30 Nisan 2022 Cumartesi

Stant Günlükleri #3 - Son Hafta ve Tüm Ay Değerlendirmesi - #RamazanSenlikleri


28 Nisan 2022 Perşembe günü Ramazan Şenlikleri kapsamında kurulan stant alanımızda son günüm idi. Ertesi gün -yani dün- apartmanımızda iftar etkinliğimiz olacağından, ertesi gün de epey yağmurlu ve soğuk olacağından erken toplanma kararı alıp bitirdik stant işimi... Tabii geçici süreliğine. Ramazan şenlikleri bitti, ama daha sonra buradan da neler olup bittiğini anlatacağım üzere çok güzel başlangıçlara da vesile olacak inşallah... =) 

Şimdi yazımıza geçelim, o konulara da sıra gelecek. İlk deneyimim, ilk göz ağrım diyeceğim mevzu bitti. Bir ay da bitti gidiyor. Nice güzelleri gelsin, sağlıcakla huzurla.. <3 İyi Okumalar... 


Son Hafta Ve Tüm Ay Değerlendirmesine Geldi Sıra. Ah Zaman Geçerken...


Son günün özgüveni, biriktirilmişlikleri ve duygusu çok başkaydı. Hep ilk günleri hatırladık, çok güzel dostluklar edinmişiz ve tecrübelerimiz sanki birkaç aylıkmışcasına dolu dolu olmuş... Üstteki fotoğrafları çekmeyi de ihmal etmedik böyle olunca. İlk günün ve son günün fotoğrafını da çektik bir de. Buraya o kolajı koymayacağım ama ilk haftanın yazısını okumuş olanlar hatırlayacak, instagramdan takip edenler de öyle... Konuştuğumuzda şimdiden bir sürü anı söyleyebiliyoruz, bunun kıymeti çok büyük.

Tek bir masa ile başladığım yolculukta, üç masa, birçok dost ve anlarla saha beni pişirdi (Sema ablamın da dediği gibi)... İlk defa Ramazan uzun zamanın sonrasında dolu dolu geçip, hiç bunaltmadan sonlandı. Hayalleri gerçek etti, yeğenimle dolu dolu bir başka vakit geçirtti. "Artık hiç yeni kişilerle tanışamayacak mıyım ki?" derken, yüz yüze güzel dostlar edindirdi. Bir o kadar da hayata kattı beni. 

İşte o hayata katmışlıklarının eseri olarak, son günü de haftayı da dolu dolu geçirmeye çalıştım. Bence çok güzel de başardım. Son hafta vedalaşmadığım (ki birçoğuyla yine görüşmek üzere vedalaştık), helalleşmediğim ve izimi bırakmadığım birini bırakmamaya çalıştım. Herkesin ne kadar çok yaşanmışlığı olduğunu bir kez daha farkedip buna mutlu bile oldum. O kadar çok kendime ve kendi içimdeki savaşlara odaklanmıştım ki son iki senede (yapabileceğim başka şey yoktu), bana dışarıyla yüzleşmek dehşet iyi geldi..

Stant kurmak benim için hem sosyalleşmek hem de daha ciddi anlamda ekonomik özgürlüğümü arttırmak demekti. Buna çok ihtiyacım vardı. Bu ay anneme, yeğenlerime maddi manevi rahat şekilde hediyeler alabildim. Evimize, kendime, aile üyelerime güzellikler yapabilmek benim için mümkün ama birçok açıdan rahat değildi. İki aydır daha rahat. İşim sayesinde yükselebildiğim için mümkün bunlar tabii ki de. Her ay başka bir kademe ve rahatlık yükleniyor, cesaretim ve de girişimlerim sayesinde. Ben inanıyorum ki bu aydan sonra bu durum devam edecek. Her şey maddiyat değil, ama birçok önemli şeye sebep durumunda günümüzde...

"Gelsin hayat bildiği gibi gelsin, işimiz bu yaşamak!" diyor ya Sezen Aksu; Rabbime güvenerek, işaretlerini doğru alarak ilerleyebilir olduğuma şükür ediyor ve kendime de teşekkür ediyorum o misal. Daha çok... :)



Ayın şu fotoğrafları vardı benim için bir de... Standımın olduğu alana gittiğimiz güzergahta, evimizden çıkıp anayola inmek üzere kullandığımız tali yol üzerinde güneşin bulunduğu taraf... :) 

Havaların ilk ısınmasıyla başlamıştı burada fotoğraf çekmelerim. İçimi ısıtmış ve de havaların da daha güzel olacağına inandırmıştı ama bir ay boyunca soğuklar devam etti. Gitti geldi, yordu üzdü (zira tek sorunumuz soğuklardandı) ve bazen de çok sevindirdi (ısınmış gibi hissettirerek). Sağlam soğuklarla başa çıktık çoğu zaman, eve dönüp yatağımda ısınmaya uğraştım saatlerce... Ama neyse ki, vücudum çok da tepki göstermedi de ucuz atlattık bu ay gecelerimin sıkıntısını... 

Şurada çektiğim fotoğraflara devam edeceğim, bence benim için başka bir anlam içermeye başladı. Güneşi görmekten öte, burası bana hayallere açılan bir umut perdesi olacak artık. Böyle anması ne kadar kıymetli bilemezsiniz. Dilerim bilmeyin de, o evde takılı kalmanın ve hayallere ulaşmak için çok ciddi engelleri aşamıyor olmanın "ama istiyorum" sıkıntısını hiç kimse çekmesin. Ben çektim ama şimdi o anlara yer yer sabredememelerime rağmen, "olsun, sabır etmeliyim ki bunlar da geçip gitsin" içerikli kendime her seferinde dönmeyi bilme gayretim bunu başarttırdı bana. İnanıp başardım, sabrettim ve geldim bu günlere... 


Son haftanın güzelliklerinden biri de; Geçen ay ekibime dahil olan, beraber aynı rehabilitasyondan fizik tedavi aldığım ve benimle aynı hastalığın kaderini paylaşan; arkadaşım, kardeşim Rukiye'nin de beni ziyarete gelmesi oldu... :)

Bu bizim ilk yüz yüze tanışmamız idi. 1,5 aydır birbirimizi tanıyormuş gibi öyle güzel anlaştık ki, şimdi abla kardeş veya iki kaderdaş gibi bir arada olmaya uğraşıyoruz.. <3 Rukiyecim bu ay ilk defa liderliğini aldı, birkaç gün öncesinde yüz yüze de tanışarak kutlaması bize nasip oldu! :))

Ben kendi işim için biliyorum ki ne istediğini bilmek çok daha fazla önemli. Çünkü başında bir patron yok, sen istemedikçe ve belirlemedikçe sana plan program yapan, seni zorlayan kimse yok; sen çalışmadıkça sana ücret ödeyen de yok. Ama hayallerin var ise ve yer zaman belli olmadan çalışıp kazanmak istiyorsan, kendine göre programını yapmaya hevesli olman gereken bir iş bizim işimiz. Bir de zaten ne yapmak istediğini biliyorsan, bu dediklerim de sorun olmaktan çıkıyor...

