30 Ekim 2013 Çarşamba

Fotoğraflarla 1 Haftam - #22


Önceki Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarımı burada bulabilirsiniz. :)

Daha fazla fotoğraf için ise İnstagram sayfama buradan bakabilirsiniz. :)

Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarım, geçtiğimiz haftayı fotoğraflarla değerlendirmek için yazdığım bir yazıdır. Yazmaya başladığımdan beri, haftalık olarak değerlendirmenin bana epey faydasının dokunduğunu farkediyorum. Bir haftayı nasıl geçirdiğimi, boşa geçirip geçirmediğimi gösteriyor bu yazılar... Bu sayede haftaya değişik başlıyorum. :)

Bakalım geçtiğimiz hafta nasıl geçmiş? :)



Geçtiğimiz hafta benim için film ile başladı, film ile bitti esasında. Bu hafta başında da derslere geri dönüş yaptığımdan vakit bulup yazamadım 2 gündür. Bugüne yazmak kısmet oldu. 



Dediğim gibi bu hafta film izleme halleri içindeydim. Bayramdan öncesinden beri, Film izlemeye fırsat bulamamıştım. E öncelik de Leon filminindi... Natalie Portman'ı küçük izlemek başta garipti, ama sonra alıştım. Film söylendiği kadar varmış beğendim. Burada da yorumumu yaptım. :)




Evde vakit geçiren birinin en güzel keyiflerinden biri çay keyfidir. Bence öyledir yani. :) Annemle sabah kahvaltısı sonrası çay keyfimiz sırasından bir görüntü bu... :) Kahvaltı edilir, ilaçlar içilir ve çay keyfine devam edilir. :) Not: İlaçlar kalp ilaçlarım...


Beni takip edenler, Kağan'ıma aşina olmuştur iyice. Yiğenim en meraklı çağlarında olduğundan ötürü, kitaplarıma da epey meraklı. Yırtmasa bazen bakarken, vereceğim kitaplarımı. Ancak Aöf kitapları, yırtılırsa hemen bulmak mümkün olmaz... :) 


Bu hafta biraz da Antropoloji çalışmak gerek diyerekten, Antropoloji dersini ele aldım. Biliyorsunuz, ben Aöf'den Sınavsız İkinci Üniversite kapsamında, Sosyoloji okuyorum. Bu sene ikinci senem. Geçen sene bu konudan etraflıca bahsetmiştim. Burada... :)

Antropoloji; beni dönemin ve senenin heyecanlandıran derslerinden biri, Sosyal Psikoloji gibi... :) Güzel bir ders, şimdiden sevdim. Değişik kültürler felan... :)


Yeşil ve beyaz uyumu, sevdiğim renk kombinlerinden biri. :) Beyaz'ın birçok renge yakıştığını düşünüyorum. Beyaz'ı seviyorum aslında, sade ve şık bir görüntü sunmanıza yardımcı oluyor. Aslında kendime de yakıştırıyorum bazen, kırmızı gibi. :) Bu fotoğrafın konusu; saçıma alışmaya başladım, yakıştırdım. Ve sanırım beyaz da yakıştı yine. :))


Kağan'ın reklam izleme halleri, bu haftaki fotoğraflardan biriydi. :) Sevimli ve tatlı çocuğum. (Maşallah) :)


Hava açıksa eğer, benim için günbatımsız bir hafta eksik bir haftadır. Ve bu hafta fazla da kötü değildi hava, açıktı. Ama bazı geceler üşümelerim başladı yine tabii ki, malum havalar da soğumaya başlayınca... :) 


Ve dediğim gibi, filmle başladı filmle bitti bu hafta.
Haftanın son gününün filmi, Mesajınız Var (You've Got Mail) filmiydi. 
Pazar gününün filmi ilan ettim kendisini. :)

Megg Ryan, çok ama çok sevdiğim oyunculardan biridir. Tom Hanks de çok iyi oyunculardan biri. :)
Film; konusu ve oyuncularıyla çok iyi bir filmdi yani, tavsiye ederim. 
Benim yine olsa yine izleyebileceğim filmlerden biri oldu kendisi... :) 

Bu hafta da mutlu bir hafta olsun inşallah. Sevgilerimle... :)

29 Ekim 2013 Salı

90. Yıl




Bu sabah evimizde bayram coşkusu vardı. Resimde gördükleriniz, annem ve yiğenim. 

Annem bu sabah bayrağımızı asmak için getirdi önce. Önce annem sonra Kağan olmak üzere, bugünün anısına bayram fotoğraflarını çektim. Kağan bayrağı seviyor, böyle güzel ve anlamlı bayrak nasıl sevilmez ki... :) 

Kısacası; Bugün Cumhuriyetimizin 90. Yıldönümü. Bir vatan kolay kurulmuyor. Bu vatan uğruna kanlarını döken tüm şehitlerimize, atalarımıza, ve bize bu bayramı armağan eden Mustafa Kemal Atatürk'e Allahtan gani gani rahmet diliyoruz... Ve gazilerimize şükran ve minnetle teşekkür ediyoruz. 
Cumhuriyetimizin 190. yılını da kutlamak nasip olsun memleketimize inşallah. :)

Annem ve Kağan'ın yüreklerine ve bayrak sevgilerine sağlık... Kağan bir Cumhuriyet Çocuğu, Ben bir Cumhuriyet genci, Annemse bir Cumhuriyet Kadını... Cumhuriyetin tüm evlatlarına selam olsun... :)

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun... :) Sevgilerimle...

26 Ekim 2013 Cumartesi

3 Film Birden



Birkaç filmi birden izledim başlığı altında yazmaya kalkıştım, bahsetmek istediğim 3 film bugün... İzlemek istediklerim listesinden de, izledikçe yazacağım demiştim. Toplu da olabilir bunlar diye düşünüyorum. Bugün, son 15 günde izlediğim 4 filmden birini yazmıştım burada, geri kalan 3 filmi de yazayım dedim...


