19 Nisan 2017 Çarşamba

Kıyamayışıma Kızıyorum


Kullanmaya kıyamadığınız, saklamaya doyamadığınız eşyalarınız var mı? Bu hayatta sevdiklerimize kıyamayışlarımız haricinde, içimizde ukte kalmasına değmeyecek her şeyi yerine getirebilmeliyiz esasında değil mi? Oysa ne kadar çok hata ediyoruz bu konuda; sonra giyerim diye alıp kenara attıklarımız, sonra kullanırım diye kullanmadan kenarda beklettiklerimiz, "kullanamam canım, şunun güzelliğine bak!" deyip bir köşede öylece duruşlarına hayranlık duymaktan başka işlev katmadığımız ne çok eşyalarımız var... Hepsi dünyevi, hepsi yarın öleceğimize emin olsak tadını çıkarmadan gideceğimiz için belki de üzüleceğimiz şeyler. Ki zaten; hem hiç ölmeyecek hem de her an ölebilecek gibi yaşamalı, dediklerinin ikinci kısmını yapmayı unuttuklarımıza dahil ettiğimiz konular bunlar...



Evet, yeni bir hediye veya yeni bir eşya aldığımda kullanmaya kıyamayıp bekletebildiğim ve saklayabildiğim süre boyunca sakladığım çok eşyam oldu ve bu duruma bir son vermeye karar verdim.

Öncelikle kendimi kendime ifşa ettim, şimdi sırada burada ifşa etmeye geldi. Sebebi belli, bu durum artık beni de rahatsız ediyor ve ben de bir süredir kendimi daha çok kızıyorum. Eskiden kıymetini bildiğimi sanıyordum böyle yaparak. Oysa şimdi düşünüyorum da, kıymet bilmek böyle olmaz ki ama!


İşe mumlarımdan başladım, oldum olası kıyamam mumlarımı yakmaya. Sanki onların esas amacı süs eşya olarak durmakmış gibi, pürüzsüz yüzeylerini epey süre izlerim. Ama kıymak gerek, en güzeli bir eşyayı kullanmak ve esas zevkine varmak... :)

Merom'un Şubat başında burada iken bana aldığı iki mumu yaktım Mart sonuna doğru.  Bu kıyamadıklarıma kıyma kararımı da Merom un sayesinde aldım biraz da zaten;  "kullanmaya başla o mumları lütfen ve yaz onlar yanarken!" Demişti,  her bir isteğine uydum Meromun. Süs olarak durmasında durmasindan iyi geldi üstelik. Dostum sağolsun... :)


Kıyamayışlarımızın çoğunun ucunda, neler neler yazarım diye aldığımız cicili bicili defterlerimiz veyahut toplu üretimle yıl bitimlerinde dağıtılan ajandalarımız var. Benim de bu kategoride defterlerim var tabi... :)

Benim daha fazla bildiğim boşta defter sayım 3 adet çıktı. Alttakiler ajanda, üstteki de yılbaşı hediyesi idi; sene 2015'deki yılbaşından kalma... :) Suna abla  almıştı yılbaşı öncesinde elime geçmişti ama not defteri yaparım bunu, sevdiğim sözleri ve alıntılarImı yazacağım yeni defterim olur demiştim.  Ama kendimi yine saklar buldum ve o günden beri notlarımı  genelde bilgisayara yazıp kaydediyorum. Evet delilik resmen, ben eskiden daha disiplinli şekilde defter tutardım; kendimden utanmalıyım. .

Üstteki küçük defter hala kullanıma geçmedi, ama en azından göz önünde tutuluyor şimdi kendisi tarafımdan. 

Onun altındaki mavi defter; 3 yıllık bekleme süresini nihayet doldurdu ve ajanda olarak yapmam gerekenleri ve yapıyor olduklarımı ayrıntılı veya yüzeysel şekilde planladığım plan defterim oldu sene başından bu yana; egzersiz notlarımı, hayallerime giden yolları ve daha fazlasını not ediyorum.

Ve diğer ajanda tipi ama biraz daha büyükçe defteri ise, bu ay sınavlara doğru hazırlık defteri yaptım not tutuyorum. Defter kullanmayı  hep sevdim ve şu sıralar bu konuda da kendimi kutlamadan geçemiyorum doğrusu. :)


Cüzdan bir ara en çok aldığım hediye olmuştu, bu tarz bozuk para cüzdanından bahsediyorum elbet ama ben bu tarzları kağıt para cüzdanı olarak da kullanıyorum. Diğer büyük cüzdanları kullanmayı sevmiyorum pek. Bu tip 2 tane cüzdanım var, ikisi de hediye geldi kuzenlerimden; biri Suna ablamdan diğeri de küçük kuzenim Gizoşumdan. Derken kullanamaz oluyorsun elbet.  Elimde olduğundan beri iki defadan fazla kullanamadığım bu cüzdana da kıymam gerektiğini düşündüğüm eşyalardan gördüm ve iki parça kağıt paramı  içerisine yerleştirdim. Küçüklüğümden beri penguen sever biri olarak,  kullanmamayı tercih etmem ayrı bir gariplikmış zaten. Insan saklaya saklaya unutuyormuş da zaten neyi var neyi yok. :)

Son kurbanım Meromun bana 2015 başında bir postasıyla  beraber, okuduğu şehirden attığı gül sabunu. Sevgili dostum geçtiğimiz senenin sonunda üniversiteyi bitirdi ben sabunu çekmecemde çok güzel kokuyor diye kullanmaya kıyamayıp çekmecemde açıp kaparken o güzel kokuyu aldıkça Meromu andım durdum. Ama zamanıdır ki artık 2 sene geçmiş üzerinden,  artık kullanmam gerek; hem ayıp hem de sana yazık dedim ve epey kıyamadıgıma kızdım..


Diyeceğim o ki; ne kadar kıyamasak da, zaman her birimize kıyıyor. Gün gelip kullanmadığımız  eşyalar, gururumuzdan aramadığımız insanlar ve erteledigimiz  vakitleri çok ama çok arar olmadan herşeyi  zamanında ağız tadıyla yerine getirebilmeye gayret etmeliyiz. Ben bu saydıklarımla bir yerden başladım, sıra sizde. 

Zamanı yitirmeden tadını çıkarmaya bakmalı... Tavsiyemdir, sevgilerimle... :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)