İşte bu nokta söylemeliyim ki, Rukiye de ben de ne istediğini çok iyi bilen insanlarız. Ekibimde Rukiye gibi ne istediğini çok iyi bilerek çalışan kişiler var. İşte o sebeple kazanmaya başladık ve çok daha iyilerini başarabileceğimize inanabiliyoruz... :) 

Bunları konuşuyoruz son zamanlarda Rukiyecimle de, güzel geçiyor günlerimiz. Beni ziyarete geldikten sonra, daha da çok birbirimize inandık bence. Hani insan enerjisi tutacak mı merak eder ya, telefondan konuşmak bazen çoğumuz için daha kolaydır. Rukiye ile yan yana da daha çok paylaşımımız olacak, görebiliyorum... =)


Son haftanın bariz ortada durumlarından biri de şuydu, stant kurmakta düzenlemekte çok ustalaşmıştım. (: Hangi ürünleri ne kadar şekilde yayabileceğimi düşünmekte becerikli hale gelmiştim. Çünkü artık insanlarla sohbetim ve onların tavırları üzerinden fikir sahibi olmaya başlamıştım. Farkettim ki benim de insanların görünüşlerine göre, yöneleceği şeyleri kestirme huyum varmış mesela. Benden çok yaşça büyük insanların kitaplara hevesli olmadığını sanıyordum mesela, yanılıyormuşum! Teyzelerim, amcalarım diyeceğim kişiler geliyordu kitaplarımı da gözlemeye. 

Birçoğunu görünüşüne göre kendi içimde sınıflandırdığım için kendime kızdım sonrasında. Mesela "otoriter" göründüklerini düşündüğüm çoğu kişinin okuma tercihlerinin ciddi olmayan hiçbir konu içeriğine yönelmeyeceğini sanırken, kurgu romanlar ve fantastik kitaplar okuyabildiklerini öğrendim. Benim bu okuma konusunda internetteki yorumlara göre hareket ettiğim belli oluyor mu? :) Çünkü internette okuduğum kalıplara inanıp onları benimsemiştim doğrusu! =)

Aynı şekilde temizlik ürünlerine yöneldiğini sandığım kişilerin bakım ürünlerine yöneldiğini görünce de şaşırdım. Hepimiz şunu konuşuyoruz neticede, "Artık kendine bakan mı kaldı? İnsanlar bunlara para vermiyor?" İnternet her anlamda doğru bir kaynak değil, bunu unutmayalım bence. İnsanları görünüşlerine ve de mimiklerine göre yargılamamalıyım. Bunu da öğretti bana saha deneyimim. Sahaya aşık oldum bir anlamda. İnsanların içinde olmayı inanır mısınız şimdiden çok ama çook özledim! Umarım kısa zamanda sahalardan haberler vereceğim günlere kavuşurum yeniden... (Amiin)



Koca Nisan ayının son fotoğrafını da paylaşarak sizlere Stant Günlükleri serimin "Ramazan Şenlikleri" adına sonlandığını bildiriyorum artık... Birkaç gündür ağzımda sıklıkla tekrarlanan cümle şu, "Yapabilir miyim yapamaz mıyım derken, bir koca ay stant alanında stant kurabildim; bana helal olsun!" :)

Ayten ablam, Hüseyin abim, Neslihan ablam ve İlkay abim, Demet Ablam; bunlar benim stantımın barakasının olduğu küçük sokakta yer alan esnaf komşularım idi... 

Arka sokağımız diyebileceğim barakalarda da; Öznur abla, Gamze abla, Büşra, pamuk şekerci amca vardı esnaf komşularım olarak. Sonra İbrahim vardı, Enes vardı, onlar da ikram bölümünde çalışanlardandı. Pamuk şekerci amca gibi... Hepsinin isimleri burada da yer alsın, unutmam da okudukça hatırlaması daha güzel olur diye... <3 

En zor ayrılması, sık sık görüşebileceğimizi bilsem de; enerjimizin de sohbetimizin de uyuştuğu Ayten ablamdan ayrılmaktı ama zaten son gün görüşmek üzere ayrılmıştık. Her gün nihayetinde orada görüştüğümüz üzere, anılara başka yerleştik bence. İkimiz de birbirimize oranın anısını bırakmak istemişiz.. Boynumdaki Ametist taşlı kolye Ayten ablamın bana hediyesi! :) Ametist sevdiğimi ve benim taşım olduğunu biliyordu, kendisi bana hazırlamış. Benim için son gün olan Perşembe günü kendi boynuma taktı, iki üç gündür tak çıkar takıyorum hala... Düşünülmüş, özenilmiş, sevgiyle verilen boyut farketmeksizin her bir parçanın kıymeti çok büyük. Bu kolye de benim için öyle şu an! =) İki hafta sonrasında havaların ısınmasını bekleyeceğiz şimdi, yeniden yan yana sahalarda olabilmek için. Ama öncesinde o dükkanını açacak ve ben onu ziyarete gideceğim... =) 


Toparlandığım güne kadar, yani 27 gün boyunca, sadece 10 gün gidememişim; onlar da yağmur, fırtına ve de soğuk sebebiyleydi... İşimin başında bulunup bu kadar hayallerime ve de hayatıma sahip çıktığım için öncelikle kendimi tebrik ediyor ve gurur duyuyorum. Çünkü hala havaların tam ısınmadığı zamanda sağlığım açısından da buna cesaret edebilmiş olmam çok güzel. Nisan ayında bir önceki ay yeni aldığım seviyemi koruyabilmemi de, işte bu cesaretim ve özgüvenime borçluyum. İyi ki kendi hayallerime bu kadar önem veriyorum!

Beni götürüp getiren ve de geri kalan her konuda destek veren canım ailemin varlığına da bir kez daha şükürler olsun. Görünür görünmez kahramanlarım annem ve babam, evdeki ve birkaç yağmurlu günde stantta durduğumuz zamanlarda desteğimizdi. Yemekçimiz ve beni hazırlayan set görevlilerim gibiydiler! :) Yoğun bir iş ev hayatları olmasına rağmen bana sabreden dönüşümlü götürüp getiren ablama ve enişteme, gittiğim her gün benimle gelip kendi deyimiyle "esnafçı" olan yeğenim Kağanıma da çok ama çok teşekkür ederim. İyi ki benim ailemsiniz...