1.) İntikam Oyunu



*Resim, google görsellerden alıntıdır.

Arefeden bir gün önce ablam ve eniştemle izlemeye başladığımız filmdi bu, arefe gününde tamamlayabildim ancak. Yemek sebebiyle yarım bırakmış, daha sonra geri dönememiştim çünkü. Ablamlar tamamını izlemediler. Onların daha hareketli, gerilimli ve korku içerikli filmleri sevdiği düşünülürse, normaldi. Ama tam benlik filmdi diyebiliriz.

Tam benlik olması, gerilimden ve aksiyondan uzak bir film demek değil tabii... Sadece daha çoğunlukla aksiyon içerikli bir filmdi. Düşündürdü de aynı zamanda beni. Filmde "Herşey düzenin bir parçası." diyordu, kimi zaman acaba böyle birşey var mı diye biz de düşünmüyor değiliz... Bir de filmde bahsettikleri Nemesis vardı, budizm dinine mensup bir kişi. Ayrıntılara çok takılıyorum belki bazen ama, merak ettim doğrusu anlattıkları doğrultuda. Hikayesini okuma hissiyatı doğdu, filmden sonra...

Kısacası, güzel bir filmdi. Ben beğendim...

2.) Harry Potter Ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı & 3.) Harry Potter Ve Melez Prens


*Resim, google görsellerden alıntıdır.

Harry Potter serisi, kitaplarını tamamen okumak istiyorum aslında. İlk kitabı çıktığında okumuştum, ancak devamını okumadım. Esasında seriyi baştan başlayıp okuma düşüncem var epeydir. 
Kitapları kadar, filmlerini ayrı beğendiğim bir seri Harry Potter... :)

Ancak Harry Potter film serisini bu zamana kadar, Ateş Kadehi'ne kadar izlemiştim ve devam filmlerini izlememiştim maalesef. Ne zamandır izlemek için uygun bir zaman kolluyordum. Bayram sebebiyle Tivibu'nun, film paketi aboneliği olmayanlar için bedava filmleri açtığını görünce ve Harry Potter'ı da o filmlerin içinde görünce bayramın son gününde bu iki filmi üst üste izledim. :)

Zümrüdüanka Yoldaşlığını, çok feci severek izledim. J. K. Rowling bu işi biliyor cidden. Benim öncesinde seride en çok sevdiğim bölüm, Azkaban Tutsağı'ydı. Hele bir zaman devamlı olarak altyazısız biçimde izlediğimi de biliyorum. Ama Zümrüdüanka Yoldaşlığı da, serinin en sevdiğim filmleri arasına girdi.

Melez Prens'e gelince, Melez Prens filmi çıktığında haberlerde de sıkça verilmişti, Dumbledore'un öleceği. Ama ben nedense bunu bilmeme rağmen, yine de en çok Dumbledore'un ölümüne üzüldüm filmde. :) Ben filmlerin çoğunda, şu gerçekliğine üzülecek derecede inandıran filmlere bayılıyorum. Harry Potter'da bu kategoriye girmiş demek ki benim için... :)

Doğrusu Harry Potter filmlerini üst üste izleyince, güzel bir yabancı dizi izliyormuşum gibi oldu. En kısa zamanda, son iki Harry Potter filmini de izleyeceğim inşallah. Yine arka arkaya olmak üzere... :))

İzledim - Leon


Bu bir izledim yazısıdır. :) 


*Resim google görsellerden alıntıdır. 

Ne zamandır izlenmeyi bekleyen filmlerim vardı, öncelik sırasına göre öne almıştım birkaçını. İzlemek İstediğim Filmler Listem var demiştim; burada da. O yazımda da bahsetmiştim, öncelik Leon filminin diye. O listeden de izledikçe yazacağımı söylemiştim. İşte o listeden ilk 5 filmi izleyeceğim demiştim ama sadece Leon filminin sözünü tutabildim şimdilik. Bir de liste haricinde 2 film daha izledim, bu 10 gün içinde... :)

Aslına bakarsanız İzlenecek Filmler Listesi tutmak çok daha iyi geliyor bana. İzlemek isteyip fırsat bulamadıklarımı kenara ayırıyorum, fırsat bulduğum anda ne izlesem diye arayışla vakit kaybedeceğime listemden seçiyorum. Bunu birkaç senedir yapıyorum. :) Ancak son birkaç aydır, filmlerim epey birikmişti durmadan. Bende bir gayretle filmlerimi izlemeye başlamalıyım artık dedim böylece. :)


Leon Filmini İzledim Sonunda

İzlemek İstediklerim listesinden, öncelikli olarak bu filmi ayırmamın sebebi var elbet. Kuzenim ve bir arkadaşımın özel ısrarları ile, ilk Leon'u izleyeceğim diye ayarlamıştım kendimi bayram öncesinden. Ama izlediğim 3 filmden sonra, bayram sonrasında izleyebildim ancak. Oysa bayramdan 2 hafta öncesinden beri izlenmeyi bekliyordu kendisi. O yüzden sonunda izleyebildim diyorum... :)


Öncelikle oyuncularına gelelim; Natalie Portman'ı 13 yaşında görüyoruz filmde. Ve onunla beraber Jan Reno başrol oyuncusu filmde, Leon ismi ile... Natalie Portman'ı küçük görmeye başta alışamadım ben, ama herşeye alışıyor insan. :) Düşünsenize bu film çekildiği sene, ben 2 yaşındaydım. (Bu arada yaşımı da ortaya çıkarmış oldum, ama sorun yok) :))


Filme gelince; Natalie Portman'ın oynadığı Matilda karakterinin, ailesini yok eden narkotik polislerden intikam almasını konu alıyor. Matilda babasını pek sevmemekle beraber, en çok da 4 yaşındaki erkek kardeşinin katledilmesini kaldıramıyor aslında. Tabii tek başvurabildiği kişinin de bir çeşit tetikçi olduğunu öğrenince, film başlamış oluyor... 

