13 Haziran 2020 Cumartesi

Neuroformat Ve Ben - Haziran 2020


Şubat ayının başlarıydı, instagram’da gezerken bir sayfa reklamı çıkmıştı karşıma; “Barısmusluofficial” hesabının bir gönderi paylaşımı idi bu… O paylaşım ki, birkaç ay içinde benim "Neuroformat" adlı bir sistem içeriğini, kendini iyileştirebilme yöntemini ve farkında olmadığım şansımı öğrenme yolumu başlattı… 

O gönderide;
“MS’in nedeni çok ilginç! “hareket edememek, kaçamamak, kendini savunamamak”. 
Diyordu. O gönderi burada...

 Bu benim öyle dikkatimi çekti ki... Çünkü sebebim var; bir “kas erimesi hastası olarak”, böyle hastalıkların "yaşam kalitesini iyileştirmek haricinde" tedavilerinin yapılmasının mümkün olmadığını iyi bildiğimi düşünür haldeyim. Bunu bile bile araştırmaya başladım işte ben de… Zira mucizelere de, beynin ve insanın gücüne de, yaratıcı güce de inanıyorum. Her ne kadar tedavimiz yok bilinse bile, bir yerden umut etmeye devam ediyorum...



(Neuroformat hakkında öğrendiklerimi ve benim küçük sürecimi okuyacaksınız bu yazımda. Bu yazım aracılığıyla, Barış Muslu'ya bildiklerini öğrettiği ve sosyal medyada bulunduğu için de teşekkür ederim tekrar... =) )

Barış Muslu’nun hesabını bu bahsettiğim ilk farketmemden sonra, ilk incelemelerimde birçok açıdan hiç inanamadım. O kadar iyileşmez dediğimiz hastalıklara iyileşmeler gördüm ki zamanla, bunlara bile inanamadım. Sebebim üstteki inandığım gibi, iyileşemez gördüğüm birçok hastalığın, herhangi bu tarz bir çalışma ile iyileştirilemeyeceğine dair idi… Ama öte yandan kendimle çelişeceğim belki ama bir o kadar da birçok hastalığın kendince iyileşebileceğini düşünüyorum; çünkü bir hastalığın tek bir çeşidi bile, her hastada başka tepkimeler yapabiliyor. Hala bir tedavimizin olmadığı için, tıpta tedavisi yok denilen birçok hastalığın iyileştirilebileceğine emin gözüyle ben de bakamıyorum doğrusu. Ama bir o kadar da inancım var hep,  hem de her hastalığın iyileştirilebileceğine. Çünkü alternatif tıp, insanın kendi kendine uyguladığı nice terapiler ve moral denen o olgu; tıbbi bilgilerin önüne de geçebiliyor bazen, artık biliyoruz…

Neyse, ben inanır-inanmaz şekilde başladım işte araştırmama; her türlü ihtimale, boşa çıkabilmesine de, bilmediğim bir şeyler öğrenmeye de hazırlıklı olmak üzere. Sonra benim sürecim diyebileceğim denemelerim çıktı ortaya... =)

Mart sonu Nisan başına kadar, Barış Muslu’nun instagram gönderilerini takip etmeye devam ettim önce. Ta ki bir “demans ve felçli hasta teyzenin ayağa kaldırılması” sürecinden bahseden şu paylaşıma kadar inanamadım ve tam anlamıyla ciddiye de alamadım. Biz unutkanlık hastalığının bir tedavisi olmadığını biliyoruz değil mi? Barış Muslu’nun bahsettiği Neuroformat yöntemi ile iyileşen “demans hastaları da” “cilt hastaları da” “Ms hastaları da” mevcutmuş…
Bu gönderilere denk geldikten sonra yöntemi deneyip iyileşme hallerini yazanları okumaya daha istekle yaklaştım... Barış Muslu kendisine gelen mesajları okuyormuş, gönderilerinde ve hikayelerinde de paylaşıyormuş meğer. Ben yine tam anlamıyla inanamazken Barış Muslu’nun kitaplarından haberdar oldum ve de her akşam canlı yayın yaptığına şahit oldum. Evet, herkes gibi düşündüm; “biri iş edindiği bir yöntemi, neden birilerine ücretsiz şekilde anlatır ki?”, “hem de her akşam!”