Bu macera da çok güzel geçti gitti işte. Pişmanlık olmadan, soğuklarıyla, acaba gidebilecek miyim stresiyle, umarım ürünler zarar görmez düşünceleriyle ve ciddi manada hayatın içinde hissetmenin mutluluğuyla bir ay bitti! İyi ki, iyi ki dinlemişim kalbimin sesini... 

Sıkıntılı ve ne yapacağını bilemez halde hissedersen, dinle sen de kalbinin sesini. Okuduğun için teşekkürlerimle, umarım güç versin benim bu kendimle gurur duymam ve de mutluluğum sana. 

Sevgiler okuyucu, diğer yazılarımda görüşmek üzere... :)



29 Nisan 2022 Cuma

Stant Günlükleri #2 - İkinci Ve Üçüncü Hafta - #RamazanŞenlikleri

 

10 Nisan'dan 23 Nisan gününün de bulunduğu haftasonuna kadar olan zaman dilimini içeren iki haftalık Ramazan Şenliklerini anlatmaya geldim. :) Kendimce her hafta yazabilmeyi planlamıştım ama uzun zamandır bu kadar aktif bir ay geçirmediğimi ve bu yoğunluğa uyum sağlarken yazmaya vakit bulamayacağımı hesaba katmamışım... :) 


Dün Ramazan Şenliklerinin yapıldığı alanda son stant günümdü. Planladığım üzere ben son haftayı ve tüm bir ayı bir sonraki yazımda yazıp değerlendireceğim. Şimdi sizinle ikinci ve üçüncü haftada neler yaptığımızı konuşalım... (: 



Öncelikle ikinci hafta hala biraz acemi hissediyordum kendimi, ama hiç de oraya ait değilmişim gibi hissetmemeyi sürdürüp; aslında ne zamandır bekleneni gerçekleştirdiğimin huzuruyla başladı ikinci hafta. Tek ve en büyük sorunumuz hep havaların soğuk gitmesi oldu ki, ikinci hafta da ilk haftadan serin ve de bu açıdan biraz yorucu idi. 

İkinci haftanın en güzel yanı, hem lise arkadaşım hem de sponsorum olan Ayşegülümün de iki gün benimle stant alanında olmasıydı. Nicedir içmek üzere ertelediğimiz kahveyi içmek de nasip oldu, telefondan çalışmalarımızın yanı sıra yan yana sahada çalışmak da... =) Daha niceleri nasip olacak, çünkü işimiz geçici bir heves değil; gerçek anlamda bizim hayatlarımıza nefes oldu... 

Ayşegülümle tanıtımlarımızı yaptık, deneyimler kazanmayı sürdürdük. Sahada yapamadıklarımız veya yaptıklarımız değil de; edindiğimiz tecrübeler önemli idi. Bence iyi değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Ayşegülümün olduğu ikinci akşam bir başka etkinlikte yer almak için, emekli bir öğretmenden teklif bile aldım. Mayıs ayında arayacaklar beni, tanışıp telefonlaştık ve de sözleştik. Umarım o gün de her şey çok güzel olur, bu kadar uzun soluklu olmayacak ama biliyorum ki bana kattıkları yine efsane olacak... =)

İkinci haftamda stantta daha fazla atik olmaya başladığımızı gördüm. Stantı açarken de, kapatırken de artık tecrübelerimizle hareket ediyorduk. Nasıl yapsak konuşmalarımız yerini, "şöyle yapalım, bunu böyle yapmıştık, bu böyle de güzel olur" gibi cümleler aldı. Sonra işin daha güzel yanıyla, insanlar bizi tanımaya ve de güvenmeye başladı. Çok kişi tanıdım, yüzüme baktıklarında selamlarının ardına sohbetlerini eklediler. Önümüzdeki yaz mevsiminde haftasonu akşamlarında sahilde olmayı planlıyoruz bir ablamla, o zamanlar tanıdığımız yüzlerin ve de edindiğimiz konuşma tecrübelerinin ekmeğini çok yiyeceğime inanıyor ve de hissediyorum resmen. Bu bahsettiklerimi ikinci ve de üçüncü haftada edindim... 


Üçüncü haftamıza gelince; ciddi anlamda en çok arkadaşımı görüp ziyaretime gelenlerin sıklığının arttığı bir hafta oldu. Gelenlerin her birine öyle büyük teşekkürüm var ki; hani kendinizi çok derin bir yerde, ciddi bir başlangıcın içinde hissedersiniz ya, işte o zaman gördüğünüz kişiler çok önemlidir. Evet, gerek sahilde iken gerekse de şenlik alanında iken yanıma uğramak için hikayelerimi gözlemiş ve de yerimi keşfetmeye uğraşıp yanıma gelmiş kişilerin kıymeti çok büyük... 

Şenlik alanında en az 10 arkadaşımı gördüm. Bizzat benim için gelenler de vardı, benim için gelmese bile şenlik alanına gelmeyi aklına koyup beni görmeye uğraşanlar.. Teşekkür ederim Rabbime, hayatımdaki şu anların kıymetini anlamak için verdiği farkındalığıma. Bu bir farkındalık bence, ben sevildiğimi ve değerli olduğumu hissediyorum. Hissettirenler sadece bir aracı biraz da, Rabbim emeklerimin karşılığını böyle güzelliklerle veriyor. 

Yanıma gelen uğrayan her bir kişiyi, onların bana verdiği değer ölçüsünde kıymetli görüyorum. Çünkü bir basit merhaba, bir basit "seni görmek güzel" kelime ve cümleleri insana kendini "yaptığına değdiğini" düşündürüyor. Yediğim soğuklardan sebep bazı gecelerde ısınamadığım için uyuyamadığıma da değdi, bir iki gece soğuk ıssırması sebepli üşüdüğümü ve de yandığımı anlamadığım gecelerin ardından yorgun hissetmelerime de.. =)

Üçüncü hafta gidemediğim 4 günlük yağmurlu gün ile başlamıştı bu arada. Bir önceki hafta pazar gününden başlayıp Perşembe gününe kadar stant alanına uğrayamadığım bir hafta başladı.. Yağmurlu günlerde gelenler olmadığı için ve epey zorlu geçtiği için gitmemeyi tercih ettim. Çarşamba gününün akşamında bunu bilen eğitim aldığımız Burhan Demir ile canlı yayın deneyimimim gerçekleşti böylece.