İzlenmeye değer bir filmdi. Çok fazla bahsedip, izleyecek olanlara saygısızlık etmek istemiyorum. Ancak ben böyle filmleri kolay kolay beğenmem. Dozunda aksiyondu ve beklediğimden daha iyiydi diyebilirim... :) 

İzledikten sonra Leon hakkındaki görüşleri okudum bir de internette, "Neden 2.'sini çıkarmadılar acaba?" diyen olmuş. Çıkarılsa olabilirdi diye düşündüm bende aslında. Ama tek film olması daha güzel olmuş bence. İkinci film ile, bu güzel filmin büyüsü bozulabilirdi de... :)


4 film izlemişim yani, yaklaşık 15 gün içinde... Bence bu rakam çok az tabii. İzlemek istediğim çook filmim var daha, zamanla izleyeceğim yavaş yavaş. Ama dersler el verdiğince ve Kağan'dan fırsat buldukça tabii... :)) 

İzlemek İstediğim Filmler Listem İçin buraya alabilirim sizi... :) Sevgilerimle...

23 Ekim 2013 Çarşamba

Fotoğraflarla 1 Haftam - #21


Önceki Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarımı burada bulabilirsiniz. :)

Daha fazla fotoğraf için ise İnstagram sayfama buradan bakabilirsiniz. :)

Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarım, geçtiğimiz haftayı fotoğraflarla değerlendirmek için yazdığım bir yazıdır. Yazmaya başladığımdan beri, haftalık olarak değerlendirmenin bana epey faydasının dokunduğunu farkediyorum. Bir haftayı nasıl geçirdiğimi, boşa geçirip geçirmediğimi gösteriyor bu yazılar... Bu sayede haftaya değişik başlıyorum. :)

Bakalım geçtiğimiz hafta nasıl geçmiş? :)


Haftaya dinlenerek başladık. Aslında bu nokta çok ilginçti; temizliği yapanlar annemle ablamdı, dinlenen ise ben. :) Ama ne yapayım haftaya rahatsız başladık bir kere. Annemler arefe gününde alışverişe çıktıkları esnada, yattım bol bol dinlendim bende. Ohh, keyfime sağlık... =)


Gündüz dinlenme faslından sonra, akşam çalıştırdılar beni. :) Yok yok, bu güzel sarmaları saran ablam ile annemdi. Beni yaprakları açmak ile görevlendirdiler. :) Yaprak saramayan ben için, en güzel iş buydu. Doğrusu sarabilmeyi çok istiyorum. Bir gün mutlaka, bir günümü sarma sarmayı öğrenmeye ayıracağım. Annemden yeniden öğretmesi için söz bile aldım. :) 

Bayram öncesi önce temizlik, sonra da sarma, dolma, börek hazırlıkları ile geçti anlaşılacağı üzere. Hepsi de enfesti her zamanki gibi, annemlerin ellerine sağlık... :) Biraz toparlanayım, mutfak ile ilgilenme olayıma yeniden döneceğim... :) O zaman bu blog inşallah yemek tarifleri de, aşçılık deneyimlerimi de içerecek... :)


Evet, bayram sabahındaki kahvaltı sofrasından bu görüntü de... :) Bir süredir çatal kaşık kullanma merakımız başladı. Yavaş yavaş, plastik çatal ile başladık çatal kullanımına. :) Eh maşallah kuzucuğuma... :)


Bir bayram gününde bir ışık hüzmesi vardı, karşı fabrikaların üzerinde. Görüyorsunuzdur umarım. Epey sisliydi o gün hava sonrasında... :) Bir süre o ışık hüzmesi gibi kaldı nem bulutu, çok hoşuma gitti doğrusu. Ama nadirdir böylesini yakalayabilmek. Sanırım ben bu bulutlara daha fazla sarmaya başladım bu aralar.... :))


Damla ile Kağan efendi. :) Kağan'ın kazak bağlama stili ise Damla'nın eseri. :) Damla benim siteden arkadaşım. Belli bir yaştan sonra beraber büyüdüğüm arkadaşlarımdan biridir kendisi... :) Bayramda geldi, Cumartesi akşamı gitti. Anlatmıştım ya, kendisi bu sene üniversiteli olan arkadaşlarımdan biri. :) burada ...


Bayramın 3. günü güzel bir yağmur başladı. Önce akşama kadar sürdü, bir süre durduktan sonrada ertesi sabaha kadar. :)

Yağdırdı mevlam su, doyurdu toprağı suya yanii... 2-3 gün sürdü güzelim yağmur aralıklarla... Balkon penceresinin arkasından izlemek başkaydı. Ve ayrıca, gelmiş oldu dışarıdakiler için dua etme vakti yine.. :/


Ve gecikmeli bayram pozum. İstanbul tişörtüm geçtiğimiz yaza doğru, eski fizyoterapistimden hediye gelmişti. Kış ancak geldi ve bende bayrama özel olarak da giydim. Böylece ikinci giyişimde tamamen kamuya açmış bulundum. Sanırım bundan sonra en çok giymekten hoşlanacağım tişörtlerimden biri olacak kendisi. Gerçi oldu bile... :)


Son bayram günümüzün akşamından bu resimde... :) Bir önceki günden gelen diğer dedesi ile geldi, anne ve babası o gün Kağan'ın.. :) Yeni oyuncaklar almışlar ve banada ne zamandır başlamak istediğim için 1000 parçalık puzzle almışlar. :) Yakın zamanda bir puzzle halısı edinerek başlayacağım, puzzle hobime... :) 

Bayramın son akşamı, oyun akşamıydı bir bakıma yanii...  :)


Velhasıl; bayram ile dolu, ancak eski bayramların enerjisini bulamadığımız bir haftaydı geçtiğimiz hafta. Ancak ailecek olmanın verdiği tat da bir başkaydı, özellikle benim için... :)

Cuma akşamı Kağan'ım evine gitti, Pazar akşamı biz gidip aldık getirdik kuzumu geri. Haftasonları mümkün olduğunca kuzum evine gidecek artık, anne babası ile vakit geçirecek. Olmadı ailecek bizde olacağız... :) 

Pazar günü Kağan'ı almaya gitmeden önce, öğlen güneşi kuzumun resmine vurdu üst resimdeki gibi... :) Ben ise onun gölgesinde kaldım... :) Evimizin neşesini almaya gittik akşamına. Anatolium Avm'de de gezip geri döndük sonra... :) O gelince ev dolu dolu, o gidince ise biraz sessizleşiyor ev... 

