buluyorum... Antalya'dan gittikçe Antalya'dakileri, Bursa'dan başka yerlere gittikçe de Bursa'dakileri özlüyorum misal. Yorucu, anlamlı ve de anlamsız bir duygu yoğunluğu bunlar. Varlığı da yokluğu da ayrı dert. Sürecek ömür boyu biliyorum. Allah eksiltmesin uzaklaştıkça özleyeceğimiz ve de özleneceğimiz sevdiklerimizi demek düşüyor sadece bize...
Özlemenin en meşakkatli yanına gelmek istiyorum son olarak; özlesen de fayda etmeyen, meşakkat sınırını aşmış ve de bir daha hiç göremeyeceğinizi bildiğiniz özledikleriniz... Hayatta olanları es geçiyorum; aranızdaki bağ kopmuş olsa bile bir sevdiğinizle, onları görmek için küçük bir umut parçası hep var! Ama hayatta olmayan sevdiklerimize dair, umudu söz konusu bile edemiyor ve özlemin nasıl gün gün artarak içinize çöreklendiğini anlayamıyorsunuz hep... Özlem öyle özel ki bu anlarda da, özlediğiniz kişiye özel anılar bir yana istifleniyor sanki ve nasıl oluyor bilmediğiniz şekilde o özlenen apayrı noktaya taşınıyor; sizin için, kalbiniz için! Hayat böyle durumların varlığını bilmeniz durumunda; özlemleri özel olarak algılamanıza da, es geçip umursamamanıza da sebep olabiliyor...
Özlemek bağ kurduğunuz kişiye göre değişen özel bir his;
Uzakta kalan küçükleri, onları büyümeyi hep izliyor hallerde iken ve de onlar sizinle konuşmaya başladıktan sonra özlemek çok başka imiş yani mesela...
Dostlarınızı; yan yana iken deli gibi saçmalamayı kendinize bir görev edinmiş olduğunuz dostlarınızı, kimseye açılamayacağınız kadar birbirinize açılabildiğiniz, en yüzeysel ve de derin hallerinizi ortaya çıkarabildiğiniz dostlarınızı her an yanınızda olmasını isteyecek kadar özlemek çok başka...
Ailenizin her bir ferdini özlemek çok başka; en çok onların yanında rahat olabildiğiniz, en çok onların yanında "acaba böyle davransam kırılır mı?" diye düşünmeden davranabildiğiniz ve de en kötü hallerinize bile katlanmasında sakınca duymadığınız ailenizi özlemek...
Bir de çok sevip, hiç kaybetmemiş olmayı dilediğiniz insanları özlemek çok başka; umudu rüyalarda görmeyi dileyerek uykulara dalmak, umutsuzluğu da bir ömür boyu bir daha sarılamayacak ve geçmişte ne yaptı iseniz yapamayacak olduğunuzu bilecek kadar bilinçle içinizde taşıyarak özlemek demek bu da. En acısı, en dayanmak zorunda kalınası... Allah hiçbir sevdiğimizi, böyle özletmesin cümlemize...
Özleyelim, ama arayı açmadan.. Elde imkan varken görüp özlemleri hep gidermeyi de, imkan yokken ise teknolojiyi aktif halde kullanarak uzaklıkları haklı çıkarmadan. Çünkü özlemek çok özel ve güzel, zor olsa bile bir anlamı var; sevgiyi güçlendirmek, dünde bugünde eksiklerini göstermek gibi...
Sevgilerimle... (:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)