İlk canlı deneyimim başlarken heyecanlı, sonrasında oldukça rahat idi. Kendimi, deneyimlerimi ve işimi nasıl hayatıma entegre ettiğimi anlattım. Instagram kullanım tecrübelerimizi ve soru cevaplarla eksiklerimizi konuştuk.. Bu yazımla bir kez daha teşekkür ederim Burhan beye ve eğitim serüvenimize öncülük edenlerime... :))


23 Nisan 2022 Cumartesi gününe gelince, o gün çok özlediğim üzere yeniden Sahilde idim.  Üçüncü haftanın son günü idi... Malum 2 Nisan 2022 Cumartesi günü başlamıştık bu stant açma meselesine. Üçüncü haftanın son günü sahildeki bayram etkinliklerinin çok az ötesinde aldık yerimizi, Ayten ablamla yan yana masalarımızda! =) Yazın beraber stant açmalarımızı da o gün konuştuk planladık işte... Gündüzü güneşli bir gün, akşamı ise çok fazla deniz serinliği yediğim bir akşam idi. Ama Duman konserini dinleyip izlediğimize fazlasıyla değdi... =) 

O gün sahil ve sokaklar öylesine kalabalık idi ki, daha fazla satış ve de ilgili insan toplayabilirim diye düşünmüştüm ama düşündüğüm kadar olmadı. Varsın olsun, değdi diyorum ya her şeye. Sahilde olmayı bile öyle çok özlemişim yani! 

Stantımdan elim boş dönmedim yine; kendimi tanıtabilmek de, arkadaşlarımla görüşmek de, satış yapmak da o konsere odaklı kalabalığa rağmen gerçekleşti ya... :))

O günün toplanması, o kalabalıkta elimizde konser alanının içine girip bağıra bağıra sahneye tekrar çıkan Duman grubu ile 3 şarkı daha dinledik ve söyledik. 

Konser zamanları bizim sahilimiz ve onun yakın sokakları acayip kalabalık oluyor, bu sebeple ablam arabayı sahilin çok ötesine park etmek durumunda kalmıştı. Ben kucağımda iki kutu ile sürdüm akülü sandalyemi. Kağanımın elinde bir kutu, ablamın elinde katlanır sandalye ve masa... Sahilin yarısını böyle gittik, biraz zorlu ve çokça komik idi. Sonucunda çok güzel bir şekilde anılacak bir gecenin sonu bize kaldı... =)


İlk üç hafta deli dehşet alışma evresi idi.

Kimi zaman üşüdüm, kimi zaman soğuğa rağmen hissetmedim. 

İş aşkı deyin, sosyalleşme özlemi deyin. Normal zamanda asla dayanamayacağım soguklara, vücudum beklemediğim şekilde dayanıklı davrandı. Şükrettim.. 

En zor geçen 23 Nisan gecesi idi, deniz havası uzun zaman sonra rastlaşınca çok çarptı. Baş, boyun, sırt ve bel ağrısıyla atlattım geceyi. 

Ağrı kesici ile yattım, yorgunluğuma rağmen uyuyamadım. Ama tek bir anından pişman değilim. İsteyen herkese böyle yaşanmışlıklar dilerim... :)

Sevgiler...

12 Nisan 2022 Salı

Stant Günlükleri #1 - İlk Yedi Gün - Ramazan Şenlikleri 2022

 

Ramazanın başlangıç günü (02.04.2022- Cumartesi) ile beraber Ramazan Şenliklerinde stant açmaya başladım. Öncesinde; "Olur mu olmaz mı? Nasıl olur, durabilir miyim? Satabilir miyim, zarar mı ederim? Ah her ne olursa olsun, bu deneyimi yaşayayım Allahım; çünkü çok istiyorum!" düşünceleriyle bir ramazan geldi ki, evlere şenlik... :) 

Hal böyle olunca "Stant Günlükleri" diye Ramazan boyunca yazmaya çalışacağım bir yazı dizim başladı... İyi okumalar dilerim.


Pandemi başladı başlayalı en aktif dönemimi yaşıyorum. Hafta boyunca neredeyse her gün dışarıda olduğum bir hafta geçirdim Bir tek 6. gün olan Perşembe günü yağmurlu ve şimşekli hava dolayısıyla gidemedim, ki o gün bir ben değil diğer esnaf arkadaşlarım da gidememiş! :)

İnanabiliyor musunuz, benim esnaf arkadaşlarım var! Abilerim, ablalarım ve de kardeşlerim. Yeni bir ortam kurmak ve de bunun keyfini çıkarmak çok eğlenceli. İyi ki ilk başta yazdığım sorularla dolu düşüncelerimi es geçip, görmezden ve de duymazdan gelip cesaretimi zırh gibi kuşanıp; "istediğimi yapmak için, yapamasam bile denemeden pes etmeyeceğim." demişim!


Bugün bu yazımda ilk 7 günü anlatıyorum, geçtiğimiz Cuma günü(09.02.2022)'ne kadar olan kısmı. Çünkü esasında hayal ettiğim iki üç gün öncesine yetiştirebilmekti ama olmadı. Önümüzdeki Cuma veya Cumartesi gününe de bulunduğum haftayı anlatacağım sizlere. Bu hafta neler oldu diyerekten. Ramazan bitene kadar güzel bir seri olacak ve her açtığımda şu anki "mutlu ve tam hissedişlerimi" daha net hatırlayacağım böylece... :)

Üst kolajda ilk günümün fotoğrafları var; deneyimsiz, çok fazla heyecanlı ve utansam da cesaretimi kuşanmış bir ben. O gün kimlere kimlere fiyat verirken nasıl çekindiğimi çok net hatırlıyorum. :) Halbuki biz bu işi yaparken de çok sıklıkla birbirimize şunu deriz, "birileri işine gittiği için ve para kazandığı için, esnaflar dükkanını açtığı için utanıyor mu?" Cevap net, utanmıyor veya utansa da fayda etmiyor öyle değil mi? Her birimiz çalışmak ve de kendini gerçekleştirmek zorunda. Ben bu duruma böyle bakıyorum, üzgünüm. Dipnotumu da geçmek istiyorum;


Bundan tam 10 sene öncesinde hastalığımda geçirdiğim atak sebebiyle, arkadaşlarım gibi çalışacak olduğum yaşta hayallerimi ertelemek durumunda kaldım. Yıllar içinde ertelediğimi sandığım hayallerimden vazgeçmem gerektiğini de anladım. Hayalini kurduğum gibi aktif iş hayatında yer alamayacağımı; tuvalet, hareket kısıtlılığı ve yorulma gibi sıkıntılarla başetmemizin çok zor olduğunu kabullenmesi güçtü. İş hayatında bana göre iş saatleri ve şartları da bulunmuyordu. 2 sene kadar öncesine kadar, "artık belki de hiç olmaz!" dediğim noktada hayat bana "herkesin hayat sürecinin farklı olduğunu öğretti... =)


Gelelim günümüze; şimdi ben sanki 10 sene önce okulumdan mezun olmuşum da, bu işe atılmışım gibi hissediyorum. Bana uygun bir iş hayatı hakim şu an. Akşamları stant alanımdayım, tuvalet problemim de hareketsizliğimden sebep yorgunluğum da sorun olmuyor benim için. Yaklaşık 7 gibi Ramazan Şenliklerinin olduğu alanda oluyoruz. Standımı kuruyor annem babam ablam ve Kağanım, yanımda kim olabiliyorsa. İşte o andan sonra geçiyorum işimin başına. Satışımı da yapıyorum, tanıtımımı da. 