Günler, haftalar böyle geçiyor ve geçecek... Allahım ağız tadı, sağlık ve huzur versin de inşallah... :)

Sevgilerimle...

18 Ekim 2013 Cuma

Bayrama Dair - Ekim 2013...



Öncelikle iyi bayramlar dileyerek başlıyorum sözlerime. Kurban bayramının üçüncü gününün akşamından yazıyorum şimdi. Bayram güzel geçiyor şükür, ailelerle ve sevdiklerimizle birlikte olduktan sonra. Ancak eski bayramların enerjisi yok sanki. Yine de farklı olduğunu hissettiriyor tabii. Bu yazının ana konusu; eski bayramlar gibi değil bayramlar... :) 

Küçüklüğümüzdeki gibi, bayrama özel kıyafetlerim yoktu bu bayramda da. Ama yine birkaç bayramdır kendime uygun uydurduğum bir kombinim oluyor tabi mutlaka. Geçen yaza doğru hediye aldığım tişörtüm vardı, bu bayramda üzerimde. Üstteki resim, bayramın ilk gününde çekildiğim bir fotoğraf. Yamuk olmuş ama ancak işte...

Bayrama doğru hazırlıklar vardı evde, her zamanki gibi. Ablam gelince bayramdan birkaç gün önce, bayram birkaç gün öncesinden başladı benim için. Arefede de eniştem gelince aile tamamlandı. Ailem bir arada iken zaten bayram gibi zaman...

Bayram Nasıl Geçti?

Bayramın ilk günü güzel bir kahvaltıyla başladı, sonra akrabalarımızın ziyarete gelmeleriyle devam etti. Öğleden sonrası annemlerin gezmeleri başladı, akşam geçte olsa bir akrabamız ile yemek, sohbet ve çay ile sonlanmaya doğru gitti. Sanırım bayramların en sevmediğim yanı, akşam yemeklerinin şaşması oluyor. Bir hengame arasında geçip gidiyor veya yiyemiyorsunuz. Bu durum midemi epey alt-üst ediyor çoğunlukla...

İkinci gün de güzel bir aile kahvaltısı ile başladı ve sonrası 1-2 gelen-giden haricinde epey sakin geçti. Bayram ilk iki günün ardından bitti birçoğumuz için. Şimdi geri kalan günlerin, tatil havasında ve beraberlikle geçirilme vakti...

Ah söylemeden geçemeyeceğim, bayramda sevdiklerimizle beraber olmanın güzelliğinin yanında, bayram lezzetlerinin; ev baklavasının, sarmanın ve böreğin bir arada bulunmasının güzelliği de vazgeçilmezdi, süperdi. Yapanların, canım annemin, ablamın, ellerine sağlık... :))

Ve Enerjisi Az Bir Bayram Daha Geçti

Bugün bayramın üçüncü günü ve bayram bitmiş gibi sanki. Sanki küçüklüğümüzde böyle değildi. Yok yok, en azından benim küçüklüğümde böyle değildi. Bayramların enerjisi hiç tükenmemeli diye düşünürüm hep, belki de o yüzden böyle düşünüyorum. Bayramlarda hep birlikte olurduk, ilk bayram kahvaltısı, çoğu bayram akşamındaki yemekler, gezmeler bile çoğunlukla birlikte olurdu. Başkaydı, güzel bir başkalıktı. Yine bir arada olmalıyız, hep daima... Bayram ne kadar kalabalıksa, o kadar güzeldir bence.

Bir de bayramlarda ablamla şekerleri yemek, dolmaları bitirmek hep olsun ya. Hep olsun...
(Evet, hala var şükür) :)

Çok uzatmak istemiyorum bugün. Yine de dediğim gibi güzel bir bayramdı, ailemle bir arada olmak yeter çünkü. Bugün içimi dökmek istedim az da olsa, enerjisi azdı ama güzeldi. Umarım ileride bayramlar sadece tatil amaçlı kullanılmaz... Ben şimdi Kağan'ımın biraz daha büyümesini bekliyorum. O büyüsün ki eski bayramlarımızın enerjisi biraz daha gelsin yeniden. :) 


Hepimize sevdiklerimizle dolu dolu geçireceğimiz, enerjisi bol bayramlar diliyorum...  İyi Bayramlar... :)

15 Ekim 2013 Salı

Fotoğraflarla 1 Haftam - #20


Daha önceki Fotoğraflarla 1 Haftam yazılarımı burada bulabilirsiniz... :)

Bu hafta pek bir sakin geçti benim için... Ders çalıştım, sakince oturdum. Ama şimdi bayram arefesinden yazıyorum. Sabaha bayram... :) İçinde bulunduğumuz haftaya güzel girdik. Ve bugün geldik 20. hafta değerlendirme yazıma. :) Bakalım geçen hafta neler olmuş?


Dediğim gibi bu hafta sakin ve az fotoğraf ile geçti... :) Bu hafta gün batımında hep çizgiler vardı, ya da bana denk geldi... Düşüncelerim aldı başını gitti yine, resme bakınca şimdi... :)

 Neyse dağıtmayalım konumuzu. 