Bunları düşündükten sonra her gece canlı yayınların bir kısmını veyahut tamamını izlemeye başladım, üç hafta boyunca. Korona virüs sürecinde ablamlarda kalmaya devam ettiğimiz zamanlardı. Bizim evde ev internetimiz olmadığı için, evde olsak izleyemeyeceğim yayınları ablamlarda kalırken izleme fırsatı buldum…

Çoğu akşam canlı yayınlar, gündüzden iyileşme sürecini hesabında paylaştığı birinin iyileşme sürecini anlattırmasıyla başlıyor. Barış Muslu canlı yayında, kişilerin hikayelerini ve neleri düşünüp iyileştiğini anlattırıyor. Kişileri dinledikten sonra, yorumlarken bilgilendiriyor sonra Barış herkesi.
Korona sürecinde sizler nasıldınız bilmiyorum ama “daha da fazla düşünmeye başladığımız o zaman diliminde”, içsel hesaplaşmalarımın ve yaşarken göremediğim ama şimdi görebildiğim yanlış kararlar verdiğim zaman dilimlerinin hatıralarıyla dolu sıkıntılı günler yaşadım. Hepsi hala benimleymiş gibi, bir zaman geceleri o kötü anılarla yaşadım durdum; sanki hastalığım yeniden ilerliyormuş gibi, tedavi alamadığım zaman diliminde yeniden “atak geçirebilirmişim” gibi hislerle yaşadım…
Yaşadığımız sıkıntıların, o hisler ve içsel düşüşlerimin hepsi travmalardan sebep buraya geliyor olabilirmiş. Her birimizde olabileceği gibi… Barış Muslu’nun hesabında, geçmişte yaşadığımız ve bizi etkileyen olayların “neden hala bugün yaşanmış” gibi bizimle yaşadığını kavradım…

Bundan sonra da, önceki yaşadıklarımızı düşünmeye başladım; 3, 6, 10 derken epey geriye gittim ben... 


Şöyle ki; beynimiz yaşadığımız kötü olayların bizdeki etkisini, sağlığımıza ve hayat kalitemize yansıtıyormuş. Geçmiş geleceğe yansımıyor sandığımız bir yanılgıymış... Yaşadığımız ve sineye çektiğimiz nice duygular ve hisler hayatımızı seneler boyu etkilemeye devam edebiliyormuş. Barış Muslu diyor ki, “beyin his ve duygularımızla çalışıyor.”; böyle düşününce, hangi birimize mantıksız gelebiliyor?

Örnek vermek gerekirse; öz değer kaybı, kendine güvensizlik kas hastalıklarına, korkularımız ve utanç şeklinde baskıladığımız duygularımız cilt hastalıklarına ve bilimum saçma gördüğümüz birçok travma nice sıkıntılara sebep olabiliyormuş. Alakasız da olabilirmiş, alakalı da… Barış Muslu Neuroformat öğretisiyle, travmalarımızdan, gizli saklı kötü anılarımızdan, bilip de umursamadığımız ama canımızı yakan birçok olgudan kurtulabileceğimizi söylüyor bizlere. Canlı yayınlarında bunu anlatıyor işte…

Ben bunları öğrendiğim üç haftanın sonlarına doğru, bir örnek seansa da katılabildim. Barış Mutlu buna “demo kaydı” diyor. Kilo demosu yapıldı canlı yayında. 

Tabi öncesinde birkaç saat boyunca, bu yöntemin mantığını anlattı kendisi ve sonrasında da yöntemin içeriğini (nasıl yapacağınızı, nelere odaklanacağınızı ve vuruş noktalarını) anlattı. 42.000 kişilik demo yayınına geçtiğinde, herkesin kendince odaklandığı kötü kayıtlara ulaşmak zor idiyse de; her türlü olumsuz düşüncelerle, tekniğin önce sizi hala etkileyen olaylarınızın farkında olmanızın gerekliliğini içerdiğini öğrendim. Sonra da o olumsuz düşünce ve hisleri, olumlu düşüncelere çevirebileceğimize inanmanız ve bunun için çalışmamız gerektiğini öğrendim… Beynin zorlu veya sihirli kelime ve cümlelere gerek yokmuş; bizim birçok basit cümlemizle yetinebiliyormuş. Zaten vücudumuzu da basit görünse de küçük olaylardan sonra koruma altına almak üzere sıkıntılara sokuyormuş…

Barış bey o demo kayıtlarının yayınlanmasını ve kaydedilmesini istemiyor, o yüzden içeriğin tamamından bahsetmeyi ben de uygun görmüyorum. Ben tam anlamıyla o canlı yayına rağmen anlayabildiğimi düşünememiştim bile zaten... O canlı yayın bana referans oldu sanırken, esaslı olarak da “Beynine Format At” kitabını Storytel üzerinden ücretsiz deneme alıp dinlemeyi tercih ettikten sonra “neuroformat tekniğini” kavradığımı düşünmeye başladım…

Ama Barış Muslu seminerlerin esas olayı daha net anlatabildiğini söylüyor. Tabii ki Koronavirüs sürecinde seminerler yok ama başladığı zamanlarda, birçok kişinin yeniden “gerçeği buymuş demek, tam olarak anlamamışım” diyeceğini de iddia ediyor… Kısmet olursa seminerlerine ben de gitmeyi istiyorum aslında. Bakalım nasip… =)



Gelelim benim deneme sürecime ki ben sadece 3 haftadır Neuroformat tekniği ile zaman zaman çalışıyorum. Kendi yaşadığım kötü olayların kaydını silebileceğimi, en azından deneyebileceğimi hissettiğimden bu yana ilk birkaç denememin sonucunda yaşamaya başladığım ferahlığa da hala hayret ediyorum! 

