31 Temmuz 2021 Cumartesi

Güre'de Bayram Tatili - Temmuz 2021

Geçtiğimiz hafta bugün 22.00'da eve dönüş yoluna çıktığımız üzere, bir haftadır evimizdeyiz bile. Bayram tatili üzerinden bir hafta geçti, ben ancak yazabiliyorum bu yazıyı... Sevdiklerimizle az ama öz güzel anılar biriktirdik yine çok şükür.. :))


Bir önceki Cuma günü yola çıkıp Güre'ye, ablam yeğenim Defne annem ve babamla beraber gittik. Uzun zaman sonra yolculuk yapmanın sevindirikliği mi dersiniz, rahatlığı mı; yolculuğu epey bekleyip, nihayet yola çıkınca bir garip ferahlık yaşadım. :))

Pandemi öncesinde senede en az 3 gidişli gelişli uzun yolculuk yapabilirken, senede bir kez yapabildiğimiz bu yolculuğa heves eder hale geldik... 

Defnemin ilk uzun yol macerası idi, ilk defa gördü Saniye kivram ve Kamil kivram da. Pandemi bebesi yeğenim herkesten uzak büyüdü ki, bazı kişiler varlığına bile inanamadı başta kuzumuzun haklı olarak. :)

Kağanım ve eniştem, bir hafta öncesinden Çanakkale'ye gitmişlerdi; eniştemin memleketine ve ailesinin yanına, ablam da bizimle geldi ki bayram arifesinde de Çanakkaleye geçebilmek adına... :) 

Velhasıl ilk uzun yolculuğuna rağmen, ki 4 saatti ama, fena geçmedi Defnem ile yolculuk. Bir kez Susurluk'ta mola verdik, sonra yola devam ettik. Gece 11.30 gibi Saniye kivramların evin önünde idik... 

Üstteki kolajlarda benim ve Defnem ile babamın fotoğrafı ertesi günden işte... (:


Güre'de uyumak da uyanmak da zorlu idi, zira sivrisinekler bu sene de bir hayli zorladı bizi. Yanımda çay ağacı sos serumumu götürdüm, ilk 4 gün beni onunla yaptığım sinek kovucu korudu. Ama gel gelelim sonraki yaptığım sinek kovucuların ölçüsünü tutturamadım, kollarım bacaklarım maalesef sineklere yem oldu. Bayramdan sonra idi işte, yeni sinek kovucuyu yaptım ama bir türlü faydalanamadım işte. Ondan sonra da dönene kadar her gece sivrisineklerle uğraştım da, uyuyamadım çoğu gece... :)

Defnem ile ablam, arefe günü sabahına kadar bizimleydiler. İki gün yüzdüler, Cumartesi ve Pazar. Defnem suyu görünce başta korktu ama sonra öyle bir mest oldu ki; babamı annemi cup cup diye göstere göstere denize götürmek istedi resmen! :)) Nice yüzmelerine olsun kuzumun inşallah.. 


Hatırlar mısınız bilmem, Güre'de en çok şu gezmelerimi seviyorum derim hep; Akülü sandalye hazır şekilde beni bekler, istediğimde hadi derim ve çıkar giderim. Buna ilk Pazar günü başladım işte, çok sık yapamadı isem de yaptığım kadarı bile yetti işte. Bindim akülü sandalyeme, gezdim Güre sokaklarında... Evlerle dolu lojman kasabası gibi, dükkânları olmayan bir yer ama varsın olsun dedirtiyor; nereye gidersem gideyim, dışarıda kendime uygun yeri bulurum diyemiyorum oradan başka. 

Çünkü orada trafik yok, sokaklar benim geçebileceğim kadar düz ve geniş, bir de gören dik dik bakmıyor da benimsiyor, yol veriyor, selam veriyor ve de yok saymıyor..

Dilerim ülkemin dört bir yanında, şu saydığım özgürlüklerim gerçek olsun; buna ihtiyaç duyar oldum zira!


Pazartesi sabahı, uyandığı gibi yatağıma çağırdığım Defne kuşumla sabah sabah sevdiğimiz müzikleri açıp oynadıktan sonra güne başladık sonra... Kahvaltımızı ettik olabildiğince hızla ve otobüslerine yetiştirdi babam onları ablamla... :) 3,5 saate vardılar Kağanımın yanına, 3 günlük beraberliğimiz sonlandıktan sonra... 

E tatilini diğer yarası da bundan sonra başladı. İki gün boyunca elime alamadığım kitabımı elime aldım onlar gittikten sonra, önce kahvaltıda sonra da gün içinde okudum okuyabildiğim kadarıyla. :)

Sabır kitabı 3 gün önce bitti burada, son 100 sayfa yol yorgunluğu ve dönüş sonrası rahatsızlıklarım sebebiyle olabildiğince yavaş okunmak durumunda kaldı tarafımdan... (:


Bayramın ilk günü sabah banyosu yaptık ve biz bize de olsak bayram hazırlığımı yapabildim öğlen vaktine..  :)

Siz nasıl düşünürsünüz bilmem, o bayram eski coskusuyla kutlanamasa bile o hazırlık yapılacak kadar bu dünya sevilmeli; o bayrama saygı duyulmalı, o bayramın yeri ayrılmalı! Çünkü hayat ancak böyle kıymetli, değerli ve de yaşanılası oluyor. Bu bedenin neşeye, özene ve de ilgiye ihtiyacı var. Bedene özen içindeki canlı kalbinize özen aynı zamanda.. 