Günlerden Çarşamba iken, Kağan bey uyumamaya niyet etti akşam. Gece 12'yi geçiyordu yatağa kendi başına sarılmaya başladı. :) Kağan'dan enteresan yatış şekilleri işte. :)


Dedim ya, bu hafta çok fazla gün batımından resimler vardı. Benim en sevdiğim dış mekan resim çalışmalarından biri. Çalışma demişsem, öylesine işte... :) 


Bu da güneşin batmasına ucundan azıcık kalmış iken yakalamak istediğim bir an. Tabii fotoğraf karesine pek yansıtamadım ama yine de belli oluyor. :)


Kağan Efe, Cuma günü epey huysuzdu. Tüm gün uyumadı, diş sıkıntısı vardı. Bir de hırçındı ki o gün, aman aman... :) Ah şu diş sıkıntıları geçse diyorum bazen. Ama bitince bir diğer yeni sıkıntı gelecek, tahmin edebiliyorum. :) 

Üstteki resim, Kağan'ın yatıp yatmama kararsızlığını anlatan bir resim işte... :)


Ya şu gün batımının çizgilerine ne diyorsunuz. Resimi yamuk çekmem biraz bilerek oldu esasında. Bence olmuşta, yakın plana alıp da görüntüleyebilirmişim yahu. :) Düşündürüyor beni bazen gün batımları ve gün bitimleri :)


Cumartesi gününde hızlanan bayram hazırlıkları dün ve önceki gün daha da hızlandı. Bugün son bulmak üzere şu saatlerde. Eh hazırlıklar sonuçta... Yani haftanın son günlerine doğru hızlanan bayram temizliği ile beraber, dün camımıza camımıza konan uğur böceği karşınızda. :) Üstelik 1 değil 2 uğur böceği vardı camımızın dış kısmında. Acaba bu bayramımızın ve tatilimizin güzel geçeceği anlamına mı geliyor? :)

İnşallah öyledir dostlar... Gerçi nasıl yorumlarsan öyle derler, ben öyle yorumladım... :)


Ve dün bir de temizlik bitince, film izleme vakti geldi teletabilerin. (Teletabi diyorum, Ablam, eniştem, ben ve Kağan olarak 4 kişiydik çünkü. Gerçi Kağan ara sıra bakınmalarla yaramazlık peşinde idi) Neyse İntikam Oyunu filmini izledik dün. Ve yarım kaldı dün akşama doğru yemek vakti ile. Bugün filmin sonunu izleyerek ben tamamladım. Benim dikkatimi çekti aslında, bir ara bahsetmeyi düşünüyorum. :) 


Ve bir hafta işte bu anlattıklarım çerçevesinde geçti. Bakalım yarın başlayacak bayram nasıl geçecek. Umarım hepimiz için güzel bir bayram arefesidir bugün. :) Cümleten kurban bayramımız mübarek olsun diyorum. Sevdiklerimizle güzel kucaklaşmalar ve sohbetler geçireceğimiz, Ağız tadıyla bayram lezzetlerini tadacağımız bir bayram olsun inşallah... :)

Sevgilerimle, İyi Bayramlar. :)

13 Ekim 2013 Pazar

İzlemek İstediğim Filmler Listem




* Bu resim geçen sene okuduğum bir Msn Galeri yazısından alıntı. Beğenip bilgisayarıma almış saklamıştım, Google'a yazınca çıkmadı şimdi, ancak yazının adı İç Ferahlatan Mekanlar'dı. :)


Yazıma geçelim; Benim İzlemek İstediğim Filmler Listem Var... :)


Daha önce, birkaç senedir düzenli olmak için uğraştığımı söylemiş miydim? Söylemiştim diye hatırlıyorum. Lise sonun son zamanlarında ve üniversite yıllarımın başlangıcında bundan sonra planlı yaşamamın, elimden geldiğince, bana fayda getireceğine inandım. İlk önce derslerden başladım. Aradığım anda elimin altına gelebilecek notlar almaya başladım, hangi dersleri çalışmam gerektiği konusunda. Bilsem de notlarla kendimi motive ettim...

Sonra bu planı sağlığım ve egzersizlerim için uygulamaya başladım. Geri kalan her şey; beğendiğim bir söz, bir şarkı veya izlemek istediğim bir film vesaire... Saklamak benim için ayrı bir hobi halinde yani, küçüklüğümden beri. Tabii bu plan programlanmak konusu da yer edince iyice hayatıma, daha fazla saklama huyum arttı... Ya defterlerimden birine not ederim planlarımı, ya da bilgisayarımda saklarım... :)

Benim birçok yapmayı istediğim şeyler hakkında listem vardır mesela. Hem unutmamak için yazar not alırım, hemde açıp gördüğümde daha çok gerçekleştirebilme hızımı arttırmak için. Eh insan her zaman istediği vakti bulamıyor ne yazık ki... :) İzlemek istediğim filmler, okumak istediğim kitaplar, dinlemek istediğim müzikler, bakmak istediğim bir haber veya merakımı uyandıran herhangi bir durum... Hepsini liste halinde toplama gereği ve saklama gereği duyarım çoğunlukla. :)


* Msn Galeri - İç Ferahlatan Mekanlar yazısından aldığım resimlerden biriydi bu da. 
Böcek hobimden dolayı burada film izleyemezdim ben. 
Ama doğrusu burası da çok güzel dizayn edilmiş. :) 



Gelelim izlemek istediğim filmler listeme;


Armageddon
Müstakbel Erkek Arkadaşım
Elveda Katya

Aşka Davet
Yağmur Adam

Cesaretin Var Mı Aşka? (Jeux d'enfants)
Aşkın Büyüsü (Water for Elephants)
16 Dilek
Waverly Büyücüleri

Güzel Günler Göreceğiz
Paris’te Gece Yarısı
Şimdi Gel de Gör Beni
Çılgınlar Gibi

Karolin Ve Gizli Dünya
Pamuk Prenses Ve Avcı
Aşk ve Gurur
Roma’ya Sevgilerle
Ye, Dua Et, Sev