Havaların soğuk olması sebebiyle etkinlikler 22.30'da bitiyor zaten. Toplanıp evimize dönüyorum... Akşamları çalışıyorum, eve gelip dinleniyorum. Gündüzlerim de tedavilerim ve dinlenmelerim için benim, geceleri kafam daha rahat. Çünkü hayal ettiğim, sabırla beklediğim ve sabrımın sonunun selamet olduğu günler benimle! :) 

(Kendimi doğruca anlatabildim değil mi? İşte birçok yazımı bu anlatımımı tam yapabilmek için erteliyorum! Haklıyım de mi?) 


Peki Nasıl Geçiyor Dersek; Günden Güne Gelişerek ve Öğrenerek Geçiriyorum Günlerimi. Bir Ablamın Da Dediği Gibi (Sema Ablacım Selamlar), Saha Beni Pişiriyor!


Kolajda da göründüğü gibi, ilk üç günlük değişim bile çok şey anlatıyor... 

İlk gün bir tek masa ve kutuların üzerinde kitaplarımı sergilediğim deneyimsizliğimden, eksiklerimi tamamlayarak devam ettiğim üzere; 3. günden itibaren 3 adet standım var. Bu hafta daha da geliştirmeler yapacağını söylüyor babam. Çünkü planladığımız üzere haftasonları ablam ve annemle beraber gidiyoruz, haftaiçi akşamları da babamla beraber. Kağanım ise Ramazan Şenliklerine gittiğim her gün benimle. :) (Kurban olsun teyzesii <3) 


İlk günler netlikle kavrayamadığım şey şuydu, sanki fiyatlar konusunda ne dersem diyeyim herkes bana yüz çevirip gidecekmiş gibi hissettim. 

Sonra düşündüm, onlar için ne olursa olsun bu benim standım ve ürünlerim. Ben ürünlerimin kalitesine ve o fiyatı hakettiğine inanmaz isem, onlar nasıl inansın? Ki benim inanmadığım gibi bir durum söz konusu değildi. Olay şuydu ki, internet üzerinden satış yaparken fiyat söylemek benim için hiç sorun değildi. Ama ilk defa evimde değil de, iki taraf olarak (satıcı ve müşteri) ortak alanda buluşup yüz yüze baktığımız alanda; bu durum benim için çok yabancı ve de tanımsız bir durumdu. Deneyimleyerek tanımladım şükür ki... :)) Benim sorunum ürünlerimin haketmediği mevzuu da değildi yani, yüz yüze iken birine fiyat vermek nasıl bir şey bilmiyordum. Deneyimledikçe, çok normal ve de gerekli bir durummuş; kavradım!

Utanma konusu çok mevzuu değildi aslında ama birilerini stantınla ilgilensin diye o gelmeden çağırmak, selam verirken irtibat kurmayı yeniden hatırlamak gibi bir durumum vardı... Yani gözledim ve keşfettim; birini gördüğünüzde "buyurun stantıma" demektense, "İyi akşamlar, hayırlı ramazanlar. İlgilenir misiniz, size ürünlerimi anlatabilirim. İhtiyaçlarınıza yönelik ürünlerimizi gösterebilirim." gibi cümleler daha gerekli ve de istenilene yönelikmiş. Bunların hepsini kişilerden aldığım geri dönüşler çerçevesinden de çok, "ben bir stanta nasıl davet almak isterdim" diye düşünerek tavır ve davranışlarıma dikkat ettim...

Zaman geçtikçe daha güzel olmaya devam etti, ediyor da... Dr. Clinic ürünlerim, kitaplarım ve örgülerimizle stantım dolmaya devam ediyor. İhtiyaca göre tanıtım araçlarımı da arttırıyorum. Soran da ilgilenen de, ürün alan da çok. İnsanların yüz yüze iletişimde bakış açıları daha değişken gerçekten. Yüzler gülüyorsa, sorularına doğru ve güzel cevaplar veriliyorsa; ilgilenme oranları doğrudan etkileniyor.. İşin en garip yanı sadece şurası, başlangıçta belediyenin ramazan şenlikleri kapsamında ücretsiz ikram stantlarına yönelip esnaflarla ilgilenmeme eğilimi vardı. Bu sanki bizleri cezalandırır gibiydi başlangıçta, bazıları bizi duymuyordu bile; yüzünü çevirerek gidiyorlardı önümüzden. Oysa birçoğumuz sadece tanıtım yapmak için bile oradaydık, benim gibi mesela. :) 


Stantımı, firmam Dr. Clinic'i ve işimi, bir de kendimi gittikçe iyi anlatmaya başladığımın çok netlikle farkındayım ki Nisan çok güzel geçip gidecek. Oldu bile, oluyor bile. Dedim ya başlangıçta da, "olur mu"yu düşünürken en başta şimdi oldu ve dahasını konuşuyorum sizlerle... Çok şükür! Ürünlerimizin güzel olduğunun farkında olduğum kadar, bunun farkına varanları da gördüğüm bir hafta oldu geçen hafta. Ürünlerle ilgilenenler kadar, ürünlerimizden ve firmamızdan haberdar olanlar da var. Bazıları benim yaptığımı görerek, "Demek ki kazandırıyor." diyor. Ben kazandırmasa orada göğsümü gere gere durur muydum düşünmüyorum bile, her şey ortada imiş. Bunu bana söyledikleri için çok daha fazla mutlu oluyorum. İnsanın yaptığı işiyle övülmesi, övüldüğü kadar da "gurur duyulduğunun söylenmesi" mutluluktan

Kitaplarım mevzuuna gelince; ben hiçbir zaman kitaplarım konusunda "her okuduğum kitap kitaplığımda olsun!" diyen biri olamadım. Benim kitaplığımdan sürekli her sene 2-3 kez okullara ve kütüphanelere olmak üzere kitaplar çıkıyordu. Bu stant işi olunca, kenara satmak veya bağışlamak üzere ayırdığım ve bir o kadardan da fazla şimdiki evimize taşındık taşınalı kitaplık yapılmasını kutularında bekleyen kitaplarımı da ayırdım. Böylece kitap standıma da ilgi oldu. Kitap fiyatlarının ithalat masrafları gereğince arttığı bir dönemde, okunmuş kitaplara ilgi duyan kesim var. Stantta onlarla kitap sohbetlerimiz bile oluyor! Bu beni nasıl mesut ediyor bir bilseniz... 