Ben de o gün hazırlandım yine; kıyafetim yeni idi, saçımı tokaladım önce sonra dönüp ojelerimi sürdüm ve de sonra fotoğraflarımı çektim. Bu benim için bayramların vazgeçilmezi oldu işte; iyi ki, iyi ki.. :))

Bayramın Sürprizi Vardı Sonra, En Güzeli En Özeli... :)


Farmasi ekip arkadaşlarımdan biriyle, Cuma gününden çıkıp da aynı yere "Edremit"e gidiyoruz diye biliyorduk. Fakat ben Güre desem de, o merkeze gideceklerini söylüyordu. Oysa 3 gün hemen hemen karşılıklı evlerde kalmışız da haberimiz yokmuş. Bunu bayramın ilk günü arkadaşım Ayşen'in Güre sahilinden plaj fotoğrafı atıp üzerine konum eklemesi ile öğrendim ve resmen şok ile mutluluk arasında kalakaldım. Anında aradım, hemen ulaşamadım ama görünce O beni geri aradı; derken düşündüğüm ve aklıma hiç gelemeyecek şey gerçekti, aynı yerde idik meğerse!

Akşama görüşmek üzere şokla sözleştik. Ayşenimle aynı yerde olduğuma öyle sevindim ki, akşam görüşmek için attığım mesajı görene kadar turladım da durdum Güre'yi turlayabildiğim kadar... :)))

Sonra gün bitmeden bir saat öncesinde Ayşenim mesajımı gördü, sahilde müziği duyduğun yerdeyim dedim; bir 5-10 dakikaya yanıma eşiyle yanıma geldi... Farmasi ekibinde Whatsapp grubumuzda tanışıp tek kalp olduğum halde, yüz yüze tanışmadığım nicesinden biriydi; ilk yüz yüze görüştüğüm ve buna çook mutlu olduğum oldu. İyi ki! :)) Üstteki fotoğraf da bu güzel tevafuk gününün hatırasına işte. Rabbim bize güzel bir hediye verdi o gün, çok şükür! (:


Güre'ye gittim ama orada da çalışmaya, heybeme güzel anılar kadar kitaplar eklemeye de devam ettim! :) Şu üstte gördüğünüz kitapların 3'ü Saniye kivrama daha önceden okusun diye verdiğim kitaplar, diğerleri de "okurum dediklerini al kuzum" dediği üzere aldığım kitaplar... :) Velhasıl okuyacak kitaplarım bitiyor derken, yeniden çoğaldı çok şükür ki... 

Sonra Saniye kivrama işimi anlattım, hediyelerimi verdim ve ondan istediklerinin siparişini aldım. Farmasi'li olmanın en güzel yanı da bu bence, nereye gidersem oraya geliyor benimle işim ve hiç sıkılmadan eğlenerek çalışmaya devem ediyorum çok şükür! :))


Güre'ye kadar gitmişken ve bu sefer Pandemi davasıyla kapanma mevzusu da yokken, sonunda Cunda'yı gezmeye gidebildik... :) Bundan bol bol bahsettim aslında İnstagram hesabımda; instagram.com/didolatte_'de... =) 


Tatilimizin son günlerinde bir çorap modelinin modellemesine, örgü öğretmenim Saniye kivramın yanında iken çalışmak ile geçirdim daha çoğunlukla... Modeli tamamlayamadım ama onunla beraber modeli çalışıp kavrayabildim en azından. Bundan sonra devam edebileceğim kendi kendime... ;)

Güre'de iken tek sorunum sanırım denize o kadar yaklaşıp girememekti, ki buna netlik vereyim "deniz soğuk olduğu için giremedim!" :/ Bu durum en başta beni çok çok üzdü, çünkü denizdeki özgürlüğüm çoook başka durumda idi ve buna ulaşmak hala o kadar olanaksız durumda ki! Bu sefer belki olur, denize girebilirim suyun soğukluğu dayanılabilir olursa; demiştim... Olamadı! 

Sağlık olsun diyelim, deniz kenarında kitap okumakla da yetinebildim. Dönüşümüzün gündüzü idi, kenarında otururken sıcak ama sert esen rüzgarın çarpmasına rağmen dayandım resmen. Hem resimler hem de videolar çektim. Onlar da diğer instagram adresim olan yillargecerkendidem'de... :))


Dönüş yolculuğu 22.00'da başladı, gece 02.00''da bitti. Yolculuktan en çok etkilenen Mavişimdi! :/ Gelene kadar kafesin teline tünedi beni göre göre geldi eve kadar. Elimden geldiğince sakinleştirmeye çalıştım ama olabildiği kadar oldu! Ta ki ertesi akşama kadar, beni gördüğü her an kafesin teline tünedi. Sonra ancak çok çok ilgilenince ve ilgilendiğim yetince sakinleşebildi kuşum.. :)