Söz Ve Müzik
Love Happens


Bu listenin tamamı değil tabii, sadece bir kısmı. Bir bu kadar daha Word dosyasında 6 sayfa var, aşağı uzunlamasına yani. :)

5'li halinde izleme düşüncem oluştu az önce düzenlerken, beşer beşer ayırdım o yüzden. İlk izlenecek film Leon filmi yani... :) Umarım bugün yarın izleyeceğim, Kuzenimin ve arkadaşımın ısrarları ile merak içindeyim ilk fırsatı bekliyorum izlemek için. İzledikten sonra İzledim yazısı da gelir inşallah... :) 

Bu yazı da böyle bir yazı oldu işte. Umarım bu listeyi burada paylaştıktan sonra, bir an önce başlarım vakit bulup... Tabi önce Leon... :) 

İzledim yazılarında görüşmek dileğimle... Sevgilerimle... :)

12 Ekim 2013 Cumartesi

Hobi Defterlerim - Tuttuğum Defterler


Bir önceki İnternet Günlüğüm #2 - Ekim adlı yazımda, yakın zamanda Hobi Defterlerim ile ilgili bir yazı yazacağımdan bahsetmiştim. Bu yazı işte o sözünü ettiğim yazı...


Resimdeki defterler şu andaki kullandığım defterlerim. Birçok blogda görüp severek okuduğum Defterlerim yazılarına karşılık, bende Hobi Defterlerimden bahsedeyim istedim. :)

Benim için yazmak, yazmayı iyice öğrenip aktifleştirdikten sonra var olmaya devam etti olduğunca. İlk başlarda bulduğum kağıtlara yazar oldum, sonra günlük tutmaya başladım. Küçüklüğümde ilk günlüğümün ailem tarafından alınması ile daha aktif şekilde başladı aslında.

Sanırım 4. sınıfa gidiyordum ilk günlüğümü tutmaya başladığımda. Bana çarşıya giderlerken ne istiyorsun diye sorduklarında, bir zaman sık sık günlük istiyordum. "Günlük alın bana, günlük yazacağım." dediğimi hatırlıyorum. Bir gün bana çizgi film karakterli bir günlük aldıklarını ve çok sevindiğimi de hatırlıyorum. :)

Keşke o günlüğümü hala saklıyor olsaydım, ama neyse ki ondan sonraki günlüğüm duruyor. Sonrasında bu alışkanlık sürdü gitti işte, katlanarak hem de. Sevdiğim kişilerin sözlerini yazdım bulduğum yerlere, izlediklerimden beğendiklerimi yazdım... Kısacası bu yazımda yazmaktan hoşlandığım defterlerimi sizlerle paylaşacağım.



Küçük defterlerimden başlayalım önce dedim. Gri defteri kitap notlarımı yazmak için kullanıyorum. Okuduğum kitaplardan beğendiğim bölümleri alıntı olarak yazdığım, izlediğim filmlerden alıntıları veyahut okuduğum ve beğendiğim şiirleri yazdığım defter diyebiliriz. :) 

Kırmızı defteri de not almak için kullanıyorum. Yine okuduğum kitaplarımda sevdiğim bölümün bulunduğu sayfaları ve sevdiğim sözleri not ettiğim, veya telefonumdan ilk geçirdiğim yer olabiliyor bazen kendisi. Yanımda bulundurmaya çalıştığım not defterlerimden biri yani...

Bir de burada resmi olmayan 2 tane küçük not defterim var. Onlar da her türlü plan ve programlarımı içermekteler. Klasik not defteri kendileri...


Bu resimde de; sağ taraftaki arabalı defter, bu yaz tatilinden döndüğümde kuzenimden hediye geldi. :) Anlarımı, anılarımı ve eskilerden anımsadıklarımı yazdığım defter olarak terfi ettim. 

Gri deftere gelince, onu da bu sene eniştem getirmişti. Sene sonlarında bankalar işyerlerine ajandalarını bırakıyorlar ya... Ben bazı bankaların ajandalarını çok seviyorum. Bu ajanda da o sevdiğim ajandalar arasına girdi. Kendisini kullanamıyordum bu yaza kadar. Biraz kıyamadığımdan biraz da ne yapsam bilemediğimden. Sonra kararımı bu yaz başında verip; Günlüğüm olması için terfi ettim. 

Bu yaz başında elimde yazmaya başlayamadığım defterlerdi hepsi, günlük olarak terfi ettiğim kuzenimin aldığı defter haricinde. Eve dönene kadar vakit bulamıyordum sadece. Eve dönünce bir de rahatsızlanınca hiçbir şey yapamamıştım bir süre. Yaz tatili başlayıp biraz toparlanınca, defterlerime döndüm böylece... Şimdi olduğunca elimin altında tutuyorum. :)


Üstteki resimdeki Hipp yazılı defter, belki 3-4 senedir bende... Bir akrabamız Hipp markasıyla çalışırken, kalemini ve bu küçük not defterini getirmişti. Ama kendisine kimi zaman yazmak için kıyabiliyorum, çoğu zaman da kıyamıyorum. Not defteri olarak kullanıyorum çoğunlukla. Aşağıdaki fotoğrafta içi de görünüyor. Sebebini anlarsınız neden kıyamadığımı.

Soldaki defterde bu yaz, Oriflame'ın danışmanlarına sunduğu fırsatlardan aldığım defter. İçini daha güzel beklemiştim aslında, bildiğiniz çizgili defter kıvamında. Bende kendisini blog yazılarım hakkında not tutarım diye ayırdım kenara ama yazmaya başlayamadım henüz... Başka bir not defterlerimden birinde bloğumla ilgili notlar tutmaya devam ediyorum.


