8 Mart 2016 Salı

Haftasonundan Kalanlar (05.03.2016-06.03.2016)

Bu haftasonu hem deli hem de dolu idi. İçimde hem hüzün hakimdi, hem de kalabalıkla bunu kapatabiliyor olmak beni mutlu etti. İnsan her iki şeyi de aynı anda yaşayabiliyor ya hani, nasıl garip ve deli dolu bir his diye düşündüm durdum. Şimdi ile geçmiş arasında gidip gelmediğim bir Mart ayı geçmedi 6 senedir. Mart ayı haricinde geçirdiğim diğer aylar da böyleyse bile, Mart ayı hala bir başka...


Bu haftasonu annemin günü vardı, akraba günü. Değişen hayat koşulları altında, eskisi kadar görüşememenin yolunu bizim bayanlar bu şekilde çözebiliyorlar diye düşünüyorum. Görüşemedikleri zamanlar da olsa, günden güne görüşüyorlar en azından... :)

Aslında günleri hafta içinde oluyor normalde, ama Annemin İstanbul'daki teyzesi Ayşe teyzem (Sol üst resimde, annemin yanında) gelebilmek için, Cumartesi'ye aldırdı bu seferlik. Hem akrabalarla görüşmek için fırsat yakalamış oldu böylece, hem de hasret giderdik 2 gün boyunca... Biraz da bu sebeple daha da dolu geçti belki de, Ayşe teyzem gelince akraba gününün bir kısmı bitti sonrasında da bir diğer kısmı başladı yengemlerle ve Ayşe teyzem ile beraber... :)

Akraba günü dediğimiz şey bir nimet zamanımızda bence, sürdürebilene helal olsun. Üst fotoğraflarda, bir gece önceden gelen Ayşe teyzem ile annemin ve Sakine teyzemin son olarak çörek hazırlıkları hakim ve de alt kısımda da keyif çatma fasıllarımız.... Annem gün hazırlığı veya misafir hazırlığı yaparken yanında bulunmayı çok seviyorum. O telaş içerisinde iken müzik açmayı ve yer yer de ona yardım edebilme fırsatını elde edebilmeyi seviyorum. Bu haftasonu bunları dolu yaşadım yine ve "ihtiyacım olan şeyler ne kadar da küçük şeylermiş." dedim.



Cumartesi günü sabahtan öyle bir telaşımız vardı ki, yetişti yetişmedi telaşı. Ama nihayetinde herkes gelmeden önce tüm hazırlıklar bitti ve yetişildi güne. Gelen geldi, sofra kuruldu, çay faslı ile sohbetler de başladı. Bu sohbet arasında geçmişi de düşündüm, o an'ı da, geleceği de... Şöyle dedim; 
"Geçmiş dediğim beni bugüne taşıdı, unutamam elbet, anı oldu her biri an'ı. Ama şu an da beni geleceğe taşıyacak ve ben şu an'a da ileride geçmiş diyeceğim; Yıllar Geçerken olacak tüm bunlar... An yine daha değerli geldiyse bile, geçmişin de bir değeri var hala, an kadar değeri kalmamış görünse bile..."

İnsan unutamıyor, alışıyor da canını yakan anılarını da içini ferahlatan anılarını da düşlüyor yer yer. Ne şimdiyi beğenmediğimden ne de geçmişi unutmak istediğimden. Sadece Mart olunca, içim hem acıyor hem de değişik bir gerçeklik kaplıyor daha çok içimi. Böyle işte...

Bunları yazmasam olmazdı işte. Üst resimdeki kitap, hala okumaya devam ettiğim Efe Moral'in kitabı Dido idi. Bu sıra kitap bitiremez olduysam da, okuyorum çok şükür....


Ve günün sonunda, gün bitti ve bunu da atlattık pozları verdik annemle; maşallah bize. Bir kadının daveti varsa, ne kadar da emek harcamak zorunda, annemden ve ablamdan dolayı yakından takip etme şansını elimde barındırıyorum hep şükür. Temizliği, alışverişi, ne yapacağım, nasıl yetiştireceğim stresini ve o sırada da ne kadar koşturduğunu gördükçe, "kadınlarımız işte" diyorum. Tek istedikleri güzel tavırlar, anlaşılmak, değer görmek, kıymet bilinmek. Onlar bize ve çevresine emek verenler, emekçi kadınlarımızın günü bugün. Baş emekçimin de tüm emekçi kadınlarımızın günü de kutlu olsun.... 

1857 yılında, ABD'nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında çalışan 4000 kadın işçinin haklarını ararken çoğu kadın 129 işçinin can vermesiyle sonuçlanan olayla bugünün tüm dünya olarak anma günü ilan edilmesine sebep olan işçilere de, Allah rahmet etsin...



Ve Pazar günüm; gündüzü film izlemek ve örgü örmekle, gecesi de bu usb kablomu iple sarmak ile geçti bu haftasonu. Kabloyu sarmada örme tekniği bir çeşit düğüm tekniği; ipi kablonun üzerinden çapraz tutup, açılan kısımdan da ucunu alt kısımdan geçiriyoruz ve bu düğüm işlemini kablonun tamamını sarana kadar sürdürüyoruz. Anlatamamış olabilirim; ben buradan baktım ve resimlere bakmam da yetti. Çok da zevkli geldi, acaba kulaklığımın kablolarını da mı örsem diyorum şimdi de. Benim kablomun koruyucusu sıyrılmaya başlamıştı ve temassızlık yapıyordu. Şimdi temassızlık da yok, kablonun yırtılma durumu da... Tavsiye ederim örmesi de çok zevkli... :) 

Ayrıca hep diyorum; sadece tüketen değil üretici de olmak lazım, gelişmek ve dinlenmek için. Babam üst resimdeki kabloyu ben örerken kendisi yorulmuş da olsa, ben halimden çok memnundum o anda ve şu anda. Arada değerlendirme yapmak gerek. Eskiden her eşyamızı ilk bozuluşunda atmazdık, bu geleneği sürdürmek içimden geliyor belki de. Bu zihniyet bazı konularda hem işime yarıyor hem de hoşuma gidiyor...

İşte böyle geçti bir haftasonu daha; şükürlerle, anmalarla ve değerlendirmelerle. Güzel günlere, sevgilerimle... :)

2 yorum:

  1. Geç de olsa bu anlamlı günününü ailece kutlarım Songül'cüğüm.
    İnşallah bir gün kadına şiddetin son bulduğu bir dünya kurulur.
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah Müjde ablacım, teşekkür ederim. Bende emekçi kadınlar gününüzü kutlarım. Sanırım bu tarz kutlamalar arasında en üzücü ama en anlamlı olanı. Sevgiler. :)

      Sil

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)