Velhasıl bir tatil maratonu da böyle bitti, anıları sancıları sohbetleri hatıraları sürprizleri ve dolanmaları ile çok şükür çok güzel geçti gitti. Daha nicesi daha da rahatlıkla olsun inşallah; benim de ailemle eski deniz sefalarıma döndüğüm ve de doyasıya özgürleşebildiğim günlerimize olsun e mi!! (:


Okuduğunuz için teşekkürlerimle, Güre tatilimizi çok üstünkörü anlattım ya da bana öyle geliyor belki de; yorumlarınızdan eksik bırakmazsınız inşallah buraları. Sevgilerimle.. :)

29 Temmuz 2021 Perşembe

Yirmi Dokuz Yaş - 27.07.2021

 

2 gün önce 29 yaşımı doldurdum, dolu dolu 29 yaşında bir birey olarak yazıyorum bu yazımı. O gün bana bir kez daha çok şükür dedirten, iyi ki doğmuşum dedirten; önce annem babam ablam eniştem yeğenlerim ve sonrasında da canıma can katan yoluma yoldaş olan sevdiklerime çoook teşekkür ederim. İyi ki varlar! 

Bir de bana her doğum günümde "çok şükür" dedirten, yaşamı seven yanıma teşekkür ederim. Bu yaşıma kadar onun da eşliğiyle geldim. Çok şey atlattık, çok şey paylaştık; döndük hep birbirimizle kucaklaştık, döndüm hep onun sayesinde sevdiklerimle ve hayatla kucaklaştım. Farkındalık dolu yanıma bin şükür.. =) 


Geceden ilk doğum günümü kutlayanım Damlam olmuştu sağolsun, çocukluk arkadaşım beraber büyüdüğüm canımın içi "Didomm İyi ki doğdun. Seni çok seviyorummm. Kalanı yarın artık iyi geceler <3<3" yazmıştı... :) Sonra ben yatağımda yeni yaş değerlendirmesi adına yazdığım şu yazımdan sonra uyuyup, sabah çok güzel bir güne uyandım yine. =))

Uyanıp el yüz yıkadıktan sonra ilk arayanım ise can dostum Merom oldu... Özlemden sesimiz titriyordu, ben dayanamadım biraz kenardan kenardan gözlerim sulandı. Bir doğum gününde daha ayrıyız, hadi onu geçtim yakın zamanlarında bile görüşemedik ki; bize dokunmaması mümkün değil gibiydi... Bana dedi ki, "Bu sene hiçbir şey yapamadım!" Şapşik işte, sanki bir şey yapması gerekiyor. :) Tamam doğum günlerinde şımartılmak, şaşırtılmak çok güzel; ben de sevindirmeyi sevdiğim için yapıyorum ama yapacaksın diye bir kaide yok. Güzel atıştık, çekiştik, telefonu kapatamadım hasretle "keşke dedik!" 

Sonra yengem arayıp görüntülü "İyi ki doğdun müziği çaldı ve söyledi bana". Artık kopmuşum orada, ciddi ciddi ağladım yine. Uzağımızdaki sevdiklerimizi çoook özledim! Öyle işte... :) Allahım uzağımızdakilere sağlıcakla kavuşabileceğimiz zamanlara eriştirsin yeniden bizleri... 


Sonra telefonu bırakamadan, Farmasi Ekibimden kutlamalar başladı. İkinci ailem olan o güzelim ekip, o kadar güzel sözler yazdılar ki çok utandım! Müdürlerim, ekip arkadaşlarım, birbirimize destek olanlarım, eğitimlere girdiğimiz, toplantılarda sohbetler ettiğimiz nicesi. Ben bir de oturdum buna ağladım tabi! 30'a doğru ilerlemek bunu mu gerektiriyordu, bana bunu neden söylemediniz?! (=



Sonra Sedacım çoook eski şu üstteki fotoğrafımızla videolu hikaye yapmış. Üstünde hareketli yazıyla şöyle yazıyordu; "Neden mi bu fotoğraf? Ne kadar eski olduğumuzu hatırlamak için :) İyi ki doğdun, iyi ki hayatımdasın, nice mutlu yılların olsun. Yüzündeki o mükemmel gülüşüşün eksik olmasın!" =))

Sevdiklerine böyle şeyler yazdırabilmek çok güzel değil mi? Bunun üzerine beni Damlamla beraber görüntülü aradılar, ortak çocukluk arkadaşı olmak bunu gerektirir diyerekten; iki evli arkadaşımla kendi evlerinden sohbetimizi yaptık. Damlam o sırada sütten peynir yapıyordu falan, derken ben biraz daha duygulandım... Sabah beri mutluluktan ağlıyor olmak çok işime geldi, hepimize bunu diledim gün boyu. Dilerim kabul olur, hepimiz çook mutlu oluruzz... 


