24 Ekim 2018 Çarşamba

Hayallerde Gezmek - 2015'ten 2018'e


23.04.2015 - Hayallerde Gezmek



Montmatre'de Hayat adlı puzzle, hepsiburada.com'dan alıntı bu resim...

Bazen sebepsiz bilmediğim şehirleri dolaşma isteği doluyor içime. Sokaklarına dalıyorum, sebepli sebepsiz; bir sağa gidiyorsam, bir dahakine sola gidiyorum. Nerede olduğumu bilmeyerek, bilmediğim bir yerin bilmediğim bir çiçeğini kokluyorum. Karşıma çıkan güzel bir kız çocuğu veya top oynayan bir erkek çocuğu; gülerek geçiyorum yanlarından, bazen de severek...

Bilmediği yerde gezmeyi neden ister insan? Ben sanırım, sakin bir aktivite olarak istiyorum bunu. Hiçbir dert tasa etmeden geziyorum hayallerimde.

Ama gidip gezsem oraları böyle zevk almam sanırım diye de düşünüyorum. Çünkü hayalimde, sürprizsiz dolu dolu bir gezi var. Yanımda istediğim gibi ailem. Zaman zaman tek başıma kayboluyorum sokaklarda, zaman zaman ailemle. Endişesiz tasasız dolaşıyoruz dört bir yanı. Ta ki dönmek isteyene kadar. Ailecek olduktan sonra gerisinin zaten ne önemi var...

23.10.2018; Gitmediği Yerleri Özlemek



Birkaç senedir daha fazla özlediğimi hissediyorum, gitmediğim şehirleri... Gitmeliyim ama oraları sanki daha önceden de görmüşüm sanki! Var böyle bir his içimde, bilmediğim gitmediğime emin olduğum birçok yer var ki; kalbimde özlemi ve uzun zaman sonra gidecek olsam nasıl tanıdık gelecek hissi...

Belki de senelerdir, bilmediğim yerlerde gezme hayallerim beni bu hale getirdi bilmiyorum. Bilmediği yerde gezmeyi isteyen insan, o gücü ve o eksikliği bir yandan kendinde gören insan. Yani ben, uzun zamandır görmediğim bir yeri de özlesem yeridir diye kendime hak veriyorken buldum kendimi...

Geçmişi özlemek diye bir şey var ama bunun bana bir getirisi olmadığını kavradığımdan olsa gerek, geleceğimi özlemeye başladım şimdi de. Şu an sahip olamadıklarımı ve ileride sahip olmak için çabaladıklarımı özleyerek kendime bir güç kazandırmaya çalışıyorum. Esasında, olan tam olarak bu... Kendimi bir şeylere motive etmek için hayaller kuruyordum önce, şimdi hayaller kurduğum sırada bilmediğim ama bir şekilde tek bir karesini görmesem dahi hayalimde yer edindirdiğim yerleri gezmek; favori hayal ürünlerimden ve oraları özlemek de alışkanlıklarımdan oldu.

İstediğim şey gezmek mi? Hayır. İstediğim şey, özlediğim şeylere kavuşmak mı? Evet... Yapmaya çalıştığım da bu. Bir şekilde gelecekte olan ama şu an ulaşamadığım bir şeye kendimi yönlendirme gereği duyuyorum. Bir gün olacak ve imkansızlıklarımı aşacağım, eğer son yıkmayı başarabilirsem...

Bir itiraf oldu aslında, 29 ayın sonrasında kendinden emin olmayı başaran yanım; özlediğimin gezmek veya bir yerlerde olmak değil, olabilme gücünü elinde bulundurabilmeyi açık açık bana söylüyor... Daha önce saklıyor muydu? Evet! Bir insanın en büyük eksikliği, belki de kendisinin bir tek yanıyla da olsa konuşamamasıdır. Duymadım, duymak istemedim. Özlediğimi bilmek bile acı verir durumda idi, özlediğime kavuşamıyor oldukça bunu umursamamak daha az yıpratıcı ve her daim ruhumun ayakta kalmasına da destek olabilir nitelikte idi....