Yukarıdaki resimde sağdaki defterin içi aynen böyle. Şu filin üzerine yazı yazmaya kıyamıyorum. Bu defteri daha güzel bir şekilde değerlendirmeliyim bence. :)


Ve son 2 defterimize gelirsek; Sağdaki Viko ajandası, Ablamın 2013 yılına ait getirdiği ajanda. İçi sırf 2013'e özel havası vermiyor. Bildiğiniz defter kıvamında ve çok güzel. Kendisini aslında ders defteri niyetine kullanmaya başlamıştım bu sene başında. Sonra vazgeçtim çok yol almadan, şimdi dil çalışmalarım için kullanmak niyetim. Bir de birkaç bölüme ayrılmış durumda olduğu için, sırf dil değil ufak tefek yazılarımı da yazma niyetindeyim bu deftere...

Pembe defterime gelince de, O da sağlığımla ilgili ve egzersiz planım ve sağlık gidişatım ile ilgili notlar tuttuğum bir defter. 2 senedir bu konuda planlı olmam gerektiğini anladığım için, bu defteri yazmaya başladım. Ben planlı çalışmayı birkaç senedir seviyorum ve notlarımı tutmaya devam ediyorum. Umarım planlar hep iyi gider... :)



Defter tutmayı seviyorum, onları saklamayı ve bazen gizli yerlerinden çıkarıp okumayı, kendimden bir şeyleri yeniden okumaya bayılıyorum. Bu sanırım ben hayatta oldukça sürdüreceğim bir gelenek. Ancak defterleri nerelere koyacağımı bilememek kötü bir şey işte. Bir an önce bana bir kütüphane gerek! 

Sizlerde defter tutmayı sever misiniz? Neler için defter tutarsınız? Benim gibi saklama meraklısı mısınız sizde yoksa? :) Ne güzel, ne güzel... 


Beni okuduğunuz için teşekkür ederim, Sevgilerimle... :)

9 Ekim 2013 Çarşamba

Fotoğraflarla 1 Haftam - #19


Fotoğraflarla 1 Haftamın önceki yazılarını bulmak için buraya tıklayabilirsiniz...

Bakalım geçtiğimiz hafta nasıl geçmiş? :)


Haftaya Salı günü gelen soğuklar damgasını vurdu. Hafta bitene kadar adeta tir tir titretmeye yetti kendisi. Bu sene soğuk Ekim ayının başından geldi. Geçecek diyorlar, sıcaklar bir süreliğine daha gelecek diyorlar. Ama bana nedense hiç öyle gelmiyor. Hayırlısı olsun. 

Resimde görüyor musunuz bilmiyorum ama; kollarını açmış atlayan bir ördek var, yavru ördek. Evet bu Ekim'de soğuklar böyle bodoslama atladılar işte. :)


2 hafta sonra nihayet başladım derslerime bu hafta. Ve kendimi de çok çok tebrik ettim. :) Ama ucunda Perşembe günü de başlamazsam derslerime, kitap okumama ve bilgisayarı açmama cezası vardı. Onun da etkisi büyük oldu. Velhasıl, bir gazla başladım sonunda çalışmalarıma. Umarım bu gazla vizelere ve finallere kadar tamamen hazır olurum... :)


Ekim hızla gelince bende; Ekim yavaş gel gibisinden yazmıştım bu fotoğrafı paylaşarak Perşembe Akşamı. Zira çok soğuktu ve kapalı balkonda oturduğum halde tir tir titrediğimi hatırlıyorum. Soğuk havalar geldi ise, benim de üşüme vakitlerim geldi demektir. Her şekilde ve çoğunlukla... :) Sanırım bu haftanın eseridir; üzerimdeki kırgınlık ve ara sıra titreme hallerim... 


Kağan'a bu sıra severek giydirmeye başladığımız, bir akrabamızın ördüğü Atatürk Yeleği ile ne zamandır fotoğraf çekmeyi istiyordum. Bu Cumaya kısmet oldu, Atatürk Yeleği ile fotoğraflamak Kağan'ı... :) Önlerinde cep figürü var, kenar kesimleri farklı. Çok ama çok yakıştırdık bu yeleği Kağan'ıma. Ören akrabamız Fikriye teyzenin ellerine sağlık. :)


Bu da yeleğin önden görünümü. Arkasında da bir parça var, Öndeki ceplerinin renginde kenarları düğmeli bir parça düşünün... :) 


Ablam geçtiğimiz hafta, Ekim'in 1'inde yeni işine başladı. Bir önceki işindeki görevi hem yorucu idi, hem de Kağan'a haftada bir gün vakit ayırmaktansa haftasonu tatilinde ailecek bir arada olabilmeyi istiyorlardı. Şükür haftasonu tatili var şimdiki işinde... 

Bu haftasonu ablamla beraberdik yani. Bana garip geldi doğrusu ve böylesi daha iyi oldu... :) Şimdi eniştemle tatilleri bir tutacak haftada bir günde olsa... :) 

Ve üstteki fotoğrafın konusuna da gelirsek; Kağan annesi gelince annesine sardı çoğunlukla haftasonu... :) Gitti önce sırtına yaklaştı, kafasıyla rahatsız etti. Yetmedi başka yollarla da rahatsız etti. Sırf ablam koltuğun öteki tarafına geçmesine izin vermedi diye. :) Ama ikinci fotoğrafta da görüldüğü gibi yakalandı... :) Anne-Oğul-Baba, hep gülsünler. Ailecek gülelim inşallah...


Pazar günü sabah keyfi, pazar kahvaltısı, çay keyfi, Sonrasında da hazırlık ve gezme vaktiydi... :) Ailecek dolu dolu geçen bir gün oldu. Bu da gezmeye çıkmadan önce çektiğim bir fotoğraftı... 

Bu sıra ve bu fotoğrafla dilediğim dilek ise şu oldu; Hepimiz olanlara rağmen gülebilme cesaretimizi yitirmeyelim, İNŞALLAH... :)


Ve haftanın son fotoğrafı, Kağan Efe'nin atkılı-bereli fotoğrafı oldu. Kağan kafasında şapka tutturmaz... Ama sıkmayan bere olursa taktırıyor bereleri işte. :) Kağan bu senenin atkı-bere sezonunu açtı bu pazar. Kuzucuğuma dayanamadım yine, çektim fotoğrafını. Can o can, bal o bal... Şu günlerde Allahım tüm kuzucukları soğuktan hastalıktan korusun inşallah... :))


Bu aralar soğuklar başımızdan gitmek bilmedi. Bizler de dikkat edelim kendimize. Gerçi biraz azaldı ilk günlere rağmen, iki gündür. Ama yine de soğuklar bir süre daha gitmeyecek gibime geliyor. 