Ah canım Ayşenim, Güre'de başıma gelen en güzel sürpriz oldu kendisi. Bu fotoğrafımızda bayramın ilk gününden, 20 Temmuz 2021 gününden. <3 Canım arkadaşım, Farmasi'nin bana tanıştırdığı en güzel kişilerden biri! =) 

Şu cümleler çok hoşuma gitti; "En güzel yaşın bundan sonraki yaşların olacak. Çünküüm ben varım artık hayatında." ;) Tüm güzellikler hepimizi birden bulsun Ayşenim, mutluluk bizi hep beraber sarsın saarmalasın hiç bırakmasın inşallah! İyi ki varsınız!!! :))


Fizik tedavim vardı, saat 13.30'dan sonra iki ders olmak üzere... Bitmek üzere iken kapı çaldı, Çiçek Sepetinden şu güzellik geldi!!! :) Ben derste iken annem açtı ve annem okudu kartını; beni duygulandırdı, annemi de ağlattı! Üstteki mesajım o yüzden, annem "görüşmek yasak artık Meryemle" dediği için... :D

Üst tarafta hani o "bu sene hiçbir şey yapamadım" diyen Meryem hanım var ya, yapmış yine yapacağını yani! İyi ki hayatımda benim canım şapşiğim Merom. Işıklı Silindir Hediye Kutusu imiş bunun adı, yanında küçük mandalları ve resimlerimiz ayrıca torbalanmış geldi. Fizik tedavi sonrası biz mandalladık ve baktım ki ışıkları bile varmış. Canımın içinin düşüncesine sağlık, kesesine bereket! =)  



Tam bitti dediğim zaman, benim canım ekip müdürüm Gülşah ablam şu güzel fanusu yollamış; o geldi! Ben o kadar şanslıyım ve o kadar güzel ekipteyim ki, kalbi güzel insanlar tanıyorum ve onlarla sarmalanmışım! İyi ki... Beni mutlu etmek için sözleri, cümleleri, aramaları yetmemiş gibi; bir de bu geldi, şok oldum kaldım! =)

Bu güzel fanusum gelmeden önce müdürümüz, "Acil toplanmamız lazım yardımınıza ihtiyacım var!" dedi. Gruba koştum hemen, görüntülü aramasını bekledim diğerlerinin de gelmesini beklerken. Sonra arandık ve biraz lak lak ettik. Derken, şimdi dedi size ihtiyacım var; "Dinliyorum!" dedim. Hep bir ağızdan "iyi ki doğdun" şarkısı söylemeye başladılar. Ben şok, hop orada da gözlerim doldu! Daha ne diyeyim ki, mutluluk özlem ve bolca kucaklaşmak istediğim bir gündü. Yanımdaki aileme sarıldım bol bol ben de! :)


Canım Damlam bu resmimizi bulmuş sonra, o kadar tatlıyız ki! :) Son zamanlarda pandemi sebepli görüşemedik, en yakında bulabildiği fotoğraflardan biriymiş bu. Bir araya geldiğimiz bir iki görüşmede de fotoğraf çekmek bile aklımıza gelmedi malum! O gün söz verdi, hem gelecek Damlacım beni görmeye hem de bir dahaki doğum günüme hazırlık yapmak üzere fotoğraf ve videolar çekecekmiş şimdiden! :D 

Canım Damlam, hep var ol yanımda yakınımda, uzağımda kıyımda. İyi ki hayatımdasın canım kardeşim!


Veee sonra akşam kutlamaları başladı, ablamların yeğenlerim adına bana yaptırdığı pastam "İyi ki Varsın Teyze" temalı! İyi ki siz varsınız, iyi ki canım yeğenlerim ve canım ailem... :)




Doğum günü yemeği ve sonrası pasta keyfiii. Bugünümüze çok şükür, ailemin ve sevdiklerimin varlığına bin şükür! Fotoğraflarımızı sağolsun eniştem çekti, kendisiyle fotoğraf çekinmeyi başaramadık! :) Çocuklar rahat durmadı, daha doğrusu Defneciğim duramadı! :)

Nice kutlamalarımıza, nice fotoğraflarımıza nice güzel anılarımıza olsun inşallah. Neyse ki eniştemi ben çekmiştim! (: Artık bir dahaki kutlamaya has, umuyorum şu ekranda hepimiz toplanabileceğiz. Ya annemlerin hepsi eksik kalıyor, ben yeğenlerimle oluyorum; ya da mutlaka birileri eksik kalıyor artık fotoğraflardan. Çekilen fotoğraflarda bile, bazılarımızın gözleri kapalı veya kaymış! :D

Gerçi artık ben 29 yaşındayım, iki yeğenli bir birey ve evde çalışan hayallerini gerçekleştirmeye hazır haldeyim çok şükür. Daha kendinde ve daha fazla bu konuları sorun etmemem gerektiğini öğrenmiş olmalıyım! Günü kurtarmalı, yaşadığım her ana şükretmeye devam etmeli; sevdiklerimin bana verdikleri sevgileri almayı bilmeli, onların hayatımdaki varlıklarına şükretmeyi bilmeliyim! 


Ben iki üç gündür yine çok mutluyum ve hep öyle olmaya da devam edeceğim. Çünkü sevmek sevilmek çok güzel, bir de gösterilen sevgiyi hissetmek; onu samimiyetle görebilmek ve kavrayabilmek! Allahım hissetmek isteyen bu duyguları yaşamak isteyen herkese nasip etsin. Allah biliyor ya, 29. Yaşımı doldurduğum o gün hatırladığım en net ve eskide yarası kalmış duygum şuydu; 

"Benim de arkadaşlarım olsun, ailemle sevilir sayılır haldeyim çok şükür ama ben çevrem de olsun yaşıtlarımla da bir bağım olsun istiyorum Allahım. Allahım ben kabul edilmek istiyorum, yaşıtlarım tarafından da!" diyordum.