24.10.2018; Ve Anlamlandırdığım Noktalara Gelince...




Bu yazıyı 3 senedir tamamlayamıyorum, sebebine gelince de bilmiyordum. Esasında, yarım hissettiğim için bir türlü yayınlamaya gönlüm razı gelmemişti; 23.05.2015 tarihli yazının gerekçelerini sürdürüp, 23.10.2018 tarihli itirafları dillendiremeden yayınlamayı... Aslında bir de itiraf edebileceğime emin de değildim...

Bloğumun taslaklar dizisinde ve yazı dosyalarımın içinde yazıyordu o dizeler. Bazen okuyor ve kendimi anlamaya çalışıyordum, cidden bir yerde kaybolmayı özlüyor muyum? İstediğim gezmek mi, o hazzı yaşamak mı? Yoksa arkasında yatan bir şeyler mi var? Peki neden tereddütteyim ama bir türlü cevabımı bulamıyorum?

Cevabım burada; 6 senedir desteksiz yürüyemediğim anların her birinde özlem var ama görmek bilmek istemiyorum! Bilmezsem daha rahat hissettiriyor çünkü... O yanımı gördükçe, sanki daha çok kapılıp gidecekmişim gibi. Kabullenemiyordum işte, özlemeyi kabullenmem onun çok uzaklaştığını ve de bir daha kavuşulamayacakmış gibilerden görebilmeme sebep oluyordu. Bu aya kadar... 10 gündür anlatmaya çalıştığım şeyi, dün sabahtan akşama dek kıvranmalarım sonucunda anlatmayı başarabildim...

Bu ay sorgulama safhasında kendimi duymayı başarabilmemin kudreti, sadece bu ayda saklı değil. 2015'den bu yana süregelen bir şey, biliyorum. Anlıyorum artık kendimi... Yaşadığım her şeye ihtiyaç duymuş olmalıyım veya Allahım ihtiyaç duyduğumu farketmiş olmalı. Bize verilen sınavların ve zorlukların her biri, şu an olduğumuz kişiyi olmak içinmiş ya! Belki şu anı yaşamam bile, gelecekteki kişi olmam içindir. Evet evet öyle... 2015'den önce söyleyemezdim bu cümleleri, çünkü benim için insanoğlu değişmezdi! Gelişse bile değişmez ve hep aynı kalırdık fikrimce.

Öyle ya, aynı fikirlerde kalacaktım... Misal, ergenlik dönemimde canımı yakanların (hiç de öyle birisi olmasam da) kısasa kısasa göre cezalandırılacağına inanıyordum. Benim canımı yakanı düşünmeden es geçip unutabiliyordum. Bu huyum değişmeyecekti, beni üzeni bensizlikle cezalandırıyordum bir nevi. Canını da acıtıyordum sözlerimle ve acımıyordum gerçekten de... Şimdi öyle değilim; "canımı ve canımızı yakan kişileri, esas bensizlikle bırakmam gerektiğini acı bir şekilde öğretti hayat ama hiçbir zaman can yakan ve canı yandığı için "oh çeken" sen olma da!" dedi. Olamam sanıyordum ama eskisi kadar öfke de duymuyorum canımı yakana. Biliyorum ki; onun bana sınav olduğu kadar bu dünyada, ben de ona sınavım işte...


Nerede kalmıştım? Evet, değiştim. Kabulleniyorum ki, özlediğim şey her ne olursa olsun, özlediğimi kabul ettiğim için ona ulaşamayacak da değilim. Özlediğim şeyi çok geride kaldığı için kabul ediyor olduğum da bir gerçek. İlk başta gelip geçici bir şeydi benim için var olan durumum... Şimdi belki de hepten kalıcı ama bununla savaşabilirim. Önemli olanın, şimdiki durumu olabildiğince kalıcı kılmak ve iyi olması yönünde üzerine çalışmam gerektiğinin artık farkındayım. Bunun için çok çalışıyorum...