Üstteki fotoğraflarımı, önceki halleri düşündüğüm zamanlarda aklıma gelen fotoğraflar olduğu için ekledim. 3 sene öncesindeki yaşadığım talihsiz olayın gününe gittiğimde, onun bir ay sonrasından itibaren sivilcelenmeye başlayan cildimi hala neden iyileştiremiyorum; bu mu sebebim dedim...

10 sene öncesinde beni çok hırpalayan yaşanmışlıklarımı düşündüğümde de, hala bugünmüş gibi yaşıyor olduğuma bir son verebilir miyim acaba? dedim... Şu bir gerçek ki, her ikisine de çalıştığımdan sonraki ferahlama ve eskisi kadar oralarda yaşamıyor olmak; yeterince tatmin edici benim için... =)


Ben ilk yatağımda denedim bir gece, odaklanamadım ve yarıda bırakıp uyudum. Diyorlar ki, çoğu kaydı sildikten sonra iyileşme tepkileri olarak, rahatsızlıklar yaşamanız veya yaşadığınız rahatsızlıkların yeniden yaşanması normal. Bunlar geçici… Ben o yarıda bıraktığım sürecin sabahına bir iyileşme sancısı diyebileceğimiz rahatsızlıkla kalktım ama o mu bilemedim de…

İlk ferahlamamı ise, o günün bir gün sonrasında bir buçuk saatlik çalışma sonrasında yaşadım. Benim de üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, hala sıkıntısını yaşadığım birçok anım var. Bunların en net olan üçünün üzerine odaklandım ben o gün. Ki bu bahsettiğim üç olay için 3, 6 ve 10 yıl öncelerinden bahsediyorum... Ben yazmayı seviyorum malum, o gün otururken bir şarkı çaldı ve yazarak bu çalışmayı deneyebilirim dedim. Ki kitapta, “yazarak içinizi dökebilirsiniz de; sonra ya bu yazdıklarınızı okuyarak içiniz soğuyana kadar çalışabilirsiniz, ya da o hislerinizi seslendirerek dinlemeyi hissiz kalana dek tercih edebilirsiniz.” Diyordu.


Bir buçuk saat yazmışım, durduramadım da zaten kendimi. İçimi dökmek ağlamak ve dediği yöntemle bu yaşananların benim suçum olmadığını ve yaşanıp bittiğini söylemek çok iyi geldi. 3, 6 ve 10 sene önce yaşanan, ayrı ayrı üç olayın etkisinin içimde hala var olduğu gerçeğinin daha çok farkına "o gün" varabildim! Biraz ağladım ama bitince çok güldüm… O ferahlık hissini hep biraz yaşardım, ilk defa hissettiğim kötü şeyleri yazmıyorum sonuçta. Ama bu sefer, hislerim soğudu. O gece bu yazdıklarımı düşünmeye başladım yine ve Neuroformat yöntemiyle olumluya çevirmeye çalıştım. Buna kitaptan ve internetten öğrendiğim kadarıyla “özdeğer çalışması” deniyormuş.

Kısacası; Özdeğer çalışması yaptım ben kendime, hala da yapıyorum birkaç gün arayla… Daha çok yeni ve bence yolun başında gibiyim ama bu kadar kısa sürede küçük gelişmelerim de bulunmakta. Yazdıklarımı okuduğum o gece yine çok güldüm ve ertesi gece ise aklıma gelenleri sıraladıkça da, neleri neleri sakladığımı gördüm…

Bu çalıştıklarımdan sonra (ki bence çok acemice yaptım ama en güzel çalışma en acemice yapılan olmalı); Yüzümdeki sivilcelerin önce geçen hafta yeniden çıktığına rastladım, sonra da geçtiğimiz birkaç gün içerisinde de azalmaya başladığını gördüm…


Gördüm ki…

Çok korkum varmış benim, hepsini bildiğimi sanıyormuşum da birçoğunu bilmiyormuşum! Bu korkularıma çok ağladım, korkmama gerek olmadığını çalıştığımda çok ferahladığıma şahit oldum. Bir insanın önce iç refahını sağlaması, hayatını huzurlu geçirmesine sebep olur. Kısa zamanda çok köklü gelişmeler alamasam bile, bu yöntemle kendi psikolojimi koruyarak içime atmamamı sağlamam bile benim için güzel olacak… Dedim ki bu yöntemi benimsedikten ve denedikten sonra, sadece bu ferahlama için bile devam edeceğim. Çünkü yaşadığım kötü her türlü olaydan ötürü, kendimi suçlama içgüdüm bulunmakta. Bu içgüdüden olabildiğince sıyrılabilmiş durumdayım şimdi. Yaşadığım kötü olaylar, insanların üzerime gelmesi benim güçsüzlüğüm değil ve de olmamalı. Bunun böyle farkına varabileceğimi ise hiç bilmezdim…

Gelelim benim bu yazımı neden yazdığıma;

Benim kas hastalığımın tedavisi bulunmamakta ve araştırmalar kapsamında da dünya üzerinde tedavi çalışmaları sürüp gitmekte. Kim istemez ki, böyle çalışmalarla iyileşebilmenin yolunu bulmayı. Elbette ben de istiyorum ama mucizelerin olduğunu bildiğim kadar, olamayacak birçok şeyin de hem farkındayım hem de bir o kadar da insanların neler gerçekleştirebileceğine de inanıyorum… Bu yöntemi ilk duyduğumda dediğim gibi çok safça ve düşüncesizce bir yöntem gibi gelmişti ama takip ettikçe ve denedikçe çok rahatlatıcı olduğunu gördüm… Öğrendiğim bu yöntemi, sizlere de öğrendiğim kadarıyla bildirmek istedim. Çünkü herkes her yöntemden fayda görecek diye bir olgu olmasa da; en azından birçok konuda hassas yapıda bulunduğumuzu düşündüğümüz bizlerin denemesinde hiçbir sakınca yok bu konuda.

Ben bu bloğumda denediklerimi ve fayda gördüğüm – görmediğim şeyleri paylaşmayı çok seviyorum. Artık biliyorsunuz… Neuroformat’a da hiçbir şekilde olamaz gözüyle bakmamaya başladığımı zamanla görüyor haldeyim. Yani istersek, çok basit şekilde hiçbir şey yapmadan da belki kendi küçük sorunlarımızın çözümünü bulabiliriz. Bu küçük sorunlar, esaslı büyük sorunlara ulaştırır. Belki de bulamayız sorunların çözümünü ama denemiş oluruz hiç değilse… Neyse ki, bir şeyler yapabiliyor olmak güzel işte. Şükür ki…

Bildiğim en net şey şu ki, hayatıma çıkan hiçbir şey sebepsiz değil. Neuroformat öğretisinin de Barış Muslu aracılığıyla karşıma çıkmasının bir sebebi vardır bence; hem bana iyi geldiği bir gerçek şu an, hem de bence sizlere de bildirmem gerekiyor işte…

Barış Muslu’nun her akşam 22.30’daki canlı yayınlarını takip etmeyi deneyebilir, gönderilerini ve hikayelerini inceleyebilir ve kitabını okunmayı düşünebilirsiniz belki. Ben denedim ve bana hiç olanaksız gelmedi… Netlikle söyleyebilirim ki, bir ay öncesinden daha huzurluyum; içsel hesaplaşmalarım epey son buldu. Daha ne olsun… =)


Son olarak beni en çok şaşırtan şuydu; Benim daha önceden öğrendiğim, aile büyüklerimizin yaşantılarının bizi etkilediği gerçeğini Barış Muslu hesabında sık sık paylaşıyor. Şöyle ki, annesinin yaşadığı travmanın etkisini –hamilelik öncesi veya sonrası olsun- çocuk hissediyor. Bu bilim tarafından kanıtlanmış bir gerçek zaten ama birçok anne şu an bunu keşfediyor. Yaşadığı, sıkıntısını, üzüntüsünü ve utancını duyduğu kötü kayıtları, çocuklarının sağlığını etkiliyor. Çünkü anne iyileşmedikçe, çocuk o kaydın etkisini yaşamaya devam ediyor; elektrik kaçağı gibi, önü alınmayınca sürüp gidiyor işte… =)

Beni yorumlarınızdan mahrum bırakmayın lütfen. Bu yöntemi biliyor muydunuz, denediniz mi? Barış Muslu’nun canlı yayınlarını hiç izlediniz mi? Benim bu yazımdan sonra izlemeyi düşünüyor musunuz, bu yöntemi daha da iyi öğrenip denemeyi düşünüyor musunuz? Yorumlarda konuşmayı ve daha fazla merak ettiklerinizi ve bir o kadar da eklemek istediklerinizi okumak istiyorum.

Okuduğunuz için teşekkürlerimle ve bu konuda nice gelişmelerimi de yine paylaşabilmek dileğimle… =)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)