O yanım artık konuşmuyor, o yanım konuşmaya ihtiyaç dahi duymuyor; çünkü ben taktığım takıldığım noktadan hep darbe yemeye devam ederken, kendimi ihmal ettiğimi ve hayatımı kendimi severken "bir o kadar da içten içe sevmiyormuşum meğer!" Bunu büyüdükçe farkettim. 

Kendi içimde dışarının bana gösterdikleri kötülüklerini kabul etmemeyi öğrendim çok şükür. Ben 29 yaşıma varana kadar çok şey öğrendim, çok zulüm, çok karamsarlık ve çok kez çamura batıp çıkmayı deneyimledim "duygularım sayesinde." İyi ki bugünümdeyim, iyi ki her şeyi yaşadım ve zamanı gelince de gerçekleri öğrenmeyi başarabildim! 

Ben 28 yaşımı da, öncesini de çok sevdim! Darısı 29'a ve 30'a da olsun... Darısı cümlemize de olsun... Bana bu güzellikleri yaşatan sevdiklerim, iyi ki hayatımdasınız. Varolan her şeyi olduğu şekliyle doyasıya yaşamayı ihmal etmeyeceğim! Bu da benim yaşamdan öğrendiğim en büyük hissiyatım. Rabbime şükürler olsun. 

Sevgilerimle... =)


27 Temmuz 2021 Salı

30'dan Gün Aldım - 27.07.2021


Merhaba; bugün 27.07.2021 ve ben birkaç ayda çekindiğim 10 fotoğrafımı kolajlayıp almış olduğum yeni yaşımı kutlamaya geldim. Bir yaş daha alıp geride bıraktığım yaşımı da kendince anlamlandırmaya. :)

Emek dolu bir yaşı daha geride bıraktım, bugün benim doğum günüm... :)

Herkesten önce kendime güzelleme yapmak istedim, ben çok tatlı ve de mutlu bir kızım; yeni yaşımda da hem mutluluğumu hem de tatlılığımı sürdürürken, sevdiklerimle ve hayallerimle dolu dolu bir yaş daha diliyorum yine.. :)

Bu sene değişik farkındalıklarla doldu içim; kendimi farkettim, umutlarımı gerçekleştirmek için farklı yollar deneme cesaretimi farkettim. Çok uzun zaman sonra yepyeni ortamlara girip, sağlam arkadaşlıklar kurabileceğimi keşfettim (Bakınız, Farmasi Altınbaşak Ekibi). Varolan arkadaşlarımla zorunlu uzaklıklarımızın içinde özleme daha da sabredip, olanla yaşamayı bile öğrendim... :)

Sonra günü geldi, ben kendime hükmedebilmeyi ve kararlarımla yaşayabilmeyi de farkettim. Meğer kendimi ne çok konuda sıkmışım, kısıtlamışım ve de hislerimi yok saymayı adet edinmişim. Farklılık dolu nice an keşfedip içinde mutlu olabilmeyi son bir yılımda öğrendim. 

Ben bu sene kendimi birçok konuda işe yarar hissedip, daha mutlu da hissettim. Normal hissetmenin de ötesinde, olmasını beklediğim gelmiş gibiydi sanki! Sevdiklerim yanımda idi yine, onlara çok sitem de ettim çok hak da verdim. Cesurca konuşmayı, kırmadan da içimi dökmeyi öğrendim! Kısacası; geride bıraktığım yaşımda, gelecekte kendimi daha iyi görmek adına çok emek verip çok geliştirdiğimi düşünüyorum.

Bir işim oldu 29'umda, hiçbir yaşın geç olmadığını esasında her şeyin zamanı olduğunu çok iyi kavradım... Yazdım, okudum, hayal ettim, elimden geldiğince ürettim ve kendime çevreme faydalı olmaya gayret ettim yine. Bir 365 günün sonunda yine bugüne geldim... :))

Yeni yaşımda kendimden beklentim, daha cesur ve daha kendime güvenir olmam. Hala yazmak konusunda güvensizim, hayat hikayemi yazma isteğimi hala istediğim boyuta getiremedim. İstediğim gibi olmaz diye devam edemez hale bile geldim.. Devam etmeyi o konuda hala beceremedim.

En iyi öğrendiğim uygulama acele etmekten ve de bugünlerimi telaşeye veya hararetle olmadık işlere teslim etmekten vazgeçmekti; bundan itinayla vazgeçtim. Artık 5 yıl sonra benim için önemi olmayacak işler için 5 dakika kendimi sıkmaz haldeyim... (:

Sağlıklı beslenmeye ve spora ekstra düzen verdim, son 2 ayda uyku düzenimi yerine getirdim; meğer ben düzen içinde nasıl daha da mutlu nasıl da daha fazla kendime bile sevilesi imişim. (Hem fiziki hem de ruhsal olarak)

Yeni yaşımdan da istediğim hep bunlar gibi mutluluklardan yana ama biraz daha fazla yazmaktan da yana. Yeniliklere daha çok açılmak ve daha çok anda kalmayı yine başarabilmekten yana... 