Bu hafta benden iki kitap alan bir çift bana hediye kitap bile getirecekmiş. Sohbetimiz sonrasında kitapların okuduğum Ay boyunca orada olduğumu öğrenince, "bir dahaki geldiklerimizden birinde hediye kitabımızla uğrayacağız o zaman." dediler. Kitap hediye etmeyi de almayı da çok severim, heyecanla hangi kitabı hediye edecekler merak ediyorum. :) Yani gördüğünüz üzere, şükür ki çok güzel vakit geçiriyorum...


Bahsetmek istediğim son bir mevzuu daha var; en önemlisi aslında, sosyalliğim ve yeğenimle geçirdiğim en kaliteli vakitlerden bir demet daha bu alanda geçiyor bu ay... Ben bu ay oldukça sosyalim! Arkadaşlarım oldu ve de akşamları sohbet edip dosdoğru olarak ilgilendiğim bir işim var. Kağanım haftanın 7 günü değişmeyen yanımdaki yardımcım ve eşlikçim, onunla çok eğleniyor ve bazen iki ortak gibi ters de düşüyoruz. =) Ama her defasında çok uzamadan mevzu anlaşıyoruz. 

Kağanım evin içerisinde yaşı gereği birçok konuda olgun davranamayan ve sosyallik açısından da kiminle nasıl konuşacağını bilemeyen biri. Bulunamadığı sosyallik açısından o da... Pandemide kaç çocuk doğruca bir bağ kurabildi ki, tanıdıklarından ve güvendiklerinden başka? Çevre esnaf abla ve abilerimizden yardım gördükçe şaşırması ve mutlu olması beni benden alıyor resmen! "Çok yardımcı buradaki abi ablalar, ne güzel yardım ediyor ve bize davranıyorlar. Çok iyi insanlar." diyor. Sırf bu cümleleri söylemesine sebep olan şeyleri yaşamasına vesile olduğum için bile çok mutluyum dostlar! =) İyi ki diyorum, rabbime şükürlerimi sunup duruyorum... 


Ziyaretçilerim Oluyor Bir De... İyi ki Varlar, Hep Var Olsunlar...




Stant ziyaretlerim geçtiğimiz hafta Elif yengem ve Hüseyin dayımın torunları Ela ile beni ziyaret etmesi ile başladı. Devamında şenlik alanına gelen arkadaşlarım ve akrabalarım bizzat beni ziyaret edip selam verir oldular. İnstagramımı "burada" aktif kullanmaya devam ediyorum bu süreçte de. Hikayelerden yaptığım "gelin görüşelim" duyurularım da böylece sonuç verdi yani. Bu benim için de yıllardır görmediğim arkadaşlarımı da görmek demek ki, anılarla sarmalanıp daha da mutlu olmak demek. Üstteki kolajda görünenlerin içerisinde bahsettiğim arkadaşlarım yok. Sıklıkla görüştüğümüz akrabalarım ve arkadaşlarım var. Ama bir bu kadardan fazla tanıdığımı da gördüm çok şükür...

Damlam ilk gün benimleydi, standı beraber açtık. Başlangıcı onunla yaptım; annem ablam, Kağanım ve Defnecim de bizimleydi. Damlam o gün bana bir telefon çantası getirdi; siftah paralarımı da ona koyabilmem kolay olsun diye. Durabildiği kadar durdu ve birkaç gün sonra yeniden ve birkaç akşam önce de bu eşiyle olmak üzere üç kez geldi. Ben bazen yakınımda çok arkadaşım yok diyorum ama sayılı olmaları bile yeterli, bunu unutuyor olmak üzücü. İyi ki varsın canım Damlam ve diğer yakınlarım arkadaşlarım akrabalarım iyi ki varsınız... :) 

Birkaç akşam önce nicedir görüşmediğim çocukluk arkadaşım ve aynı zamanda eski kapı komşumuz Melikem ve kardeşi Zeynep de geldi. Sonra Nahide anneannem, Beyhan ablam ve onun oğlu... Geliyorlar ve daha çok gelip varolsunlar inşallah. =) 

Önümüzdeki Cuma veya Cumartesi günü, yeni haberlerim ve gelişmelerimle Stant Günlüklerimde buluşmak üzere diyerek; çok güzel ve verimli bir Ramazan ayı diliyorum hepimize. 

Sağlık, mutluluk, hayaller için çabalama ve düşleri gerçekleştirmek için hareket mümkün olsun.
Ramazanın Bereketi ve huzuru bu aydan itibaren tüm yıl bizimle olacak şekilde evlerimize dolsun. 
Etrafınızda şenlik alanları mevcutsa, oralara gidilsin ve emekçilerimizin standına uğranılsın ve bu yazımı okuduktan sonra aklınızda da kalırsam selamım iletilsin. <3 :)

Sevgili okur, sen de tekrar iyi ki varsın! =)

Sevgiler... 

İnstagram adreslerime de bekliyorum; 




1 Nisan 2022 Cuma

Network Benim İşim - Network'e Dair #1



Artık bloğumda da sıklıkla konuya dair başlıkları göreceğiniz üzere "Network'e Dair" yazı dizimi başlatıyorum. Öncelikle 2,5 sene kadar sürekli içinde bulunduğum bu sektöre dair, network bir hayat biçimi demek istiyorum. 

Aslında yanı başımızda çok net istikrar ve emek ile istediğiniz yerden kazanabileceğiniz bir iş kapısı bulunmakta. Kapıyı aralamadan "kötü" sanmak da mümkün, deneyimlemeyi tercih edip "emeğinle kazanmak da"... =) Tercih sizin... İyi okumalar. 




Network alanında 2020'nin başlarında yer almıştım. O zamanlar deneyimlediğim şeyi, sadece kendi ihtiyaçlarımı alarak bir şey yapmasam da ilerletebileceğime inanıyordum! Oysa doğru ekipte yer almanın çok önemli olduğunu bilmediğim zamanlardan geçiyormuşum o sıra. Ben bu işi "rastgele sipariş alabilirsem" yapabileceğim bir iş sandığım 6 ay kadar geçirdikten sonra, doğru ekibimi tanıdığım Kasım 2020'de kariyer çizgimi çizmeye başladık... 

