14 Mart 2016 Pazartesi

Ankara'm, Anılarımın da Hüzünlerimin de Başkenti


Griye çalan bir havası hakimdir çoğunlukla Ankara'nın, soğuktur havası kışın ve de 90'lı yılların etkisini saklayan gizli neşeli havası saklıdır aslında çoğu sokağında. Ve tek bir gece bile kalsam iyi gelir bana, içimdekilere derman olur ve konuşur benimle. Kişileştirdiğim nadir şehirlerdendir, şimdi ise hüzün hakim ülkemin nice şehirleri kadar... 

Kışın giderdik biz genelde annemle başlarda. Ve o başlarda sevmezdim Ankara'yı, Hacettepe'si ürkütürdü beni. Habire kan aldırmalar, doktorların karşısına çıkmadan önce beklemeler ve doktorların karşılarına çıkıp habire yürümeler falan işte...

Ablam hep severdi Ankara'yı. Hastalığım sebebiyle ilk gittiğimiz zamanlarda da nasıl severdi hayret ederdim; "Ben orada doğdum kızım, orada okuyacağım üniversiteyi de" derdi. Üniversiteyi Ankara'da okuyamadı, ama benim aklımda o zamanlarda söylediği türkü kaldı, slogan gibi söylerdi hiç unutamadım; "Ankara Ankara Canım Ankara, seni görmek ister her bahtı kara..." Ankara da, ülkemin dört bir yanı da kapkara şimdi...

Ne mi oldu sonra; sevmeye başladım Ankara'yı ben de, hem de Kızılay'ından sevmeye başladım: sizi her yerine çıkartabilen o bağlantı noktası halindeki semtinden... O sokaklarda yürüdüm, o sokaklarda da hayaller kurdum. Ve o sokaklarda oturup, bir daha geleceğim dedim her defasında. Son Kızılay'a gittiğimden bu yana (yaklaşık 4-5 senedir), hiçbir defasında gidemedim Kızılay'a. Şimdi 6 ayda 3. patlaması o semtin, öldü bir sürü insanı yine ülkemin. Doğu'da şehirler yıkılıyor insanlar ölüyor, batıda da sık aralıklarla bombalar patlıyor. İyi olma hali mümkün bile gelmiyor artık, tanıdıklarına "iyi misin, nerdesin?" diye sormak ise bin beter bir his...

Ankara'yı hala seviyorum, ülkemi de öyle. Ama artık bin beter korkuyorum, her şey misliyle katlanıyor; korkularımız özellikle de. Sevdiklerimize ve birilerine bir şey olacak korkusuyla yaşamak berbat bir his. Yorgunum, bunları paylaşmaktan başka hiçbir şey yapasım gelmedi bugün...


Neyi düşündüm biliyor musunuz?

37 can kaybı var, 37 yitip giden hayal, aile, dostluk, kardeşlik, evlat ve nicesi... Benim hayallerim var daha hiç yapamadığım diye geçiriyorum içimden ve onlar biz kadar bunu okuyan sen kadar şanslı değildi, keşke olsaydı! Nasıl utanç meselesi haline geldi içimde bu cümleler. Doğusu Batısı, ülkemin yitip giden umudu demek benim için. Yoruldum; bunları yazmak bile bitirici iken, düşünmesi nasıl sizler de biliyorsunuzdur...


Ah Ankara'm; hangimiz dolaşacağız Kızılay'da eskisi gibi, hayalim vardı yeniden ayaklanıp o sokaklarda dolaşmak ve o cıvıl cıvıllığı tatmak yeniden. Şimdi hiç mümkün değil ve birçoğu gibi gidesim gelmiyor  da eskisi gibi. Orada yitip giden canların acısı sindi çünkü. Ölesiye korkuyorum yeniden doruklarda, sevdiklerimi kaybetmekten korkuyorum. Savaş diyorlar, acı diyorlar. Arkasında ne olduğunu da ve ne olacağını da bilemediğimiz zamanları yaşatıyorlar...

Kötü bir geceye uyudum dün, kulaklarımda fırtınanın uğultusu ile. O uğultu yüreğimdeki korkuyla birleşti, türlü türlü rüya gördüm ve gece boyunca yüreğim sıkıştı durdu. Bu sıkıntının Ankara'daki Diyarbakır'daki, Şırnak'daki, Cizre'deki ve nice bölgelerde yaşayanların evlerine ve yüreklerine benden çok düştüğünü düşündüm sonra tekrar... Kısacası; öfkesi, üzüntüsü, isyanı ile beraber, son bulmasını istediğim büyük bir karmaşanın içinde hissediyorum kendimi! Enerjisiz ve yorgun halde...


Bugün her yerde acıdan başka paylaşılacak bir şey yok diyoruz hepimiz. Alışmamak için yapmalıyız da bunu, nasıl isyan dolu nasıl umutsuzluk dolu olsak da şu an. Alıştırmamalı kimse buna bizi, öldürülmeyi beklemek olmamalı yaşamak. En nihayetinde dünyanın sonunun gelmesi ile bunlar da bitecek diye düşünür hale geldim, korunmasız ve şans eseri yaşıyor hissediyorum hepimizi. Ama olmamalı bu!


Bugün hala umut etmek istiyorum ben, dünün etkisinin sürmesine rağmen birlik olalım ve umut edebilelim diliyorum. Her köşeden gelen acılarla yanıyor içim, son olsun demek bile kötü. Ne olur umut dolu bir geleceğimiz olsun, yeniden... Kaybettiğimiz canlarımıza rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Elden başka bir şey gelmiyor, alışmamaya çalışmaktan başka. Beni okuyan herkesi sevgiyle, hüzün dolu halimle ve hala umut etmek isteyen yanımla kucaklıyorum. Sevgilerimle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)