Yeni yaşımda sağlığı kendime daha çok çağırıyorum; aşkın en hayırlısına kendimi sevgiyle açıyorum; sevdiklerimle mutluluğumuzu en üst seviyede hayırlısıyla yaşamayı kabul ediyorum ve bana iyi geleck maddi manevi bereketli içerikleri hayatımıza kabul ediyorum...

Yeni yaşım kutlu olsun, beni bizi çok mutlu etsin; ne sağlık, ne sevgi, ne saygı ne de cesaret bereketini yitirmesin. Benimle ve sevdiklerimle sarsın sarmalasın bizi... :))

Sevgilerimle... 🙋
Ben 30'umdan gün aldım, 30 olduğumu kabul ettiğim an daha büyük değişimler yaşayacağıma inancım büyük.
Bugünüme dünüme şükürler olsun.. :) Her günüm sevdiklerimle, hayallerimle ve cesur yüreğimle mutlu olsun. Annecim babacım, beni iyi ki dünyaya getirmişsiniz. Sizi çoook seviyorum..  :))


25 Temmuz 2021 Pazar

Pazar Yazısı #77 - Eve Dönüşlü Pazar


25.07.2021 Pazar gününün ilk saatlerinde eve dönüşümüzle beraber, bugün eve ve rutine dönüş yaptığımız bir pazar oldu. Nerede ne kadar süre kalırsan kal, belki de en güzeli eve dönmek benim için. Gitmek biraz uzaklaşmak iyi ama dönmek de öyle. Bu güzelliği unutmuştuk ki, tekrar hatırlatan bir haftalık bayram tatili hızır gibi yetişti yardımımıza. Çok şükür... :)


"Balıkesir Güre'ye gitmiştik, anneannemlerin gençliğinden beri aile dostumuz ve kivrelerimiz olan Saniye ve Kamil kivramların yanına... Yılın yarısında Almanya'dalar, diğer yarısında da Balıkesir'deler artık. Yaşadıkları yer hem kasaba gibi hem de deniz kenarı tatil beldesi. Orada en çok özgürce çıkıp gezebilmeyi seviyorum ama bir o kadar da tam şehir hayatı gibi olmadığı için bir garip geliyor bana..."

Dün gece Saniye kivramların oradan saat 22.00 sularında çıktığımız üzere, 02.00 itibariyle evimize döndüğümüz gibi yattık uyuduk. Balıkesir Güre'den 4 saatte gelebildik çok şükür. Trafikten kaçmak için geç saate yolculuğu bıraktığımıza sevindik ama eve varana kadar da annemle ben bol bol uyukladık resmen! :)  Bugünün sabahında da uyandığımızda ablamların bizi kahvaltıya çağırmasıyla bir an önce yeğenlerime kavuşmuş olduk. 3 haftadır Kağanımı göremiyordum; bayram tatilinden bir hafta önce eniştemle Çanakkale'ye gitmişlerdi onlar da. 3 hafta sonunda boyu uzamış, tavırları gelişmiş, yüzü tekrar güzelleşmiş, çocuksuluğu biraz daha gitmiş gibi geldi. Doyamadım, bakmaya da sevmeye de... :)

Sonra küçük yeğenim Defne, onu da 1 haftadır göremiyorum altı üstü; gördüğü gibi abisi sarıldı diye o da koştu geldi ve sarıldı bugün bana! Nasıl büyüyor, gelişiyor, gözlemleyip ona göre hareket ediyor çocuklar. Bu gelişimi uygulama kararını nasıl alıyorlar acaba? :) Resmen bir süredir birçok hareketimizi taklit ediyor. Bu bir anlamda hoşuma gidiyor, bir anlamda da onun erişmemesi gereken eşyaları kullanırken yanında kullanmamaya ekstra gayret etmemiz gerektiğinden ötürü biraz korkutuyor! (:

Bugün kalktık kahvaltı yapmaya gittik ablamlara işte, eniştem işteymiş. Kahvaltımızı ettik, kahvemizi içtik ve döndük geldik evimize. Kapıdan girerken bir telefon geldi, ablamı çamaşır asarken arı sokmuş! Annemler beni bıraktıkları gibi geri çıktılar ablamlara gittiler. Çok şükür ki alerjisi yokmuş, arının iğnesini çıkartıp geri geldiler. Yanağından sokması ablamın hiçbir işlem yapamamasına sebep olmuş resmen... Akşam saatlerinde şükür ki şişliği bile kalmamış, geçti gitti diyelim. Allahım korusun görünür görünmez kazalardan inşallah... 

Üstteki toplu fotoğraflarımızı kapıdan çıkarken çekinmiştik. Ben çekmiştim. Kimbilir ki arı sokacak sonrasında... :/ 


Bugün eve geldikten sonra yerleşme safhalarımız başladı. Çantama baktım baktım, artık bir yere giderken kişisel eşyalarımı tek çantaya sığdırabiliyor olduğuma sevindim tekrar kendi kendime. :) Bir sırt çantası, bir kol çantasıyla şehir dışına çıkabilen bendim. Artık bu boyutu, gereksizlik dozundan düşürüp "çok eşyadan uzak durabilme" durumuna getirebildim. Benim için durum böyle. Gereksizi bile, yanımda olması gerektiğini düşündüğümden ötürü götürürdüm yanımda çünkü...