Lisede başka sınıflarda okurken ortak arkadaşlar doğrultusunda tanıştığım ve senelerdir sosyal medyadan takipleştiğimiz bir arkadaşımla aynı firmanın farklı ekiplerinde idik. Bahsettiğim arkadaşım bana bir gün instagram üzerinden yazıp kendi ekibinden bahsettiğinde (25 Kasım 2020 idi, çok net hatırlıyorum!), ekibinin diğer ekiplerden farkını çok doğru ve net anlattı. İşi bizde çok net öğrenirsin, üstelik birbirimizle arkadaş gibi bir ortamımız var; yabancılık çekmezsin, dedi. Doğrusu inansam bile dediklerine, "yine olmasa bile ne kaybederim ki" diye de sorarak arkadaşımın ekibine geçtim. 

Hayatımda verdiğim en güzel karardı, Altınbaşak ekibiyle network marketing sektöründe yer almak... :) Maddi manevi bana destekleri oldu; her daim işi öğrettiler ve ellerinden gelen desteği kimseye bağlı olmadan verdiler. Bu iş gönülle bağlanmayı gerektiren bir iş derken hiç de şaka yapmıyorlarmış... Ne zaman gönülden bağlandıysam her bir arkadaşıma, işte o zaman "doğru ekip ve doğru işi yapıyor olduğumu anladım."


Kasım 2021'den bu yana aynı ekiple Dr. Clinic'de devam ediyoruz çalışmaya şimdi. Burası çok ayrı bir sistem ve de daha içe sinesi şekilde ilerlemeye imkan veriyor! 5 ayda katettiğimiz yollar çok güzel, başarılarımız daha da devam edecek. Bence her şey olması gerektiği gibi oluyor. Emin adımlarla ilerliyoruz, biz bu işi hakkını vererek yapıyoruz. Kimsenin kıyaslama yapmasına, herkesin aynı olmasına ve de kimsenin kimseyi zorlamasına gerek yok. Herkes çabaladığı ve ortamının gerektiği ölçüde ilerliyor. Ama gönül verip, emeğinle bu yola koyulduğunda; o çabanın sonucu elbet alınıyor... Çok şükür ki doğru ekiple çok güzel ilerleniyor... :)


Doğru ekip nasıl anlaşılır peki derseniz, bunu daha sonrasında konuşacağız. Şimdi konuşmamız gereken konu, 2 senelik deneyimim gereğince "Network Marketing Nedir?" sorusunu cevaplayarak başlamak olacak. 




==> Network Marketing Nedir?


Birçok kişinin düşüncesi, "Network, saadet zinciri gibidir. Üstteki kazanırken, alttaki hiçbir şey kazanmaz." yönünde ama bu durum aslında hiçbir şekilde doğru değildir. 

Network firmalarının içinde böyle bir sistemi olup da alttakini ezdiğini düşündüğünüz ve buna rağmen sistemde hala yer aldığına hayret ettiğiniz birileri var ise, öncelikle bir düşünün ki neden onlar hala o sistemde? :) Sistemlerini beğenmediğim firmalar benim de var ama bu işin satış işi ve o sistemler içerisindeki kişilere de kendi sistemlerinin kazandırabildiklerini biliyorum. 

Öncelikle Network Marketing bir satış işidir, diyeceğim. Satarsan kazanırsın, ama sattığın herkese indirim yaparak; satmış olmak için satarak kazanamazsın! 

Bir diğer tanımım şöyle; Network Marketing ekip işidir. Satışı öğrendiğin ve sattığın gibi ekibindeki kişilere de öğretir ve onlara da satış yaptırırsan, kazandırırken kazanmaya devam edersin...

Bir tanımım daha var, aslında tüm bu bahsettiklerimin devamı niteliğinde; 

Network Marketing; emek, istikrar ve her daim yeniden başlayabilme gücünü içeren bünye ister. Hayallerin ve de güzel yaşamayı istediğin üzere uğraş verebileceğin gücün varsa, ekibinize kattığınız insanlarla diyalog kurarken de satış yapmakta zorluk çekmezsiniz.


Ürün içeriklerini, çalışma stratejilerini ve planlarını sevdiğiniz şirketinizin bir girişimcisi konumunda çalışırsınız. Şirketiniz üretir, siz ondan ürünleri talep eder, dener ve satarsınız. Beğenmediğiniz ürünü önermezsiniz, beğendiğiniz ve kullandığınız ürünü denetir ve sipariş usulü çalışırsınız. Aslında birçok yolu vardır bu durumun. Onu siz deneye yanıla öğrenir ve kendinize göre şekillendirebilirsiniz. Kimi sahada çalışır canlı canlı, kimi internet üzerinden satar sevdiklerine denetir ve maddi manevi herkes illa ki kazanır. Bazen para, bazen deneyim, bazen tecrübe, bazen de dersler kazanırsınız... :) 

Gelelim bu yazımın ikinci sorusuna; Neden Network Marketing?;

1.) Network Marketing özgür çalışma alanları ve saatleri sunar. 


8-6, 9-5 veya vardiyalı sistemde 4-12, 12-8 çalışamam diyenler için çalışma saatlerini ve yerlerini kişinin kendisinin belirleyip çalışabildiği bir sistemi vardır. Çalışma saatlerinizi ve alanlarınızı belirlerken de patronunuz kendinizsinizdir. :)

Çoğu kişi bir iş durumuna bağlı kalarak yaşamayı kendine reva göremez. Bu günümüz dünyasında çok sık rastlanan bir durum üstelik. Pandemi döneminde o kadar çok evlerimize hapsolduk ki, "hayat nereye gidiyor ve biz neden sürekli bir koşuşturma içerisinde yaşamak zorundayız?" diye daha fazla düşünür olduk.

Düşünün ki bir işiniz var, istediğiniz yerde çalışabileceğiniz; çalışma saatlerinizi ve eğlence saatlerinizi belirlemek size kalmış... Sevdiklerinizi ziyaret ederken uzaktan çalışabilmek mümkün, çünkü normalde de nerede iseniz oradan hayatınızı yenilikçi iş yönteminizle yönetebiliyorsunuz. Günlük sağlam birkaç saatinizi işinize ayırdıktan sonra, istediğiniz yerleri daha rahat gezebilirsiniz de. Yoğun bir iş hayatının en sıkıntı duyulan tarafı bu değil mi? Sevdiklerine yeteri kadar vakit ayıramamak, yeterince eğlenememek ve gezememek... 

Rutine bağlı yaşayamayanlar ve iş hayatında birçok kişinin birbirini ezerek üstünlük sağlama çabalarına karşı stres olup bunalanlar; kendi işinizi kurabileceğiniz Network sisteminde bu yok. Ekibinizde planlı çalışabilen ve hayalleri için denemekten bıkmayanlar olduğu sürece, ilerlememeniz için sebebiniz yok. Ekibinize her daim sizin gibi kişiler bulmanız da mümkün, yeter ki siz bunu isteyin ve deneyin.

2.) İşten kovulma veya parasız kalma durumu yoktur. 


