9 Mayıs 2015 Cumartesi

Ödüllü Cumartesi Ve Bir Başarı Hikayesi


Bugün benim için ödüllü başladı Cumartesi. Aslında pek yemek içerikli yazılar yazmıyorum ama, bugün böyle oldu. Çünkü bu yazımda bahsedeceğim konuların fikri, bu krep üzerine şekillendi...

 Tarif nedir derseniz; anneciğim pamuk elleriyle 3 yumurta'ya göz kararı olarak süt ve un katıp çırptı önce. Sonra da azıcık yağlanmış tavada kepçe kepçe pişirdi... Annecim ellerine sağlık, ellerin dert görmesin inşallah. :)

Biliyorsunuz ki kilo vermeye niyetliyim. Diyet diye başlayıp, yediğime içtiğime dikkat etmeye başladığım ilk zamanlarda midem ve vücudumun rahatlık sinyalleri vermesinden ötürü; "Neden bunu sağlıklı beslenme olarak hayatımın tümüne yaymıyorum ki?" sorusunu sorup Sağlıklı Beslenme kararı almıştım. Ve o zamandan beri, hayatımda zararlı gördüğüm birçok şeyi kaldırmaya devam eder oldum hep. 

Krep Meselesine Gelince;

Yeme düzenimden kaldırdıklarıma maalesef hamur işleri de ekli tabii ki. Evet çok güzel, ama aslında yenmedikçe veya az yedikçe daha güzelmiş. Çok sıklıkla olmamakla birlikte yiyorum bende elbet. Krep de bunların arasında bulunmasına karşı, ayda yılda bir Krep'i yiyorum doğrusu. İtirafım itiraf...

Uzun zaman olmuştu krep yemeyeli ve canım 3-4 gündür krep çekiyordu; "Krep yesek mi bir ara?" dedim canım anneme bu hafta. Annem ilk dediğimde bir düşündü önce, sonra tamam dedi. Ve bugüne planımızı kurguladı. Ama ben bazen hala öyle bir psikoloji içindeyim ki, yemek ile yememek arasında kalabiliyorum. Bu hafta da bunu düşünmedim değil. Ama ucundan da olsa yemem gerektiğini biliyorum artık. Canımın daha çok isteğe boğulmasının sonucu daha çok yemek olacak diye korkuyorum çünkü...


Resimlerdeki krep şekilleri ise, birden bire çıktı bugün kahvaltıda. Dayanamayıp bozulan 2 krep için de, "bir tek gözleri, yani zeytinleri eksik" dedim kendimce. Ve sonuçlar ortada. Annemle bizim için yemesi de, bu görüntülere bakması güzeldi. Bizce güzel oldu yani... 1. fotoğraf gülen surat olmaya çalıştı. 2. krep ise, şaşkınlıktan ağzı yırtılmış bir krep. :) Nimetle oynamak değil bu, sadece işin mizahı ve süslemesi...

Çok şükür bugün canımın çektiği krep'i yiyerek, ödül sistemli başladı annemle benim için. Ödül sistemli dememin sebebi, bir süredir "zayıflamışsın" kelimesini daha çok duyuyor olmam elbette. Bu konuda Zayıflamışsın Dediler yazımı da okuyabilirsiniz... Ama yine de söylemeliyim ki, içine un girmiş bir şeyi yine yiyor olsam da kendimi aştığımı düşünmüyorum. 2,5 krep yedim bugün, ki inceliği bariz ortada değil mi? Krep'in pek de fazla kilo yapacağını da düşünmedim bir de tabii... Şurada yazılanlara göre; sade tüketilen bir krep 300 kalori imiş. Bence fazla değil ya, sizce? 


Bunlar haricinde eklemek istediklerim; 

  • Canım bir şey çektiğinde; hem yemek istiyorum hem de kendi kararlarımı çiğneyip kararınca yiyemeden düzenimi bozarsam diye düşünüyorum bazen hala. Ve elbet yeme düzenimi bozduğum da oluyor bazen. Ama artık daha az gerçekleşen bu durumda, uygulanan tek bir kural var; tek bir öğünde bozsam bile yeme düzenimi, diğer öğünde düzeltmek. Kesinlikle "Aman, bozuldu artık ye gitsin." cümlesine benzer cümleler geçerli olmaktan çıktı hayatımda.
  • İştah durumuna gelince; İnsanın iştahı çok olduğu zaman oluyor ya bazen; benim bu zamanlarım çok aza inmiş olsa bile, yine de oluyor bazen. O zamanlarda kendimi tutmaya, tutamıyorsam da yoğurt ve meyve ile geçiştirmeyi başarıyorum. Artık midem alıyor olsa bile kendime dur diyebilmeyi de ve bir de nadir durumların hemen ardından beslenmemi asıl rutininde devam ettirmeyi de iyi öğrendim...
  • Makarna ve Pilav meselesi; Makarnayı genelde ayda 2 kere yiyoruz ama bazen ayda 1 de yediğimiz oluyor. Pilav konusuna gelince, bulgur pilavı olursa ayda 1 veya 2 yediğim oluyor. Ama pirinç pilavı gördükçe yemekten kaçınıyorum. Ama bazen öyle oluyor ki,; gerek fırsat olmadığından, gerekse misafir sonrası kalan pirinç pilavını bitirmek için yanına sadece salata yapıp yediğimiz oluyor. Bu da nadiren...
  • Soda Meselesi; Soda içmiyoruz epeydir. Acıktıkça yoğurt yiyoruz, çok kaçırmış bile olsak soda içmiyoruz. Soda içmemeye alıştığımdan ötürü olsa gerek, çok yesem de artık sodaya ihtiyaç duymadığımı farkettim. Ama bugün olsa yol tutsa, sanırım soda içebilirim. O da eğer ayranım olmazsa yanımda...
  • Ve Tatlı Meselesi; Tatlıyı ise tamamen bırakamadım. Bazen öyle ihtiyaç duyduğum zaman oluyor ki, meyveden de alamıyorum o ihtiyacımı. Ayda 1 veya 2 olmak üzere devam ediyor bu alışkanlık da. Onun haricinde tatlıya da dur diyebiliyorum artık. Ama eklemeliyim ki, Nisan sonu ve Mayıs başında doğum günleri ve düğünler ard arda olunca birazcık bozduk bu kuralımızı. Annemin doğum günü, Emre abimin düğünü ve düğün ertesi günü eniştemle Ayşe teyzemin doğum günlerini kutlama... Derken bozdum. Bir süre görmek bile istemiyorum aslında, vicdanen. :) Artık kendimi kilolarım konusunda sorumlu hissetmeye başladım ciddi ciddi. Bu bile neyse artık dedirtebiliyor tabi...

Bugün bunlardan bahsetmek istedim işte, çünkü bayadır eklemek istiyordum bu notlarımı. Bu benim için bir başarı hikayesi. Çok şükür "bu durumu başardım" diyebiliyorum artık. Kilolu olduğum zaman da, yemiyorum diyordum. Çünkü cidden öyleydi. Ama yediğim nadir 1 dilim pasta, düzensiz beslenme durumum arasında bana hep kilo olarak dönüyordu. Bence iş düzenli ve sağlıklı beslenmekte yani... 

Sizin başarı öykülerinizi de okumak isterim, kendimizle gurur duymalıyız bence. Kilo vermek veya sağlıklı beslenmek, kilolu durumda iken ve yemeyi severken büyük bir başarı bence. 
Sevgilerimle, beni okuduğunuz için çook teşekkür ederim... :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

İnşallah beni yorumlarınızdan mahrum bırakmazsınız... :)