17 Ekim 2018 Çarşamba

İnternet Günlüğüm 2018 #8 - Eve Dönüş, Yavaşlamak ve Anlamlandırmak


Sevgili İnternet Günlüğüm; 

Bir Antalya'dan dönüşümüzün üstüne daha yazıyorum sana... Sene 2018, tarih 17 Ekim...


13 Ekim 2018 Cumartesi gecesi, Antalya terminalinden otobüse bindiğimiz üzere; Bursa'ya evimize bu sene Antalya'dan üçüncü dönüşümüzü gerçekleştirdik... Dedemin vefatının üstünden bir ay dolmasına 9 gün kala döndük evimize. İşlemleri halletti annemler, görevlerimizi yaptık. Bu süreçlerin ardından en sevinebildiklerimiz, dedemin artık acı çekmediği ve dayımın babasının evinde kalma kararı alması üzerine dedemin evinin kapanmaması oldu. Öyle böyle, döndük evimize ve bugün dört gün oldu bile...

Yolculuk fena değildi, bir öncekine göre... Bu sene 6-7 senedir "artık otobüs yolculuğu yapamam!" derken, otobüs yolculuğu yapabilmemin de yöntemini bulabileceğimizi öğrendim. Bir kez daha, herhangi bir konuda denemeden kesin hükümlü olmamam gerektiğini de öğrendim böylece... 

Otobüs yolculuğuna çıkmamın, benim açımdan bir yolu daha varmış meğer. İnsan zorda kalmadan doğru yöntemi bulamıyormuş bazen. 2018'in başında, en doğru yolculuğun uçak yolculuğu olduğunu düşünürken; otobüsle de gidebilme yöntemini bulduk sonra... 

Antalya'ya giderken: Babam buradan bindiriyor, Antalya'da da annem indiriyor;Dönüşte de Antalya'dan Mehmet dayım bindiriyor, babam indiriyor. Bir de inmeden ve inmem gerekmeden oraya kadar gidebilmek için de, gece biniyor sabah iniyoruz işte...

Gidiş gelişler şimdilik bitti. Bu kadarmış demek, dedemin durumu ortada idi diye bilmeme rağmen zor hala. Ama alışıyoruz işte zamanla. Yardımcı olan, yanımızda olan herkese şükürler olsun.


Eve döndüğümüzden beri hem çok şey yapmanın heveslisiyim, hem de durup yavaşlamanın... Sanki herşey yavaş giderken, bir o kadar da hızlı idi bu sene. O kadar çok duygu içiçe idi ki, hangi duygudayım hla bilemiyorum bazen. Aa yavaşla diyorlar, bazen yavaşlamak iyi gelirmiş... 

Bana da yavaşlamak iyi gelecekmiş gibi geliyor ama kaçırmak da istemiyorum zamanı. Dengede tutma hevesindeyim kendimi bu sebepten... 

Bir senedir fazlasıyla herşeyi zamanında yapamamayı öğrettim istemsiz kendime. Uyku zamanı düşüncelerden ve endişelerden kaçabilmek için telefona sarıldım ve çok nadir haftada birkaç geceden fazla erken yatamadım. Uykumu film veya video izlemeye, paylaşımlar veya yazılar okumaya heba ettim. Ama bunu başta bilinçli yaparken, sonrasında bilinçsize döndü ve bir türlü telefona bakmadan uyuyamaz oldum bir ara.. Bir süredir bunu eski haline döndürmeye çalışıyorum; uyku zamanı uyku, sosyal medyaya bakma veya film izleme zamanı film izlemeye çalışıyorum. Ne geceyi gündüze, ne de gündüzü geceye karıştırmaya çalışıyorum...

Ama bu arada, bir tek şey yaparken bir başka şey yapmamak zor geliyor tabi hala. Yazı yazarken araya sosyal medyaya bakma isteğim veya uyuma vaktinde telefonla ilgilenmekten alıkoyamıyorum bazen yine de kendimi. Yavaşlamak lazım yine de, Beyhan Budak'ın da dediği gibi; yavaşlamak ve herşeyi zamanında yapmak...