Satarsanız ve sattırırsanız kazanırsınız. Kendinizle beraber ekibinizi geliştirir ve artılar katmaya devam ederseniz, işinizde kendinizin önüne geçerek hep ilerleyebilirsiniz. Bu işte net bir kural vardır ki "Kıyaslamaya yer yoktur. Sadece kendinin en iyi versiyonu için çalışmaya devam etmelisin!"

Her daim yaşamımız boyunca her iş alanı için geçerlidir ama network marketing alanında daha çok yer alması gereken kuraldır. Hayat yenileniyor, değişimler artıyor. Hayat durmuyor... Teknolojiden hava durumuna, ülkelerin gündeminden ekonomik gelişmelere; hep bir güncelleme geliyor. Değiştikçe her şey, yerimizde sayma gibi bir lüksümüz yok. Gelişmeye devam etmek zorundayız. 

Şayet kendimizi geliştirmekten, eğitimler almaktan ve de yeniliklere ayak uydurmaktan vazgeçersek; işte o zaman işimizden yana motivasyonumuzu kaybederek azalırız. Yine kovulmuş olmayız, belki bazıları pes eder ama her daim ayağa kalkmak istedikçe geri dönebileceğiniz bir iş alanıdır. (Şayet kötü itibar bırakıp da, birilerinin hukuki açıdan dava açabileceği durum oluşturmazsanız.)


3.) Başka birinin inisiyatifine kalmadan gelirinizin artma ihtimali her daim vardır.


Türkiye gibi bir yerde, şayet iş yeri sizin değilse ve de gündeme düşebilecek bir ünlü değilseniz; asgari ücret arttırım zamanlarında ve de patronunuzun size yaptığı zamların zamanında maaşınız artar. Fakat Network'te, kazancınızın ne kadar olacağı tamamen sizin performansınıza bağlıdır. 

Emek verilen her işte böyle olmasını umduğum üzere, esasında birçok alanda bu durum geçerli olabilmelidir. Çoğu kişi ülkemizde hakettiği maaşları alamıyor. Ekiplerimizde birçok meslek grubundan ek kazanç olarak bu işi yapan arkadaşlarımız bulunmakta. Çevreleri var ya da yok, birçoğu kendi çevresinin ihtiyaçlarını dahi daha fazla tedavi edici ürünlerimizle giderebilmesi açısından bu sistemde yer almayı doğru buluyorlar. Şu zamanda yapılabilecek en doğru işlerden ve de ek işlerden biriyiz. Bu işin içerisinde bulunduğum sürede netlikle kavradığım ve de anladığım üzere durum böyle...


4.) Mutlu müşterilerin olduğu, deneyimleyen ve kazandırdıkça kazananların olduğu adil bir sistemi var!

Bugün birçok markete gittiğinizde, her ay size "Şu kadar ürün al ben de sana bu ürünleri hediye edeyim, sen bunu da ister sat ister kullan." mantığında ürün seçenekleri sunmaz. Network Marketing ise deneyimlerin kazandırdığı bir sisteme sahiptir. 

Siz bir ürünü kullanır beğenir veya beğenmezsiniz, eksiklerini müşterilerinize söyleyerek doğru ürüne yönlendirebilirsiniz. Diğer yandan eğitimler de alırsınız, ürünlerinizin hangisi doğru cilde ve doğru semptomlara kullanılır bunu da deneyimlersiniz... Sorunlu bir ürünün değişimi ve gelişimi için de şirket ile anlaşmaya varırsınız, böylece güven içerisinde bir sistem içinde ilerler tüm işler. 

5.) Network Ekip işidir ve ekibini bulan hayallerini de bulur... :)

Bu maddeyi en sona bıraktım, çünkü bence en önemlisi ve herkes tarafından bilinmesi gereken en büyük sırrı bu madde. Doğru ekipte bu işi öyle güzel yaparsınız ki, "ya nasıl oluyor da bu işi kötüleyebiliyorlar?" diye sorarsınız benim gibi. Yanlış ekiplerin nasıl olduğunu eğitimlerde ve başka ekiplerde yaşanan sorunlar aracılığıyla gördüm ki; benim bulunduğum ekip en doğru ekiptir! diye gururla söyleyebiliyorum.

Çünkü doğru ekipte zorlama olmaz. Doğru ekipte bir tek kişi ilerleyip gerileri yerinde saymaz. Doğru ekipte çalışma, gelişme ve ilerleme azmi herkese yayılır... Çünkü doğru ekip sizi sarar sarmalar, eksiklerinizi size anlatır ve tamamlatır. Doğru ekipte kendinizi bulursunuz, doğru ekipte hayallerinize ilerlemek zaman alsa da imkansız olmaktan çıkıverir. =)


Velhasıl kelam; Network nedir ve neden network demekteyiz size kendimce anlatmaya çalıştım. Bir dahaki yazımda size "Neden Dr. Clinic ve Neden Altınbaşak Ekibi" başlıkları altında bizden bahsetmek istiyorum. 




Yazımı bitirmeden önce, bu fotoğrafta gördüğünüz üzere, Mart ayının seviyesi olarak %11'e de ulaştığımı gururla söylüyorum... Ben emin adımlarla ilerliyorum, herkesin yolu başka ve o ilerlemeler illa ki bir çırpıda olmak zorunda değil; çok net biliyor ve gördüğünüz üzere gösteriyorum. :) 

Tüm bu anlattıklarımı zaman içinde kendimi geliştirerek ve çalışmalarımı buna göre şekillendirerek ilerledim ben. Çünkü son 2 senede hayallerimin peşinde netlikle ilerleyebiliyorum. Şartlar benim için ancak şekillendi, benim için şekillendiği noktada dünya ile beraber tekrar sıkıntılı hal almıştı. Ama şu an her şey hayallerim adına daha güzel gelişiyor. 

Artık biliyorum ki, ayağa kalkma noktaları çok önemli. Ben pes etmeden ilerleme konusunda ise çok daha fazla istekli ve başarılıyım... =) Siz de işi benden dinlemek ve benimle kendi işinize sahip olmak isterseniz; mail adreslerim kenarda yer almakta, ama birini bu yazımın altına tekrar yazacağım. Yanda gördüğünüz sosyal medya platformlarımdan ve de mail adreslerimden bana ulaşabilirsiniz... 

Yorumlarda yazımla ilgili neler düşündüğünüzü ve bu işi düşünüp düşünmediğinizi yazabilirsiniz. Fikirleşir ve belki sizin de yolunuzu çizebiliriz. Sevgilerimle... :) 


Bana kendinizi ve isteklerinizi anlatarak başvuruda bulunabileceğiniz mail adresim: didemkose92@gmail.com

Sizlerle tanışmak için sabırsızlanıyorum... :)