2 Mart 2017 Perşembe
Hayat Bazen Anıları Anımsamaktır
Hayat Nedir? "Ders çalışırken, bir şarkı ardından şarkılarla beraber aklınıza anıların doluşup sizi oradan oraya savurması mı?" Acaba bunun için mi yaşıyoruz? O savrulduğumuz noktalardan bir şeyler çıkarmak için mi yaşıyorum şu an hayatı? Tamamıyla değilse de, şu an benim için durum böyle... Hayat, anılardır; kimi unutulan, kimini hatırlamak için hep uğraşılan, kimi unutmak istenilen ama bir türlü unutulamayan anılarımız...
Saat şu an 19;48... Çok değil daha 5-6 dakika önce, kendi kendime olaylar silsilesi yaşadım; Eskide kalmış bir şarkıyı anımsadım... Ders çalışmak üzere defterime yazmaya odaklandım, birkaç cümle daha yazdım. Ve bir an, İnstagram'a baksam mı diyerek telefonun kablosuz bağlantısını aktifleştirdim ve Dolunay Obruk'un İnstagram hikayesinde bugün İlham Gencer ile piyano başındaki minik dinletilerini izledim. "İlham Gencer'i Pera Palace'da bulabilirsiniz." diye de not eklemiş... Söyledikleri şarkılardan biri Fransızca şarkı idi, çok sevdiğim Edith Piaf'ın La Vie En Rose'u idi. Bir diğer şarkı da yine çok sevdiğim bir Türk Sanat Müziği şarkısı idi "Hatırla Sevgili", Ortaokuldaki koromuzda Türk Sanat Müziği şarkılarının arasından en sevdiğim şarkılardan biriydi...
Bu anıyı hatırlayıp gülümsedikten sonra, şöyle bir şey oldu; ders sırasında, yapmamak için uğraştığım bir kaçamağı yaptığım için kendimi kötü hissedip hemen kapattım kablosuz internetimi ve dersime geri döndüm... İnternetteki Aöf Kampüs'ten, çalıştığım dersin vize konularının özetinden çalışıyordum. Bir yandan özeti okuyor ve yazıyor, bir yandan da olabildiğince özen göstererek güzel olmasa da sesim "Hatırla Sevgili" şarkısını söylüyorum. Ortaokulda birkaç yıl boyunca, şarkılar söylediğimiz sınıf arkadaşlarımı anımsıyorum. Tatlı tatlı nasıl sözleri değiştirip, bazen abartıp saçmalamaya kadar sürdürdüğümüz gülüşmelerimizi de...
Bunlar her ne kadar sıradan şeylerse de, bir an yıllardan sonra sıradışı bir şey oluyor; birden yıllardır hatırlamadığım bir şarkıyı hatırlıyorum... İçimden o an, yıllardır beraber hatırlamaya çalıştığımız şarkının adını buldum diye bir arkadaşıma yazmak gelse de, O'na yazmaktan vazgeçip hatırladığım anları ve öncesini buraya yazmaya karar veriyorum... Zira büyülü gibi geliyor o anlar.
Şimdi saat 19;58... Yıllardır Türk Sanat Müziği şarkılarını söylediğimiz koroda, bir şarkının daha varlığını hatırlayıp bir türlü ismini hatırlayamadığım ve her Türk Sanat Müziği dinlediğimde mutlaka onu da aradığım ama müzik arşivimde maalesef olmadığından internet mecraalarında da arayıp nice zamandır bulamadığım şarkıyı birden bire anımsıyorum işte...
O şarkı, Zeki Müren'in "Mihrabım Diyerek" adlı şarkısıydı efendim. "Ben Sana Sevmeyi Öğretemedim." diyordu Zeki Müren ve biz ortaokulda iken birkaç arkadaşım ile çok seviyorduk bu şarkıyı. Ben kendi açımdan bu şarkıyı sevme nedenimi şuna bağlıyorum şimdi, gerçekten sevmeyi ve sevilme tutkusunu bilmiyordum galiba ama yine de duygulandırıyordu beni. Bilirsiniz işte, küçükken bilmediğiniz şeylere olduğundan daha fazla meraklı ve ilgilisinizdir. Yıllar geçtikçe, kaybetmemeyi başarabilirsek o hissiyatı ne mutlu bize!
Bildiğimi sandığım olgu sebebiyle, bu şarkıya öylesi bağlanmıştım ortaokulda. Sözlerine hem çok gülüyordum, hem de çok bağlanıyordum. "Birini seversin ama sevilmesen de olur ki. Ne olacak sanki!" diyordum bir yandan da... Şimdi anlıyorum o sesine yakışan bu şarkıyı Zeki Müren'in neden bu kadar duygulu okuduğunu ve ne demek istediğini...
Ve şimdi anlıyorum; neden bir türlü tüm seslendirdiğimiz şarkıların yanı sıra, bu şarkının isminin ve tek bir kelimesinin dahi aklımıza gelmediğini... O zaman gülümsediğimiz şeyi, zamanla anlamdırdık. Belki şimdi de bilinçaltımızca anıları daha iyi anlamdırıp nasıl büyüdüğümüzü görmemizi engelleniyor inkar ediyordu zihnimiz... Yıllar Geçerken diyorum ya hani, yıllar çok çabuk geçiyor ve anlamlandırıyormuş insan kendini... Artık unutmamalıyım, Mihrabım Diyerek!
Sevmek ve Sevilmek olgusuna girmeyeceğim efendim. Anılar diyorum, anılar... Beni şimdi garip bir duruma düşüren anılar... Gözlerimi dolduran ve ortaokuldan bu yana, kimleri sevdim ve hangisinde gerçekten önemsenip sevildim diye sorgulatan anılar... Ama hala, "Sevmek de sevilmek de güzel şey." diyebildiğime şükrettiren anılar...
Gelgelelim hala düşünüyorum; "insan sevdikten sonra sevilmese de olur" diyorum. Ama bir de, "Yıllar geçtikçe; insan sevip de sevilmek istiyor, onu da biliyorum." diyorum... :)
Anılardan bir kuple, sevgilerimle... :) Saat; 20.08...
Not; Dolunay Obruk kim derseniz, benim Doğa İçin Çal kliplerinin 6.'sıyla tanıdığım sesini ve yorumunu sevdiğim ülkemizin güzel sesli sanatçılarından biri. Ona da sevgi ve saygılarımla, anımsadığım anılara sebep oldu. Teşekkür ederim... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)