Güre'de iken iki tane küpem parçalandı, onların da fotoğrafını çektim bugün; parçalarını atmadan ve de kullanabileceğim parçalarını saklamadan hemen önce... Nazar mı çıktı acaba?! Biri kendi kendine kırılmış çantanın içinde, diğerini de minik bir dokunmayla yanlışlıkla ben kırdım! Elimde kaldı yıllardır kırılmayan kaşık küpem resmen, bayramın ilk günü! Merom almıştı onu bana. Ama sağlık olsun dedim işte, ne yapalım bazı şeyler miadını dolduruyor sizin elinizde ve bir sebep bulup kullanılamaz hale geliyor herhalde işte... 

Eşyalarımı yerleştirdim, yanıma alacaklarımı yeniden ayarladım ve salona geçeyim derken; annem ayıklamam için önüme bahçe barbunyası verdi. Seve seve ayıkladım da ama yazım bu saate kaldı, sonrasında telefon dosyalarını da ayarlamayla uğraştım da işte... :)


Bugün eve dönüşlü bir pazardı, başlık yine çok orijinal gördüğünüz üzere. =) Güre'de olmak güzeldi, orada düşünceler ve de anılar biriktirdim yine. Hepsini yazmaya uğraşacağım önümüzdeki hafta. Ama eve dönüp yine yatağıma kavuşmak da çok güzeldi... Bugün bunu çok yazmak istedim aslında. Misal bu sabah gördüğüm rüyada iki tane eltim vardı ama kocam neredeydi belirsizdi. Birkaç dakika boyunca çok sevdim de eltilerimi, sonra bir çocuğu üzmeleriyle soğudum ikisinden de. Bilinçaltım dehşet karmakarışık halde! =) Hepsini yazmaya çalışacağım, gerek bu bloğumda gerekse de diğer bloğum "didemingozunden.blogspot.com"da... 

Okuduğunuz için teşekkürlerimle. Yine bir değişik dönüş yazısı oldu, devamı gelsin inşallah!

Sevgilerimle, mutlu haftalar... :)

10 Temmuz 2021 Cumartesi

Bandırma'da Haftasonu - Temmuz 2021

 

Geçen hafta Cuma akşam üzeri 5.30 gibi yola çıktığımız üzere, Bandırma'da amcamın torununun düğününe gittik iki aile; annemin dayısı ve eşi, annem babam ve ben olmak üzere... O kadar zamandan sonra yine uzun yol yapabilmek nefis bir duyguydu... Buna özgürleşmiş hissettim mi desem, yeniden eskisi kadar yazabilmek istediğime ve de bir o kadar da hayatın içinde olduğumu hissedebildiğime sevindim mi desem bilemiyorum! :) Sanıyorum ki her ikisi de hakimdi içimde ve hala da öyle... İki gün ne kadar iyi gelirse bir pandemi döneminden sonra evden o kadar uzakta olmak o kadar iyi geldi işte yine... :) <3



Düğüne yetişemeyeceğimizi düşünerek yola çıktığımız Cuma akşamı, yarı yolu paralı giderek, düğün yerine 1,5 saat erken varabildik. Bir de vardığımızda düğünün hala başlamadığını görerek haftasonunu müthiş başlattık. Biz 19:30'a doğruydu Bandırma'ya vardık ve 10 dakika sonra da düğün yerinde idik işte... 

Davetiyede saat 18:30'da başlayacağı yazan düğün, saat 20:15 gibi gelin ve damadın sahneye çıkmasıyla başladı. Gelin ve damadımız hem heyecanlı hem de çok mutlulardı. 1 yıl sonra ilk defa düğüne gitmiş olan bendeki heyecan ise, bambaşka idi... 

Amcamlar, kuzenlerim ve de eşlerini görmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki; olabildiğince fotoğrafı çektirip, olabildiğince de sohbet ettik şükür. Pandemi döneminde ne kadar güzel bir düğün olabilirse o kadar güzel bir düğündü. Kuzenimin oğlu Yağız ve eşi Aylin'e, ömür boyu mutluluklar diliyoruz tekrar.. :)


Cuma günü gecesi, uzun zaman sonra ilk defa bir düğünü kapattık işte. :) Gelin ve damadı evlerine uğurlayıp amcamlara gittik işte. 2 gün amcamlarda kalıp, Cumartesi günü ilk defa Bandırma'yı gezdirmeye götürdü annemler beni... 

Bandırma Sahilini gezdik, Sevgi Yolu denilen yerdeki mağazaların önünden geçtik ve annemlerin daha önce yaşadığı ve çok sık kullandığı sokakları gezdik.