Antalya'da yine en çok yeğenim Kağan'ı özledim, özledik! :) Kağanım ilkokula alışma haftasına başladıktan bir gün sonra yola çıkmıştık ve yeğenimin, ablam eniştem ve babamın anlattığından başka bildiğimiz yoktu okula başladığı hallerden ve nasıl öğrendiğinden. Dikkat süresi kısa bile olsa, kuzum ilgili ve seviyor okulunu derslerini...

Pazar günü geldiğimizde azıcık görüştük ve o gün ve ertesi gün Kağanım okuldan gelene kadar da iyice dinlendik annemle. Pazartesi gününden beri de ödevleri beraber yapıyoruz yeğenimle. Teyze-yeğen beraber ilk ilkokul ödevimizi yaparken; hem ne zamandır beklediğimi ve beklediğime de kavuştuğumu düşündüm hem de yeğenimi bu uğraşları içinde gördüğümde büyüdüğüne daha fazla duygusallaşamam derken daha çok gururla karışık duygusallaştığıma tanık oldum... :)

Şükür ki! Allahım isteyen herkese nasip etsin böylesi zamanları yaşamayı... :)

Kah okuyor, kah zorlanıyor ve bazen gerçekten olmuyor derken; dikkat süresinin kısalığı ve yeterince oturmamış düzeyde olduğu öğrendiklerini gözlemliyoruz. Sanki hızlı gidiyor, bir o kadar da yavaş... Şimdi hiçbir netliği yok, şu süreçte erken ama layıkıyla olur zaten ve bu süreçleri yaşamanın tadını çıkarmaya başladık böyle velhasıl. 

3  gündür ödevlerini yapmasına ben yardım ediyorum ve kuzum hem muzur hem de yer yer çok okuma tekrarı konusunda asi... :) Oysa hatırlıyorum; geçen sene görsel hafızasıyla okumaya nasıl hevesli ve niyetlerinde ısrarcı idi öğretmemizden yana. Yine okumaktan yazmaktan yana ısrarcı ama büyüdükçe değişirek gelişiyor kuzumuz... :) Şükür ki bize de bunu gözlemek nasip oluyor işte...


Bu sene kışlık yapılamadı bizim evde ve sağlık olsun da, yavaş yavaş yapılır diyoruz şimdi de.. Dün annem pazardan 5 kilo beyaz fasulye almış, dün akşam oturup onu ayıkladım tek başıma. :) Bizim evde kışın, normal kuru fasulyenin yanı sıra; beyaz fasulyeyi de çok tüketiyoruz ve kışa bu açıdan hazırız yine...

Dün saat 9da başladım ama sonra ara verdim, Kağanım geldi okumasını yaptırıp onu yatırdık derken; sonrasında 2.30'a dek annem ütü yaptı, ben fasulye ayıkladım işte... Geldim geleli duraklama, yavaşlama uğraşlarıma tüm bunlar iyi geliyor aslında. Başarılı olur ve durakladığım gibi devam edebilirim diye umuyorum işte... (:



İşte bu çerçevelerde dört gün geçti; Kağanımla ve ailemizle öyle özleşmişiz ki, özlem gidermeye uğraşıyoruz. :) Bu üstteki resim de bugünden. Ben Kağanım yazısını yazarken, kitabımı okuyarak kontrol ettim bugün onu; güzeldi, özel bir andı ve hafızamda güzelce yerini aldı...

Diliyorum bu fotoğraflar gibi, nice güzel anlar biriktireceğiz daha. Şimdilik biraz yavaşlama, kalbimi aklımı toparlama ve yanımdakiler ile özlemlerimi giderme zamanı. 

Şükür sevgili İnternet günlüğüm; öğrendiklerimi anlamlandırmamıza, kavuştuklarımıza, sağlıklı sevdiklerimize, sağlığımıza...

Şükür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)