Hiç ama hiç istemem, beni gerçek anlamda anlayın! Anlamasanız da olur. Ama bilin ki çok özledim, söylemeye ihtiyaç duyuyorum. Ayakta olmaya, kendimi tek başıma da bir şeyler yapabilir hissetmeye, aşık olmaya, sevmeye-sevilmeye, kendimi birinin peşinden gitmekte tamamen özgür halde hissetmeye ve de bazen hayallerden öteye geçip yapamasam da bir yerlere gidebilecek halde olmayı özlüyorum... Kendimi çok uzak hissediyorum, tüm bu bahsettiğim hayallere ve geçmiş görünen geleceğime, ama çok özlemiş halde de buluyorum. Bu özlem yoruyor bu sıra beni. Açıklamadıkça, kendimi geçtim bir şekilde anlatamadıkça içimde büyüyor sanki...


Hayallerde gezmek hala en güzeli şu an, çünkü hiçbir fiziksel engel yok! Ama ben maddi bir engel isteyecek duruma geldiğime de inanamıyorum. Eksik dilek dilemek istemiyorum, buna çok karşıyım. Ama sağlığım yerinde olsun, gerçekten işe yaradığımı hissettiğim bir işim olsun ve kendi emeğimle o fırsatı ayarlayıp gidebileceğim zamanı bekleyeyim! Gerekirse uzaklara gidemeyecek maddi eksiklikte bulunayım ve bekleyeyim uzaklara gitmek için biraz daha... İşte tam da o yoğunluğun arasında, en yakınımda bulunan sahil kenarında veya bir yeşil alanın içerisinde nefes alayım! Yürüyerek, özlediğim gibi ve sevdiklerimin de istediği gibi sağlığımdan endişe duyulmadan...

Tüm bunları üç kelimede toplayabiliyorum tabi; Ben iyileşmek istiyorum...



Bu dünya küresi şeklinde gökyüzü resmi; Sevgili Didem Duygu Demir'in, duygudd_eatpraylove adlı instagram hesabının hikayesinde yayınladığı görüntülerden en sevdiklerimden biri... :)


Soğuklar başladı, mevsim geçişleri etkiledi ve ben kendimi fiziksel olarak güçsüz hissediyorum.

Bunu "sığamadığım bir bedene ruhum sanki bol gelmiş gibi!" diye anlatabilirim.

Bir de "hayalini kurduğum üzere kaybolduğum şehirlerde, bilmediğim ama sanki ezberimdeymişçesine bildiğim sokakları, yemeklerini ve her türlü özelliklerini bilerek dolu dolu  gezdiğim gibi; tamamen sağlıklı halde, ayakta gezmeye ihtiyaç duyduğumu da" söyleyebilirim...

Artık yetmiyor ve kabullenebiliyorum. Bilin ki bu kabullenmemin de ardında, çabalarımın üstüne yeni denemek istediğim şeyler var. Onları da yazacağım, gurur duyarak ve işe yaramasa bile denediğime içim rahat halde...

Umarım beni bir dahaki Egzersiz Günlüğüm adlı yazımda da okursunuz. Hayat Hikayem yazı dizimde veya hastalığım ile ilgili yazdığım yazılarımda beni okuduysanız, ben bu konularda da geri dönüyorum yine buraya. Zira sadece hareketlerimi yaptığımdan bahsediyordum, kendimi anlatmadıkça bu sığamadığım bedene sığmaya başlıyorum. Oysa ben, ruhumla bu bedeni harekete geçirmek istiyorum...

Sizce başarır mıyım? Bence çok istersem bunu da başarırım, başaramazsam da daha fazla çabaladığıma da mutlu olurum... Her türlü karda olan yine ben olurum. :) Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)