Annemler ben doğmadan öncesinde 3-4 sene Bandırma'da ikamet edip çalışmışlardı. Güzel anıları da var ama çok da üzücü anıları var. Her ne kadar Bandırma'yı sevemedik deseler de, insan bir yerde yine de seviyormuş. Güzel anılarla dolu hatıralar anlatıyorlardı bana. :)



Bandırma'yı sevdim galiba, yaşayacak kadar değilse de... Gezmesi vakit geçirmesi güzel bir şehir. Sahili, bizim Eski Gemlik gibi geldi bana; ama az biraz! :)

Bandırma sahilinde Akülü sandalyemle çekildiğim şu fotoğrafları çok sevdim sonra. Bandırma bana kendimi çok fazla rahat hissettiğimi farkettim. Benimsemekten öte, akülü sandalyenin beni kısıtladığı fikrinden kurtulmuşum. Artık kimsenin bakışı, beni tanımıyorlar hissiyatı yaratmıyor bende. Bunu Bandırma Sahilinde farkettim yeniden. İki yıl önce Gemlik sahilinde, artık yeniden bir şeyler yapabilmeye yakınım dedğim noktaya ara vermiştik; dilerim biter de şu pandemi yasaklarının kısıtlamaları, geri dönerim her anlamda yapabileceklerimi denemeye... :)


Sonra Bandırma'da aynı gün "Engelli Rampası" ile "Engelli Bir Kaldırım' farkıyla karşılaştım yine. :) Hatırlıyor musunuz veya biliyor musunuz bilmiyorum ama " Engel-Li Kaldırımları" ve "Engel-Li Rampaları" yazıyordum ben bloğumda. Epeydir karşılaştığım zorlukları fotoğraflayamamıştım; Bandırma Sahilinin başında bir olmaması gereken ile karşılaştım, sonunda da olması gereken... 

Açıklamasını yapayım; Engelli Rampası dik olamaz, bir başkasının yardımını içerebilecek kadar dar olamaz. Çünkü böyle bir engelli rampasını bir engelli tek başına rahatlıkla kullanamaz. Lütfen şu sokaklarda ve binalarda, kendisi engelli olan rampaları yapmaktan vazgeçin. Bizi zor durumda bırakmayın! 

Üst taraftaki kolajlardan belli bence; ama bir de siz yorum yapın, benim o dik ve dar rampadan çıkabilmemin imkanı var mıydı sizce? Sizin cevabınızı beklemeden ben açıklayayım, kendim inemedim de çıkamadım da! Ama çıkmayı denedim, tepetaklak olabilme ihtimalinden ötürü hemen geri geri babamın desteği ile de indim! :/ 

Sosyal yaşamın içerisinde, Engellilerin varlığını önemseyen mimarlar ve inşaat mühendisleri talep ediyorum! Lütfen bizi geçiştirmeyin...


Ve Pazar Günü dönüş günümüzdü... Bandırma'da yaşayabilirim diyemem, ama yaşanabilecek durumlar sağlanınca orada da yaşanır tabi... Sabah kalkıp kahvaltımızı yaptık yine; amcamlarla dolu dolu sohbetle geçti iki gün, öyle ki fotoğraf çekilmeyi unuttuk. Sabah kahvaltısı sonrası, arkamda bulunan amcamın gençlik fotoğrafıyla kendim fotoğraf çekinmiştim. Amcamların evden ayrılırken, neden bizzat da fotoğraf çekinmedik? Diye düşünebildim; düğünde çekindiğimiz hatıra fotoğrafını saymıyorum ben... :)

Dönüş günü öğlen 2den sonra amcamlardan çıkıp, Dayım ve yengemle buluşma saatimize kadar Liman AVM'de idim tek başıma. Buyurun size, "uzun zaman sonra yeniden yalnız başıma" diyebileceğim bir deneyim daha. Yaklaşık 3 saat AVM'de yalnız gezdim. Kendi başıma beyaz çikolata içtim, oturdum, düşündüm kendimle vakit geçirdim. Annemle babam mobilyacı gezerken, ben ihtiyaçlarımı almaya yönelene kadar baya gezdim... :)

Sizi bilmem ama ben "pandemi bitsin ve bu deneyimleri sıklıkla yaşayabileyim" çok istiyorum. AVM'de korkuyla acemiliğimden kurtulmak için fiyatlara ve nasıl yapıyorduk hissiyle insanlara bakarken; sonrasında AVM çıkışı kendi paramla aldığım üç beş ihtiyaç ile Bursa'ya dönebilirken; sıklıkla yaşanmalı ve bunlar bana hep iyi gelebilmeli dedim... 

Annemle babam o gün mobilyacıları gezerken, ben çok şey hissettim... Gönğl isterdi ki taze taze anlatıp da bu kadar zorlanmayayım aslında; bu sıralar yazılarımı çok sık geciktirdiğimin farkındayım, düzelir bu durum da inşallah. :))

Velhasıl; Bandırma kendime itiraf edip burada anlatamayacağım başka duygular da yaşattı, düğünde ve gezme esnalarımızda olmak üzere. Son bir senedir sıklıkla yazamıyor olmanın bedelini yaşıyorum resmen kendi içimde. Dilerim bu durumu diğer bloğumda yarınki yazımda doğru ifade edebilirim. Eğer yapabilir isem, yan tarafa linkini de bırakacağım; sözüm olsun.. :)

Ben yazmayı çok özledim, okunmayı da. Siz de okumayı sevdiyseniz beni veya özlediyseniz; bu yazımı sosyal medyada paylaşarak bana destek olursanız veya yorum yazıp fikirlerinizi yazarsanız çok mutlu olurum. 

Sevgilerimle, ben Yıllar Geçerken Didem. (: