22 Ekim 2018 Pazartesi

Okuma Yazma Dönemi - Ekim 2018


Bugüne bugün, İlkokul birinci sınıf öğrencisinin teyzesiyim... Çok şükür bin şükür, Kağan Efe bu sene resmen daha resmi bir şekilde okullu oldu. :)

Dönem başladı başlayalı, okul ciddiyetimiz ve ödevlerimiz başlamıştı kuzumun zaten ama biz burada değildik; annemle Antalya'da idik. Biz gelene dek, ablam ve eniştem tek başlarına iş sonrası yorgunluklarıyla hallediyor ve uykuya doğru yaptırdıkları ödevleri sırasında, haftaiçi derslerinde epey de zorlanmaya başladıklarını söylüyorlardı. Geldik ve haftaiçi okul sonrası ödevlerini ben devraldım. Geçen hafta pazar günü geldiğimizden beri ödevlerine yardım benden...

İşte bugün tam bir hafta oldu beraber ödevlere başlayalı ve ciddi ciddi "Okuma-Yazma Dönemindeyiz" diyebileli... :)



İlkokullu teyzesi olmak da güzelmiş. Kreş, anaokulu derken şimdi de bu. Kendimi kendim büyümüş gibi hissediyorum yine bu sıra... Öyle bir gurur ve mutluluk dolu yani, şükür ki...

İlk ödevlere yardıma başladım 15.10.2018 Pazartesi günü... Kağan'ın yapabildiklerine odaklanmakta ve ona tamamen yardım etmeden, eksikliklerini giderebilmekte o gün biraz zorlandım. Okuma yaptığı sırada, kendimi zor tuttum hatırlatmamak için. :) O gün biraz okumada eksik kalmış gibiydi, belki de haftasonu unutmuştu biraz. Bilemedim ama eksik öğrenmiş gibi gelmişti... Okumaları sırasında, heceleri okutmaya çalışırken onun durakladığı zamanlarda istemsizce dudaklarımı kıpırdatıyordum... Aklıma küçükken yemek yedirirken ki hallerimiz geldi; kaşığı ağzına götürdüğüm sırada o ağzını açsın da yemeğini yesin diye uğraşırken de, ağzımı istemsiz açardım o kaşığı ağzına alana dek... :) 

O günlerden bugüne geldik işte... O yüzden kendimi de büyüyor hissediyorum belki de.


Ertesi gün daha güzeldi okuması ama bu sefer de yazma konusunda zorluk çeker olduk... Bir önceki gün okuma konusunda verdiğim tavsiyeleri ve de kuralları almış olduğunu gösteriyordu bu. Ama dikte konusunda zorluk çekiyordu. Bir de tabii daha yeni yeni dikte mevzuusuna geçiyorlardı. Dikte, heceleyerek okumak ve onun kendisinin yazmasına izin vermek demek bu arada... Düşündüm de, acaba bize de bu yaşta dikte yaptırdılar mı acaba?


17.10.2018 Çarşamba günü ise; okuma yazma ödevi vardı ama heceleri yazmaktı ödevimiz, öğretmenimizin verdiği kağıtlara. Güzel yazı defterine dikte ödevi olmadığı ve sadece hecelere dikkat etmesi gerektiği için, bol bol okuduk daha çok. O yazarken bile okutmaya çalıştım ki, öğretmenin istediği kadar çok ama sıkılmadan okumayı pekiştirsin... Çarşamba günü, ona ders çalıştırırken kitap okuyarak onu sıkmamayı ve o şekilde kontrol edebileceğim bir ortamı oluşturabildim böylece. O halimizi çok sevdim. Birkaç günde onun çalışma düzenini oturtabilmiş ve aklına okuma yazma konusunda dikkat etmesi gereken kuralları öğretebilmiştim sonuçta... :) Hangi dönemde olduğumuza ve öğrettiğimiz şeylere göre, sevinç unsurları apayrı değişiyormuş meğer...


Çarşamba gününü de, beraber yan yana yatıp onu uyutmaya çalışırken ki hallerimizde, sessiz ama müdahaleci tavrımı gördüm sanki. Küçükken hem uyusun diye uğraşırken onu kontrol ediyor, hem de yanında ona eşlik ettiğimi hissettirip uykusunu kontrol ediyordum. Bu sefer de, dersini yaparken onu korumacı tavrımla gözetiyor ama ona sıkıntı vermemeye ve kendisi yapsın diye çok da müdahale etmemeye çalışıyordum bir de... Hem kitabımı okuyor, hem de onu gözden kaçırmıyordum işte yine... :) 


Velhasıl İlkokul birinci sınıf olduk biz, Allahım isteyen herkese nasip etsin. Yeğenini, çocuğunu, kuzenini büyütsün ve bu güzel gelişimleri sağlıkla izlettirsin inşallah... Sistem değişmiş, öğretmenin verdiği yönergelere uymak bazen kolay değil. Ama yeniden öğrenmek her zaman güzel ve özel yine de. Bazen kafa karışıyor ve ona karşı az biraz hata yapıyorum, bir bakıyorum o benim harfleri telafuz etme hatalarımı düzeltiyor. Şimdi hem fiş niteliğindeki cümleleri, hem de kelimelerin ve öğrendikleri harflerin gidişatı değişik zira. Biz de yeniden öğreniyoruz. :)

Okuma Yazma Dönemimizde, hafif asiliklerimiz de yok değil bu arada! Hani 5 yaşına dek sürüyordu inat ve dönemsel değişimler? diye soruyoruz kendimizce... Bir diğer tavırlar şimdi de var, hala ben daha çok bilirim ve bildiğimi okumak istiyorum tavrı. Kantinden istediğimi alabilirim özgüveni yüklenmiş beyefendiye, ikna etmek zor olsa da bir yolunu bulma uğraşlarında geçiriyoruz günleri. Var olandan daha fazla olsun derdine kapılmış, sınıf ortamında zamanın getirdiği nasıl bir unsur varsa; bizim de küçüklüğümüzdeki gibi, arkadaşım alabiliyor ama derdi sarmış kuzumu... :) 

Bunların hepsi ona anı olarak kalacak ve ileride anlatacağım mesela. Diyeceğiz ki; ah o ilk senende, ilk ergenliğini yaşamaya başladığını hissettik! Sana ağır gelen her şeyde, amacımız seni korumaktı yine. Ödevlerinde ara sıra molalar verirdin ama sorumluluklarına sadıktın. Ödevine de dersine de okul eşyalarına da kıymet veriyordun, ama yorulduğun zaman çok çabuk acele ediyor ve inada bindiriyordun...

Yine elbet arada zorlanıyor ama bir o kadar da zorlu anları geçince gülüyoruz işte. :) Ben bir yeğenimin olacağını ilk duyduğumdan doğduğu ana dek, değişimlerinin büyüdükçe de değişip gelişeceği bir gelişim beklemiyordum! Yaşıyoruz, beraber büyüyoruz ve o öğrenirken bir kez daha öğreniyoruz.. 



Bu sıra lisede gördüğümüz felsefe derslerimizde, en tartışmalı cümlemiz olan şu felsefi söze taktığımız zamanları hatırlıyorum sık sık. O zamanlardan bu zamanlara beklemediğim kadar bu sözü anlıyorum; 

Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir!


Gün geçtikçe daha çok anlıyorum; istemsiz şekilde gelişirken, değişmeye de devam ediyoruz... Sağlık olsun ve her çocuk mutlulukla dolu öğrenim ile dolsun! (:

Sevgilerimle...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)