Bu kış için hazırlık yapıp, şifa çayları çorbaları içmeli bol bol. Bizim evde bol bol içiliyor. Umarım hastalanmam şu aralar, üzerimde bir kırgınlık var gibi hissediyorum doğrusu. Neyse hayırlısı diyelim efendim. Sağlığım şükür iyi gidiyor bu arada, fizyoterapi derslerimiz şükür yolunda... Aman Nazar Değmesin. :) 


İşte böyle geçti bir hafta daha ve geçmeye devam ediyor günler. Dikkat edelim sağlığımıza, huzurumuza ve hayatımız içindeki kişilerle ilişkilerimize... Sevgiler ve bol şifa dileklerim hepimiz için... :)

7 Ekim 2013 Pazartesi

İnternet Günlüğüm #2 - Ekim


İnternet Günlüğüm yazısı, yazamadığım zamanlardan blog sayfama geri dönüş zamanlarımda yazmak istediğim bir günlük tarzı yazı olacak demiştim. İlk yazımda da, yani burada da dediğim gibi; Günler Geçiyor ve ben bazen yazmak için ya vakit bulamıyorum ya da can atsam da yazmaya imkanım olmuyor... Sonuçta yine burdayım demeye geldim ben... Sizler orada mısın? :)


Öncelikle bir süredir çoğunlukla Fotoğraflarla 1 Haftam yazısı yazıp, yine ufak tefek yazılar yazarak çok fazlaa bloğumla ilgilenemediğimi söylemeliyim. Ancak buralardaydım, sizlere de elimden geldiğince hissettirmeye çalıştım. :) Ve umarım bu günlük yazıları ara sıra durum bildirmeleri halinde olur artık. Ve geri dönüş yazısı olarak kullanmam. Gerçi çok değil ikinci oluyor bu. :)


Neyse, bu yazıda bu sıralar neler yaptığıma dair küçük notlarda bulunacağım resimlerle. Zira sanırım bir boşlukta hissetmiştim kendimi, ufakta olsa okulların açılması ile. Ancak geçen haftalarda atlattım ve bende kendi hayatıma geri dönüş yaptım. Rutin işlerim var benim de evde okumaya devam eden bir öğrenci olarak. Bir de şu evde iş olarak daha aktif bir iş bulsam... Neyse bunu sonra anlatırım. :)


Neler mi yapıyorum bu ara? İşte gelelim bu soruya; :)



Defterlerimle uğraşıyorum bazen. Bu defterler ders defterlerinden farksız tabii ki. :) Bir ara ne defterleri tuttuğum ile ilgili bir yazı yazma düşüncem var. Hobi defterlerim diyebiliriz bu defterlerime... :)


Meyveye daha çok düştüm evde otura otura. Ancak bunun sebebi biraz da Kağan. Çünkü Kağan büyüme çağında bir çocuk olduğu için, günlük meyveleri var. :) Bu sebeplerle benim de günlük yediğim meyveler var. Bu sıralar o meyvalar Elma ve Armuttu... :) 

Ablam evlendikten sonra çok sık yemiyordum meyveyi, annem soyup getirdikçe yiyordum. Ama şimdi yeniden sardım meyvaya. Bu iyi birşey sanırım. Kısacası Kağan ile; Meyvalar bizim, vitaminler bizim... :)



Bol bol kitap okumaya daha çok fırsat buluyorum bu sıralar. :) En çok hoşuma giden bu durum işte. Ev öğrencisi olmak, evde durmak bu açıdan çok güzel. Gece uyumadan önce okumayı, gündüz okumayı, her fırsatta okumayı seviyorum. Çünkü okul zamanı tenefüslerde fırsat buldukça okuduğum zamanların tadını, gece uyumadan önce okumaları ve Kağan uyudukça okumaları aldı. :)



Bir ev öğrencisi olarak (bu da yeni bir deyim oldu sayemde), bazen çalışmaya başlamak veya devam etmek gecikmeli olabiliyor. Ben kayıt yenilememi gerçekleştirdikten iki hafta sonra, bu hafta başlayabildim çalışmalarıma. :) Bakalım; bu dönem geçen seneki ilk dönemimden kalan alttan derslerle biraz zorlanacağım gibi gözüküyor. Ama ben alttan derslerimi de esas dönem derslerimi de vereceğime inanıyorum. :)



Ve tabii bir de uğraştığım ve uğraşmaktan zevk aldığım ve günümü renklendiren şahsiyet, Kağan Efe'm var bir de... :) Günümüzü ve hayatımızı renklendiriyor, yaptığım işleri yapmam konusunda zorluklar çıkartarak o işe daha da sarılmamı veya daha zevkli olmasını sağlıyor. :) Onun bana sataşmasını ve bana bulaşmasını seviyorum sanırım artık. Feci alıştım diyebiliriz... :) Allahım kuzuma ve tüm kuzucuklara sağlık sıhhat versin... :)


İşte günlerim böyle geçiyor. Bazen müzik dinleyerek, bazen televizyon izleyerek, bazen ders çalışıp, kitap okuyarak, ve çoğunlukla Kağan'la uğraşarak... :) Velhasıl günlerim güzel geçmeye, hayatım bana göre şekillenmeye başladı. Kendi uğraşlarıma yönelmeye başladım, vaktimi iyi değerlendiriyorum... :) 

Kısacası; ben buralarda olmaya devam edeceğim. Hem de kısa zamanda izlemek istediğim filmlerin yazısı ile... :) 
Sevgilerimle...